“Bu çocukta bir asalet var ama nereden geliyor acaba?” Murat Paşa, arabacı Şahin için söylüyor bunları. Sorunun yanıtı aslında çok basit; “Paşa’nın kendisinden.”
06 Ocak 2013

"Bu çocukta bir asalet var ama nereden geliyor acaba?" Murat Paşa, arabacı Şahin için söylüyor bunları. Sorunun yanıtı aslında çok basit; "Paşa'nın kendisinden."

1967 Kasım-Aralık aylarında çevrilen film 19 Şubat 1968 Pazartesi günü (Beyoğlu) Lale; (Beyoğlu) Şan; (Şehzadebaşı) Şehzade; (Ortaköy) Barbaros; (Eyüp) Melek; (Çağlayan) Çakmak; (Sağmalcılar) Lale; (Taşlıtarla) Tunca sinemalarında 'Paşazade' adıyla gösterime girmiş. 26 Şubat 1968 Pazartesi günü (Üsküdar) Işık Sineması'ndaki gösterimi ise  'Silahlı Paşazade' adıyla. Belki çekimler Ramazan'a denk geldiği için iki sahnede bu aydan söz ediliyor. Erler Film yapımlarında o dönem sıkça gördüğümüz mumlardan 67 tane var. Jenerikte 'gerekli yardım ve yakın alakalarını esirgemeyen Harp Akademileri Komutanı Kamil Güzey ile Kurmay Başkanı Cevdet Tanyeli'ye teşekkür edilmiş.

Alaydan yetişme Murat Paşa, Osmanlı tarihinde disipliniyle meşhur, sert, barut gibi bir asker. Öfkelenince gözü hiçbir şeyi görmez, etrafına korku ve dehşet saçarmış. Karşısına gelen suçluyu cezasız bırakmadığı gibi gazabıyla el aman dedirtiyor. Ramazan günü oruç bozan Gebzeli Recep Çavuş "Karanlık basınca top atıldı sanmıştım" diye kendini savunuyor. Ama sonuç değişmez; "Hadi topu duymadın diyelim. Kandillerin yanıp yanmadığını görmek için başını kaldırıp da minarelerin şerefelerine de mi bakmazsın." Bir tokat, tükürük ve falaka ile 30 sopa. Asker firarisi Bursalı İrfan Efendi "Sılaya gitmiştim. Dönerken hastalandım. Kıtama iltihak edemedim" diye yırtınıyor. Paşa'ya göre 'ölse bile kıtasına katılması gerekirmiş'. Bir tokat, bir tekme ve 30 gün hapis. 'Zatıâlilerinin arabacısı' Yunus da bir cahillik etmiş. Suçu 'Zatı şahanelerinin konağına mensup Çerkez Halayık Huriye Hatun ile gizlice muaşaka kurmak. Paşa'nın himayesindeki biçare kızın şeref ve namusunu lekelemiş. Hamile bırakmış. "Hareketim, asla kötü bir harekete matuf değildi. Müsaade buyurursanız evlenmek istiyorum" dese de iki tokat, kırk kırbaç ve zindan cezalarından kurtulamaz. "Bre nankör! Bunu şimdi mi söylersin? Ekmek yediğin kapıya ihanet ettikten sonra bir de mükâfat mı beklersin?"

Konakta "Bana bir daha Yunus'tan bahsedenin ağzını yırtarım" demişti. Ama bu konuyu açan karısı Meşküre Sultan olunca 'ağzını yırtarım' dediğini unutuyor. 'Bir daha o köpeğin adını ağzına alırsa boş düşermiş'.

Ancak Mahinur Kalfa bu denli şanslı değil. Yunus'un affedilmesi için ricacı olunca 50 falaka ile cezalandırılır. Dadı'nın intikamı konusu biraz hatalı. Falaka sonrası acılar içinde inlerken Huriye'ye "Öyle bir oyun oynayacağım ki şeytanın aklına gelmez" demişti. Bir planı var zannettik. Yokmuş. Bir sahne sonra Meşkure Sultan'ın doğum yaptığı sırada Erdoğan Esenboğa; "Birden Dadı'nın aklına bir şeytanlık düştü. Şimdi Paşa'dan intikam almanın zamanı gelmişti" diyor. Çocukları değiştirmeyi o an düşünür.

Zaten film 'kinlenmek ve öç almak' üzerine kurulu. Yunus ve Kalfa, Paşa'ya; Füruzan da Şahin'e kinli.

Ayrıca kahramanımızın adının Şahin olması da şaşırtıcı. Dadı çocuğa Şahin adını verir. Ama aylar sonra hapisten çıkan babasına ismini söylememişti. "Al Yunus Ağa. Oğlun bu senin" demişti o kadar. Belki 'hissikablelvuku' ve milyonda bir olasılıkla 'babası' da aynı adı düşünmüştür.

Yunus'un kini, zamanla azalacağına artmış. İntikamdan başka bir şey düşündüğü yok. 'Oğlunu' da bunun için yetiştiriyor. En ağır işleri yaptırıp soluk aldırmıyor. Kılıç, atıcılık, bilek güreşi. 

Şahin, Çeşmemeydanı'ndaki kahvede 'racon ile musiki arasında' ve babasının 'intikam dolduruşu ile' büyür. Nilüfer ise Hacı Tahir Bey'in müzik ve 'düm teka düm tek' usul dersleriyle.

Genç kız, Sevim Şengül'ün sesi ile 'Solsan Da Sararsan Yine Gül-Penbe Dehensin' (Mısırlı İbrahim Efendi / Ahmet Refik Altınay) ve 'Telgrafın Tellerine' şarkılarını söylüyor.

Şahin'in şarkı sesi ise Alaattin Şensoy'un. 'Bu Akşam Gün Batarken Gel' (Tatyos Efendi / Ahmet Rasim Bey) ve 'Nihansın Dideden Ey Mest-i Nazım' (Hacı Arif Bey) şarkılarını beraber söylüyorlar. Bu son eserde delikanlının uzun havası muhteşemdi; "Ağlayan gözlerinin esiri oldum, yar ey//Bak bir lahzacık olsun//Seviyormuş gibi bak//Yar ey, yar ey"

Konağa arabacı olan Şahin'i, Paşa kalem efendisine, Nilüfer iç hizmetkârına benzetmişti. Seyisler Adnan Mersinli ve Behçet Nacar ise 'içoğlanı, haremağası' diye alay etmeye kalkışınca bir güzel dayak yerler.

Filmdeki Müzikler:

'Manfred Senfonisi, Si minör Op. 58' (1885) (Pyotr Ilyich Tchaikovsky)  I. Lento lugubre Şahin'in "Siz nasıl münasip görürseniz baba" dediği dâhil 5sahnede. 'IV. Allegro con fuoco' Yunus'un kırbaçlanması dâhil 8 sahnede.

'The Spy Who Came in from the Cold' (1965) (Sol Kaplan) Affedilen Yunus'un hücresinden çıkması dâhil 13 sahnede.

'Lawrence of Arabia'daki (1962) (Maurice Jarre) "Sun's Anvil" Erdoğan Esenboğa "Mahinur Kalfa geceleri başında nöbet bekliyordu" derken. 'Overture' Şahin bilek güreşi ve kılıçta babasını yenerken.

'Kemençe ile Taksim'; Huriye, "Paşa Hazretleri bir maruzatım var" derken.

'Sevdim Yine Bir Nev-Civân' (Basmacı Abdi Efendi) Meşkure Sultan'ın "Biliyorsunuz ki yakında bir çocuğumuz olacak" demesi dâhil 4 sahnede.

'Bu Akşam Gün Batarken Gel' (Tatyos Efendi / Ahmet Rasim Bey) Kalfa, Murat Paşa'ya kahve götürürken.

'Dök Zülfünü Meydâne Gel' (Tamburi Mustafa Çavuş / Âşık Hıfzî) Hacı Tahir Bey, Nilüfer'e kanun dersi verirken.

'Kürdîli Hicazkâr Peşrevi' (Kemençeci Vasilaki) Şahin "Şekerli biir" diye bağırırken.

Kadri Şençalar'dan dinlediğimiz 'Utla Bayati Makamında Giriş Taksimi' Şahin'in hücreye atılması dâhil 6 sahnede.

"Gidelim Göksu'ya Bir Âlem-i Âb Eyleyelim' (Hristaki Efendi / Yahya Kemal Beyatlı) Şahin, Dadı ve Nilüfer'i Emirgan'a götürürken.

'Siyah Ebrûlerin Durûben Çatma' (Lemî Atlı / Kul Mehmet) Hacı Tahir Bey, kahvede "Ah Yunus Ağa! Kabahat hep sende " derken.

'Sultanîyegâh-Ferahfeza Saz Semaisi' Şahin, Dadı ve Nilüfer ikinci kez Emirgan'a gittiklerinde.

'Uşşak Makamında Kemençe Taksimi' Nilüfer "Seviyorum O'nu Dadı" derken.

'Çiçekler Derleyeyim Bir Demet Eyleyeyim' (Muzaffer İlkar / Kemâl Şâkir Yakar) Şahin'e "Acaba bana karşı daha kuvvetli hisler duyamaz mısınız" derken.

 Kadri Şençalar'dan 'Uşşak Makamında Arap Saz Semaisi' Yunus, Hacı Tahir'den Şahin'in affı için aracı olmasını isterken.

'Sun Da İçsin Yâr Elinden Âşıkın Peymâneyi' (Bimen Şen / Ahmet Refik Altınay) Hulusi, kahvede Yunus Ağa ile konuşurken.

'Hüseyni Makamında Saz Semaisi' (Kemani Tatyos Efendi) Murat Paşa, Yunus'a "Şahin nerde" derken.

'Kürdîli Hicazkâr Saz Semaisi' (Kemani Tatyos Efendi) "Geçmiş olsun Şahin" derken.

Sevim Şengül'ün söylediği türkü. 'Telgırafın Tellerine Kuşlar Mı Konar' (Derleyen Ahmet Yamacı-1946).

Alaattin Şensoy'un söylediği şarkı. 'Bu Akşam Gün Batarken Gel' (Kemani Tatyos Efendi).  

Sanatçıların beraber söyledikleri eserler. 'Testi Doldurdum Çaydan' (Derleyen Muzaffer Sarısözen) başta, ortada ve sonda üç kez; 'Solsan Da Sararsan Yine Gül-Penbe Dehensin' (Mısırlı İbrahim Efendi / Ahmet Refik Altınay); 'Nihansın Dîdeden' (Hacı Arif Bey).

Direklerarasında Karcığar makamında bir türkü ve bir kanto dinliyoruz; 'Çayıra Serdim Postu' ve  'Ufacıksın Tefeciksin Tombul Bebeğim'.

Şahin'i Hayri Esen; Nilüfer'i Jeyan Mahfi Ayral; Murat Paşa'yı Mümtaz Ener; Meşkure Sultan'ı Nevzat Okçugil; Tosun Ağa'yı iki kişi Pekcan Koşar ve Erdoğan Esenboğa; Hacı Tahir Bey'i Rıza Tüzün; Behçet Nacar ve Paşa'nın yaverini Pekcan Koşar seslendirmiş.

Beyazperdede çoğunlukla güçlü ve varsıl olarak izlediğimiz Mümtaz Ener'i, o sevimsiz 80'lerin sonunda Darülaceze'de kaybetmişiz.

Filiz Akın (Şahin'in hapiste olduğunu öğrendiği ve babasından delikanlıyı affetmesini istediği) iki sahnedeki giysiyi 'Paşa Kızı' (1967) filminde 'Solsan Da Sararsan Yine Gül-Penbe Dehensin'i söylerken; 'Nihansın Dideden'i söylerkenki elbiseyi 'Vur Emri'nde (1966) babası rolündeki Feridun Çölgeçen'e "Ama evlenme kararımı kendim veririm" derken giyecektir. 'Telgırafın Tellerine Kuşlar Mı Konar'daki gösterişli küpelerini 'Paşa Kızı'nda (1967) 'düm teka düm tek' dersinde takıyordu; Kravatlı kostümünü ise o filmdeki rol arkadaşına ödünç vermiş. Pervin-Gülbin Eray, havuz kenarındaki ut dersinde giyiyor. 

Şahin'in, öldürmek için koşullandırıldığı Murat Paşa'ya, üç kez  "Allah size uzun ömürler versin Paşa Hazretleri" demesi çok hoş. Cüneyt Arkın, arabacı olduğu sahnelerdeki gocuk, fes ve açık renk pabuçları 'Pranga Mahkûmu'nda da (1967) kullanmış. Filmin bir başka sürprizi; Şahin, efkârlı bir şekilde Nilüfer'in sözlerini düşünüyor. "Konağa geldiğiniz çok iyi oldu. Sakın bizden ayrılmayın." Bu sırada yaslandığı arabayı 'Kader Bağı'ndan (1967) anımsıyoruz. Üzerinde US-Mail/Wells Fargo Express yazılı ve iki atlıydı. Rose-Semiramis Pekkan'ı Denver'a getirmişti.  

Halayık Huriye ile olan 'muaşakası' nedeniyle Yunus'un başına gelenleri anımsayınca paşa kızı Nilüfer'i seven arabacı Şahin için endişelenmemek elde değil.

Yunus daha dayanıklı. Filmin başında 40 kırbaç darbesiyle bile bayılmamıştı. Oysa oğlu 17 kamçıdan sonra, belki de musikişinas olduğu için(!) kendinden geçiyor.

Şahin'in adını Mahinur Kalfa vermişti. Yıllar sonra köşke gelen yeni arabacının aynı isimli olması dikkatini çekmiyor. Hatta babasının Yunus olması da bir şey çağrıştırmıyor. Bu Şahin'in o Şahin olduğunu, annesinin Huriye olduğunu duyunca anlayabiliyor ancak.

Kahramanımız, Nilüfer ve Dadı'yı Emirgan'da dolaştırırken Rüstem Paşa'nın oğlu Füruzan arabaya güle iliştirilmiş name atar. Elbette, O (1 kafa, 1 yumruk) ve adamı Veysel (1 tokat) iyi bir dayak yer. Bu sahne 'Eli Ağır Emekliler' öyküsünde (100 Liraya Bir Deli-1961) (Aziz Nesin) Pervin Sultan ve dadısını gezdiren saray arabacısının anlatıldığı bölüme benziyor.

Hem Murat hem de Rüstem Paşa'nın köşklerinin iç sahne çekimleri Kandilli'deki Abut Paşa Konağı'nda yapılmış. (Nilüfer ve Füruzan aynı camı palmiye desenli kapıdan geçip babalarının yanına çıkıyorlar.) Murat Paşa'nın konağının dış çekimleri için Emirgan'daki Sarı Köşk kullanılmış.

Kahve sakinlerinden Ali Demir; Şahin'i Direklerarası'nda tutuklayan Zabit-Oktay Yavuz; Füruzan-Hüseyin Zan ve Veysel-Özdemir Akın; Gebzeli Recep Çavuş-Yaşar Şener; Bursalı İrfan Efendi-Kudret Karadağ; Özcan Yiğitmen ve Ömercik; Huriye-Gülten Ceylan; Nilüferlerin konağındaki Kubilay Hakan çok güzel.

Füruzan'ın annesi rolündeki Behice İmer çekimler sırasında ameliyat olmuş ancak kanseri yenemeyerek, bir buçuk yıl sonra, 21 Haziran 1969, Cumartesi günü yaşamını yitirmiş. 

Turgut Özatay, senaryoya çok uygun ve hayranlık uyandıran yüz ifadesiyle filmin en etkili kişisi. Bakışlarındaki öfke, kin öylesine somut. 'The Crimson Rivers'daki (2000) Pierre Niemans-Jean Reno'nun sözleri Fanny Ferreira-Nadia Farés'ye değil Yunus için söylemiş gibi; "Neden bu kadar nefret dolusun? Sanki gözlerinle birini boğmak ve ölümünü seyretmek istiyor gibi bakıyorsun."

Nilüfer'in 'musikişinas bir arabacıları olduğunu' öğrendiği sahne.

Hacı Tahir Bey; "O hassas bir gençtir. Hayat şartları O'nun asabını tahrip etmiştir. Bir yarış atını arabaya koşabilir misiniz? Arabayı parçalar maazallah. Eh, bir musikişinastan da arabacı bu kadar olur işte."

Nilüfer; "Anlayamadım. Bizim arabacının musiki ile alakası nedir?"

Tahir; "O çok iyi bir musikişinastır."

Nilüfer; "Affedersiniz, bu çok tuhafıma gitti. Arabacıdan musikişinas da ilk defa işittim."

Tahir; "Ben de musikişinastan arabacıyı ilk defa işittim."  

 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)