“Adım Mekin! Dalgalı işlere meraklı bir vatandaşım.” Kendisini iki kez böyle tanıtan kahramanımız her ortamı istediği gibi yönlendiriyor. Hafifçe geri atılmış şapkası ve alaycı hali ile Mayk Hammer’den çok Eddie Constantine’in canlandırdığı Lemmy Caution’a benzemiş. Başka iki sahnede bunu biraz değiştirerek “Adım Mekin! Dalgalı işlere pek meraklıyımdır” diyecektir.
10 Ağustos 2013

"Adım Mekin! Dalgalı işlere meraklı bir vatandaşım." Kendisini iki kez böyle tanıtan kahramanımız her ortamı istediği gibi yönlendiriyor. Hafifçe geri atılmış şapkası ve alaycı hali ile Mayk Hammer'den çok Eddie Constantine'in canlandırdığı Lemmy Caution'a benzemiş. Başka iki sahnede bunu biraz değiştirerek "Adım Mekin! Dalgalı işlere pek meraklıyımdır" diyecektir.

Bilmemesi gereken bir sırı öğrenen (daha doğrusu 'öğrendiği zannedilen') bir genç kızla tesadüfen bu işe bulaşan detektifin öyküsü. O zamanlar fırtınalar koparan yedinci Mike Hammer romanı 'Kiss Me Deadly' (1952) (Mickey Spillane) (15. Baskı, Signet Book-1957) ve Hollywood çevriminin Yeşilçam uyarlaması. Kitap ülkemizde üç yayınevi tarafından 'Öp Beni Öldüresiye' adı ile yayınlanmış. Plastik Yayınlar-1954 (Semih Yazıcıoğlu); Tay Yayınları-1987 (Yaprak Burcu); Can Yayınları-2005 (Aslı Gül Güre). Orijinal roman ve çevirileri arasında bazı farklar var.gfhsdgt44

'A few hundred miles (sf. 28)', birinci çeviride 'birkaç yüz kilometre (sf. 68)'; İkincide 'birkaç yüz metre (sf. 90)'; Üçüncüde 'elli atmış kilometre (sf. 120)' olmuş.

'A dime (sf. 39)', birinci çeviride 'bir çeyrek (sf. 37)'; İkincide 'yarım teklik (sf. 51)'; Üçüncüde 'çeyreklik (sf. 211)' olmuş.

'1937 (sf. 28)', '1920 (sf. 55)' ve '1940 (sf. 55)', ikinci çeviride sırasıyla '1965 (sf. 36)', '1960 (sf. 72)' ve '1980 (sf. 72)' olmuş.

'Downtown (sf. 83)', birinci çeviride 'aşağı şehirde (sf. 83)'; İkincide 'aşağı tarafta (sf. 109)' olmuş.

'Ulysses (sf. 19)' ve 'Sullivan Law (sf. 30)', 2005 dışındaki çevirilerde yok.

55. sayfadaki 'eight', 2005 basımında (sf. 94) 'on yedi' olmuş.

69. sayfadaki 'a half dozen years', 2005'teki basımda 'on iki yıl (sf. 119)' olmuş.jfghghjk

"Mister, he said, there's twelve apartments in this rat-trap and I can't keep track of who comes in and who goes out (sf. 42)", birinci basımda "Vallahi bayım, bu sıçan deliğinde 12 daire var. Giren çıkan belli değil (sf. 39)"; İkincide "Bayım, bu fare deliğine kimin girdiğinin kimin çıktığının hesabını tutamam (sf. 55)"; Üçüncüde "Bak, beyim... Bu sıçan deliğinde tam on iki daire var. Kiralarını ödedikleri sürece kim gelir kim gider, beni ırgalamaz (sf. 72)" olmuş.

'Ten thousand (sf. 35)', birinci (sf. 32) ve ikinci (sf. 45) çevirilerde 'binlerce', üçüncüde 'yüzlerce (sf. 59)' olmuş.

"After the war I lost my job when the plant closed down and she got a friend of hers to get me a job in a night club in Jersey", birinci çevrimde "Harp sona erdikten sonra Berga bir arkadaşına tavassutta bulunarak beni Cörside bir bara yerleştirdi (sf. 42)"; İkincide "Fabrika kapanınca işsiz kaldım, o zaman bir arkadaşı aracılığıyla Jersey'de bana bir gece kulübünde iş buldu (sf. 59)"; Üçüncüde "Savaştan sonra silah fabrikası kapanınca da bir arkadaşının bana Jersey'deki gece kulüplerin birinde iş bulmasını sağladı (sf. 77)" olmuş.gfjfgj678

Adı önce 'Aşk Arabası' olarak düşünülen 'Aramıza Kan Girdi' 1962 sonlarında çevrilip 17 Nisan 1963, Çarşamba günü Kulüp ve (Beyoğlu) Lüks sinemalarında gösterime girmiş. Senaryo yazarları F. M. İkinci (Kemal Tahir), M. Hasan Göksu (Tarık Dursun Kakınç) ve Erdoğan Tokatlı. Tarık Dursun'un ilk 'rejisörlük' ve Ahmet Mekin'in ikinci 'prodüktörlük' [ilki 'Ayşecik Altın Kalpler' (1961)] denemesi.

Show Tv, hep yaptığı gibi, filmi 6-7 dakika kesmiş. Kumarhanedeki konuşma, Mekin ile Betül'ün kadeh tokuşturması, Sevil Sev'in striptizi ve Suzan Avcı'nın nefes kesici banyo sahnesi yok.

Tuncan Okan 'uzun planlardaki cüretkârlığı' ve 'İstanbul sokaklarındaki çekimleri' başarılı bulmuş. "Kakınç'ın ilk defa eline geçirdiği kameraya büyük bir hevesle sarıldığı besbelli. Aklına ne gelmişse, kime özenmişse (mesela bazen rejisör Robert Aldrich) yapmak istemiş" diyor.

Olaylar bizde İstanbul'da; Kitapta New York'ta; Amerikan çevriminde San Fransisco'da geçiyor. Kahramanımızın adı Mekin. O gece yarısı arabasına bir genç kızı alıyor. Yeşilçam'dakinin adı Necla; Romandakinin Berga Torn; Hollywood'dakinin Christina Bailey.

Sonrasında başına gelmedik kalmaz delikanlının. Arabası 58 model ve 'İstanbul H. 74 508' plakalı Opel. Mike Hammer 1954, Corvette kullanıyor.fdhdfh89009

Mekin'in lakabı 'Acı Patlıcan'. Uykusuz ve yorgun olduğu bir sahnede 'acı patlıcanı kırağı çalmaz' deyimini kullanınca Komiser Kadir Baba "Hadi Acı Patlıcan, git istirahat et" demişti. Ama Mayk Hammerimizi Suzan ile öpüşürken göreceğiz. 'İstirahat şekli' böyle herhalde(!).

Kendisini tanımlaması; "Ben çırılçıplak görmediğim bir kadına bayılacak heriflerden değilim."

Kadir Baba, Neclaların kapıcısı, tamirci Suphi dışında filmdeki bütün erkekler O'nun dayağını yiyor.

Dudakları konuşmak, öpüşmek ve sigara içmekle meşgul. Necla, Hemşire Mine Soley, Ayfer, Suzan ve Betül'ü 13 kez öpüyor. Öpemediği iki fıstıktan ilki asansördeki hanım, diğeri ise Ege Reklam'daki sekreter. Yine de Onlardan bal almadığı söylenemez. Birincisini, kat düğmesine basma bahanesiyle iyice sıkıştırır. İkincisinin ise göğüslerini sahici mi sahte mi diye kontrol eder.

Bir sahnede taksiden inerken şoföre doğru hafifçe eğiliyor. O'nu da öpecek zannettik. Neyse ki sadece para verecekmiş.

İçtiği 15 sigara da eğri büğrüydü.ghhh665

Roman ve Hollywood çevrimindeki Velda, Mike'ın sekreteri. Bu önemli kişilik Yeşilçam filminde yok. Aralarındaki esprili konuşmaya bir örnek; Uçuruma düşmekten son anda kurtulan detektif hastanede gözlerini açınca karşısında genç kadını görür. "You're never around when I need you" diyor. Aldığı yanıt; "You never need me when I'm around." İlginç bir şekilde Mike Hammer'in ta ellilerde tele sekreteri var. Bu cihaz bize ancak 80-90'lardan sonra gelecektir.

Amerikan filminde dini motifler kullanılmış. Christina Bailey arabayı durdururken kollarını haç gibi iki yana açmıştı. Oto tamircisi Yunanlı Nick de kahramanımızın kazadan sağ kurtulmasını "Lazarus'un mezardan çıkması"na benzetiyor. Yunanlılar 40 ve 50'lerde 'Tamirci Nick' olarak işe başlayıp 70'lerde Kojak ve Telly Savalas ile 'police detective' olmuşlar. Sonraları başkan adaylıkları bile var. Biz ise 'Yeni Dünya'da böyle bir yer edinememişiz.

'Kiss Me Deadly'nin bazı kısımları bizde aynen tekrarlanmış. Charlie Max ve Sugar Smallhouse aralarından kaçmaya çalışan Mike'ı (01.14.49'da) çelme takarak düşürürler. Aynı şeyi Mehmet Ali Akpınar ve Zeki Tüney (08.16'da) yapıyorlar. 'Pop corn' satıcısı Yeşilçam'da 'sokak börekçisi' olmuş. Kahramanlarımızın, 'flatfood' komiser Pat Murphy ve Kadir Baba'dan sigara alışları bile aynı.76865ıfjhj

Anahtarın midede bulunması konusu seyircinin/okuyucunun zekâsına olan güvenin de bir göstergesi. Biz de Mekin'in ve seyircinin fazla debelenmesine gerek kalmaz. Çünkü Suzan, ölmeden önce, duvara 'MİDE' yazacak vakit bulabilmiş. Berga Torn, Mike'a yazdığı mektupta 'bir erkeğin kalbine giden yol' diye yazmış. Christina ise mektubunda adaşı bir şairin, Christina Georgina Rossetti'nin 'Remember' (1862) şiirini kullanmış. Mike'da, nasıl yaptıysa, 5, 6, 7, 11 ve 12. dizelerden anahtarın yerini bulmuş; "Remember me when no more day by day//You tell me of our future that you plann'd//Only remember me; you understand//For if the darkness and corruption leave//A vestige of the thoughts that once I had."

Bu şiirin iki çevirisi var. 'Sen Yaşat Beni' (Oktay Eser) ve 'Hatırla' (Anıl Meriçelli).

Bizdeki uyarlamada anahtarın midede bulunması için O. Murat Arıburnu'nun 'Umut' adlı şiiri kullanılabilir miydi? "Dünya döndükçe//Umut fakirin ekmeği//**//Ye Memet ye//Ye Memet ye."

Mekin ve Betül içki içerken arkadaki duvarda Edgar Degas'nın en bilinen tablolarından biri asılıydı. "The Star (L'Etoile)" (1878).

Suzan'ın banyo sahnesinde 'Wundercart' radyodan yükselen melodi var.

Filmdeki melodiler.

Benny Goodman Orkestrası'ndan 'Sing, Sing, Sing' (1936) (Louis Prima) Jeneriğin ilk 18 saniyesinde.fdgdfhdfht666w4

Peter Alexander'in söylediği 'Der Alte Tango' (1962) (Jonny Bartels / Marcel Peeters); "Der alta tango//Erzáhlt uns zwei//Dass heisse liebes márchen//Noch einmal neu//**//Der alte tango//Der klingt noch euch//Wie lied der liebes saube//In altes zeit." Jeneriğin geri kalan kısmında.

'My Gun is Quick'in (1957) jeneriğindeki bateri solo (Marlin Skiles) Filmin başında Necla kaçarken.

'Peter Gunn'daki (1959) (Henry Mancini) "Session at Pete's Pad" İki sahnede (Haydutlar, Mekin ve Necla'nın yolunu kesince; Necla'yı kaçırırlarken). 'Fallout!' Üç sahnede (Mehmet Ali Akpınar "Neyse, sabah olsun O'nun da icabına bakarız" derken; Mekin, hemşire Mine Soley'i öperken; Betül ile ikinci kez görüşürken). "The Brothers Go to Mother's" Mekin evindeki davetsiz misafir Senih ile konuşurken.

'(I) Love You Madly' (1951) (Duke Ellington); "Love You Madly, right or wrong//Sounds like the lyric of a song//But since it's so I thought you oughta know//I love you, love you madly" Gazinoda.

'The Untouchables: Theme' (1959/63) (Nelson Riddle) Üç sahnede (Metin, elde fener, Ege Reklam'da araştırma yaparken; Araba ile Galip'in peşinden giderken; Açık hava tiyatrosunda).fdhdgfhrt5435

Hollywood çevriminde ise Nat King Cole ve Kitty White'ın yorumu ile 'Rather Have the Blues' (1955) (Frank DeVol) ; 'Etude Op. 10 No. 12' (1831) (Frédéric Chopin); '(Bitmemiş) 8. Senfoni' (Franz Schubert); 'Birinci Yaylı Çalgılar Dörtlüsü' (1876) (Johannes Brahms) kullanılmış.

Semra Sar, Necla rolünde çok güzel. Keşke Yeşilçam'a biraz daha önem verseydi.

Gencecik Mine Soley (Mekin kaçınılmaz bir şekilde O'nu da öpüyor) hemşire rolünde. Sinemadaki ilk yılı.

Kadir Baba ve Mekin 7 senedir beraber çalışıyorlarmış. 'Birbirlerinin çilesini çekiyorlar'. Daha doğrusu Kadir Baba çekiyor.

Betül tam bir afet. "Lokanta yemeği size dokunur herhalde. En iyisi bize gidelim. Size istediğinizi elimle pişireyim" diyor. Hem Mekin hem de Avukat Ulvi ile öpüşüyor. Filmin sonunda Necla'nın kurşunu ile canından olur.

Ayfer, Ege Reklam'da manken. Kahramanımızın deyimi ile 'fıstık'. Çorap resimleri falan çektiriyor. İlginç fikirleri var. "Bu dünyada en ciddi iş bir kadınla bir erkeğin isteyerek yaptıkları iştir." Genç erkekler kendilerini yoldurmazlar ama yaşlılar 'paralarını avuç avuç dökerlermiş' kızlar için.dsgsdgsdgsd44

Suzan'ın banyo sahnesi şimdi için bile çok cüretkâr. Necla'nın oda arkadaşıymış. Sonradan Gökdil Sokak, numara 75'e taşınır.

Ege Reklam fotoğrafçısı Galip buradan kazandıklarını kumarhanede tüketiyor. Aslında bu reklam işi 'dümenden başka bir şey değil'. Model kızları 'sahte para sürümünde mutavassıt olarak kullanıyorlarmış'.

Senih "Necla'nın kardeşiyim" demişti. Ulvi de benzer şeyler söylüyor; "Necla ve abisinin eski avukatıyım." Sonradan Mekin, Betül'e "Senih'i ele geçirmek için zavallı kardeşi Necla'ya saldırdınız" diyecektir. Yani bu konu tam belli değil. Ama kesin olan bir şey varsa Senih çok ince düşünceli(!) biri. Sırtından bıçaklandığında ölmeden "Beni sokağın başında bir yere bırak. Başın derde girmesin" diyor kahramanımıza.

Mekin, konuşurken sözcükleri büyük bir dikkatle(!) seçer. Hayri'ye 'köpoğlusu', 'pis serseri', 'maskara' diyor. Zaten yıllar önce de 'kalçasına bir kurşun hediye etmiş' zavallının. Kâhya Mehmet Ali Akpınar'a söyledikleri de pek farklı değil; 'Zibidi', 'mektep çocuğu', 'rezil herif, yıkıl karşımdan'.

Avukat Ulvi "Konuşacağımız konuya gelelim" dediği 30 saniyelik sahnede bir yandan Mekin'e laf yetiştirmeye çalışırken bir yandan da alnına ve yüzüne konan sinekle cebelleşiyor.

Böyle sahnelerin değişmez oyuncusu Erdoğan Üçkaya orkestrada trompet çalıyordu.

Erkeklerin tümü beyaz çoraplı. Koyu renk üretim yoktu o dönem belki de(!).

Necla'yı Adalet Cimcoz; Ayfer'i Handan Kadıoğlu; Kadir'i Kemal Ergüvenç; Suzan'ı Sacide Toroğlu; Hayri ve Neclaların kambur kapıcısını Sami Ayanoğlu; Senih'i Senih Orkan; Kontrol noktasındaki polisi, Bar'da "Beğenmemek kabil mi" diyen müşteriyi ve telefonda "İsmin ehemmiyeti yok" diyen meçhul kişiyi Erdoğan Esenboğa seslendirmiş.dfhdh789

Mekin'in seslendirmesinde ilginç bir şey var. Filmin genelinde Toron Karacaoğlu ama Gen-Ar Kulüp'te Abdurrahman Palay seslendirmiş.

Kadir Baba-Kadir Savun; Galip-Kenan Pars; Betül-Aysel Tanju; Ayfer-Ayfer Koray; Suzan-Suzan Avcı; Şarkıcı ve Striptizci-Sevil Sev; Avukat Ulvi-Atıf Kaptan; Senih-Senih Orkan; Çete elemanları Hayri-Hayati Hamzaoğlu, Mehmet Ali Akpınar, Zeki Tüney, Ünal Göktunca, O. Nuri Ergün;  Kambur kapıcı-Hüseyin Baradan. Suzan ve Mekin'i getiren 'İstanbul T. 69 664' plakalı taksi; Siyah beyaz İstanbul; Ege Reklam; Gazino; Kumarhane; Gen-Ar Kulübü çok güzeldi.

Çete, uçurumdan attıkları Opel yerine 'İstanbul H. 40 139' plakalı bir DeSoto hediye etmiş. "Şimdiye kadar olanlar için özür dileriz. Geçmişe hükmetmek elimizde olmadığına göre hiç değilse gelecekte dost kalalım dedik" diyor telefondaki ses. Ama kahramanımızın Mobil'de tamirci olarak çalışan arkadaşı Suphi motoru incelediğinde kilometre teline yerleştirilmiş bir dinamit bulur. 100 kilometre ile giderken patlamaya ayarlanmış. Suphi Kaner sonrasında (60'lardaki filmlerde sıkça gördüğümüz gibi) seyirciye 'hoşçakalın' selamı veriyor. Aynı şeyi yapıp, filmin gösterime girmesinden birkaç ay sonra yaşamına veda edecektir.              

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)