1931 yılında İzmir'de doğan çelimsiz, kara kuru sıska bir genç olan Mehmet Aslan, İlkokul, Ortaokul ve Liseyi İzmir'de okur. Daha sonra Üniversite için İstanbul'a gelir. Yıldız Teknik Üniversite'sinin Elektrik Bölümünde bir süre okur.
31 Temmuz 2012

1931 yılında İzmir'de doğan çelimsiz, kara kuru sıska bir genç olan Mehmet Aslan, İlkokul, Ortaokul ve Liseyi İzmir'de okur. Daha sonra Üniversite için İstanbul'a gelir. Yıldız Teknik Üniversite'sinin Elektrik Bölümünde bir süre okur. Ancak maddi imkanlarının sınırlı olması üniversite'yi bitirmesine olanak tanımaz. Geçimini sağlamak için Duru Film şirketinde elektrik teknisyeni olarak işe başlar.

Duru filmin çektiği birkaç filmde, ışık gurubunda işçilik yapan Mehmet Aslan,1950 yılında yönetmen asistanı olarak kamera arkasına geçer. Duru Film adına Orhon M. Arıburnu'nun yönettiği ve senaryosunu Hıvzı Tan'ın yazdığı "Yüzbaşı Tahsin" filmin de asistan olarak görev alır. 1950 yılı çekilen "Yüzbaşı Tahsin" filminde yönetmenliğin dışında başrolünü de üstlenen Orhon M.Arıburnu, dönemin Starları ile birlikte çalışır. Filmde Nedret Güvenç, Salih Tozan, Nuri Genç, Belkıs Dilligil, Hayrı Esen, Tevhit Bilge gibi oyuncular arasında Mehmet Aslan da küçük bir rol alır.

Kurtuluş savaşının Sakarya cephesinde geçen duygusal-dram bir hikayesi olan "Yüzbaşı Tahsin" filminin müziklerini Baki Çallıoğlu ile Perihan Altındağ Sözeri yapar. Bu yapıt o yılın en iyi ses getiren filmlerinden birisi olur.

Mehmet Aslan "Yüzbaşı Tahsin" de oynadığı ufak bir rolle, yapımcı ve yönetmenlerin dikkatini çekerek, filmlerde oynamaya devam eder. Birçok yönetmene asistanlık yapan Mehmet Aslan uzun süre hem oyuncu, hem de yönetmen yardımcısı olarak mesleğini sürdürür.

1965'de ilk senaryosu olan "Ateş Gibi Kadın"ı yazar. Başka bir yönetmenin çektiği bu film Mehmet Aslan'ın son yönetmen yardımcılığı yaptığı eser olur. Aynı yıl içinde senaryosunu kendisinin yazdığı "Bir Gönül Oyunu" adlı filmle yönetmenliğe başlar Mehmet Aslan. Sanat hayatı boyunca 95 filmde yönetmenlik, 53 filmde senaristlik, 31 filmde oyunculuk ve 26 filmde de asistanlık ve yönetmen yardımcılığı yapar. Değişik tarzda filmler çeken birçok yönetmene asistanlık yapan Mehmet Aslan, bu avantajını yönetmen olduğunda iyi kullanır.

Sinema okullarının olmadığı dönemde, usta-çırak ilişkisi sonucu yönetmen olan arkadaşlarımız gibi Mehmet Aslan da, ustalarından edindiği bilgilerine kendi görüş ve becerilerini de ekleyerek iş yapan filmlerin usta yönetmeni haline gelir. Sinema da tür olarak çekmediği film kalmaz. Komedi, Dram, Müzikal, Avantür, Tarihi- kostüme ve Fantastik filmlerin her birini ustaca yönetir, senaryolarını yazar. Çok yönlü yönetmenler arasında haklı bir yer edinir kendisine.

Çektiği filmlerin montajlarını kendisi yapar. Bilhassa zor olan avantür ve tarihi –kostüme filmlerin montajında başarılı olduğu söylenebilir. Seyirci tarafından çok sevilen, sinemalarda gişe rekorları kıran filmler çeken sanatçının hiçbir ödül alan eseri olmamıştır. O, ödüllerini seyircinin sevgisi olarak almıştır.

Dönemin değişik Starları ile filmler çekti: 1969 da Yılmaz Köksal'la "Mete Han Amazon Kızlar", Tanju Korel ve Figen Say'la "Gültekin Amazon Kızlara Karşı" adlı kostüme- tarihi macera filmleri çekti. Yılmaz Güney'le "İmzam Kanla Yazılır, Kan Su Gibi Akacak" gibi avantür polisiye filmler yönetti. 1970'de İranlı aktör Cihangir Gaffarı ile "Zagor" adlı bir fantastik filme imzasını attı, peşinden Yıldırım Gencer' in başrolünü oynadığı "Killing" filmini çekti. Fikret Hakan'ın başrolünü oynadığı Osmanlı döneminde geçen "Ustura Kemal-İstanbul Kabadayısı" adlı bir dönem filmine imzasını atan Mehmet Aslan, peşinden dönemin ünlü şarkıcısı Gönül Akkor'la "Tanrım Beni Baştan Yarat" adlı bir müzikal filme imzasını attı.

Çizgi kahramanı Tarkan serisi filmlerinin büyük bir bölümünü de çeken Mehmet Aslan, Kartal Tibet'in başrolünde oynadığı "Tarkan Altın Madalyon" ve diğer Tarkan filmleri ile seyircinin ve yapımcıların gözlerinde devleşti, sevgilerini kazandı. Aslına bakılırsa tip itibarı ile bunca zor, güçlü ve kalabalık kadrolu tarihi-macera filmleri çekecek görünümü yoktu. Ama mesleki bilgisi, kabiliyeti, geniş ufku ile bunları yapacak güce sahipti. Sinema yönetmen için fizyonomiden ziyade beyin, kabiliyet ve sevgi işidir... Mehmet Aslan'da, bu meziyetler var olduğu için başarıya ulaşmıştı.

Yeri gelmişken Mehmet Aslan ile Samsun işletmecisi arasında geçen bir anımı anlatmak isterim: O dönemlerde çekilen filmleri bölge işletmecileri peşinen satın alır, senetleri de çekim öncesinden verirdi. Yapımcı bu senetleri kırdırır filme başlardı. Samsun bölge işletmecisi Cafer Kaya, Hayat Film Şirketi sahibi Şevki Tosunoğlu'na senetlerini vermiş, iki film yapmasını ve bu filmleri Samsun'da çekerse her türlü yardımda bulunacağını söylemişti. Hayat Film iki ayrı ekiple Samsun'a varır. 55 kişilik ekip otele yerleşir, akşama işletmecin davetine katılmak için hazırlanırlar.

Yıldıray Çınar ile Sezer Güvenirgil'in başrolünü oynadığı "Çarşambayı Sel Aldı" filmini Mehmet Aslan,Tanju Korel ile Nazan Şoray'ın oynadığı "Anadolu Kini" adlı filmin yönetmenliğini de Yavuz Figenli yapmaktadır. Ben de Yavuz Beyin yardımcı yönetmeni olarak Samsun'da bulunmaktaydım. Hayat filmin sahibi Şevki Tosunoğlu, eşi Sevim Hanım ve 55 kişi iki filmin ekibi olarak gazinoda bizim için hazırlanan (U)düzenindeki yerlerimize oturduk. Az sonra bölge işletmecisi Cafer Bey geldi. Yapımcı teker teker her birimizi takdim ederek tanıttı. Sıra, Yıldıray Çınar ile benim aramda oturan Mehmet Aslana gelmişti...

Yapımcımız, "Tanıştırayım, Çarşambayı Sel Aldı Filminin yönetmeni Mehmet Aslan" dedi. Bölge işletmecisi Cafer Kaya küçük dilini yutmuş gibi oldu. Bir süre hiç konuşmadan Mehmet Aslan'ı şöyle bir süzdükten sonra "Uyy ula Mehmet Aslan sen misun? Ula ben seni Aslan cibi bir adam sanayırdum. Ula sen çedi yavrusına benzeyisun. Nerde boyin  posin? Hane cobeğun? Essağtan sen Mehmet Aslan misun?" der. Yönetmen Mehmet Aslan, Cafer Beyin söylediklerini şaka kabul ederek taklit varı cevaplar. "He da ben Aslanum. Ama yelesuz Mehmet Aslanum" der. İşletmeci tereddüt içindir dikkatlice süzer yönetmeni: "Ha benumle Alaymi edesun? Ha o dev cibi filumleri, Mete Hanları, Tarkanları çeken yönetmen sen sun ha?
-"Evet benim" der yönetmen. Cafer Bey dikkatlice bakar "Ula Mehmet aslan, Mehmet Aslan deyirler ben da dev cibi bir adam sanayıdum. Hayallerumi yıktun da. S... kadar boyunla ha o dev cibi filumleri nasıl çekeysun? Cel bi öpeyum seni da" der, Mehmet Aslan'a sarılır. Hepimiz gülüşerek alkışlarız. Olay şaka mahiyetinde herkesin belleğinde hatıra olarak kalır.

İşletmeci arkadaşın haklı tarafı vardı tabii, Zira Mehmet Aslan 1.60.boyunda, 50 kilo civarında kara-kuru celimsiz bir adamdı ve ölümüne kadar hep bekar yaşadı. İnsan, tanımadığı ve ismini duyduğu şöhretli kişiyi yaptığı işlerdeki başarıları ile hayalinde canlandırır, idol haline getirir. Cafer Kaya da Mehmet Aslan'ı dev gibi babayiğit, güçlü kuvvetli, beklide göbekli biri olarak hayal etmişti. Tarkan gibi filmleri ancak böyle birisi çekebilirdi diye düşünüyordu sanırım. Yüz yüze gelince sukut-u hayale uğramıştı.

Mehmet Aslan Türk sinemasında iddialı sanat filmleri yapmadı ama seyirci tarafından halen sevilerek seyredilen Tarkan serisi ve diğer filmleri gibi iyi iş yapan, yapımcının yüzünü güldüren eserler üretti. 1950'de başlayan oyunculuğu 1978'de oynadığı "Baba Kartal" filmi ile senaristliği 1986 da yazdığı ve yönettiği "Muhteşem İkili" adlı bir karete filmi ile son bulur. Bir daha ne filmde oynar ne senaryo yazar, ne de yönetebilir. Zira sağlığı buna elvermemektedir.

Kilo alamamasının sebebi verem hastası olmasındandı. Yıllarca ilaç tedavisi ile hastalığını yenmeye çalıştı, çevresine belli etmedi. Hiç birimiz verem hastası olduğunu bilmiyorduk. Sanatçının bir köşede birikmiş parası yoktu zira o dönemde kazanılan para ile ancak insanca geçimini sağlayabiliyordu. Hasta idi ve yalnız yaşıyordu, yalnız adamın masrafları da çoktu. Gömleklerinin ütüsüne kadar her işini bir başkasına para ile yaptırmak zorundaydı. Bazen kiraladığı evlerde bazen da otellerde kalırdı Mehmet aslan.

1987 yılının 6'ıncı ayında hastalığı iyice nükseden Mehmet Aslan'ın ciğerleri iflas etmek üzereydi. Necip Sarıca tarafından Heybeliada Sanatoryumuna yatırılır. Sanatçı burada üç ay kadar kalır, tek ziyaretçisi kadim dostu yine Necip Sarıca olur. Bazı hastane masraflarını karşılar, doktorundan sağlığı ile ilgili bilgiler edinir. Lale Film ve Yeni Stüdyonun sahibi olan Necip Bey kurtuluş umudu hiç olmayan Mehmet Aslan'la sonuna kadar ilgilenir. Ve nihayet o gün, ecel günü gelir. 01.09.1987'de Mehmet Aslan yatmakta olduğu Heybeliada Sanatoryumunda hayata veda eder.

Ölüm haberi Yeşilçam'da duyulur ama yalnız adam Mehmet Aslan cenazesinde de yalnız kalır. Zira o gün Yeşilçam'da üç sanatçı daha ölmüştür. Bir film çekiminden dönen yönetmen Remzi Aydın Jontürk, bir kadın oyuncu ve yapımcısı trafik kazasında hayatlarını kaybetmişlerdir. Cenazeleri, Mehmet Aslan'la aynı gün kaldırılıyordur.

Heybeliada uzak olduğundan sanat camiası, Remzi Aydın Jontürk ve arkadaşlarının Şişli Camiindeki cenazesine gider. Mehmet Aslan yine tek başına, yine yalnızdır. Necip Sarıca ve Ada sakinlerinden birkaç kişinin katılımıyla kılınan cenaze namazından sonra Heybeliada mezarlığında toprağa verilir.

Ölenlerin hepsi bizden biri ve arkadaşımızdı. Birinin cenaze törenine gidebilirdik ancak, herkes gibi bende ne yazık ki Şişli'de kaldırılan cenazelere gitmiştim. Mehmet Aslan'a sadece dualarımızı gönderebilmiştik...

Mehmet Aslan ustam, mezarına gelmesek de, görmesek de dualarımız hep seninle olacak. Kalbimizde yaşayacaksın. Ruhun şad, mekanın cennet olsun.


 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)