"Neden ağlıyorsun, ucuz kurtulduğun için sevinmelisin. Fırsat düşkünü bir serseriyle değil ancak kendi seviyende, seni gerçekten seven bir erkekle mesela, mesela benimle evlenmelisin." Selma'dan "Âşık oldum. O'nu seviyorum. Benden ümidini kes" yanıtını alacağını bile bile söylüyor bunları. Aslında filmdeki en büyük aşk Muzaffer'inki galiba.
03 Haziran 2013

"Neden ağlıyorsun, ucuz kurtulduğun için sevinmelisin. Fırsat düşkünü bir serseriyle değil ancak kendi seviyende, seni gerçekten seven bir erkekle mesela, mesela benimle evlenmelisin." Selma'dan "Âşık oldum. O'nu seviyorum. Benden ümidini kes" yanıtını alacağını bile bile söylüyor bunları. Aslında filmdeki en büyük aşk Muzaffer'inki galiba.

 'An American Tragedy' (1925) (Theodore Dreisen) ('Bir Amerikan Faciası'-Altın Kalem) (Çeviri Aydın Pesen) ve 'A Place in the Sun'ın (1951) ikinci Yeşilçam uyarlaması. [İlki 'Bütün Suçumuz Sevmek' (1963)].

Mart ayında çekilen film 09 Eylül 1968, Pazartesi günü (Beyoğlu) İnci, (Beyoğlu) Lüks, (Kadıköy) Feza ve Şık sinemalarında gösterime girmiş. 'Mevsimin en güzel yerli şaheseri' ilanıyla tanıtılmıştı.

20. yüzyılın başında Chester Gillette'nin başından geçenler 20 yıl sonra Theodore Dreisen'e ilham kaynağı olmuş. Romandaki kahramanının da isim ve soyadı 'C' ve 'G' ile başlıyor. Clyde Griffiths, 20 yaşında, iyi bir öğrenim yapamamış ama yükselme hırsı içindeki bir genç. New York'un küçük bir kasabası Lycurgus'a, amcası Samuel'in gömlek fabrikasında çalışmak için gelmiş. Bu konuda hiçbir şey bilmediği için kumaşların ıslatıldığı bölüme verilir. Fabrikada kızlarla ilişkiye girmek yasaktı. Ancak, kendisi gibi bir işçi olan Roberta Alden ile beraber olur. Hatta hamile bırakır. 'Ne kadar süreceğini bilemedikleri bir ilişki (sf. 233)'. Bir müddet sonra varsıl Sondra Finchley ile karşılaşınca her şey değişiyor. Sondra'dan yayılan ışık başkasını görmesine pek olanak vermez. Gelişen olaylar Roberta'yı Big Pattern gölünde öldürmesine ve kendisinin de elektrikli sandalyeye gitmesine kadar varacaktır.

Hollywood yapımındaki George Eastman da yasak olmasına karşın 'işçi' Alice Tripp ile ilişkiye giriyor. Üstelik çocukları olacaktı. Tam bu sırada 'sosyetik' Angela Vickers ile tanışır. Öyle bir değişim yaşar ki 1-2 hafta öncesine kadar nasıl da hoşlandığı Alice'i şimdi görmek bile istemiyor. Loon Lake'de öldürür zavallıyı. Uzun bir mahkeme sürecinden sonra elektrikli sandalye ile cezalandırılır.

'Son Hatıra'nın kahramanlarından biri de Kartal Plastik Sanayii. Şişli Meydanı, No. 199'daki fabrikada suni mantar, Styropor, hava kanallı ve '28-30 dansiteli' sünger imalatı yapılıyormuş. 'Rekabet lafla olmaz kalite ve fiyatla olur' ilanları yer alırdı gazetelerde. Sahibi Semih Bey'in odasında '1967 İşçi Prodüktivitesi' ile ilgili bir grafik var. 'Sünger, konfeksiyon, sitropor' üretimleri karşılaştırılıyor.

İlk sahnelerde sekreterine "Bana 49 71 92'yi bağlayın lütfen" demişti Semih Bey. Büyük bir tesadüfle 'Lekeli Melek'teki (1969) Suat-Cüneyt Arkın da "...49 71 92 numaraya telefon edip Tarık Bey'in seyahatten dönüp dönmediğini öğrenin lütfen" diyecektir sekreteri Selma-Filiz Akın'a. İki filmin de senaristi Safa Önal. Rastlantının nedeni budur belki.

Ferit, İzmir'in bir kasabasından, amcasının yanına geliyor. Babası 'borçlanmış epey'. Faizle para almak zorunda kalmış. Son iki yıl da kurak gidince üzüntüsünden yaşamını yitirmiş. Hiçbir şey bırakmamış oğluna. Biraz da hovarda mizaçlıymış 'rahmetli' Rıfat. 'Amca' diyor ama aslında Semih Bey ve babasının kardeş çocukları olduğunu öğreneceğiz. İşadamı "Kuzenimin çocuğu" diye tanıtacaktır Ferit'i. Başka bir sahnede "Annem öldüğü zaman pek küçüktüm. Sonra gene evlendi babam. Boşandı" diyor kahramanımız.

Nereye saldıracağını bilemez haldeydi. Özellikle de kız arkadaş konusunda. "Yalnız değilim artık. Hep bunu isterdim. Ama kasabada böyle bir şey olmasına imkân yoktu. Gün cumartesi, bir kızla buluşmuşum. Sinemaya gitmişiz, bir yerde oturmuşuz el ele." Ayşe'ye söylemişti bunları. "Hep bunu isterdim"in bir benzerini de Selma'dan dinleyeceğiz; "Hiç böyle olmamıştım. Ama hep bunu istemiştim."

Roman ve Hollywood filmindeki gibi bizdeki çevrimde de 'işçi kızlarla alakalanmak yasak'. (Buna rağmen nedense yemekhanedeki masaları çok yakın ayarlanmış). 'Alakalanmamak' mümkün değil. Ne yapıp edip fabrikanın en güzel kızını baştan çıkarır. Ayşe, yaşlı bir kadının, Talia Salta'nın evinde kiracı. "Kütahya'dan geleli 3 yıl oluyor. 6 aydır da amcanızın

sdfgaga

fabrikasında çalışıyorum." Babasının vefatından sonra annesi evlenince küsüp buralara kaçmış. Arada bir mektuplaşıyorlarmış. "Bir gören olursa işimden atarlar" diye korku içindeydi. Bizimki ise hiç umursamıyor; "Çok çok kovuluruz. Böyle çalıştıktan sonra da o işi, o parayı nerde olsa buluruz." Ancak gönlüne başka bir aşk düştükten sonra "Aramızdaki münasebetin duyulması felaketimiz olur. Atarlar beni, kovarlar" diyecektir buluşmalarını seyrekleştirmek için.

Selmaların ev çekimleri 15 odalı Kont Ostrorog Yalısı'nda yapılmış. Alt kattaki iki taraflı merdiven çok meşhurdu.

Fabrika Bekçisi Necdet Tosun, Semih Bey'in odasını "Merdivenden çıkınca soldaki ikinci kapı" diye tarif eder. Oysa Ferit sağdaki ikinci kapıya gidiyor. Hollywood filmindeki Wallace Scott ise "Go to the administration building" demişti George'a.

Ferit 15 lira yevmiye ile kazan dairesinde çalışmaya başlar. (Halil Usta "Patron... Yakın bir adamına bizi kontrol mü ettirecek yoksa" diye kuşkulanmıştı önceleri). Sonra 20 lira yevmiyeli tamir atölyesine geçer. İlerlemesi devam ediyor. Personel müdürüne, 2 bin lira maaşla ikinci yardımcı olur. Son aşaması da 5 bin lira aylıkla Semih Bey'in yardımcılığı. Fabrikatör bunu 'Ferit'i değil ama aile adını ve itibarını düşünerek' yapıyormuş.

Bu sırada delikanlının tavrı değişir. Muzaffer "Şimdi sesin de çıkıyor bakıyorum. İlk gün köpek gibiydin şurda" diyecektir. Yediği iki yumruk yanına kâr kalıyor. Kahramanımız ayrıca rakıdan konyağa terfi eder bu süreçte. Film boyunca içtiği sigara sayısı 14, içki sayısı 8.

Kızlarla beraberliği de aşama halinde. Ayşe'yi 5 kez dudağından, 4'er kez alnından ve yanağından; Selma'yı 3 kez dudağından bir kez yanağından öpüyor. "Kasabada böyle bir şey olmasına imkân yoktu."

Bir sahnedeki 'Harp Vagonu (The War Wagon)' (1967) 19 Mart 1968, Salı günü (Beyoğlu) Emek, (Beyoğlu) Konak ve Marmara sinemalarında gösterime girmiş. Çıkışta "Böyle aşk hikâyeleri nedense etkiler beni. Ama daha çok villadaki o hayatı sevdim" diyor Ferit. John Wayne'li, Kirk Douglas'lı ve kovboy-kızılderili dolu filminin neresinde gördü bunları belli değil. ['A Place in the Sun'daki George ve Alice ise 'Now&Forever' filmine gitmişlerdi. Sonrasında 'Mona Lisa' (1950) (Ray Evans / Jay Livinston) melodisi ile yürüyorlar].

Amcasının evine gittikten sonra duygularında değişiklik olur. Arzu ettiği yaşama düzeyi Selma'nın varlığında somutlanmış. 'Büyüsü sarmış her yanını'. Ayakları yerden kesilmiş kahramanımızın. Ayşe'nin yanında durmak bile bir işkence şimdi. Genç kızın güzel yüzüne değil saatine (dört kez) bakıyor hep. Fabrikada işi, toplantısı varmış! "Bir insana karşı hiçbir ilgi duymazken ilgisi varmış gibi davranmak ne güçtü (sf. 266)."

Orta halli bir lokantada Ayşe'ye "Gün olacak lüks bir yerde yiyeceğiz. Masamızda mumlar yanacak. Başucumuzda kemanlar çalacak. Şarap içeceğiz ve dans edeceğiz. Sen tuvalet giyeceksin. Tırnakların uzun ve boyalı olacak. Ben de koyu renkler içinde. Ellerimi taslarda yıkayacağım. Tıpkı filmlerdeki gibi" diye anlatıyordu. Oysa genç kız bu halleriyle bile mutlu. "Senle olmak yetiyor bana. Yetiyor." Evlendikten sonra da "Kemanlar çalmıyor. Mum da yok masamızda. Ama ikimiz beraberiz ya, değil mi" diyecektir.

Fabrika müdürü Muzaffer çok havalı. Takım elbise, yelek, puro. Pırıl pırıl briyantinli saçlar. Ama bunlar Selma ile evlenmesi için yeterli olmuyor. Kaç defa " Bir an önce ciddi bir şekilde bağlansak artık" diye açıkça söylemiş. Aldığı yanıt hep olumsuz. Buna rağmen ısrarcı; "Daha ne kadar bekleyeceğim." Yaş gününde aldığı pahalı yüzük bile yeterli olmaz.

Sevgi Hanım'a göre 'anlayışlı, zarif, kibar, çalışkan ve namuslu'. İlerde fabrikanın bütün işini idare edebilirmiş. Semih Bey ise "Ama parasız! Tahsilli genç bir milyoneri tercih ederim" diyor. Sonradan karısına yakınmıştı; "Muzaffer'i beğenmezken ister misin başımıza Ferit çıksın." Korktuğu gibi de olur.

Kullanılan arabalarda karışıklık olmuş. Muzaffer'in '34 RE 687' plakalı üstü açık 'şevrole'sini birkaç sahne sonra Selma; Semih Bey'in '34 HE 523' plakalı arabasını da Muzaffer kullanıyor.

Filmin melodileri:

dshhrh

'Frank Chacksfield ve Orkestrası'nın 'Immortal Serenades' uzunçalarındaki (1958) 'Fair Maid of Perth (La Jolie de Perth)' Ayşe ile Ferit'in sahilde öpüşmeleri dâhil 15 sahnede.

'The Yellow Rolls-Royce'daki (1964) "David's Square in Florence" (Riz Ortolani) 7 sahnede (Selma arabada "Bütün arkadaşlarım beğenmişler sizi, çok beğenmişler" derken; Arabayla evine bıraktığı Ferit'e "Seni seviyorum" derken; Ferit'in tutacağı evdeki konuşmada "Niye böylesin, bir şey mi oldu" derken; Ferit, kovulduğu sahnede "İnan bana, sevdim seni. Ömrümce de seveceğim" derken; Selma evde, Ferit köşkün dışında birbirlerini düşünürken; Semih Bey, sofrada "Gidip aramalı, teselliye çalışmalı" derken; Filmin sonunda). 'Pisa' 3 sahnede (Maaş alırken, büfede gazoz içerken, terfisi yemekhanede konuşulurken). ‘Forget Domani-Slow Tempo Vocal’ 2 sahnede (Ferit, odasında, sigara içerek Selma’yı düşünürken; Selma, deniz kenarında “Hiç böyle olmamıştım. Ama hep bunu istemiştim” derken).

Comparsa Universitaria De La Laguna'nın 'Corrida de Polkas' albümündeki (1966) 'Los Incotables' Ferit, elinde çiçek, yüreğinde yükselme umudu, Semih Beylerin evine gittiğinde. 'A Cabollo' Aynı gece Arap Celal'den içki isterken.

Boots Randolph'un saksofonundan 'The Shadow of Your Smile' (1965) (Johnny Mandel / Paul Francis). Selma'nın yaş gününde dans ederlerken.

'Dead Ringer'daki (1964)  (André Previn) "Edie's Theme" İki sahnede (Çocuğu olacağını öğrendiğinde ve Ayşe'nin arkadaşları "Neyin var senin. Bir tuhafsın bugünlerde. Karnın şişiyor gibi. Bir felaket mi geldi başına" derken). "Maggie's Theme" Ayşe "Öğrenince uçtum sevincimde. Düşün sevgilim, baba olacaksın" derken. 'The Morgue' Nuray, hayatını anlatırken. 'The Dog Attacks' (0.50-1.33 arası) Muzaffer "Büyük hergeleymişsin. Halinden de hiç umulmaz. Bir geldin. Yılan gibi bekledin. Sonra da zehirledin Selma'yı" derken. 'Main Title' (0.24-0.47 arası) İki sahnede (Ayşe telefonda "Hemen gel bekliyorum parkta" derken ve Muzaffer, Onları sahilde gördüğünde). "You're not Margaret" (0.33-1.10) Filmin sonuna doğru Muzaffer, Selma'ya "Fırsat düşkünü bir serseriyle değil ancak kendi seviyende, seni gerçekten seven bir erkekle, mesela benimle evlenmelisin" derken.

Percy Faith Orkestrası'nın 'American Serenade' uzunçalarındaki (1963) 'Beautiful Ohio' (1918) (Ballard MacDonald / Mary Earl) Selma telefonda "Vaktiniz varsa akşamüstü görüşelim diyecektim" derken.

Fon müziği olan 'Fair Maid of Perth', "Don Procopio: Sulle Piume Dell'amore''nin (1859) (ilk 200 saniyesi) çok güzel bir yorumu. Georges Bizet bunu 21yaşında ve İtalya'da bestelemiş. Eserdeki 'İtalyan havası'nın nedeni bu olsa gerek.

'Beautiful Ohio' da Ohio Eyaleti'nin resmi şarkısıymış. Ayşe'nin aşkı ve gözleri için yapılmış gibi; "Dreaming of a paradise of love divine//Dreaming of a pair of eyes that look in mine."

Sevgi Hanım-Nevzat Okçugil; Semih Bey-Necabettin Yal; Emlakçi Faik Coşkun; Ev sahibi Cemil Bey-Selahi İçsel ve çizgili pijaması; Tavuk ve kedi dolu mahalle; Personel Müdürü Talat Gözbak ve Hüsamettin; Halil Usta-Asım Nipton; Yaş gününde içki servisi yapan Arap Celal ve konuklar Ali Demir, Hikmet Gül, Nilgün-(1968 Ses yarışması finalisti) Aynur Akarsu; Sinema seyircisi Silvana Panpani; Doktor Necmettin-Muzaffer Yenen; Evde iki kısa sahnede gördüğümüz papyonlu Özdemir Akın; Nikâh memuru Mehmet Büyükgüngör; İki sahnedeki Remziye Fırtına; İlk çevrim 'Bütün Suçumuz Sevmek'ten (1963) anımsadığımız 24 numaralı ev ve Talia Salta çok güzeldi.

Ferit'i Abdurrahman Palay; Selma'yı Nevin Akkaya; Ayşe'yi Jeyan Mahfi Ayral; Semih Bey'i, "Buyrun, afiyet olsun" diyen ilk garsonu ve "Gidiyoruz Nuray Hanım" diyen diğer garsonu Agâh Hün; Emlakçi-Faik Coşkun'u Fikri Çöze; Necdet Tosun, Muzaffer Tema ve "Sen bakıver, bir zahmet" diyen ustabaşını Süha Doğan seslendirmiş.

Ferit'in Selma'ya yazdığı ama gönderemediği mektup; "Başka biriyle, senden önce tanıdığım biriyle evlenmek zorundayım... Ya daha önce çıksaydın karşıma ya da hiç çıkmasaydın."

Ayşe ile gittikleri 'M. Küçük-Muhallebi Evi' 07 Mart 1955'te gazetelere geçmişti. 'Sadettin Yılmaz adlı biri Küçükpazar'da muhallebicilik yapan Mustafa Küçük'ün para çekmecesinden

dshSHrhrwh

75 lira çalarken suçüstü yakalanmış'. 75 lira! Zamanımızda giden milyonlar bile haber olmuyor.

Nilüfer Koçyiğit 'Son Hatıra'daki giysilerini ablasından ödünç almış. Afişte üzerinde olan elbiseyi Hülya Koçyiğit, 'Samanyolu'nda (1967) Nejat-Ediz Hun, İzmir'e geldiğinde; Sinema çıkışındaki trençkotu, 'Parmaklıklar Arkasında' (1967), 'Kardeş Kavgası' (1967), 'Yağmur Çiselerken' (1967), 'Mazideki Yıllarım-Yaralı Kuş'ta (1967); Çiçekli basma giysiyi, 'Kezban'da (1968); Yemekhanede Ferit'le göz göze geldiği sahnedeki iç gömleği 'Kadın Asla Unutmaz'da (1968) Handan-Selma Güneri ile konuşurken; "O'na dön Ferit" dediği sahnedeki kazağı 'Karanlıklar Meleği'nde (1967) giyiyordu.

Nilüfer Koçyiğit, ev ve Haydarpaşa sahnelerinde üzerinde olan çiçekli basmayı 'Eceline Susayanlar'da (1967) tekrar kullanacaktır.

Kartal Tibet de bazı giysileri başka filmlerde kullanmış. Fabrikaya geldiği günkü çizgili ceketi 'Siyah Gül'de (1966) son sahnede, 'Nilgün'ün (1968) başlarında; "Çok düşündüm. O çocuğun doğmaması lazım" dediği sahnedeki pardösüyü 'Sefiller'de (1967) giyiyordu.

Ferit, roman ve Hollywood filmindeki Clyde ve George'dan [hatta ilk çevrim 'Bütün Suçumuz Sevmek'teki (1963) Murat-Tanju Gürsu'dan bile] daha şanslı. Ölmediği gibi Selma'sına kavuşuyor. Oğluna da bir anne bulmuş.

'Dve Gitari'. Üç kemandan dinlediğimiz Rus folklorunun güzel Çigan melodisi. Beş mumlu masa. "Seni görmek, sesini duymak, sana dokunmak istiyorum her an. Hep seni düşünüyorum. Yalnızken de beraberken de hep seninle yaşıyorum. Seni seviyorum. Seni, senin aşkını bekliyormuşum. Birden bire böyle delice tutulamazdım çünkü. Boşlukta gibiyim. Rüyalarda yaşıyorum. Kime baksam senin yüzün. Kim konuşsa senin sesin" diyor Selma. Ferit'in yanıtı da farklı değil; "Ben de seni seviyorum. Gerçekte sevdiğim sensin. Senmişsin. Anladım artık." (Keşke Ayşe'yi hamile bırakmadan anlasaydı bunu).

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)