Türk sinemasinin geleceginin saglam temeller üzerinde kurulmasi ancak onun gecmisine sahip cikilarak yapilir. Yesilcam Türk sinema tarihi icin cok önemli bir dönemdir. Bu dönemde sinemanin her alaninda calisan önemli, yaratici sinema insanlari yetisir.

Bunlardan biri de  22 Subat 2012 de aramizdan ayrilan yönetmen ve senarist Yusuf Kurcenli dir.
Ve Recep ve Zehra ve Ayse adli ilk filminin hem yönetmenligini hem de senaristligini yapan Kurcenli uzun yillar TRT de calisir. Kurcenli'nin bu ilk filmi sinemalarda gösterilmeden dogrudan TV de gösterilmesiyle Türk sinema tarihine gecer. Bu film, tutucu kadin erkek iliskilerinin, geleneklerin degisime ugramasini, kadin erkek iliskilerindeki serbestlesmenin, moderlesmenin(?) getirdigi catismalari yansitan iyi  bir filmdir. Filmin son bölümü ile belli bölümlerdeki eksiklikleri bu filmin basarili olmasini engeller.

Kurcenli yönetmenligini yaptigi Merdoglu Ömer Bey filminde gene bize Ve Recep ve Zehra ve Ayse adli filminde oldugu gibi iki kadin arasinda kalan evli bir erkegin öyküsünü anlatir. Bu defa büyük bir sehirde yasiyan ve iki degisik cevreyi temsil eden iki kadin vardir.
Aile ve arkadas cevrelerinde hayat kadinlariyla iliskiler hos görülürken, bir oyuncu kadinla kurulan iliski red edilir. Bu iliskinin red edilisi iki taraf icinde gecerli olur. Oyuncu kadin da bu iliski nedeniyle kendi sanatci cevresini kaybeder. Farkli kültür ve yasam bicimiyle yetismis insanlarin degerler arasinda nasil sikisip kaldiklarini gösteren güzel bir filmdir.

Yusuf  Kurcenli Ikili Oyunlar, Karartma geceleri, Cözülmeler den sonra sinemaya ara verir ve  2000li yillarda Gönderilmemis Mektuplar'la tekrar geri döner. Filmde iki kardesin öyküsü anlatilir. Kardeslerden biri yasal olaylara karismis ve kasabada büyük bir ask yasamaktadir, öteki kardesin ise siyasal hic bir ilgilisi ve iliskisi yoktur. Kurcenli bu filminde hüzün dolu bir ask hikayesini anlatirken duygusalligi dolu dolu yasatir.

Yusuf Kurcenli'nin Yüregine Sor adli filmini degerli editörümüz Mustafa  Kurtsen'in  yaptigi yorumunda okuyalim:
"Yusuf Kurçenli 68 kuşağından bir yönetmen. Yönetmenliğin hakkını vermiş yönetmenlerden, üç filmini söyleyeyim. Gramafon Avrat, Karartma Geceleri  sondan bir  evvel Gönderilmemiş Mektuplar, son filmi özgün senaryosu. Doğup büyüdüğü yöreden, çocukluğuda kulağına fısıldanmış, yaşadıklarından, duyduklarından  aklında kalmış, insan öykülerinden Yüreğine Sor. Yönetmenimiz Gramafon Avrat'da Sebahattin Ali, Karartma gecelerinde Rıfat Ilgaz'ın sağlam temelleri üzerine öyküyü oturtturmuş. Senaryolar eserler üzerinden yazılmış. Bu defa öyle değil senaryo kendi fikri  orjinal bıçak sırtı bir senaryo.  Üstelik yanlış algılanma riskide taşıyor. Doğup büyüdüğü yörenin insanlarınca   pek te hoş karşılanmayacak tehlikeli yakıştırmalar içeriyor. 19 yüzyıl başlarında mübadeleden evvel karadeniz bölgesinde yaşayan rum asıllı vatandaşlarımızı değil de müslüman ve türk bilinen gizli hıristiyan türk vatandaşların dinini aşk üzerinden sorguluyor.  Gerçekten bıçak sırtı bir konu. Karadeniz Bölgesi gibi Müslümanılığına ve Türklüğüne toz kondurmayan insanmızın geçmişi ve dinini sorgulamak yürek işi doğrusu. Bu sorguyu yaparken bireyselliğe indirgeyerek ustaca yapıyor. Suya sabuna dokunmadan, üzerine şimşekleri çekmeden söylemek istediğini söylüyor. Ne Osmanlı'ya, ne müslüman halka, nede rum asıllı ortodoks vatandaşlara olumsuz hiçbir sey söylemiyor. Eleştirisini aşk üzerinden din arımcılığına yaparak, acıklı bir öykü anlatıyor."

NOT: Gündem yazi kösemizin bu haftaki yazari yazisini yetistiremedigi icin son anda yazilmis bir yazidir.
Makale bölümümüzde Eylül Firtinasi isimli yazarimizin iki bölümlük Ah su Yesilcam basligiyla yayinlanan Yesilcam'la ilgili  ayrintili bilgileri iceren yazisini okumanizi öneririm. Sevgiler-Fulda