Hülya Koçyiğit… Fon müziği olarak kullanılan ‘Zigeunerliebe-Gypsy Love’dan bile daha güzel. O’nun sayesinde, kitaptaki önemsiz İlhan, filmin en önemli kişisi olmuş.
05 Aralık 2013

Hülya Koçyiğit... Fon müziği olarak kullanılan 'Zigeunerliebe-Gypsy Love'dan bile daha güzel. O'nun sayesinde, kitaptaki önemsiz İlhan, filmin en önemli kişisi olmuş.

 Aynı adlı romanın (1930) (Güzide Sabri) bir Yeşilçam uyarlaması. Ön kapağında 'Resimli Millî Roman' yazılı. Ama ressam belli olmadığı gibi, resimler de yabancı dergilerden alındığı için 'milli' değil. Celal'in 35. sayfadaki resmi, kurşun kalemle bıyık eklenerek 'milli' hale getirilmiş! Yayıncısı ön kapakta 'Sühulet Kitabevi'; 3. sayfada 'Semih Lütfi Matbaa Ve Kitabevi'. Küçük bir hata; 5. sayfadaki Servet Bey'in adı, iki sayfa sonra 'Server' olmuş.

Mart ayında çevrilen 'Hicran Gecesi', inanılmaz bir hızla 01 Nisan 1968, Pazartesi günü (Beyoğlu) Lâle; (Beyoğlu) Şan; (Şişli) Kervan; (Üsküdar) Işık; (Kadıköy) Opera; (Şehzadebaşı) Şehzade; (Fındıkzade) Nilgün; (Çarşıkapı) Şık; (Kocamustafapaşa) Çoruh; (Beşiktaş) Suatpark; (Bakırköy) Yeni; (Paşabahçe) Yeni sinemalarında gösterime girmiş. 83 dakika sürüyor. Gazetelerde "Türk beyaz perdesinin ideal çifti son defa olarak bir arada" ilanları vardı. Ancak sonraki yıllarda 12 filmde daha beraber olacaklar. Sanatçıların arasında aylar süren 'boykot'un ortadan kalkışı, Osman F. Seden'in ricasıyla. "Marifet karar almakta değil, onu tatbik edebilmektedir" demişti Ediz Hun. Ama seyircinin büyük bir talebi vardı beyaz perdedeki beraberlikleri için.

Çekimlerde Armatör Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısı ve Acar Film'in Mecidiyeköy'deki stüdyosu kullanılmış.

Son sahnelere doğru gördüğümüz '34 EH 029' plakalı ve Ediz Hun'a ait 66 model Chevrolet/Corvair'i 'Affet Sevgilim' (1966); 'Bar Kızı' (1966); 'İlk Aşkım' (1967); 'Sabah Yıldızı' (1968); 'Urfa İstanbul' (1968); 'Aşkım Günahımdır' (1968); 'Ömrümün Tek Gecesi' (1968); 'Son Mektup' (1969) filmlerinden anımsıyoruz. Reşit Bey'e ait '34 DK 276' plakalı 'Buick' ise 'Meleklerin İntikamı'nda (1966) vardı. Ama ilginç bir şekilde plakası '34 DK 277'.56385u

Roman, Fazıl Şükrü Bey'in, Erenköy'deki köşkünde, genç ve güzel Hatice Serap'la evlenmesi ile başlıyor. Genç kız, anne ve babasının öz çocuğu değil. Yıllar önce İclal Hanım ve Sami Bey, iki aylık bebeklerini kaybetmişler. O üzüntülü dönemde kapılarının önüne bir kundakta bırakılan Serap'ı, kaybettiklerinin yerine koymuşlar. İlerde İclal Hanım "Annen seni kanıyla beslediyse, ben sütümle büyüttüm" diyecektir. Alımlı bir genç kız olur Serap. Sami Bey'in kimsesiz yeğeni İlhan da orada kalıyor. Tek koruyucusu Kamer Kalfa. Yaşlı Kadın, Serap'ın 'bir piç olduğunu', doktor ve avukat (Cevat) taliplerine çıtlatmış. Bu nedenle düğün öncesi nişanlar bozulur. Üstelik bu sürede 'en kıymetli hazinesini de kaybetmiş' Serap. Fazıl Bey, o sıkıntılı günlerde evlenmek ister kendisiyle. 55 yaşında ve genç kızdan 30 yaş büyük. "Serap'ın hayatındaki en büyük ayıbı temizlemesine karşın O'nun ruhunda tutuşan aşk ihtiyacını tatmin etmek kudretinden yoksun biriydi (sf. 38)."

Celal Fikri'nin Miralay babası Balkan Savaşı'nda şehit düşünce, işadamı kol kanat germiş çocuğa (sf. 8). Yetiştirmiş, iş güç sahibi yapmış. Rahmetli ile sınıf arkadaşıymışlar. Kızı Emel için düşünüyordu. Delikanlı, aynı zamanda 'ince ruhlu bir ressam'. [Keşke kitaptaki resimleri de çizmiş olsaydı(!)].

Celal'le karşılaşan Serap 'iki siyah gözün cazibesinden kurtaramaz kendisini'. Beraber olurlar. Gelişen olaylarla Celal, İlhan ile evlenir. Sevda da bir otomobil kazasında ölüyor.

Filmde Fazıl Şükrü Bey, Reşit Bey; Hatice Serap, Sevda; İclal Hanım, Vildan Hanım; Celal Fikri, Celal; Kamer Kalfa, Dadı olmuş. İlhan ve Emel aynı.

Jenerikte 'Mutiny on Bounty'den (1962) yararlanılmış. Hülya Koçyiğit'in eli, sanatçılar ve teknik ekibin yazılı olduğu defterin sayfalarını çeviriyor.

Olayları, İlhan'ın anı defterine yazdıklarıyla izliyoruz. (Adı söylenmeyen) amcası ve Yengesi Vildan Hanım, iki aylık küçücük kızının ölümünden sonra kapılarına kundak içinde bırakılan Sevda'yı öz yavrusu gibi benimsemişler. Amcabey, o günlerde kimsesiz kalan İlhan'ı da eve getirir. Ancak burada Vildan Hanım'ın dayağından başka bir şey yoktu kahramanımız için. "Yüzüme inen her şamar, kapanan her kapı, savrulan her hakarete sadece o şirin Dadı kalkan oluyordu... Benden esirgemedikleri tek şey tahsilim olmuştu." Ne var ki genç kızı herhangi bir işte çalışırken göremeyeceğiz.275yy

Sevda iki kez nişanlanıyor. Her iki talip de sonradan vazgeçer. Nedeni, Dadı'dan 'gayrı meşru çocuk' olduğunu öğrenmeleri. 'En kıymetli hazinesini kaybetmesi' filmde yok. Zengin ama geçkin bir çapkın olan Reşit Bey'in teklifini kabul ederek evlenir genç kız. Romandaki '30' abartılı bulunmuş olmalı ki burada yaş farkı '20'.

İşadamı, eski ortağı ve müteahhit arkadaşı 'rahmetli' Selim Bey'in oğlu Celal'i korumasına almış. Okutmuş ve işine ortak etmiş. Delikanlı, Anadolu'daki 6 milyonluk inşaatın başındaydı. Günün birinde İstanbul'a gelince olan olur. Bütün dişiliğini kullanan Sevda, avını kollayan bir kaplan gibi peşine düşer Celal'in. Romandaki amacına ulaşırken filmde bunu başaramıyor.

İlhan da sevmiş delikanlıyı. Ama gizli bir aşkla. Bir türlü anlatamaz bunu. Genç kız "Anlamıyorsun sevgilim, anlamıyorsun. Sadece seni sevdiğimi ve ölünceye kadar da seveceğimi hiç anlamıyorsun... Seni nasıl ümitsizce, çılgınca sevdiğimi anlayamayacak kadar kördün sevgilim" diye yazmıştı defterine. Celal de "Bir gün layık olduğunuz sevgiyi ve aşkınızı anlayacak erkeği bulacaksınız" demekteydi. Bunları söylerken, bir ağabey şefkati(!) ile İlhan'a defalarca sarılıyor. Omzunu, yanağını; çenesini tutuyor; Burnunu, saçlarını, elini öpüyor!

Reşit Bey'in kızı Emel de seviyordu kahramanımızı. Sonradan İlhan'ın özverisini görünce vazgeçer. Romandaki 3 yıldır Viyana'da, teyzesinin yanındaydı. Filmdeki Akademi tahsili için 2 yıldır Londra ve Münih'te.

Sevda'nın sonu, kitaptaki ile aynı. Sesi ve yeteneği ile Çolpan ilhan bu rolde çok başarılı.

Emel rolündeki Sezer Güvenirgil de öyle. Konuşmadan, bakışları ile her şey anlıyor ve anlatabiliyor. Bir satranç ustası gibiydi.

Celal, başlarda Emel ile evlilik için "Sevmeden, peşin hükümlerle evlenecek erkeklerden değilim" diye dikleniyordu. Birkaç sahne sonra şaşırtıcı bir şekilde "Hayatım hâlâ Reşit Bey'in elinde. Bütün geleceğim, istikbalim, her şeyim O'nun dudaklarından çıkacak iki kelimeye bağlı. O dudaklar bana Emel'le evlenme emrini verirse, evlenirim" diyebilecektir.6546joj

Sonlara doğru, karısının Celal ile beraber olduğunu öğrenen Reşit Bey, büyük bir hışımla gelir. Öyle sinirli ki delikanlıyı bastonla dövmelere kalkıyor. Bu arada, durumu kurtarmak için İlhan girmişti yatağa. O'nu gören işadamı çok rahatlar. Demin vurmaya kalktığı delikanlıya bu kez "Seni anlıyorum oğlum. Bir zamanlar ben de gençtim" gibi şeyler söylüyor. Oysa bu durumda aldatılan kişi, Celal'le evlenme hazırlığındaki Emel. Reşit Bey'in davranışlarına bakınca, galiba başkasının başına gelenler için daha anlayışlı oluyoruz.

Hülya Koçyiğit'in buradaki bazı giysilerini başka filmlerden anımsıyoruz. "Uzun geceler saadetlerini, Sevinçlerini açı açık alaylarını uzaktan seyrettim" dediği sahnedeki tuvaleti, 'Kadın Asla Unutmaz'da (1968) Sevda-Gökben ile Murat-Ediz Hun'un nikâhlarında ve 'Gül Ağacı'nda (1967) Solist-Tamer Arasıl'ı dinlerken; Celal'le ikinci dansı sırasındaki kostümü 'Yalan Yıllar'da (1968) Tarık-Murat Soydan ile dans ederken; Sevda'ya "Sana sadece kocana karşı vazifelerini hatırlatacaktım" derkenki sabahlığı, 'Funda'da (1968) Vedat-Kartal Tibet'e "Dünyanın en mesut kadınıyım ben. Niçin anlamıyorsun bunu" derken ve 'Gül Ağacı'nda (1967) Kemal-Tamer Yiğit'in duvardaki resmine bakarken; Çay sahnesinde "Celal, eksik olmasın, bizi davet etti enişte. Sabaha kadar eğlendik" derkenki elbiseyi, 'Sevemez Kimse Seni'de (1968) sonlara doğru; Celal'e "Her şeyi hazırladım. Başka bir emriniz varsa" dediği sahnedeki mantoyu, 'Gül Ağacı'nda (1967) Solist-Tamer Arasıl ile sahilde konuşurken, 'Yağmur Çiselerken'de (1967) Kocası-Ekrem Bora'nın kaçamaklarını babası-Asım Nipton'a anlatırken ve 'Sevemez Kimse Seni'de (1968) Kenan-Önder Somer ile konuşurken; Sevda'nın mektubunu okurkenki pardösüyü 'Sevemez Kimse Seni'de (1968) Ferit-Kartal Tibet'le şömine önünde konuşurken ve 'Yağmur Çiselerken'de (1967) kocası-Ekrem Bora'nın garsoniyerine giderken; Celal'le evlenip evden ayrıldıkları sahnedeki mantoyu 'Gül Ağacı'nda (1967) sonlara doğru giyiyordu.

Filmdeki melodiler.

Fausto Papetti'nin '8a Raccolta' albümündeki (1968) 'Febre Nera' (Fausto Papetti) Jenerikten önce bir buçuk dakikada.

Werner Müller Orkestrası'nın 'Gypsy' uzunçalarındaki (1965) 'Gypsy Love (Zigeunerliebe)' (1910) (Franz Lehár) Jenerik dâhil 15 sahnede.

Percy Faith Orkestrası'nın 'American Serenade' 33'lüğündeki (1963) 'Beautiful Ohio' (1918) (Ballard MacDonald / Mary Earl) Filmin başında, İlhan, evlendiği gece anılarını yazarken. 'Autumn in New York' (1934) (Vernon Duke) Reşit Bey, Celal'e "Senden başka kimseye emanet edemem O'nu (Emel'i). Sevda ile hiç karşılaşmadılar. Kendi yaşında bir üvey anayla nasıl geçineceğini Allah bilir" derken.puh087g

Los Hermanos Rigual topluluğunun 'Chitarra Amore Mio' albümündeki 'Tenderly' (1946) (Walter Gross / Jack Lawrence) 2 sahnede (Sevda, doktor nişanlısı ile dans ederken; Celal ile ikinci kez dans eden İlhan "Biricik sevgilim, canım! O anda ne kadar çaresiz, ne kadar bahtsız olduğumu bir an olsun düşünebildin mi acaba" diye düşünürken).

'Un Homme Et Une Femme'daki (1966) (Francis Lai) 'Plus Fort Que Nous' Sevda "Ee, görelim bakalım şu göz kamaştıran koca namzedini" derken. Aykut Sporel'in Türkçe sözleriyle Corinne Noel'den dinlemiştik (1967); 'Sevgi Denen Şey Çok Ulu'.

'Caminito' (1926) (Juan de Dios Filiberto) / Gabino Coria Peñeloza) İlhan ve Celal'in birinci dansı sırasında. Sevda kıskançlıkla Onları seyrediyor.

The New Vaudeville Band'den 'Winchester Cathedral' (1966) (Geoff Stephens) Sevda gazinoda Celal'e (İlhan için) "Kendisine acındırmayı iyi bilir. Öksüzlük, sığıntılık edebiyatı yapmadan edemez" derken.

Fausto Papetti'nin 'I Remember N. 2' uzunçalarındaki (1965) 'Harlem Notturno' (1939) (Earle Hagen) 2 sahnede (Sevda ve Celal dans ederken; Emel "İçki yok mu içki" derken).

'Arabesque'deki (1966) (Henry Mancini) 'Aquarium Scene' Sinir krizi geçiren Sevda, Doktor Feridun Çölgeçen tarafından muayene edilirken.

'The Sandpiper'daki (1965) (Johnny Mandel / Paul Francis Webster) 'The Shadow of Your Smile' 3 sahnede (Emel, Avrupa'dan döndüğünde; Reşit, Celal'e "İlhan'a söylerim seni buraya yerleştirir" dedikten sonra; Emel "Hayatımda İlhan'ın bu gece yaptığı fedakârlığı hiçbir zaman yapamazdım ben" derken). Bu melodiyi Suna Artun Poyraz, Emin Fındıkoğlu Orkestrası eşliğinde (Nisan, 1968); Zümrüt, Aldo Pagani Orkestrası eşliğinde (1969) plak yapmışlardı; 'Yanımdaki Gölgen' (Türkçe sözler Aykut Sporel).

'La Boheme' (1965) (Jacques Plante / Charles Aznavour) Emel, aşağıda Celal ile konuşurken, Sevda yukarı katta kıskançlık içinde kıvranıyor. Özdemir Erdoğan, kendi orkestrası eşliğinde Türkçe sözlerle yorumlamıştı (1969); 'Ayrılık Şarkısı'.

Herb Alpert and Tijuana Brass'ın 'What Now My Love' albümündeki (1966) 'If I Were a Rich Man' (1964) (Sheldon Harnick / Jerry Bock) Sevda, sinirli bir şekilde "kusura bakmayın başım çatlıyor ağrıdan" derken. Ama Çolpan İlhan bu sırada Louis Armstrong'un bir uzunçalarına bakıyordu.

'Laura' (1945) (David Raksin / Johnny Mercer) Emel ve Celal'in dansı sırasında.

'Doctor Zhivago'daki (1966) (Maurice Jarre) "Lara's Theme" 2 sahnede (Celal, İlhan'a yüzük hediye ederken; "O temiz aşkına layık olmak için canımı bile vermeye hazırım derken).

'Elmer Gantry'deki (1960) (André Previn) 'Main Title' 2 sahnede (Celal'in kovduğu Sevda, evden koşarak giderken. Bu sırada Emel, dışarıda, olanları görüyor; Reşit Bey'in baskını sırasında Sevda kaçarken).

'The Magnificent Seven'daki (1960) (Elmer Bernstein) "Calvera's Return" 4 sahnede (Celal, Sevda'ya bir ters bir düz tokat atarken; Sevda, şoföre mektup verip "Kimsenin haberi olmayacak, anlaşıldı mı" dedikten sonra; Celal, Sevda ile buluşmak için geldiğinde; Emel, babasına "Sevda'nın annesinin eviymiş. Adresi bilirsin herhalde" derken).

İlhan'ı Nevin Akkaya; Celal'i Sadettin Erbil; Reşit Bey'i Süha Doğan; Sevda'yı Çolpan İlhan; Emel'i Alev Koral seslendirmiş.

Celal, Sevda'yı; Reşit Bey, Emel'i; Vildan Hanım da İlhan'ı tokatlamıştı. Dayak yemeyen kadın kahraman yok filmde.

Reşit Bey-Muzaffer Tema; Doktor-Feridun Çölgeçen; Sevda'nın ikinci nişanlısı Hüseyin Zan; İlhan'ın amcası Yılmaz Kurt; Gazinodaki Ali Ekdal; Vildan Hanım-Nezihe Güler; Binicilik ve okçuluk sahneleri; Yeşilköy; Siyah beyaz görüntüler çok güzeldi.

Romandan bir alıntı (sf. 8); "Kalbi çiğnenen her kadın bedbin ve küskündür."

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)