Türkiye'de sinema sektörü hızla değişiyor, değişimler hızlandıkça da ilişkiler karmaşık ve tuhaf bir hal almaya başlıyor.. Sinema filmleri, kulisler de kendi çaplarında A, B, C, D vs. gibi gruplandırmalara konuluyor...
31 Temmuz 2012

Türkiye'de sinema sektörü hızla değişiyor, değişimler hızlandıkça da ilişkiler karmaşık ve tuhaf bir hal almaya başlıyor.. Sinema filmleri, kulisler de kendi çaplarında A, B, C, D vs. gibi gruplandırmalara konuluyor...

Efendim, şu filmde X yıldız ya da Y ünlü isimler var... Üstelik Yönetmeni'de V bey yada bayanmış... Eee? Kesin bu filme gidilir... Neden? E bu kadar ünlü ismin olduğu film izlenmez mi arkadaş?

Değmiyorsa izlenmez arkadaş!

Diyebilsek keşke! Nerden çıktı bu konu peki ala? Tam olarak şurdan; Siz bir senarist olarak Oscarlık bir senaryo yazabilirsiniz, yahut ortalama bir senaryoyu iyi bir yönetmenseniz fevkalade alımlı bir hale getirebilirsiniz... Ancak, eğer A plus diye tanımlanan ve Camia dedikleri neresi olduğunu pek de bilmediğimiz mecranın tam da göbeğinde yer alan, hakkınızda onunla bununla yakalandı, şunları şunları yaptı denen bir tip değilseniz geçmiş olsun...

Filminiz 3 bin  ile 30 bin arasında değişen bir izlenme oranına ulaşır ki, bu da hem yapımcınızı batırır, hem de sizin gelecekteki kariyerinizi doğrudan etkiler... E işin sırrı ne peki? A Plus oyuncu, A Plus Yönetmen,  A Plus Senarist, A Plus yapımcı ile iş yapmak mı?

Nereye kadar?

Türkiye'de her yıl yüzlerce sinema filmi çekiliyor... İrili, ufaklı bütçelerle çekilen yüzlerce filmden, en fazla 70-80 tanesi kör topal imkanlarla vizyona girmeyi başarıyor ki, bunların nerden baksanız 30-40 tanesi zor zahmet borçlanarak ya da Bakanlıktan neredeyse kavga dövüş alınan 'sözde' desteklerle bu şansı yakalıyor... Sonra ne oluyor? Yarım yamalak ya da hiç yapılamayan tanıtım sorunu yüzünden filmden kimsenin haberi olmuyor, olanların nefesi ise filmi geniş kitlelere taşımaya yetmiyor...

Şimdi burdan oturup ben bunları örneklemeye kalksam, sadece listesini oluşturmak yüzlerce sayfaya mal olur...  Türk Sineması'nda gelinen noktayı her zaman savunan ve destekleyen, daha ilerlemesini her daim canı gönülden arzu eden biri olarak, popüler kültüre yenilen ve popülist yaklaşımlara kurban edilen Türk Sinema Kültürü'nü bu hale getirenlerin, artık ellerini vicdanlarına koyarak hareket etmelerini diliyorum...

Her yıl yüzlerce insanın el emeği göz nuru olan Sinema filmleri, geniş kitlelere çeşitli imkansızlıklar nedeniyle ulaşamazken, o emeklerin yüzde onu kadar emek sarfetmeden tamamen popülist yaklaşımlarla oluşturulan ve adına 'sanat eseri' denebilen projelerle milyon dolarları kasalarına koyan yatırımcılar, gerçek sinema eserlerine de aynı özen ve hassasiyeti göstererek desteklemelidirler...

Bugün İspanyol ekolü sinema filmleri, hatta Arjantin sineması ve elbette İtalyan sineması Avrupa'da çok büyük ses getiren filmler üretip, sinema sektörünü kalkındırmaya yönelik demokratik adımlar atarken, Türkiye'de Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın halen 60-70 bin ya da tavan fiyat olan 200-300 bin lira ile (ki o da belli başlı şirketlere gidiyor) 'Hadi sen al bu parayı, koy ortaya sinema şaheserini' demelerine anlam verememekteyim...
Bir sinema filminin hakkaniyetle yapılması ve geniş kitlelere ulaşabilmesi bugün en iyimser rakamlarla 500-600 bin Dolarlık maliyetleri gerektiriyor Türkiye'de... onun altındaki bütçelerle yola çıkılmış hiçbir film ne yazık ki başarıya ulaşamıyor... Elbette bunun tam tersi durumda olunan olaylar da var. Yani 3-5 milyon dolarlık bütçelerle hayata geçirilen bir çok film de, gişe de bozguna uğrayıp ya şirketlerini batırıyor, ya da çok büyük zararlara neden oluyor...

Türkiye'de sinema izleyicisinin artık daha bilinçli ve daha seçici olduğundan asla şüphem yok... Ama sinema yatırımcıları ve yapımcıların aynı bilinç ve seçicilikte olup olmadığını ne yazık ki tartışıyoruz halen... Bana kalırsa değiller, genellikle bir rüzgar ya da ara gazların sonucu olarak ortaya çıkarılan ve büyük yatırımlar yapılan filmlerin kötü ve kalitesiz olması hem Türk Sinemasına hem de sektöre büyük zararlar vermekte, bu nedenle de kötü emsal gösterilerek, yeni ve akılcı fikirler heba olup gitmektedir...

Bunun için somut çözüm önerin var mı? Diye soracaksınız muhtemelen! Evet var! Peki bu somut önerileri dinleyip, dikkate alabilecek yürekli sinemacılar var mı?

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)