Önce iki film birden dediler, sonra yalnızca ABD'de ikisi bir arada gösterilecek, dünyanın geri kalanı bekleyip ayrı ayrı görsün dediler. Elimiz kolumuz bağlı merakla bekledik. Nihayet önce Tarantino'nun filmini ardından da Rodriguez'in filmini ayrı ayrı olsa da izleyebildik. Her ne kadar yönetmenlerin bir araya gelerek yapmak istedikleri şeyin doğasına aykırı davranılmış olsa da, bu durum bizi filmlerden aldığımız keyiften yoksun bırakmaya yetmedi.
31 Temmuz 2012

Birbirinden bağlantısız olsa da ilk film demekte sakınca bulmadığım Death Proof'tan birkaç hafta sonra vizyona giren Planet Terror filmi ile eksik kalan parçayı tamamlamış olduk. Yönetmenin tarzından mütevellit olacak ki; film, ilerleyiş bakımından önceki filmleri ile aynı çizgi üstünde olsa da, Gün Batımından Şafağa filminden farklı hiçbir şey sunamıyor ne yazık ki. Bu haliyle yönetmenin kendisini tekrarladığını söylemek yanlış olmaz. Çok güzel karakterler ve hikaye örgüsü sunması ile birlikte, yansıtmak istediği ikinci sınıf korku filmleri türüne uygun bir yapım ortaya çıktığı kesin. Teknolojinin eksikliğini çekmediğimiz günlerden olsa gerek yapılmak istenen her şey abartılı bir şekilde yapılabildiğinden o eski filmlerin havasını tam yakalamak mümkün olmamış elbette. Her ne kadar görüntüye arada bir eski filmleri hatırlatsın diye çizgiler girse de sadece bu detay yeterli değil.

Ancak yapım bir tür zombi filmi olduğundan,  aslında çok fazla sırıtan bir yan bulamıyoruz. Olduğu gibi kabul ediliş üzerinden gidilirse Romero'nun filmlerinin izini takip ettiğini söyleyebiliriz. Olaylar aniden başlar, önceleri aciz durumda olan karakterler can havliyle kaçarken sonradan hepsi soğukkanlılıkla hareket edebilir hale gelir. Baştan sona kan ve vahşetin hat safhada olduğu sahneler gözler önüne serilir.

Bu yapımda macera bir çeşit gazın insanlar üstünde yarattığı mutasyon etkisi ile başlar. Bir grup asker bu gazı solumadıklarında değişime uğramaktadır. Bu yüzden gazı sürekli solumak zorunda kalırlar. Normal insanlarsa gazı soluduklarında önce vücutlarında büyük çapta ve çok hızlı şekilde enfeksiyonlar oluşmakta, hemen ardından da dönüşüme uğrayıp zombiye dönüşmektedirler. Gaz şehirde yayılarak bir grup insanı etkisine almıştır. Dönüşenlerden bazıları sahne dansçısı Cherry Darling (Rose McGowan) ile eski sevgilisi El Wray (Freddy Rodriguez) in kaza yapmasına yol açar. El Wray yetişinceye kadar dönüşenler Cherry'nin bacağını koparmıştır. El Wray onu hastaneye getirir ama kimse anlattıklarına inanmaz ve tutuklanır. Bu sırada hastane enfeksiyonu kapmış insanlarla dolup taşmaya başlamıştır, ama kimse işin ciddiyetine varabilmiş değildir. El Wray tutuklu iken karakol civarında gelişen olaylar onu haklı çıkartır. Şerif ve adamları ve de gazdan etkilenmeyenler, hayatta kalabilmek için tüm dönüşenleri öldürerek, kendilerine güvenli bir yer bulmaya çalışırlar. El Wray, Cherry'yi hastaneden kaçırır ve diğerleri ile birlikte şerif'in kardeşinin lokantasına sığınırlar. Burada toparlanıp daha güvenli bir yere ilerlemeye çalışırlar. Bu sahnenin başında herkese bir araçta yer bulunur fakat El Wray bir mini motora binerek konvoyun başına geçince, hele ki bunu o altında kaybolan motorun önünü kaldırarak yapınca insan gülerken nefes dahi alamıyor.

Konvoy yolda ilerlerken filmin başından beri görmediğimiz Bruce Willis'in komuta ettiği askeri birlik tarafından tüm olayların başladığı askeri üsse götürülürler. Konvoydaki grup gazdan etkilenmediğinden onlar üzerinde araştırma yapılarak gaz hakkında gereken bilgileri edinmeyi hedeflemektedirler. Zira askeri birlik gazı sürekli solumak zorundadır. Ancak El Wray'in liderliğinde diğerleri de ayaklanarak askeri üsten helikopterlerle güvenli bölgeye kaçmaya çalışırlar. O ana kadar kesilen bacağının yerinde tahta bir bacak olan Cherry, sevgilisinin onun yerine makineli tüfek takması ile -ki tahta bacağı takması çok saçma olmuştu burada ise hepten sapıttılar- ekipte sevgilisinden sonra ki en vurucu güce kavuşur. İşte bu noktadan sonra Cherry'nin yeni bacağı ile yapacaklarını çok seveceksiniz. Çünkü limitleri gerçekten zorlayan görüntüler yüzünüzde tebessümden fazlasını yaratacak. Hele son sahnede o makineli tüfeğin yerine gatling taktığını gördüğünüzde...

Eğer filmdeki klişelerin o filmi güzel yapan etkenlerin olmazsa olmazı olduklarını ve filmin iskeletinin buradan yola çıkılarak oluşturulduğunu göz önüne alırsak izlenen yapımında değeri daha iyi anlaşılabilir. Görsellik açısından filmde pek eksik bir yan bulunmasa da müziklerinin Death Proof kadar vurucu olmadığı ortada. Elbette Tarantino bu konuda bir çok yönetmenden açık ara önde olsa da Rodriguez'in Desperado filminde kullandığı müzikler bu konudaki yeteneklerinin teminatı olacak kadar değerli. Yazık ki bu filmde o teminat pek işe yaramamış.

Film vaat ettiklerinin tamamını verememiş ama benzerine az rastlanır bir cesaret gösterisi sonucunda yapıldığından, mensubu olduğu türler içinde kendisine güzel bir yer edinmeyi başarmış.     

Kaynak
Ziya Midilli
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)