“Aklını başına al kız! Hep böyle genç, güzel kalacak değilsin. Gözün yükseklerde olmalı, yükseklerde. Geçer akçeyken kendini pahalıya satacaksın. Yoksa sonunda avucunu yalarsın.” Palyaço Güleryüz söylüyor bunları. ‘Cat On A Hot Tin Roof’daki (1958) Maggie de “You can be young without money, but you can’t be old without it” demişti.
01 Eylül 2012

“Aklını başına al kız! Hep böyle genç, güzel kalacak değilsin. Gözün yükseklerde olmalı, yükseklerde. Geçer akçeyken kendini pahalıya satacaksın. Yoksa sonunda avucunu yalarsın.”

Palyaço Güleryüz söylüyor bunları. ‘Cat On A Hot Tin Roof’daki (1958) Maggie de “You can be young without money, but you can’t be old without it” demişti. 

Temmuz ayında çekilen film 07 Kasım 1966 Pazartesi günü Şan, (Çemberlitaş) Şafak, (Kadıköy) Çeliktaş, (Kadıköy) Opera sinemalarında gösterime girmiş. IMDB’deki İngilizce adı çok rahatsız edici; ‘I Am a Whore’. ‘Kamelyalı Kadın’ın (1848) (Alexandre Dumas Fils) (Güven Yayınevi-1959) (Çeviren Zahir Güvemli) bir başka Yeşilçam uyarlaması. 99 dakikalık filmin 11 buçuk dakikası şarkı, striptiz ve göbek dansı. 60’larda Şile. Feride yoksul ve baskıcı bir ailenin kızı. Anne babası neredeyse çarşıya, sokağa çıkarmayacaklar. “Rahat, huzur yok. Vır vır vır.” Bir tek babaannesi Nezihe Güler hoşgörülü davranıyor. Her şeyini bilen tek sırdaşı. Bu sırada gelin kaynana çekişmesine tanık oluyoruz. Yaşlı kadın “Kızı sıkıp zıvanadan çıkaracaksınız. O da Allahın kulu” diye torununu savununca Güzin Özipek kocasını kışkırtır; “Anladın mı nerden cesaret alıyor.”

Feride’nin içinde genç yaşının rüzgârları var. Kalbi bir bahar dalı gibi taze çiçekler açmaya başlamış. Ruhunda bir boşluk, bir açlık duyuyor. Kasabanın gençleri eğlenirken kahramanımız Onlardan çok uzak. Sonunda bir sevgilisi olur. Keşke Ninesi o mehtaplı gezintiye izin vermeseydi. “Gençlikteki hisler saman alevi gibidir, güvenilmez” diye uyarmıştı ama o gece Feride ‘en değerli hazinesi elinden alınmış olarak döner eve’. Sonrasında sevgilisi ne oldu belli değil.

Evden kovulup çadır tiyatrolarına düşünce adı Çıplak Dansöz Funda olur. En yakın arkadaşları Palyaço Güleryüz ve Katrin. İkisi sahnede Kanto söylüyor; “Şu Bekârlıktan Bıktım Usandım.” Silvana Panpani de aynı kumpanyada. Ayrıca ‘Gözleri Aşka Gülen’ (Gündoğdu Duran) ile dans eden siyahî bir dansöz var.

Bir müddet sonra kumpanya Şile’ye gelmiş. Funda ‘o çadır senin bu çadır benim göbek atıktan sonra kendi kasabasında, ananın babasının gözü önünde milleti eğlendiriyor’. Bu durum için ‘kepazelik’ demişti. Güleryüz ise başka fikirde; “Niye kepazelik olsun? Milleti gülüp eğlendirmek ayıp mı? İnsanları ağlatmak üzmek ayıp. Bizimkisi sevap.” Ama bu kadar mutluysa kendisinin sabah akşam neden içtiğini açıklamak zor. Önceleri Ferdi’ye karşıydı. “Her kim ki cebi delik//Verme O’na metelik” diyordu. İkisini ‘böyle kumrular gibi baş başa görünce yüreği yufkalaşır’. Yaşasın aşk. ‘24 saat bu çadırın tozunu yutmazsa hasta olurmuş’.

Feride, anne ve babasını “Benim tuttuğum para lekelidir, kirlidir. Yakar sizin namuslu ellerinizi” diye tersliyor. Ninesi de rahmetlik olmuş. Artık oralarla ilgisi kalmaz.

Aynı günlerde Ferdi ve arkadaşları ile karşılaşırız. Tanju Okan, Figen-Devlet Devrim, Tugay-Tugay Toksöz, Kaya Volkan, Gülgün Erdem. Delikanlı İstanbul’da bir fakültede öğrenci. Annesinden başka kimsesi yok. Evlerinde bir piyano olması müzikle ilgili olduğunu düşündürdü.

Sahilde Feride ile göz göze geldiğinde ‘beyaz bir gül görmüş gibi olur’. Bir ‘aile kızı’ zannediyor O’nu. Birbirlerini severler. Ama Funda, dansöz olduğu anlaşılmasın diye kasabayı terk eder.

Sonrasında İstanbul’un ‘striptiz yıldızı’ olur. Terzi, ayakkabıcı, masaj salonu, müzik provası ve gazino. Günleri böylesine dolu. Kim daha fazla pey sürerse O’nun oluyor. İçki tercihi (Ferdi gibi) Vat 69. Buzsuz içermiş. ‘Sürtük’ten (1965) anımsadığımız ‘34 DL 274’ plakalı 56 model Convertible Thunderbird Ford’u var. Evi Kalkavanların Köşkü. Elden ele dolaştıktan sonra şimdi Fabrikatör Vedat’ın metresi. ‘Lüksünün bütün yükünü çeken’ bu işadamı hafif kır saçlı, ağzından purosu eksik olmayan ve ‘hislere saygı duymasını bilen’ biri. ‘34 FU 859’ plakalı arabası ile gidip geliyor. Ayrılıkları sırasında çok anlayışlıydı.

Tanju Okan ile Funda sanat yönünden birbirlerine benziyorlar. Tugay, deniz kenarında bir şarkı söylemesini istediğinde Tanju Okan “Akşama kulüpte” demişti. Yine Tugay “Size hayranım. Acaba nerde görebilirim” dediğinde benzer bir yanıt alır Funda’dan; “Hayranlarım beni görmeye gazinoya gelirler. Sen de öyle yap.”

Film, Fatma Girik’in güzelliğinin gölgesinde kalmış. Çıplak yüzdüğü ve Ferdi ile karşılaştığı sahne nefes kesici. Delikanlı “Siz güzelden de öte bir şeysiniz” diyor. ‘Vukuat Var’daki (Orhan Kemal) (Tekin Yayınevi-Sekizinci Basım-1995) bir bölümü anımsattı. “Bir an Güllü’nün kaymış etekleri altında bembeyaz bacakları göründü. Zaloğlu’nun Allahı şaştı (sf. 51).” İri göğüsleri nedeniyle, mahallede, Fatma ‘Çıkık’ denmesine pek kızarmış. Çiklet patlatan Kocamustafapaşalı genç kız, Carlo Ponti’si Memduh Ün’le tanıştıktan sonra sınıf atlamış. Yerli ‘Pygmalion’. Cankurtaran’daki 75 lira aylıklı ve bir odalı evden Topağacı’ndaki 250 metre kare ve 250 bin liralık eve. Striptiz sahnelerinde, olağanüstü güzellikteki ellerini vücudunun neresine koyacağını Yönetmen Ertem Eğilmez göstermiş.

İstiklal Caddesinde araba kullanırken biraz önündeki ‘34 FE 603’ plakalı 59 model Plymouth dikkatimizi çekiyor. Bu otomobil 08 Haziran 1965’te fazla sürat nedeniyle Elmadağ’da troleybüs direğine çarpmış. Yolculardan Bekir Toraman ve Hamdi ölmüş. Diğer yolcu Süleyman Üsküdarlı ve şoför Yılmaz Ergök ağır yaralanmış.

Kartal Tibet, o dönem, Yeşilçam’ın yükselen yıldızı. 01 Kasım 1966 tarihli Ciné Monde dergisi (sf. 3) sanatçı için “Türk Alain Delon’u” demiş; ‘Le Delon Turc’.

Marmara Adası’nda 9-10 yaşlarında bir çocuk karşılar Onları. Bilmediği yok. Barbunyalar kaç günlük, tarama kimden alınır hepsini biliyor. ‘Kamelyalı Kadın’daki bir cümle bu duruma çok uygun; “Çocuk küçüktür ama büyük insan O’nda gizlidir (sf. 31).” Adı Bayram. Ferdi “Hangi Bayram? Şeker mi Kurban mı” diye sorduğunda aldığı yanıt çok hoş; “Cumhuriyet! 29 Ekim’de doğmuşum ben.” O zamanlar bayrammış 29 Ekim! “Senin annen baban vardı değil mi” diyen Funda’ya da “Gökten zembille inmedik ya” karşılığını verir. Babası kara yağız bir koçyiğitmiş. Bir sabah balığa çıkmış, geri dönmemiş. Anası da (adı Zarife) O’nu kayalıklarda beklerken başını taşlara vurarak canına kıymış.

Lokantacı Kosta’nın lakabı ‘Çocuksuz Kosta’. Evlendikten sonra tam 7 yıl çocukları olmamış. Şimdi ise, Allaha şükür, 11 çocuğu var. Biri de yoldaymış.

Filmdeki melodiler:

Frank Chacksfield ve Orkestrası’nın ‘The Victors And Other Themes’ albümündeki (1964) ‘Theme [Divorce Italian Style]’ (1961) (Carlo Rusticelli); Funda’nın “Ve her şey bir mehtap gezintisinde oldu” dediği (ve 18 diğer) sahnede.

‘Valurile Dunarii’ (1880) (Ivan Ivanıvici); “Şu beyaz başörtülü kadınla erkek var ya Onlar annemle babam benim” ve “Sonrasını biliyorsun” dediği sahnelerde.

‘La Paloma’ (1861) (Sebastian Iradier): Tugay’a “Hayranlarım, beni görmeye gazinoya gelirler. Sen de öyle yap” dediği sahnede.

Fausto Papetti’nin saksofonundan ‘Summertime’ (1935) (George Gershwin): Striptiz sahnelerinde.

Fausto Papetti’nin ‘3a Raccolta’ uzunçalarındaki (1962): ‘Tuff’ (1961) (John ‘Ace’ Cannon); “Bunlar başımı döndürecek yerde hızımı arttırıyordu” derken. ‘Un Premier Amour’ (1962) (Claude Henri Vic / Roland Valande); Partide, Ferdi’yi tanımazlıktan gelirken. ‘Cercami’ (1961) (Silvana Simoni / Enrico Polito); “Terzi ile berberler yer bizim paramızı” derken. ‘The Madison’ (1960) (Al Brown); Vedat’a “Ben bu akşam biraz yorgunum da” derken.

‘Goldfinger’daki (1964) (John Barry): “Oddjob’s Pressing Engagement”; Ferdi bir beyaz gülle evine geldiğinde ve Funda’nın “Güleryüz, gel beni al. Görmüyorum” dediği sahnede. ‘Gassing The Gangsters’; Zeki Sezer “Beyefendi, içerdeler” dediğinde. ‘Teasing The Korean’; Funda, Cennet Tepe’de “Birden başım döndü” dediğinde, Mürvet Sim’e “Kes doktor lafını” derken ve sigara yakma sahnesinde Ferdi, Funda’nın körlüğünü anladığında. ‘The Death Of Goldfinger-End Titles’; Ferdi, Funda’nın gittiğini öğrendiğinde. ‘Bond Back In Action Again’; İstiklal Caddesi’nde araba ile giderken.

‘Thunderball’daki (1965) (John Barry): ‘Crash Landing-The Bomb’; Ferdi’nin Vedat ve Funda’yı eve girerken gördüğü sahnede. ‘Electrocution-The Spa’; Mürvet Sim “Şu eve bak! Ne hale geldik” derken.

‘Stranger On The Shore’ (1961) (Acker Bilk): Funda, Vedat’a ayrılmak istediğini söylerken ve soyunma odasında Ferdi’ye “Ne o, selam yok mu” derken.

‘Zorba’daki (1964)  ‘Life Goes On’ (Mikis Theodorakis): Bayram kafesle kuş getirdiğinde ve Funda’nın odasında ağlarken.

‘Mondo Cane’deki (1962) (Nino Oliviero / Riz Ortolani): ‘Dog Meat’; Marmara Adası’na giderken. “L’Isola Maledetta”; Ferdi’nin annesi ile konuşurken. ‘Casa Della Morte’; Anne Nedret Güvenç ayrılmalarını söylerken, Güleryüz “Ne oldu gözlerimi yaşartan o güzel aşk” derken ve Doktor muayenesinden sonra.

‘Valurile Dunarii’yi Berkant, Vasfi Uçaroğlu Orkestrası eşliğinde ve Sezen Cumhur Önal’ın yazdığı Türkçe sözlerle söyleyecektir; ‘Eğer Dünyaya Yeniden Gelseydim’ (1969).

Funda, Sevim Şengül’ün sesiyle iki eser söylüyor. İlki bir Tango; “Ben Bir Fındıkçıyım Fındık Satarım.” İkincisi Hafif Batı Müziği tarzında; “Varsa Yoksa Kalbimde Bir O var.”

Tanju Okan’dan bir şarkı dinliyoruz; ‘Deniz ve Mehtap’ (‘Le Mousettes De Mykono’) (1966) (Dario Moreno) (Türkçe sözler Fecri Ebcioğlu).

Funda’yı Jeyan Mahfi Ayral; Ferdi’yi Hayri Esen; Güleryüz’ü Münir Özkul; Ferdi’nin annesini Nedret Güvenç; Tugay’ı Cüneyt Türel; Tanju Okan’ı ve kumpanyadaki anonsçuyu Erdoğan Esenboğa; Doktor Natuk Baytan’ı Zafer Önen; Funda’nın ninesi Nezihe Güler’i Nezahat Tanyeri; Funda’nın babasını ve Kumarhane patronu Nubar Kamçılı’yı Rıza Tüzün seslendirmiş.

Funda’nın annesi Güzin Özipek; Doktorlar Natuk Baytan ve Tevfik Soyurgal; Çadır tiyatrosu sahibi Faik Coşkun; Seyyar Çiçekçi Talya Saltı; Krupiye Hüseyin Salıcı; Uşak Zeki Sezer çok güzeldi.

Funda’nın (Sevim Şengül’ün sesiyle) söylediği şarkı; “Varsa yoksa kalbimde bir O var//Çünkü O, çünkü O erkeğimdir//Ne güzel, ne de şık//Ne de zengindir ama//O benimdir//Hırpalıyor beni çok üzüyor//Belki de sevmiyor//Kaderimdir//Bırakıp kaçsa da//Unutamam O benim//Her şeyimdir//Erkeğimdir.” 

Fausto Papetti’nin ‘3a Raccolta’ 33’lüğündeki (1962) ‘Cercami’ (Silvana Simoni / Enrico Polito). Evini gezdiriyor.

Funda; “Bu da yatak odam. Yatak odası insanın en iyi arkadaşıdır. Sırlarını bilir ama kimseye söylemez.” 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)