Aşk zamana meydan okuyabilir mi? Aşk zamanı geldiğinde yıkabilir mi hayatın tüm evrelerini? Aşk sadece güzellik üzerine mi kuruludur, fiziksel yapımızın özgünlüğü müdür aşkı doğuran? Güney Koreli usta yönetmen Kim Ki Duk yeni filmi Zaman ile bu soruları kazımak istemiş zihinlerimize.
31 Temmuz 2012

Aşk zamana meydan okuyabilir mi? Aşk zamanı geldiğinde yıkabilir mi hayatın tüm evrelerini? Aşk sadece güzellik üzerine mi kuruludur, fiziksel yapımızın özgünlüğü müdür aşkı doğuran? Güney Koreli usta yönetmen Kim Ki Duk yeni filmi Zamanile bu soruları kazımak istemiş zihinlerimize.

Film estetik ameliyat görüntüleri ile başlıyor ve bir anlamda filmin teması üzerine az buçuk fikir sahibi olmamızı sağlıyor. Ve büyük bir heyecan ile gözlerimiz fal taşı gibi açılıyor. Beklentimiz büyük. Ama ne oluyor ise oluyor ilk sahneden itibaren heyecanın yerine hayal kırıklığı ve sıkıntı alıyor.

Başroldeki kıskanç sevgili (Ji-Yeon Park) kafede o kadar kötü bir oyunculuk sergiliyor ve diğer oyuncularda ona öyle eşlik ediyorlar ki bir anda filmin çıtasını aşağılara çekiyorlar. Tabii sorun oyuncuların performansından çok, Kim Ki Duk gibi usta bir yönetmenin oyuncu yönetimini bu şekilde kotaramamış olması. Ama yılmıyoruz izlemeye devam ediyoruz.

Kıskanç sevgili, partnerinin diğer kızlara ilgisinden dolayı kıskançlık krizleri geçiriyor. Sevgilisinin bu ilgisinden bunalan kız çareyi estetik ameliyat ile farklı bir fiziksel görünüme sahip olmakta buluyor. Bu tür ameliyatlar yaparak para kazanan bir hastanede film boyunca karşımıza çıkacak olan doktor ile konuşuyor ve ne hikmet ise doktor ameliyat olmaması için kızı ikna etmeye çalışıyor. İkna çabaları sonuç vermeyen doktor kıza ameliyat görüntülerini izlettiriyor, ama mide bulandıran bu görüntülere rağmen kız kararlılığından ödün vermiyor. (İnsanın aklından böyle doktorlar kaldı mı sorusu geçmiyor değil.)

Kız ameliyat oluyor, bir koruyucu maske ile çıkıyor hastaneden. Erkek bütün çabalarına rağmen işinden ve evinden ayrılmış olan kıza ait hiç bir iz bulamıyor. Aradan zaman geçiyor, erkek terkedildiğini düşünüp, onu unutmaya çalışmaya ve başka kızlar ile vakit geçirmeye başlıyor. Ama bir türlü ortadan kaybolan kız arkadaşını unutamıyor. Bu arada kız da yüzünde maske ile(ameliyat sonrası yüzün olağan görüntüsüne kavuşabilmesi süresince takılıyor) erkeğin peşinde gizli gizli dolaşıyor. Bu gizli takip bizi bazı anlarda gerse de ne tam olarak gerilebiliyor ne de bu amansız takibe anlam verebiliyoruz.

Kız birgün ameliyat izlerinin geçmesinden sonra başka bir fiziksel görünüm ile ortaya çıkıyor ve olan oluyor erkek ona aşık oluyor. Buraya kadar herşey normal Yeşilçam filmlerindeki kızın gözlükleri atıp, saçlarını dağıtıp, başroldeki erkeğin gönlünü çalması gibi basit ve sıradan. Ne oluyor ise ondan sonra oluyor. Kız geri döndüğünü söylüyor buluşmak istiyor. Yüzünün eski halinin maskesini takıyor ve erkek ile kafede buluşuyor. Erkek onun maskesini açmasını bile istemeden bağırıp çağırıyor ve kendini dışarı atıyor. Sonra kendini hastanenin kapısında buluyor. Gerisini siz tahmin edin. Erkek de ameliyat oluyor ve işler bir anda karışıyor.

Zamanbelirlediği tema üzerinden ekmek yemeye çalışan ama bunu becerememiş bir film. Senaryodaki gedikler o kadar fazla ki bazen kendinizi bir komedi filmi izliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Hele ki erkeğin hastanede ameliyat yapan doktoru bulup yüzü kanlar içerisinde(kafede tartıştığı biriyle kavga etmesinden kalan) "Doktor benimle içki içer miniz?" şeklinde zamansız, abzürt bir soru sorması heralde hiç hafızamdan silinmeyecek.

Erkeklerin fiziksel güzelliğe olan düşkünlüğünü, bu düşkünlüğe bağlı olarak aşık olduklarına olan inançlarını, kadınların ise bu sebepten birbirleri ile olan güzellik rekabetini, aslında kadınlarında iç güzellik konusunda ısrarlarına rağmen, yaşanan yapay ilişkilerden iç dünyaya olan uzaklıkları ve bu konuda çaresiz kalışlarını anlatmaya çalışmış Zaman. Her ne kadar çok başarılı olamasa da olayların üzerine gitmek konusundaki filmin cesareti elbette takdire şayan Kim Ki Duk tarzının bir göstergesi.

Filmin sonundaki sürprizler Kim Ki Duk'ın Zamanını biraz da olsa toparlayabilmiş. Cinselliğin aşk ile çok fazla yoğrulmuş olması filmin duygusal boyutunu oldukça aşağılara çekmiş. Sahildeki heykeller her ne kadar filme renk katsa da derin manalar içermesi istenmesine rağmen manasız somut ögeler gibi durduğunu da söylemek gerek.Temanın çok iyi belirlenmiş olmasına, çekimdeki sadeliğe ve kurgudaki akıcılığa rağmen oyunculuk ve senaryodaki büyük problemlerin seyir zevkimizi dizginlediği aşikar. Yine de yılmıyoruz Kim Ki Duk'un yeni projelerini sabırsızlıkla bekliyoruz...

Kaynak
Ali Erol
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)