Beasts of The Southern Wild, yarattığı kendine has dokümentarist-protagonist anlatımı büyülü ögelerle süsleyip içeriğine de insanlığın temel sorunlarını yerleştirmiş bir baş yapıt.
30 Ocak 2013

 

 

 

 

 

 

Beasts of The Southern Wild, yarattığı kendine has dokümentarist-protagonist anlatımı büyülü ögelerle süsleyip içeriğine de insanlığın temel sorunlarını yerleştirmiş bir baş yapıt. Küçük bir kız çocuğunun babasıyla birlikte dünyanın en altındaki Bathtub adı verilen bir kasabada, modern dünyadan izole bir şekilde varlığını sürdürmesi üzerine bir masal Beasts of The Southern Wild. Yaşadıkları çevrede ne bir beton bina var ne de her gün işe gitmeleri gereken bir sosyal yaşamları. Bathtub'dakilerin tek derdi karınlarını doyurmak ve yaşamlarını doğanın harmonisi içerisinde sürdürebilmek. Hushpuppy de babasıyla birlikte bu çevrede yaşıyor ve küçük kız izleyiciyi kendi gözünden dünyayı görmeye davet ediyor. Evrenin işleyişi açısından yaşından büyük laflar eden Hushpuppy, yaşadığı çevreden edindiği felsefeye göre her canlıya saygı gösteriyor ama gerektiğinde her canlıyı yiyebiliyor da. Kalplerini her dinlediği canlının varlığını işitsel olarak da hissetmeye çalışan küçük kız, insanların hala birer memeli hayvan olduğunu kanıtlamak istercesine içgüdüleriyle de hareket ediyor ve o da evrenin işleyişindeki ufacık değişikliklerin bile felaketlere sebebiyet vereceğini biliyor. Bu masaldaki felaketin sebebi ise hayvanlarla iç içe yaşamış;  içgüdüleri ile dürtüleri, düşünceleri ve hislerini harmanlayabilmiş Hushpuppy'nin annesizliği ile babasına duyduğu öfke ve aşktan geliyor. Elektra kompleksinin tavan yapacağı bir yaşta annesinin de yanı başında bulunmaması sebebiyle babasına aşırı bağımlı küçük bir kızın gerçekliği daha tam kavrayamadan babasından ihanet gördüğü sanrısı ile öfkesine yenik düşen Hushpuppy, evrenin tüm dengelerini alt üst ederek Bathtub'ın fırtınaya yakalanmasına sebebiyet veriyor ve dünyanın sonunu bekleyen tüm canlılar gibi eve kapanıp sondan sonraki yaşamı bekliyor. 

"En eskiyi şimdide bulma umudu, hayvan doğasının -insana rağmen değilse bile- insandan gördüğü kötülüğe rağmen var kalabileceği ve daha iyi bir türün, sonunda yaşamın vaadini yerine getiren bir türün doğumuna yol açabileceği umudunun da ifadesidir. Hayvanat bahçeleri de aynı umuttan kaynaklanır. Nuh’un gemisi düzenine göre kurulmuşlardır çünkü ortaya çıkışından beri burjuva sınıfı tufanı beklemektedir."

Theodor  W. Adorno, Minima Moralia, 74

Babasından gördüğü ihanet ile kendi kendine yaşamını idame ettirecek bilgiyi ve deneyimi kazanmanın zamanının geldiğini anlayan Hushpuppy, büyük sel felaketinden sonra sağ kalanlarla birlikte inşa ettikleri bir gemi ile komün hayatı yaşamaya başlar. Ancak gemi, bir noktadan diğerine giden bir araçtır ve bir yerde yolculuğunu sonlandırması gerekmektedir. Bunu da dünyanın dibinde bu kadar su olmasına sebebiyet veren tıpayı açarak yapmaları gerekmektedir. Çünkü denizin tuzlu suyu yaşam almaya başlamış ve çevreyi öldürmeye başlamıştır. Sonunda tıpayı açarlar ve tüm kirli su modern dünyanın izole olmak adına kurduğu düzene akıp gider. Bu zamana kadar hiçbir sorunla yüzleşmemiş modern insan ise kendilerine bulaşmış suyun sebebini bulmak için dünyanın dibine gelir ve buradaki insanları oradan taşıyarak daha sağlıklı(!) olduğunu söyledikleri betonarme binalara götürürler. Daha mutlu olmak için kişisel huzurundan vazgeçmesi gerektiği sanrısına kapılmış modern insanın anlayamadığı tek şey vardır: Mevcut yaşam koşullarının bir anda değişmesi, bir canlıyı insan veya hayvan farketmez ,ki insan da bir hayvandır, kişinin yaşama isteğini sonlandıracak kadar önemli bir travmadır. Binbir zorlukla Bathtub'a geri kaçar kasaba halkı.

Beasts of The Southern Wild, her sahnesinde var olan simgesel tasvir ile sinemanın neden diğer sanat dallarından üstün bir kolektif sanat olduğu sorusuna verilebilecek son dönemdeki en başarılı cevap. Henüz ilk uzun metraj filmini yöneten Benh Zeitlin, genç dimağında sahip olduğu alegorik anlatım yeteneğini müthiş bir görsel-işitsel-algısal şölene çevirmeyi başarmış. Sundance'te senaryo geliştirme desteği alan film, yıllar boyu süren hazırlık çalışmalarının ardından post-apokaliptik bir çevreyi ABD'nin güney eyaletlerinde bulmuş ve çekim öncesi edinilen deneyim, üzerine binlerce saat düşünülmüş senaryonun tabiri caizse yırtılıp atılmasına ve yeniden yazılmasına sebep olmuş. Tamamı amatör oyunculardan kurulu kast ekibi de filmin gerçekçiliğini arttıran bir etmen olan film, görsel olarak sunduğu masalsı gerçekçiliği ile de sinematografı Ben Richardson'a saygı duymayı gerektiriyor.

Filmin en önemli yanlarından birisi de müzik kullanımı. Yönetmen Zeitlin'in Dan Romer ile birlikte bestelediği ve çaldığı müzikler, filmin içerdiği karmaşık duygusal fırtınayı izleyiciye yansıtan eserler. Özellikle Once There Was a Hushpuppy, dinlenmeyi hakeden film müziklerinden birisi.

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)