“Ben ‘Hak’tan yanayım yavrum… Kız bayağı iyi dans etti.” Turgut, Fatma’nın dansını beğenmeyen Ayla’ya söylüyor bunları. Kendi hatalarımızı/kötülüklerimizi ne çabuk unuturuz!
02 Nisan 2015

"Ben 'Hak'tan yanayım yavrum... Kız bayağı iyi dans etti." Turgut, Fatma'nın dansını beğenmeyen Ayla'ya söylüyor bunları. Kendi hatalarımızı/kötülüklerimizi ne çabuk unuturuz! Yıllarca önce dayıoğlunun mirasına konmak için çocuğunu kaçıracak adamlar bulmuş; Yangın sırasında anne baba (belki Doktor-Muammer Gözalan ve yardımcısı Talia Salta da) ölmüş; İkizlerin birini 'insanı az kurdu bol' ağaçlığa bıraktırmış. Bunları anımsamıyor ama göbek dansı konusunda 'Hak'tan yana! Bir başka sahnede 'yetişmesindeki yardımları için teşekkür eden' Ayla'ya "Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı. Üstelik ben yabancı mıyım, senin dayınım" diyerek gözlerimizi yaşartmıştı!

'Avare Kız', 66 sonbaharında çekilip, '20 Şubat 1967' Pazartesi günü (Beyoğlu) 'İnci', (Beyoğlu) 'Lâle', (Kadıköy) 'Özen' sinemalarında gösterime girmiş. 73 dakikalık filmde şarkı, türkü, kanto ve göbek dansı 13 dakika tutuyor. Tilki Recep ve arkadaşlarının eve girişleri 5. ve 7. dakikalarda aynı görüntülerle, 10'ar saniye verilmiş.

Filmin başlangıcı çok çarpıcı. Kovboy şapkasını duvardaki çiviye asan Turgut "Selamünaleyküm. Tanırsınız beni..." diyor. Bize söylediğini zannettik meğer meyhanedeki arkadaşlarıyla konuşuyormuş. "Doğanoğlu ailesindenim. Adalet, kibarlık ve servetten yana sülalem kadar talihli değilim." Kararını vermiş, talihin bağışlamadığını bileğinin gücü ve saygıdeğer arkadaşları Tilki Recep, Hakkı Haktan, Zeki Tüney'in yardımıyla halledip servete konacak.

Dayızadesi Hayri, 'ailenin namını, şanını sürdürecek, servetini düşmanlardan koruyacak bir evladı olsun' diye yıllarca beklemiş. Servet iyi bir şeydir ama insana daima düşman kazandırır. Değil yabancılar aynı kanı taşıyanlar bile düşman olurlar çoğu zaman.

Bu akşam karısı Rezzan'ın doğum yapması an meselesi. Turgut da heyecanlı. Ancak bu heyecan biraz farklı. Çocuğu, adamlarına kaçırtıp 'milyarlara çöreklenecek'.

Sonunda Doktor-Muammer Gözalan müjdeyi verir. Doğum olmuş ancak bebek beklendiği gibi oğlan değil, kız! Üstelik ikiz ve birbirlerine yapışık. Bel kemikleri arasında bir kordon olduğunu söylüyor. "Keserek Onları ayırmak mümkün. Fakat ameliyat sonunda yaşayacaklarını garanti veremem. Bence %5 bir ihtimal bu." Hayri, bunu dinleyecek durumda değil. Ne yapıp edip çocukları birbirinden ayırmasını istiyor doktordan. Hiç değilse biri yaşamalıymış! "Kız da olsa ismimi yürütecek bir kuvvete, bir varlığa ihtiyacım var."55YAERERU

Cerrahi işlem başarılı olur. Neşterin ayırdığı yavrular, biraz sonra Turgut'un planı ile daha da ayrılacaktır.

Tilki Recep, evi basıp çocukları kaçırır. Çıkan yangında Hayri ve Rezzan ölünce, tüm miras hayattaki tek akrabaları olması sıfatıyla 'dayızadeye' kalıyor.

Çocukların 'iki' olması da sorun değil, bir tanesi yetermiş Turgut'a. Diğer bebek için "Buraları, insanı az kurdu bol yerlerdir. İcabına bakarsın" diyor adamı Tilki'ye. Oysa Recep belki dolandırır, çalar, şantaj ve yankesiciliğe kadar her çeşit işi yapar ama vicdanlıdır. Değil bir bebeği öldürmek karınca bile ezmez.

Çocuğu bir ağaç dibine bırakır. Hemen oracıkta Şen Tiyatro Topluluğu, turne dönüşü otobüs tamiri için tamir vermişti. Avni Baba, eşi Saadet, Tosun ve Gamsız "Hangi taş yürekli bıraktı seni buraya... Cami kapısına, durağa, çocuk bırakıldığını duymuştum ama böyle kuş uçmaz kervan geçmez yere yeni doğmuş bir bebeği bırakmak için insan vicdanının küflenmiş olması lazım" diye söyleniyorlar.

Saadet'in çocuğu yok. İçinden geçenler gözlerine yansımış. Avni Baba "Yüzünden ayna gibi okunuyor karıcığım. Alalım elbet. Yaratan Allah, rızkını da verir kısmetini de" diyor. Adını Fatma koyarlar. (Saadet'in rahmetli annesininmiş).

18 yıl sonra. Diğer bebek Ayla, bir hanımefendi, bir kraliçe gibi yetiştirilmiş. 'Talihi, talih bakımından gıcır'. Şarkıcılığı da var. Gazinocu Ekrem'le romantik ilişki içinde. Fatma ise hayatın acı ve tatlı taraflarını öğrendiği çadır tiyatrosunda Roman havaları söyleyip göbek atıyor. O'nun da (karşılık vermediği) bir âşığı var; Klarnetçi Ahmet. Oysa genç kızın kalbi başkasına ait. Hem de tanımadığı, uzun boylu, geniş omuzlu yakışıklı çok yakışıklı birine! Her gece rüyasında görüyormuş!

Bu sırada Recep tekrar piyasaya çıkar. İstanbul'a gelmiş. Geçmişte yaptıkları için tekrar para koparacak. (Şantajcı olmadığını söylüyordu. Ancak şimdi yaptığı tek şey bu. Filmin bu sahnedeki montajı da hatalı. Yıllar sonra değil çocuklar kundaktayken gelir İstanbul'a). "Keyfime değil iş için gidiyorum. Bize tonla para getirecek bir iş. Seni altınlara, ipeklere boğacağım dönüşümde" diyor gözyaşları içindeki karısına. (Dönüşü bir tabutta olacaktır).

İlk ziyaret Turgut'a. 18 yıl önceki işin faizini istiyor. "10 bin liraCIK." Sonra Avni Baba'ya. Tarife aynı; "10 bin liraCIK." Yoksa Fatma'ya 'terk edilmiş bir kız' olduğunu söylermiş. Turgut neyse de Avni, tiyatroyu satmak zorunda kalır bu 'eskiden kalmış borç' için.W64URUTSR

Fatma da ailesine yardım amacıyla sokak sokak, kahve kahve, meyhane meyhane dans etmeye başlar. Gamsız ve Tosun da çalgıcı.

Bir gece, yolları Ekrem'in pavyonuna düşer. "Burası Sulukule değil. Gazinomun havasını bozamam" diye kovacaktı ekibimizi. Ayla'nın ısrarıyla yumuşar. Gözgöze geldiklerinde Fatma sarsılıyor. Rüyalarındaki erkek karşısında çünkü. Tıpa tıp aynı.

Sonrası 'Pygmalion/Sürtük' gibi. Dansını beğendiği genç kızı bir yıldız yapmak ister gazinocumuz.

Yürüme, konuşma dersleri. Çeşit çeşit elbiseler. (Meşhur yıldızlar, bir elbiseyi ikinci defa giymezlermiş). 20 çift pabuç. Renkli ışıklar, göz alıcı ve normalin 4 misli afişler, müziğe 3 keman, iki klarnet ile takviye. Darbukaya, Kara Kazım'ın kontratla bağlanması. Sahnede bir Sulukule dilberi, özel hayatında bir hanımefendi olacak.

Ayla kıskanmış. "Bunca ihtimamla sokaktan ağaç kesip getirsen yıldız olur" diyor.

Fatma, başkasının (üstelik kardeşinin) erkeğine el uzatacak biri değil. Çekiliverir aralarından.

Artık tek yakını içki, tek dostu yalnızlık. Bir dolu kadehe bakarmış bundan sonra neşesi.

Filmin bitişi de çarpıcı. Meyhaneci Apostol, 'SON' yazılı bir bardağa şarap dolduruyor.

'Avare Kız'daki melodiler.

'Shake Hands With the Devil'daki (1959) (Willam Alwyn) 'Trouble' 4 sahnede (Hayri "Doğum gecikti. Meraklanmaya başladım" derken; Doktor-Muammer Gözalan, başarı ihtimali %5 olan tehlikeli ameliyat için "Senle bir doktor olarak değil bir dostun olarak konuşuyorum" derken; Fatma, Ayla'nın kardeşi olduğunu öğrendiğinde; Ayla, Fatma'nın kardeşi olduğunu öğrendiğinde). 'Rescue at Garda Depot' 5 sahnede (Recep, adamlarıyla köşke girerken; Çocuklar, fırtınadan korkunca; Ayla ve Fatma, gazinoda göz göze gelince; Turgut, Recep'e ateş ederken; Recep aynı şekilde karşılık verirken). 'Dublin 1921' Dadı, Ayla'ya "Merak etme, ben yanındayım. Korkacak bir şey yok" derken. 'Professor Sean' Gazinocu Memduh, süklüm püklüm, Fatma'nın mahallesinden giderken. "Doğduğum yer için böyle konuşursa ağzının payını alır" diyor genç kız.

'Arcana' (1927) (Edgard Varése) 3 sahnede (Tilki Recep, arkadaşları ile baskın yapacakları köşke geldiğinde; Elektriği kesip "Bu iş tamam. İçerdekiler fırtına yüzünden sanıp şüphelenmezler" derken; Şen Tiyatro Topluluğu, bir ağacın altında bebek buldukları mola sonrasında yola koyulurken).

'Major Dundee'deki (1965) (Daniele Amfitheatrof) 'The Escape/Lt. Graham-Artillery' Köşkte yangın çıktığında.

'Fındık Kurdu (Boyum Kısa Aklım Çoktur)' (Kanto-Enstrümantal) Fatma'nın sahnedeki ilk dansında.

Fausto Papetti'nin '6a Raccolta' albümündeki (1965) 'Eclisse' (1962) [Giovanni Fusco / Michelangelo Antonioni (Ammonio)] 2 sahnede (Ayla, yaş günü pastasındaki mumları söndürürken; Turgut, Recep'e "Hayır, uyduruyorsun. Bu dansöz, kardeşi olamaz Ayla'nın. O öldü, sen öldürdün" derken). 'More' (1962) (Riz Ortolani / Nino Oliviero) Ayla ile Ekrem'in ilk dansında. 'Broken Promises' (1961) (John Schachtel) 2 sahnede (Ayla, şarkısını söyledikten sonra Ekrem'in yanına geldiğinde; İkinci danslarında).

Fausto Papetti'nin '3 a Raccolta' uzunçalarındaki (1962) 'Cercami' (1961) (Enrico Polito / Silvana Simoni) Ayla, yaş gününde Ekrem ile konuşurken.

Joyce Hatto'nun 'Music From the Films' 33'lüğündeki (1963) 'Legend of the Glass Mountain' (1949) (Nino Rota) 3 sahnede (Gazinocu Memduh, arabasıyla Fatma'nın mahallesine geldiğinde; Avni Baba, 'tiyatroyu satmak istediğini' söylerken; Fatma'ya "Ben... Ben senin baban değilim yavrum" derken).SJADJTARJTR

'Klarnet ile Tempolu Uşşak Taksim' Ahmet, Fatmaların bahçesindeyken.

Franck Pourcel'in 'Amour, Danse et Violons Vol. 23' albümündeki (1965) 'Amour, Excuse Moi (Amore Scusami)' (1964) (Vito Pallavicini / Gino Mescoli) 3 sahnede (Ekrem, Fatma'ya "Peki git, git ama ben bir şeyi aklıma koydum mu olur o iş" derken; Genç kızın mahallesine geldiğinde; Fatma, Ekrem'e "Gideceğim! Hiçbir kuvvet tutamaz beni burda" derken). 'La Playa' (1964) (Georges Joseph Van Wetter / Pierre Barouh 4 sahnede (Fatma, Ayla'ya "Sizi ilk gördüğümde bir burukluk oldu kalbimde. O ana kadar duymadığım çok garip, ılık, sıcak bir his duydum" derken; Ahmet, Fatma'ya babasının hasta olduğunu söylerken; Ekrem "Bir insanın göstermek istediği yakınlığa böyle mi cevap verilir Ayla" derken; Filmin sonuna doğru Ayla, Fatma ile konuşmaya geldiğinde).

'Mondo Cane'deki (1962) (Riz Ortolani / Nino Oliviero) 'Il Purgatorio (Pergatory)' 2 sahnede (Ekrem ve Fatma, alışveriş yaparken; Yürüme derslerinde).

Horst Wende and His Orchestra'nın 'Oriental Caravan' uzunçalarındaki (1957) 'She Walks Gracefully' Fatma'nın, Ekrem'in gazinosundaki ikinci dansı. [Bu melodi Ron Goodwin'in 'Music For an Arabian Night' 33'lüğünde (1959) 'Arab Feast' adıyla yer alıyor].

'Hicazkâr Makamında Kanun Taksimi' Fatma, meyhanede "Artık tek yakınım içki, tek dostum da yalnızlık" derken.

'Taras Bulba'daki (1962) (Franz Waxman) 'The Battle of Dubno & Finale' (10.52 sonrası) Film biterken.

'Avare Kız'daki şarkı, türkü, kanto ve roman havası.

'Osman Aga' (Rumeli Türküsü) (1 dakika 24 saniye) Avni Baba ve Saadet karşılıklı söylüyor; "Ne de güzel gerdanın var//Parlak gerdanlık ister, Osman Aga//**//Sabah olsun, alı alıvereyim//Sabahlara inanamam, Osman Aga//Sözlere inanamam, Osman Aga//**//Ne de güzel kolların var//Altın bilezik ister, Osman Aga//Eloğlusun güvenemem, Osman Aga."

'Pencereye Çık Sevgilim' (Kanto) 2 dakika Tosun ve Saadet 'düet' yapıyorlar; "Pencereye çık sevgilim//İşte geldim kapına//Ağlayarak, sızlayarak//Âşık oldum ben sana//**//Haydi ordan, pis zampara//Defol şurdan ahıra//Şu suratla âşık olmuş//Defol maymun, maskara//**//Niçin beni sevmiyorsun//Çirkin miyim bu kadar//Boyum posum tostoparlak//Kızlar böyle eş arar//**//Tebrik edin Efendiler//Hah hah hah//Hah hah ha//Hanımla biz barıştık//Hah hah hah//Hah hah ha."

'Fındık Kurdu (Boyum Kısa Aklım Çoktur)' (Kanto) (22 saniye) (Zafer Önen'in sesi ile) Tosun, Fatma'yı sahne için çalıştırırken; "Boyum kısa aklım çoktur//Benim bilmediğim yoktu//Bana derler Fındık (Mutfak) Kurdu//Çok âşıklar hapı yuttu."

'İçimde Nice Uzun Yılların Özlemi Var (Ağla Gitar)' (1966) (Avni Anıl / Ümit Yaşar Oğuzcan) (Nihâvend) (1 dakika 45 saniye) Ayla'dan dinlediğimiz ilk şarkı; "İçimde nice uzun yılların özlemi var//Bu gece efkârlıyım ağla gitar çal gitar//Bitmesin bu sarhoşluk sürsün sabaha kadar//Bu gece efkârlıyım ağla gitar çal gitar."

'Dol Kara Bakır Dol' (Roman Havası) (1 dakika 14 saniye) Yetişkin Fatma'nın ilk oryantal dansında; "Fistanını kim dikti//Yârim benden vazgeçti//Ne oldu aramızdan//Kara kedi mi geçti//**//Dol kara bakır dol//Dol kara bakır dol//**//Elindedir şişesi//İçimde kaldı hevesi//Ben yârimi çok severim//Ah, ciğerimin köşesi."

'Çatılmış Kaşlarınla Kime Düşman Gibisin' (1966) (Yusuf Nalkesen) (Hicâz) (1 dakika 10 saniye) Ayla'nın ikinci şarkısı; "Çatılmış kaşlarınla kime düşman gibisin//Gözünde yaşlarınla belli pişman gibisin//Nazar mı değdi bize düştük bu hale neden//Kaderimiz böyleymiş ayrıldık istemeden."

'Ne Dedim Sana Darıldın Bana (Marikam)' (Roman Havası) (1 dakika 47 saniye) Fatma, Ekrem'in gazinosunda ilk kez dans ederken; "Ne dedim sana darıldın bana//Üstündeki fistanı ben aldım sana//Ne dedim sana darıldın bana//Ayağındaki pabuçları ben aldım sana//Ne dedim sana darıldın bana//Belindeki kemeri ben aldım sana."

Turgut, filmin kötü adamı. 'Sırf zekâ'. Çocuğun doğumu ve kaçırılması sırasında 'dayızadesinin' yanında olduğundan kimse kendisinden şüphelenmeyecek. "Hergele, şeytanın kravat bağlamışı." Hayri ile konuşurken sessizlik olunca artık unutulmuş bir deyimi kullanıyor. "Şeytan geçti." Aldığı yanıt güvensizlik belirtisi. "Belki de geçmedi. Aramızda kaldı."

Tilki Recep de diğer 'kötü adam'. Leb demeden leblebiyi anlayanlardan. Silah çekmede, kundakçılıkta ve kasa hırsızlığında en birinci. Kılığı hafif, hafızası kuvvetli. Kumarda hep kaybediyor. Ama umursadığı yok. 'Yolsuz' kaldıkça dayanıyor 'para ağacı' Turgut'un kapısına. "Şansımla kaybettiğimi zekâmla kazanırım. Öyle tükenmez para kaynaklarım var ki kumar masalarında ömrü billah kaybetsem gene de vız gelir" diyecektir. İstanbul'da, Şen Tiyatro'yu arıyordu. Birisi "Başka topluluk istemez misiniz? Kadrosu daha zengin, kızları daha güzel" diye soruyor! Tiyatro sanatına ilgimiz 'kızların güzelliği' kadar. (Aziz Nesin'in 'Paratoner' adlı öyküsü geliyor aklımıza).UEUAEUER

Âşık olmak bir hastalıksa, evet, Klarnetçi Ahmet tedavisi güç bir hasta. Fatma ise inadına "Kim bu talihli kız" diye soruyor. "Gözlerime daha dikkatli bakarsan anlarsın. Görürsün kim olduğunu" karşılığını duymaz bile.

Fatma Girik, bu filmdeki koyu renk düğmeli pardösüyü 'Ana Hakkı Ödenmez'de (1968); Dans giysilerini 'Ben Bir Sokak Kadınıyım'da (1966) kullanmıştı. Kardeşine "Artık hiçbir şey kırdığınızı tamir edemez" dediği sahnede bir sinek iki kez Ajda Pekkan'ı rahatsız ediyor.

Ekrem filmde zor durumdaki kişi. İki kız kardeşi de seviyor. Sonra neler oldu bilemiyoruz. Fatma'ya olan ilgisi için "Bu sadece mesleki bir ilgi... O'na erkek olarak değil gazinocu olarak alaka gösterdim... Kendi namıma değil gazino için beğendim" diyor. Yine de sarılıp öpmekten alamaz kendini!

Ayla da "Kaldırım dansözü... Her şeyinden basitlik akan bir kız... Basit bir sokak kadını... Pencerelerden atılan 25 kuruşları kapmak için yerlere kapanan bir dilenci... Çingene bozuntusu... Kaldırım çiçeği" hakaretleri savuruyordu. Kardeş olduklarını anlayınca özür diler.

Tosun önceleri trompet ve klarnet çalıyor. Klarnetçi Ahmet aralarına katıldıktan sonra kemana geçer.

Şule Erhal, Fatma'nın; Nur Erkut, Ayla'nın çocukluklarını canlandırmış.

Fatma'yı Nevin Akkaya; Ayla'yı Handan Kadıoğlu; Ekrem'i Toron Karacaoğlu; Recep'i Agâh Hün; Turgut'u Muhip Arcıman; Avni'yi Pekcan Koşar; Tosun ve Zeki Tüney'i Zafer Önen; Saadet'i Nedret Güvenç; Doktor Muammer Gözalan'ı Erdoğan Esenboğa seslendirmiş.

Gazinocu Memduh'un '01 AY 266' plakalı 'şevrole' arabasını 'Tek Kurşun'da (1968) tekrar göreceğiz. Hayrilerin evi için Hafize Hanım'ın Yeniköy'deki villası kullanılmış. Avni Baba'nın evi 'Lekeli Melek'te  (1969) Selmalarındı.

Fatma-Fatma Girik; Ekrem-Ekrem Bora; Ayla-Ajda Pekkan; Turgut-Turgut Özatay ve adamları Tilki Recep-Reha Yurdakul, Zeki Tüney, Hakkı Haktan; Avni Baba-Nubar Terziyan ve karısı Saadet-Serpil Gül; Şen Tiyatro elemanları Tosun-Necdet Tosun, Gamsız- Necdet Yakın, Ahmet-Meral Sayın, Silvana Panpani, Sıdıka Duruer; Doktor- Muammer Gözalan ve yardımcısı Talia Salta; Uşak-Cevat Kurtuluş; Dadı-Dursune Şirin; Kâhya-Faik Coşkun; Hayri-Saltuk Kaplangı ve karısı Rezzan; Garson-Orhan Çoban; Tiyatro seyircisi Ali Demir; Fatmaların mahallesindeki sokak çeşmesi; Ekrem'in '34 HF 021' plakalı otomobili çok güzel.

'Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde' terk edilmiş bebeği bulduklarında Gamsız-Necdet Yakın'ın sözleri çok hoş; "Yavruyu çenesi düşük bir leylek taşıyormuş herhalde."     

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)