22 Haziran 1971 yılında İzmir'de doğdu. İlkokul ikinci sınıfa kadar İzmir'de okudu. Asker babasının emekli olması ile beraber Vakko'nun sahibi Vitali Hakko'nun iş teklifi ile birlikte, ailenin İstanbul macerası başladı. Bir dönem Devlet tiyatrosunda oynadı. Okul döneminde Gani Müjde Oyunu "2071 yılında Türkiye" ile profesyonel sanat hayatı başladı. Değerli oyuncu Ebru Karanfilci ile Yakup Sancı sizler için söyleşti...
31 Temmuz 2012

22 Haziran 1971 yılında İzmir'de doğdu. İlkokul ikinci sınıfa kadar İzmir'de okudu. Asker babasının emekli olması ile beraber Vakko'nun sahibi Vitali Hakko'nun iş teklifi ile birlikte, ailenin İstanbul macerası başladı. Ortaokul ve liseyi İstanbul'da okudu. 13 yaşında başlayarak aralıksız 10 yıl Sihirli Papuçlar bale okulu'nda klasik bale ve modern dans eğitiminin ardından Marmara Üniversitesi Turizm- Otelcilik bölümünden mezun oldu. Bu arada İstanbul Teknik Üniversitesi'nde Halk Dansları bölümünde 1 yıl eğitimi oldu. Tiyatro ağır bastığı için hayallerinin yolunu tuttu ve Tahta Köşkün sihirli kapısından içeri girdi. Müjdat Gezen'in kurduğu, Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin tiyatro bölümünün ilk mezunları arasında yer aldı.

Bir dönem Devlet tiyatrosunda oynadı. Okul döneminde Gani Müjde Oyunu "2071 yılında Türkiye" ile profesyonel sanat hayatı başladı. Uğur Yücel ve Şener Şen İle "Yarı Şaka Yarı Ciddi", Devlet tiyatrosu'nda "Kadı Müzikali, Geçmiş Olsun", Rest Oyuncuları ile "Ayıp Ettik", Özel Tiyatro'da "Hangisi Karısı?" gibi oyunlarda önemli roller aldı. Çeşitli televizyon dizilerinde, reklam filmlerinde oynadı. Yemek programı, Show programı sundu. Ruhsar adlı dizininin uçuk kaçık Reyhan'ı olarak izleyiciye kendini tanıttı, sevdirdi.

Hayatını kendisinin kazanması gerektiğini öğrencilik yıllarında düşünmeye başladı. Babasının verdiği parayı kabul etmeyerek sokaklarda gazete sattı ve ilk parasını kazandı. Sonraki yıllar ise bu hep böyle devam etti. Ne bir playboyla görüldü ne bir dergiye soyundu. Sadece sanat yaptı, sanattan kazandı. Bu camiada tırnaklarıyla iyi bir şeyler yapmak için mücadele verdi. 17 yıllık sanat hayatında medyatik olmak yerine saygın olmayı tercih etti.

Ebru Karanfilci: Mahallemizde bir bale stüdyosu vardı. Annem bir şey almaya gönderirdi ben bale yapan insanları izlerken vaktin nasıl geçtiğini anlamazdım. Doğal olarak annemin beni ne amaçla gönderdiğini de unutur giderdim. Onları izlerken kendimi onların içinde hissederdim. Sanki ben de onların arasındaydım.

Nedendir bilinmez, baleye olan tutkumu anneme söylemedim, söyleyemedim. Annem sanata düşkün bir insandı. Okumayı da çok severdi. Benim baleye olan tutkumu fark ettiğinde 13 yaşıma gelmiştim. Oysa baleye 5-6 yaşlarında başlanıyordu. Annem bir gün,"Bale yapmak istiyorsun sanırım" dedi. Beni bale kursuna yazdırdı. Bale tarihinde pek görülmeyen bir şey oldu, bir yılda iki sınıf atladım. İkinci yıl yine iki sınıf birden atladım. Bu 10 yıl sürdü. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Halk Dansları Bölümüne girdim. Tiyatro gönlümde hep vardı. Mimar Sinan Üniversitesinin sınavlarına girdim, kazanamadım. Sonra İstanbul Üniversitesinin sınavlarına girdim, kazandım ama gitmedim.

Yakup Sancı: Neden gitmediniz?

Ebru Karanfilci: Sınavlara girdiğimde birçok insan etrafımı sardı ve "Senin torpilin var mı?" dediler. Hiçbir şey bilmiyordum, acemilik vardı. Torpilim yok dedim. "O zaman sen bu işi unut güzelim" dediler. İnanılmaz moralim bozuldu. Sonradan öğrendim pek çok kişiye moral bozmak için bunu yaparlarmış. Yine de sınavlara girdim. Kazandım. Ama torpilim yoktu ya nasıl olsa olmayacak diye gitmedim.

Jüride Yıldız Kenter, Haldun Dormen vardı. Ben vazgeçtim dediğimde Yıldız Kenter "Neden Şekerim?" dedi. Torpilim yok dedim. "Bunu kim söyledi sana? Öyle bir şey yok, senin moralini bozmak için söylemişler, sen onlara bakma. En azından şiirini oku" dedi. Okudum. "Tamam kazandın ve geliyorsun" dedi. Yıldız Kenter Çok büyük bir incelik göstermişti ama o söylemler hevesimi kırmıştı gitmedim gidemedim... Kader midir nedir bilmem herhalde tahta köşke gitmem gerekiyormuş... Teşekkürler Yıldız Hoca. Bana sakın kırılma... Kader işte...

Yakup Sancı: Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde oyunculuk eğitimi aldınız.

Ebru Karanfilci: Evet, Müjdat Gezen böyle bir okul açmakla çok önemli bir şey yaptı. Bunu kaç sanatçımız yapıyor bilmiyorum. Beş kuruş para almadığı gibi durumu iyi olmayanlara harçlık verip kalacak yerini bile ayarlıyordu 

Bir de Müjdat Gezen de iki ay kurs alan "Ben Müjdat Gezen mezunuyum" diyor. Kesinlikle küçümsemiyorum ama bizim aldığımız 4 yıllık eğitimle kurs arasında önemli farklar var... Bunun altını çizmekte fayda görüyorum.

Yakup Sancı: Müjdat Gezen Kültür Merkezi'nden mezun olanlar nasıl bir eğitimden geçiyor?

Ebru Karanfilci: Sahne tatbikatından dansa, sanat tarihinden mitolojiye, şan'dan makyaj'a kadar diğer konservatuarlarda nasıl bir eğitim veriliyorsa aynı şekilde eğitim veriliyor. Bir de ek olarak Müjdat Gezen bizzat Geleneksel Türk Tiyatrosu dersi veriyor.

Yakup Sancı: Tiyatro sinema yapmak istediğiniz işler miydi? Yoksa aldığınız bale eğitimi bir şekilde sizi bu alana doğru mu yönlendirdi?

Ebru Karanfilci: Yönlendirdi, çünkü bir şekilde zaten sanatın içine girmiştim. Bale yapıyordum. Yetenekli olduğumu düşünüyordum, bunu çevremdeki insanlar da söylüyorlardı. Sahnede bale yaparken de fark ediliyordum. Fark edilmek de istiyordum açıkçası. Zaten Müjdat Gezen Sanat Merkezine girdiğimde bale mezunu olmamın bana çok büyük katkısı oldu... Bale disiplini ile tiyatro disiplini birleşince bir fark yaratabiliyorsun.

Yakup Sancı: Ruhsar adlı dizide Reyhan'ı, Selena adlı dizide ise Afrodit'i oynadınız. Bu diziler sizin için önemliydi sanırım. Bu dizideki rolünüz nedeniyle insanlar sizi tanıdılar. İnsanların size oynadığınız karakter ismi ile seslenmesi mi yoksa kendi adınızla seslenmesi mi daha mutluluk verici?

Ebru Karanfilci: Belli bir seyirci kitlem var ve beni takip edenler beni biliyorlar. Bu nedenle ismimi söylediklerinde mutlu oluyorum. Ruhsar uzun yıllar devam eden bir diziydi. İlk sihirli dizi Ruhsar'la başladı. O bir klasikti ve pek çok taklidi yapıldı ama Ruhsar'ın yeri çok farklıydı. Bana Reyhan dizisi bile diyorlardı. Halen bazı kanallarda tekrarları gösteriliyor. Ruhsar dizisine çok şey borçluyum. O günün çocukları bugünün gençleri ve benim fanım oldular beni düzenli takip ediyorlar. Tabiî ki bu beni çok mutlu ediyor. Selena'daki çocuk izleyicilerimde yarının gençleri olacaklar. Çocukları sevmem ve bu elektriği onların almasının çok güzel bir yatırım olduğunu düşünüyorum. Çok enteresandır ki bu kadar genç ve çocuk hayranım olmasına rağmen bir çocuk programı yapamadım. Bu çok arzu ettiğim bir şeydi. Dilerim bu arzumu gerçekleştiririm.

Yakup Sancı: Televizyon, sinema ve tiyatro... Bu üç alanda kendine bir hedef koydun mu?

Ebru Karanfilci: Hedef koymadım ama her geçen gün biraz daha kendimi geliştirmek ve daha güzel işler yapmak istiyorum. İyi bir oyuncu olduğumu düşünüyorum. Daha iyi roller oynamak hedefim diyebilirim. Oyunculuktan vazgeçemem ama bunun yanında kendimce bir şeyler yazıyorum. Yazdığım bir şeyin sinema filmi olmasını, tiyatro oyunu olmasını istiyorum. Okuldayken bir oyun yazmıştım ve hocalarım tarafından, diğer öğrenci arkadaşlarım tarafından çok beğenilmişti. Bu oyunu geliştirmek ve sahnelemek istiyorum.

Yakup Sancı: Bazı bayan mankenler, oyuncular bir yere gelmek adına soyunuyor. Geliyor mu gelemiyor mu bilinmez. Siz bir yerlere gelmek istemiyor musunuz? Niye soyunmadınız?

Ebru Karanfilci: Onlar günlük işler yapan insanlar, bir sezon gündemde kalırlar ama sonrası gelmez, gelse de bana göre son derece yıpratıcı bir yaşantı. Benim karakterime çok uymaz. Belki çok büyük paralar kazanmıyorum zaman zaman işsiz de kalabiliyorum. Tabii medyatik olmak bu işi kolaylaştırır ama benim için çok uygun değil. Benim yapmak istediklerim var tabii ki ama bunu başarmak için yolunun soyunmaktan geçtiğini düşünmüyorum. Dans hocalığı yaptım bir dönem. Dizi oyunculuğunu da seviyorum ama asıl yapmak istediğim tiyatro ve kendimi ifade edebileceğim karakteristik bir rol. Sadece bir komedi oyuncusu değilim başka renklerim de var.  Okuldayken de hedefimiz idealist kişiler olarak okuyup kendimizi geliştirmek sonra da bu birikimlerimizi sergilemekti. Tıpkı bir bebek gibi emekleme dönemi olacak sonra yürümeye başlayacaksın. Bu arkadaşlar bunları yapmıyor, koşuyor. Tabii çabuk yoruluyor, bir yere varamadan yarı yolda kalıyor. Birdenbire hiçbir şey olmuyor. İnanacaksın, emek vereceksin sonra da başaracaksın. Şöhret peşinde olan insanlar kısa yoldan ulaşmak adına soyunuyorlar. Benim şöhret olmak gibi bir idealim yok. Sadece işimi en iyi şekilde yapmaya çalışan biriyim.

Bana da benzer teklifler geldi. Oynadığım dizideki rol arkadaşımla çıktığımızı yazdılar çizdiler. Bunlar doğru değil. Hayır, bir ilişkimiz yok dedim. Gündemde kalmak için evet var diyebilirdim. Çünkü popüler isimlerle çalıştım. Onların isimlerinden faydalanarak bir yerlere gelmek benim kabul edebileceğim bir durum değil.

Magazin gazetecileri artık beni tanıdılar. Gördüklerinde "Merhaba" diyorlar sadece. Bende bir malzeme yok. Bunu biliyorlar. Gazeteciler de kimlerde malzeme var. Kimlerle haber yapabilirler bunu iyi biliyorlar. Tanınmış bir isimle birlikte olmak sizi bir süreliğine gündemde tutar ama bu sadece bir süreliğine olur. Ben bir süreliğine gündemde olmayı hiç düşünmedim. Soyunmak, popüler bir isimle çıkmak, magazinlerde yer almak çok zor değil. Bunlar yapılabilir ama benim yapabileceğim bir iş değil.

Yakup Sancı: Komedi oynamayı daha mı çok seviyorsunuz?

Ebru Karanfilci: Komediye daha yatkın ve seviyor olabilirim ama her türlü rolü hakkıyla oynayabileceğimi biliyorum komedi oyunculuğu zor iştir. Oynarken dozunu iyi ayarlamak gerekiyor. Dozunu arttırdığın zaman bayağı oluyor, azalttığın zaman da komedi olmuyor. Bu dengeyi bilmek ve o dengede tutmak gerekiyor.

Yakup Sancı: Tiyatro çalışmalarınızdan söz eder misiniz?

Ebru Karanfilci: Özel bir tiyatroda çalışıyorum. Daha önce müzikallerde oynadım, başka oyunlar oynadım ama Fars farklı bir tür. Vodvil'de karakterler daha abartılı. Ama Fars da çok inandırıcı oynamak zorundasınız. Ne kadar inanarak, ne kadar abartısız oynarsan o kadar başarılı olursunuz. Ray Cooney'nin en güzel oyunlarından biri olan "Hangisi Karısı?" Adlı oyunu oynuyoruz.

Seyirci profiline baktığımızda farklılık göze çarpıyor. Oyunun öyle yerlerinde gülerek, alkışlayarak tepki veriyorlar ki oyun oynarken salonda nasıl bir izleyici olduğunu anlayabiliyoruz.

Yakup Sancı: Oyununuz yeteri kadar izleyici buluyor mu?

Ebru Karanfilci: Oyuna yeni başladık, çok daha iyi olacağını biliyorum. Gittikçe artmaya başladı seyircimiz. İzleyenler bize yeni seyirci kitlesi oluşturuyor. İzleyici gayet memnun bir şekilde ayrılıyor salondan. Bu da mutluluk verici bir şey...

Yakup Sancı: Sanat hayatınızda şükran borçlu olduğunuz, minnettar olduğunuz biri oldu mu?

Ebru Karanfilci: Konservatuarda okurken babam asker kökenli olduğu için karşı çıkmıştı. Aslında babam da sanata değer veren biri ama eğitiminden dolayı benim saatlerim ona uygun gelmemişti o zamanlar. Çünkü çok geç saatlerde eve gelebiliyordum. Asker disiplini almış bir kişinin birden değişmesi ve kabullenmesi beklenemez, zamanla alıştı tabii ki. Şu an sanatçı olmamdan çok memnun. Babamın da ailesinde sanatçı var ünlü piyanist ve saksofoncu Tuna Ötenel babamın dayısının oğludur. Annem sanatı seviyordu, beni çok destekledi ve bu konuda babamı ikna açısından çok katkısı oldu.

Müjdat Gezen çok önemli bir insan... Hangi oyuncu gençlere karşılık beklemeden sanat öğretiyor? Müjdat hocaya herkes bir şey söyledi onu çok yaraladılar. Pek çok insan onun sayesinde bu sektörde ekmek yiyor. Sadece bununla kalmadı, yaşlı, kimsesiz sanatçılar için huzurevi yaptı. Sanat dünyasında kaç kişi yapıyor bunu? Kaç kişi faydalı oluyor? Bu çok önemli diye düşünüyorum. Bu yaptıklarını da hiçbir zaman göstere göstere yapmadı. Hala okullar açmaktadır. Yetiştirdiği bütün gençlerin ben dahil O'na çok borçlu olduğunu düşünüyorum. En büyük dileğim Allah ona çok sağlıklı uzun ömürle versin. Bir gün hocam siz bize çok emek veriyorsunuz, biz sizin için ne yapabiliriz dediğimizde. "Çocuklar, ileride bu okulda hocalık yapın, bu okulu yaşatın yeter." demişti. Yani Annem, babam ve Müjdat Gezen'in bana çok büyük destekleri oldu.

Yakup Sancı: Hayatınızı oyunculuk yaparak mı kazanıyorsunuz?

Ebru Karanfilci: Çocuklara bale dersleri veriyorum. Çok fazla olmasa da buradan bir gelirim oluyor ama bunun dışında oyunculuk yaparak kazanıyorum. Hayatımın sonuna kadar da oyunculuk yapmak istiyorum. Çünkü sahnede nefes alıyorum.

Ebru Karanfilci'ye Teşekkürler.

Her hakkı saklıdır. Yazarının ve www.sinematürk.com'un izni olmaksızın alıntı yapılamaz, kullanılamaz.
 
Yakup Sancı İletişim: [email protected]

Kaynak
Yakup Sancı
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)