Yine bir 14 Kasım'ı yaşamanın, Türk Sineması'nın 95. yılını idrak etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Elbette Türk Sineması'nın doğduğu tarihi tam olarak tasbit etmek mümkün değil.
31 Temmuz 2012

Yine bir 14 Kasım'ı yaşamanın, Türk Sineması'nın 95. yılını idrak etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Elbette Türk Sineması'nın doğduğu tarihi tam olarak tasbit etmek mümkün değil. Bu konuda bir uzlaşma da yok, ancak Fuat Uzkınay'ın 14 kasım 1914'de çektiği "Ayastefanos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı" filmi artık bir doğum günü olarak kabul görmüş durumda. O dönemde orduda yedek subaylığını yapmakta olan Fuat Uzkınay, 150 metre uzunluğundaki bu belgeseli çekerek tarihde yerini almıştır...

14 Kasım'ın bu tarihsel güzelliği vesilesi ile, Türk Sineması denince akla ilk gelen ortam olan Sinematurk'un çalışmalarından söz etmek istiyorum. Biliyorsunuz sinemamızı ve onun değerli emekçilerini daha ön plana çıkarmak, onları yeni nesillere daha iyi tanıtmak için bir süredir çeşitli yayınlar yapıyoruz. Sitemizin değerli üyeleri, Unutulmayanlar köşesine her hafta sinema tarihimizden bir önemli figürü alarak, onu bizlere hatırlatıyor, eserlerini tekrar gündemimize taşıyorlar. Keza artık klasikleşen röportajlarımız, Yakup Sancı arkadaşımızın da özverisiyle alışkanlık yaratmış durumda. Her hafta bu röportajlarda oyuncu veya sektörün başka bir alanından bir çok emekçiyi yakından tanımak, öfke, sevinç ve üzüntülerine ortak olmak, anılarını dinlemek fırsatını yakalıyoruz.

Yakında açacağımız iki köşenin de şimdiden müjdesini vermek istiyorum. Umarım çok yakında Türk Sinema Tarihi ve sinema terimleri köşelerimizi açmış olacağız. Bu köşelerin kurgusunu yapıp, temellerini oturtan, Fulda, mkurtsen arkadaşlarımız ile katkılarını esirgemeyen başta Yasa olmak üzere tüm üyelerimize içten teşekkür ediyorum. Teşekkür etmişken, hem de Türk Sineması'ndan bahsedince, yıllardır, Türk filmlerini en ince ayrıntısına kadar izleyip, bizler için onları kağıda döken değerli üyemiz Murat Çelenligil'e de bir teşekkür etmeden geçmem olanaksız. Köşelerimiz belli bir kalıp içinde açıldıktan sonra gelişip büyümeleri için siz üyelerimizin katkısına açılmış olacak. Aşağıda Sinema Tarihi bölümümüzün girişini bulabilirsiniz. Keyifli okumalar, nice yıllar sinemamıza...

Türk Sinema Tarihi
Sinema Türkiye'ye hangi tarihte girmiştir,  nerede, nasıl ve kimlerin sayesinde? Bu soruya kesin bir tarih vermek olanaksız. Elimizde ilk gösterilere ait bilgiler olsa da bir başlangıç noktası eksik gözüküyor.       

Sinema daha doğrusu sinematoğraf resmi olarak bilindiği gibi 22 Aralık 1895 tarihinde Paris'te Capucines  Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de düzenlenen gösteri ile doğuyor. Kimin sayesinde? Louis ve Auguste Lumiere kardeşlerin ve onlardan önce, sinemayı gerçekleştirebilmek, hareketsiz görüntülere bir hareket kazandırmak için uğraşan sayısız heveslilerin ve bilim adamlarının sayesinde. Amerika'da  Thomas Alva Edison'un Kinetoskop'u (sonradan vitaskop) ile yapılan ilk gösteri 15 Nisan 1894 tarihindedir. Almanya'da bilinen ilk gösteri ise 1 Kasım 1895 günü B erlin'in Wintergarten'inde (Kış Bahçesi) Max ve Emil Skaladonowsky kardeşlerin aygıtı ile yapılıyor. Diyeceğimiz her ülkenin  sinema tarihinde,  halka açık bir gösterinin yapıldığı kesin bir tarih yaklaşıkta olsa bulunmaktadır. Türkiye'de ise bugüne kadar yapılan bütün araştırmalara rağmen bir kesinlikten yoksundur. Ülkemizde sinemanın 1914 öncesi dönemi bilinmektedir. İstanbul'un Beyoğlu  (Pera) semtinde sinemayı tanımadan önce sinemaya benzer, büyülü fener ve optik tiyatro gösterilerine tanık olunmuştur.  Peki ya Sinematoğraf? Bunun için II Abdülhamid'in kızların'dan Ayşe Osmanoğlu'nun Babam Sultan Abdülhamid adlı kitabında Saray'da yapılan gösterilerden söz edilmektedir. Kitaptaki Bu bölümü Ayşe Osmanoğlu'nun ağzından aynen aktarıyorum. 'Sarayda İtalyanlardan başka  Bertrand ve Jean adında iki Fransız daha vardı. Bertrand taklid ve hokkabazlık yapar,  her sene babamdan izin isteyerek Fransa'ya gider, bir takım yeni şeyler öğrenip gelirdi.  Saraya sinemayı bu getirmiştir. O zamanki sinemalar şimdiki gibi değildi. Perde büyük fırçalarla iyice ıslatılır, küçük parçalar gösterildi. Bu parçalar pek karanlık görülür, filmler bir dakikada biterdi. Bununla beraber çok yeni bir şey olduğundan hoşumuza giderdi.' Sinema  böylece ihtimal ilkin Saraya giriyor 1896 sonları veya 1897’nin başlarına doğru...

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)