“Dünyada çalışmaktan başka yapacak işimiz yok mu be?” Kahramanımız böyle biri. Başka bir sahnede “Her şey biz hiç gayret etmeden yolunda gitse” diyecektir. “Tembel Haşmet, yorgun Haşmet, miskin Haşmet” diye azarlıyor kendisini hep.
24 Kasım 2013

"Dünyada çalışmaktan başka yapacak işimiz yok mu be?" Kahramanımız böyle biri. Başka bir sahnede "Her şey biz hiç gayret etmeden yolunda gitse" diyecektir. "Tembel Haşmet, yorgun Haşmet, miskin Haşmet" diye azarlıyor kendisini hep.

Aralık, 1966 ve Ocak, 1967 aylarında çekilen film 01 Mayıs 1967, Pazartesi günü (Beyoğlu) Lüks Sineması'nda gösterime girmiş. 101 dakika ve 9 dakikası şarkı. Jenerikteki Muzaffer Yenen'i filmde göremedik. TRT1'de (Kamelya'nın evden kovduğu Ayşe'ye komşu erkeklerin sataşması ve Gazinocu Lütfü Engin'in bacak kontrolü gibi) 7 sahne kesilmiş.

Haşmet, anlı şanlı İbriktaroğlu ailesinin har vurup harman savurmuş son ferdi. (Karakol sahnesinde Komser-Asım Nipton bunu 'İmbiktaroğlu' olarak anlıyor). Beylerbeyi'ndeki yalıdan, 'Kulübe-i Ahzan (Hüzünler Kulübesi)' adını verdiği tek odalı gecekonduya düşmüş. Maddi manevi tüm birikimine karşın pısırık ve bir baltaya sap olamamış. Bunca sevimli olmasa nefret bile edebilirdik kendisinden.

Osmanlı sarayında İbrikçibaşı ve Paşa dedeler; Fransa'da sefir amca; Zengin, hovarda bir baba ve 'yakışıklı bir zabitle' kaçan anne.

Sigara içki dışında en tutarlı olduğu konu 'yakınmak'. "Tüccarlığı bir zamane sanatı olarak inceliklerini kavrayamadığımızdan birkaç işten anlamazın aklına uyup birkaç madrabazın eline 'çevirsinler' diye para bıraktık." Sonuçta 'iflasla beraber yalıyı ve bir çul artmamacasına geriye kalan ne var ne yoksa hepsini dağıtmak' zorunda kalmış. 'İnceliklerini anlamadığı ticaret için birkaç işten anlamazın aklına uyup, birkaç madrabazın eline para bırakmak' da Haşmet'e çok yakışıyor. İflas ettiği için üzüleceğine, 'şikâyet edecek' bir şey çıktı diye sevinmiştir bile. Kendisi de durumuyla alay ediyor zaten; "Şimdi çok rahatız, elhamdülillah."

Eğitimi ve 'içtimai mevkisine uygun olmayan' işi Ziya Osman Saba'yı anımsattı.

Galatasaray mezunu. Ama 'mütevazı bir meslekte' geçinip gidiyor. 'Güneşle birlikte biten' bir iş. Sultanahmet'in orda fotoğrafçı. Bu bile bir tesadüf sonucu. 'Rahmetli' Hamdullah amcasının Avrupa'dan getirdiği 'aile yadigârı makineyi seneler sonra yalının kilerinde' bulmasa 'paçayı nasıl kurtarırdı' kimbilir. Başka bir iş yapabilirmiş elbette! Ama 'kendi başına buyruk olmak istemiş'. Öyle 'iki üç kuruş için hürriyetini satamazmış'. Bunu söylerken ağzı esnemekten yırtılıyordu. Filmde dördü ilk birkaç dakikada olmak üzere beş kez esniyor. Sadri Alışık rol icabı bile olsa seyirciye karşı böyle bir şey yapmazdı ya, neyse.

Hep 'akşamdan kalma ve fazla kaçırmış' bir halde. Kendisine büyük gelen bir palto, birkaç günlük sakal, başında fötr şapka, ağzında sigara. "Hem Sipahi, hem iki paket günde."

'Her daim' kapalı olan şemsiyesi 'AVP: Alien vs. Predator'daki (2004) arama ekibinin bayan üyesi Adele Rousseau'nun sözlerini anımsattı. Yanında daima bir 'condom' taşırmış. Nedeni; "I'd rather have one and not need it, than need it and not have one." Bulundurup ihtiyacının olmaması, ihtiyacı olduğunda yanında bulunmamasından daha iyiymiş!sgasdgh

"Paralar suyunu çekince varlıklı dostlar da arayıp sormaz oldular" diyor. Aslında kendisi de eski arkadaşlarını (Garanti Bankası Müdürü Halil, Royal Ambar sahibi Ahmet ve Galatasaray'dan Hıyar Şakir) ancak işi düşünce aramıştı.

Hiçbir kararı kalıcı değil. 'Caka olsun diye' sigarayı bırakışı bile ancak birkaç saat sürer. "Beter ol Haşmet" pişmanlığı ile koşup bir paket Sipahi alınca rahatlıyor; "Oh be!"

Resim çektiren müşterilerin 'ıcığını cıcığını' sormaya meraklı. Böylelikle iki askerden birinin Mersin, Arslanköylü, diğerinin Silifkeli olduğunu; Teskerelerine 3 ve 11 ay kaldığını; Köylerinde toprakları olmadığını öğreniyoruz. ("Sizden beterim gene de. Ne bitecek bir işim, ne de başlayacak bir işim kalmadı bu dünyada" diyor Onlara). Aynı şekilde sinema meraklısı Ayşe'nin de 'cemaziyülevvelini' fotoğrafından önce ortaya çıkarır. 6 saniyelik poz süresini ayarlayış "Al artist hanımın resmini kutuya. Aman düşmesin kirli suya. Karanlıktan çıkıp fotoğraf haline gelsin. İnşallah ötekilere benzemesin" veya "Al askerlerin resmini kutuya. Sonra çıkarıp atalım suya. Karanlıktan çıkıp fotoğraf haline gelsinler. İnşallah ötekilere benzemesinler" sözleri ile.

Izgara lüferi seviyor. Hele Rıfkı'nın elinden olursa.

Rahmetli büyükannesi 'pek güzel çalarmış' piyanoyu. "Müzik odası yalının üst katındaydı." Akşamüstleri siyah beyaz tuşlarda gezinirken ışığı yakmazmış yaşlı kadın. "Ağladığı görülmesin diye. Büyükbabam yeni ölmüştü." Bunu dinlerken gürültülü bir şekilde sakız çiğniyordu Ayşe. "Sen zamane kızısın. Anneannemi anlayabilmek için eski zaman zarafeti bilmek lazım." Fotoğrafçımız da o kadar olmasa bile piyano çalmasını biliyor.

Talipleri çok. Filmde üç zevce adayı var. Çeşitli bahanelerle, Onlardan, uzak duracaktır. Çift fakülte mezunu, Fransızca hocası Leman Hanım bizimkiyle pek alakadar. "İyidir hoştur ama okumuş kadınla yuva kurmanın zorlukları vardır. İnsanı iğne üstünde oturtur. Kocasını şaşkına çevirir. Ne rahat verir ne uyku bırakır." Gecenin bir vakti Mark Antuan'ın doğum tarihi için Larousse'a bakmasını istermiş.

Han hamam sahibi Belkıs Hanım, hâlâ hoş. Mihrabı yerinde. Yakışıklı ve kibar bulurmuş Haşmet'i. Ama zengin kadınla evlenilmez ki! "Züğürt biri zengin kadın alırsa ya jigolo olur ya da köle. Eh, senin jigololuk yaşın geçtiğine göre sen de olursun bir köle."

Kasap Salih "Efendi çocuk" dermiş kahramanımız için 'biteviye'. Kızı Tombul Ayten'i vermek istermiş. "Ama orta halli esnaf kızı da zorluk çıkarır evlenince... Gözü hep yukarlarda olur. Her şeyi kocadan görmek ister. Baba evinde yapamadıklarını yapmak ister. Davetler, gece gezmeleri ister. Çanta, eldiven, ayakkabı ister. İncik, boncuk ister. Çamaşır makinesi, pikap, tiyatro ister." Ayrıca 'çalışkan bir koca istermiş' ki tam bizimkine göre! En önemli isteği en sona saklamış Haşmet; "Yarım düzine de çocuk ister!"

Dünyada yapayalnız desek yeridir. Kendisi 'Hicaz'; Arkadaşları 'Sultanî-Yegâh'; Âşık olduğu kız ise 'Segâh' seviyor.

İbrahim, Haşmet'in çocukluk arkadaşı. Geçimi balık tutarak. Filmde göremedik ama iki çocuk babasıymış. Ne kadar geç yatarsa yatsın, sabah saat 5'te ağ atmak zorunda. Buz gibi havalarda bile üşümemesi 'denizle 30 yıllık dostluğu' nedeniyle. "Bize ilişmiyor artık."

Aktör Şefik hep takım elbiseli. Papyonu, mendili ve şövalye yüzüğü ile hazır ve nazır. Figüran rollerinden yukarı çıkamamaktan şikâyetçiydi. Üstelik aldığı 40 liranın 10'u figürancının. "Raşit Rıza ile o kadar çalıştıktan sonra gücüme gidiyor vesselam." Yaşı müsait olsa öğretmen Leman'a talip olurmuş. Haşmet'in Belkıs ile izdivacı söz konusu olunca "Biraz para koparabilirsek küçük bir tiyatro kurarım" diye seviniyordu. Bir sahnede Nedim'in gazelini okur; "Bir elinde gül bir elde câm geldin sâkiyâ//Kangisin alsam gülü yahut ki câmı ya seni."

Mahalle Bakkalı Halil. Haşmet'in, hakkında en az şey bildiğimiz arkadaşı. Her sabah iki paket Sipahi sigarasını uzatıyor. 'En hafif harman, en hafif içim, en lüks ambalaj' diye reklamı yapılırdı. Haşmet, bu 'lüks ambalaj'ın kenarlarını tırnağı ile açıyor.

'İlkbaharındaki' Ayşe, 'sonbaharındaki' kahramanımızdan farklı. Hep hüsranla sonuçlansa da ne istediğini bilen biri. Artist olma denemesi, randevuevinde; Şarkıcılık, taksi şoförü Mustafa Yavuz'un kucağında sonuçlanacaktı nerdeyse.3qy3qg

Ta İzmir'den kalkıp gelmiş. "5 kardeşiz. İki abim var. Öteki ikisi küçük. Babam işsiz. Kaza geçirdiydi fabrikada. Memnun olmuşlardır 'bir boğaz eksildi' diye." Ağabeyleri ve yengeleri işçiymiş. "Sekizi de bir evde" diyor. Bu 'sekiz' kişi içine kendisini de kattıysa annesi ölmüş demek.  "İzmir'e dönemem artık... Abilerim dayaktan öldürürler beni. Gelirken tam 150 lira çaldım küçük abimin kumbarasından... Beni de işçi yapacaklar. Allahın günü şafakla kalkıp pis kokulu, pas yüzlü fabrikaya gitmek istemiyorum." 50 kişilik işe 5 bin kişinin başvurduğu günümüzden bakınca, ne rahatmışız o günler.

Fotoğrafçımızla karşılaştıktan sonra müzik zevki 'Ben Bir Küçük Cezveyim'den, 'Gecekondu Ye Ye' ve 'Strangers in the Night'a uzanıyor. Filmin sonunda 'Al Sazını Sevdiceğim' ile sonlanan bir yolculuk. Aynı şekilde Haşmet de "Ah, Nideyim Sahn-ı Çemen"den "Gülen az, ağlayan çok,  gülen az"a geçiş yapar.

Onca yaş, kültür ve 'içtimai mevki' farkına karşın birbirlerini severler. Genç kız "Beni kimse senin kadar şımartmadı" diyecek kadar mutlu.

Orhan Çoban, Beyoğlu'nda kısa etekle dolaşan Ayşe'ye laf atan delikanlı rolünde.

Filmdeki melodi ve saz eserleri.

'Hicaz Peşrev' (Neyzen Salim Bey) Filmin başında, Haşmet, Aktör Şefik, Bakkal Halil, Balıkçı İbrahim, Rıfkı'nın Meyhanesi'ndeyken.

'Sevdim Seni Ey İşve-Baz' (Nihavend) (Tambûri Cemil Bey) 2 sahnede (Pansiyon Medeniyet'in önünde Düriye ile karşılaştığında; Ayşe'nin kaldığı 5 numaralı odayı ararken).

'Dök Zülfünü Meydâne Gel' (Hisâr Buselik) (Tambûri Cemil Bey) Odayı bulduğunda.

'Nihavend Longa' (Kemanî Kevser Hanım) Pansiyon Medeniyet'teki Polis baskını sırasında.

'Mahur Peşrev' (Sol Majör) (Tambûri Cemil Bey) Zührevi Hastalıklar Hastanesi önünde Düriye ile konuşurken.

"Mahur Saz Semaisi'nin 4. Hanesi" (3.03-3.19 arası) (Kemençeci Nikolaki) "Ayşe, Ayşe" diye bağırarak genç kızın arkasından koşarken.

'Keman ve Tambur İle Nihavend Müşterek Peşrev' 2 sahnede (Haşmet "Gel bende kal istersen" derken; Ayasofya'nın orada 'Yoksul Çocuklara Yardım Derneği'nden iki hanımla konuşurken).

'Sultânî-Yegâh Saz Semaisi' (1.40'tan itibaren) (Nedim Ağa) Haşmet, Ayşe'yi evine getirdiğinde.

'Ey Büt-i Nev-Edâ Olmuşum Müptelâ' (Hicaz) (Dede Efendi) Çalı çırpı toplayıp "Zavallı çocuk! Cahil kafacığını çürük ümitlerle doldurmuşlar" diye düşünürken.

'Ben Bir Küçük Cezveyim' (Segâh) (Necip Mirkelamoğlu) 6 sahnede (Haşmet "Senin de maşallahın vardı yani. Çarçabuk samimi oluverdin. Bütün marifetlerini döküverdin ortaya" derken; Ayşe'nin mektubunu okurken; Ayşe, Kamelya'nın evinde kendisini aynada seyrederken; Haşmet'e "Affet beni ne olursun. Utanıyorum, çok utanıyorum" derken; Boğaz'da kayıkta konuşurlarken; "Bir seni sevdim ben. Sen hayatımda tek iyi, tek doğru, tek güzel şeysin" derken).

'Arabesque'deki (1966) 'The Zoo Chase' (Henry Mancini) Beyoğlu'nda yeni elbiselerle yürürken.4ty4y

'Rast Oyun Havası' İş aramak için Lütfü Engin'in gazinosuna geldiğinde. Bu sırada Kamelya oryantal dans yapıyordu.

'Hicaz Makamında Ut Taksimi' 2 sahnede (Rıfkı'nın Meyhanesi'nde, Haşmet "Hiç mi âşık olmadık Şefikçiğim. Acımak bizimkisi" derken; Arkadaşları, sonraki meyhane sahnesinde, evlenmesi gerektiğini söylerken).

'Sokak Kızı'; "Ben bir sokak kızı//Yolların yıldızı" Ayşe, Kamelya'nın evinde hayal kurarken. Haşmet'e doğru koşuyor.

'Çargâh Oyun Havası' Fethi, genç kıza saldırırken.

'Çok Yaşa Sen Ayşe' (Hicaz) (Muhlis Sabahattin Ezgi) Haşmet, iş aramaya çıkmadan önce hazırlık yaparken.

'Şehnaz Longa' (Santuri Ethem Efendi) 2 sahnede (Evde piyano ile çalarken; İntihar girişimi sırasında).

'Hicaz Peşrev (Hicaz Hümayun)' (Salih Bey) Ayşe, Haşmet için arkadaşına "Amcam" derken.

'Yaylı Tamburla Şehnaz Longa' (Santuri Ethem Efendi) Haşmet "Mademki bana ihtiyacın yok, benim de sana ihtiyacım kalmadı" derken.

'When the Saints Go Marching in' Ayşe, köpeği ile Hilton'a geldiğinde.

'Al Sâzını Sen Sevdiceğim Şen Hevesinle' (Sultânî-Yegâh) (Bîmen Şen) Filmin sonunda.

Filmdeki şarkılar.

'Al Sazını Sen Sevdiceğim Şen Hevesinle' (Sultânî-Yegâh) (Bîmen Şen) (2.20 dakika) Jenerikte.

'Ey Büt-i Nev-Edâ Olmuşum Müptelâ' (Hicaz) (Dede Efendi) (0.50 dakika) Haşmet, evde piyano çalarak söylüyor.

'Nideyim Sahn-ı Çemen Seyrini Cananım Yok' (Hicaz) (Hacı Sadullah Ağa) (1.05 dakika) Akşam sofrada arkadaşlarıyla beraberken.

'Ben Bir Küçük Cezveyim' (Segâh) (Necip Mirkelamoğlu) 3 sahnede [Ayşe, evde söylüyor (0.35 dakika); Lütfü Engin'in gazinosunda (1.06 dakika); Haşmet ve arkadaşları söylüyor (0.25 dakika)].

'Cihanda Tek Meleğim (Tamara)' (1 dakika) Gazinoda göbek atarken.

'Gecekondu Ye-Ye' (1.15 dakika) (Turgut Dalar) Şakir'in kulübündeki şarkı.

'Strangers in the Night' (1966) (Bert Kaempfert / Charles Singleton / Eddie Snyder) (0.30 dakika) Şakir'in kulübünde ikinci şarkı.

Zambak tenli, zambak kokulu Düriye. Çenesinde beni bile var. Filmin önemli kişilerinden. Bir zamanlar Pera Palas'ta ayaklarına kolyeler takılırken, şimdi ' Pansiyon Medeniyet' adlı randevuevinde müşteri beklemekte. Nereden nereye savrulmuş bir yaşam. Haşmet "Ben seni kraliçe Süreyya'ya değişmem" diyor ama 18-20 yıl önceki hevesi şimdi ara ki bulasın.

Polis baskını sonrası götürüldüğü hastaneden çıkarken "Boş ver! Alıştık artık. Bizim gibilere acımayacaksın. Bu kadar kolay para kazanmak için bu pislik çekilir. Mesleğin şartı bu" demişti Düriye. Aslında 'para kazanma şekli' çok, çok zor.

Baskındaki kadınlar, muayene için 'Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ne götürülürken erkeklerin götürülmeme nedeni açıklanmıyor. Belki de 'zührevi hastalıklara' sadece bayanlar yakalanıyordur!

Ayşe'nin intihar girişimi için ilaç aldığı Harbiye Eczanesi'nin sahibi Ahmet Kandil, 50'li yılların sonunda Modaspor Basketbol Kulübü'nde idarecilik yapmış.

Hastaneye, Ö.A. (Özel Ambulans-Cankurtaran) şirketine ait 'station' araba ile götürülür. O dönem gazetelerde ilanları çıkardı; "Evlere oksijen-serom-her gruptan kan ve ehliyetli hemşire gece gündüz gönderilir. Tel: 48 68 86" Yurtiçi ve yurt dışına servis yapılırmış. Ancak sedye sabitlen(e)mediği için sağa sola dönüşlerde, Ayşe, oraya buraya savruluyor.

İki sahnede dönemin sevilen dergileri görüntüye geliyor. Ayşe 'artistik' resim çekmeye geldiğinde 31 Aralık 1966 tarihli Pazar dergisi elindeydi. Ön kapakta Fatma Girik, arka kapakta Yılmaz Güney var. Sonlara doğru, 05 Kasım 1966 tarihli Ses'te Ayşe'nin (dergide Belgin doruk'un) 'gardırobu' ayrıntılı bir şekilde işlenmiş.

Rıfkı, 'gündüz çorbacı, gece meyhaneci'. Ne zaman dinlenir belli değil. Mekânında, bir sahne dışında, Klasik Türk Musikisi var. Bir gece Şakir'in getirdiği plaktaki 'zımbırtı ile kafa ütüleyince', 'sabahtan beri poyrazda anası ağlamış' müşterilerin tepkisi ile karşılaşmıştı.46uws

Ayşe Goncagül-Ayla Algan; Aktör Şefik-Feridun Çölgeçen; Bakkal Halil-Danyal Topatan; Balıkçı İbrahim-İhsan Yüce; Zambak Düriye-Diclehan Baban; Belkıs Hanım-Handan Adalı; Hıyar Şakir-Bilge Zobu; Cin gibi gözleriyle Bekçi-Ahmet Kostarika; Set Amiri ve 'Pansiyon Medeniyet' görevlisi Kazım-Yusuf Çağatay; Gazino müşterileri İhsan Bayraktar ve Enver Dönmez; Kamelya-Saadet Eliaçık; Gazino sahibi Lütfü Engin ve bir tabak makarnası; Fotoğrafçı Cengiz-Erdal Özyağcılar; Komiser-Asım Nipton; Garanti Bankası Müdürü Halil Bey-Cevat Uz; Rıfkı-Hakkı Haktan; Pansiyon Medeniyet'e baskın yapan sivil polis Kenan Tüzer; Taksi şoförü-Mustafa Yavuz çok güzeldi.

Haşmet'i Sadri Alışık; Ayşe'yi Ayla Algan; Aktör Şefik'i Rıza Tüzün; Komser-Asım Nipton'u Agâh Hün; Foto Cengiz'i Erdal Özyağcılar; Haşmet'in Galatasaray'dan arkadaşı Ahmet'i Fikri Çöze seslendirmiş.

'Hicaz Makamında Ut Taksimi' ve gerçekleşmeyecek evlilik kararı. "Yarın gidin isteyin Belkıs'ı. Biz güngörmüş, soylu Haşmet İbriktaroğlu, han hamam sahibi sonradan görme Belkıs Hanım'ın desti izdivacına talip oluyoruz." Sözlerini 'Naili Divanı'ndaki 262 numaralı gazelin bir bölümüyle bağlıyor (Akçağ Yayınları-1990-sf. 269) (Hazırlayan: Prof. Dr. Haluk İpekten); "Nalesiz var harem-i yâre ki ey dilnale (doğrusu 'nâlen ey dil')//Men'-i âsâyiş-i gül bister-i hâb eylemez (doğrusu 'eylemesin')." Anlamını Aktör Şefik açıklıyor; "Ey gönül, sevgilinin odasına inlemeden git ki, iniltin O'nun uykuya vardığı gülden yatağın rahatını, sükûnunu bozmasın."

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)