“İşte, Ali ile aranızdaki fark bu. O, çingene bile olsa, evinden adam kovdurmaz.” Sevda, ‘pısırık’ Eşref’e söylüyor bunları. Ama yaşam zıtlıklarla dolu. İstenmediğini anlayınca bu kez de kendisi Derbeder’e saldırır; “O kadar nazik misin? Bu inceliği ızgara, maşa satarken mi öğrendin?” Ali’nin yanıtı gecikmeyecektir; “Hayır, ayı oynatırken!”
08 Temmuz 2015

"İşte, Ali ile aranızdaki fark bu. O, çingene bile olsa, evinden adam kovdurmaz." Sevda, 'pısırık' Eşref'e söylüyor bunları. Ama yaşam zıtlıklarla dolu. İstenmediğini anlayınca bu kez de kendisi Derbeder'e saldırır; "O kadar nazik misin? Bu inceliği ızgara, maşa satarken mi öğrendin?" Ali'nin yanıtı gecikmeyecektir; "Hayır, ayı oynatırken!"

 

'Paprika'nın (1935) ('Paprika, Çingene Aşkı'-Nil Yayınevi-1963) (Çeviri Günseli Tunç) renkli Yeşilçam uyarlaması. Yazarı (40-50'li yılların ünlü Hollywood yıldızı) Erich von Stroheim, çok istemesine karşın kitabını film yapamamış. Yeşilçam'da ise 4 tane var; 'Papatya' (1956); 'Ateşli Çingene' (1969); 'Paprika, Çingene Aşkı' (1969); "Paprika, Gaddar'ın Aşkı" (1972). 'Ateşli Çingene', Temmuz-Ağustos aylarında çevrilip 27 Ekim 1969, Pazartesi günü (Şehzadebaşı) 'Gündeş', (Aksaray) 'Kısmet', (Kurtuluş) 'Yeni Atlas' sinemalarında gösterime girmiş. Jenerikte, birbirini takip eden 4 arabanın da sol arka tekerleri dönmüyor.

'Asırlarca ve asırlarca evvel' pırıl pırıl güneşli Ganj ırmağının denize döküldüğü yerden ta Avrupa içlerine bir Çingene yolculuğu başlamıştı. Kırbaç sesleri tencere tava tangırtılarına, köpek havlamaları at kişnemelerine, nal sesleri tekerlek gıcırtılarına, bebek haykırışları kadın kahkahalarına karışıyor. "Hindistan'ın bu haşarı çocukları, uğradıkları her yeri, oraya bağlanmaksızın derin bir muhabbetle sevmesini öğrenmiş." Zeytin karası gözler, kuzguni renkte pırıl pırıl saçlar, kıpkırmızı şehvetli dudaklar. Işıl ışıl kadınlar, küpeli erkekler. Perişan ama vahşi bir güzellik.

Ayı oynatıcısı Kör Salih'in çerisi de yollardaydı. Nazlı'nın doğurmak üzere olduğu, durmaları gerektiği haberi gelir. Her doğumda dursalar tekeri dönmez arabaların! Yol alırken doğuran çingene karısı bir O mu sanki! Üstelik 'doğurmak' değil 'doğurtmak' mühimmiş beyimiz için! Böyle bir faaliyetteydi o sırada! 'Hayvanların da yorgun olduğunu' duyunca bir mola verir çaresiz!

Çocuk ölü doğar malesef. Asırlık Falcı Nigar, duruma çözüm bulmakta gecikmez. Civardaki köşkten yeni doğmuş bir bebek 'yürütür'. (Bir kolye almayı da ihmal etmiyor, yadigâr olarak). Ertesi sabah 'kar gibi, gül gibi, çiçek gibi' bir kızın doğumunu müjdeliyor çeriye. (Salih'in tepkisi "Encikledi köpek" şeklinde).

Gelincik tarlası civarında oldukları için 'Gelincik' adı verilir bebeğe. 6-7 yaşlarındaki Derbeder Ali'nin bulduğu isim çok beğenilmiş. "Bu kızın hayatı ateşli, öfkesi alev gibi olacak. Gururu O'nu bırakmayacak" diyor Nigar Nine. Kıskançlık kalbini kemirecekmiş. (Kitaptaki 'biber tarlası' ve 'Paprika' adı kahramanımızın kişiliğine daha uygun. 'Gelincik' o duyguyu veremiyor).

Sonraki yıllarda Ali ile aşkı var. Birleşmeleri önündeki engel ise genç kızın kıskançlığı ve gururu. Delikanlı beste bile yapmış ama çilesi bitecek gibi değil. Kör Salih'le bıçak bıçağa kavga, kamçılanma, at hırsızlığı suçlamasıyla hapislik! Kelepçelenip götürülürken "Böylesi daha iyi oldu. Senden uzak olsun da varsın mahpushane olsun gideceğim yer" diyor. (Romanda, Jancsi'nin hapis yattığı süre 117. sayfada '6 ay'; 197. sayfada '1 sene' olarak belirtilmiş).

Tahliye sonrası, çeriye uğramadan İstanbul'a gider. Orda burda boğaz tokluğuna keman çalarken ses yıldızı Sevda Pekcan'ın dikkatini (iyi bir keman ve yakışıklı bir erkek olarak) çekiyor. Beraber çalışma (ve ardından 'evlilik') önerisi gelir. Artık Derbeder, meşhur kemancı, bestesi 'Gelincik' de en sevilen melodi.

Bu sırada çeride bazı değişiklikler var. Tek Göz Salih, zehirleyerek karısının ve Nazlı'nın ölümüne neden olur. Gelincik'e izdivaç teklifi için giderken "Hayır derse çekeceğin var elimden" demişti ayısına. Aynı gece hem 'hayır' yanıtı alır hem de 'tahtalı köyü boylar'. Kocaoğlan'a habire eziyet edip "Bir gün seni kesip rakıma meze yapacağım" diyordu. Kendi meze oldu rahmetli. (Paprika'nın annesi, Lila, çeri kraliçesi. Zoltan Gabor, başa geçmek için öldürüyor O'nu. Filmde zaten çeribaşı olması nedeniyle bu cinayet anlamsızlaşıyor).

Hasrete dayanamayan Gelincik, Ali'sini görmeye gider. Yorucu yolculuk bir at arabasıyla. Yine şanslı. Paprika, Budapeşte'ye varıncaya kadar 6 kişiyle (at arabalı köylü; Gar şefi; Tren kondüktörü; Çarkçı; Tahta bacaklı gemici; Tramvay biletcisi) ile yatmak zorunda kalmış ve 'uğradığı iğrenç taarruzların vücudunda bıraktığı izleri Tuna nehrinde yıkamıştı'.

Görüşemeden geri döner. Şarkıcı Sevda Pekcan'ın eski sevgilisi Eşref Hanzade de peşindeydi. Derbeder'i kıskandırmak için O'nunla evlenmeye bile kalkar.

Filmin sonu, romandan farklı. Hem gerçek babasını bulup hem de Derbederine kavuşuyor.

'Ateşli Çingene'deki melodiler.

'Gelincik' (Enstrumantal) (İsmet Nedim) 5 sahnede (Derbeder, sevdiği kıza dinletirken; Hapiste; Genç kız, yırttığı gazeteyi bir araya getirirken; Aylar sonra karşılaştıklarında; Nikahta).

'Çingeneler' (Enstrumantal) (İsmet Nedim) 5 sahnede (Nilüfer'le Ali için kavga ederken; Kahvedekilerin önünden salına salına geçerken; Kırbaçlanan Ali'nin sırtına merhem sürülürken; Eşref, Gelincik'e saldırırken; Genç kız, modern elbiselerle çeriye geldiğinde).

'Amanın Kelle Gel Beni Biraz Yelle' Derbeder ve arkadaşları (keman, klarinet, darbuka) İstanbul sokaklarında çalışırken.

'Son Mektup' (1967/68) (Nihavend) (Yıldırım Gürses) Ali, Beyoğlu'ndaki gazinoya geldiğinde.

'Samanyolu' (1967) (Acam Kürdî) (Metin Bükey / Teoman Alpay) Sevda Pekcan için çalarken.

'Mazi (Kalbimde Bir Yaradır)' (1928) (Necip Celal Andel / Necdet Rüştü Efe Tara) Eşref ve Gelincik'in sonuçlanmayacak nikahında.

Filmdeki şarkılar.

'Çingeneler' (İsmet Nedim) 3 sahnede Şükran Ay ve Esin Engin'in sesinden [Jenerikte (44 saniye); Ali, hapse götürüldükten sonra (22 saniye); Sonda (1 dakika 03 saniye)]. "Çingeneler masa yapıp satarlar//Güzel çocuklarla göbek atarlar//Dokuz kişi bir yatakta yatarlar//Ah Çingeneler, hiçbir şeye bir metelik vermezler//**//Şarkı söyler coşarlar."

'Aguş' (2 dakika 07 saniye) Çerideki ilk şarkı; "Tavuklar çöplükte eşinir//Aguşum kahvede düşünür//Aman Aguşum."

'Ölürüm Terk edemem Ey Gül-i Nevreste Seni' (Hüseynî Uzun Hava) (Tatyos Efendi) (1 dakika 19 saniye) Gelincik, uyuyan Ali'nin saçlarını okşarken; "Ölürüm terk edemem güzel gözlüm seni//Talihim ağlatıyor bari sen ağlatma beni//Yine düşman biliyorsun seni candan seveni//Talihim ağlatıyor bari sen ağlatma beni."

'Yitirmişim Ben Gülümü' (Mayıs, 1967) (Hüzzam) (Yusuf Nalkesen) (30 saniye) Ali, kamyon kasasında İstanbul'a giderken Esin Engin'in sesiyle söylüyor; "Yitirmişim ben gülümü//Uçurmuşum bülbülümü//Kim görmüş ki güldüğümü//Derbederim, derbederim//Unutulmakmış kaderim//Beni bu hallere koyan//Benden beter olsun derim." Bu şarkı, büyük olasılıkla içindeki 'derbederim' nakaratları için kullanıldı.

'Gelincik' (İsmet Nedim) (2 dakika 40 saniye) Sevda Pekcan, Şükran Ay'ın sesiyle söylüyor; "Gelincik, çılgın aşkım//Yanardağım, Gelincik//'Seviyorum' demedin ömründe bir kerecik//Şüphe dolu kalbimde bir sızısın incecik//'Seviyorum' demedin ömründe bir kerecik//**//Bu nasıl bilmecedir//Açıklasan olmaz mı//Daha mı çekeceğim//Bunca çektiğim az mı//**//Şüphe dolu kalbimde bir sızısın incecik//'Seviyorum' demedin ömründe bir kerecik."

Metin Erksan ve Türkan Şoray, 'Acı Hayat'tan 7 yıl sonra tekrar beraberler.

Show Tv'deki gösteriminde 'orospu', 'piç', 'piçoğlupiç', 'hayvan', 'pis çingene kaltağı', 'bela karıymışsın', 'şırfıntı', 'sürtük', 'sümsük', 'Allah belasını versin' sözcükleri ve Salih'in ayı oynatması, Eşref'in, Gelincik'e attığı 4 tokatın ikisi sansürlenmiş.

Çingenler, dünyanın en neşeli, en mesut fakat aynı zamanda en gamlı milleti. Hayatın tadını, gözleri nemli olmak şartıyla duyabilirlermiş ancak. 'Vazife' ve 'memleket' gibi kavramlar yok sözlüklerinde. Şarkıları ise hudutsuz bir hürriyet ve aşk dolu.

Kalaycılık, fal, muska. Bembeyaz dişler, kavruk yüz, kırmızılı beyazlı eteklik. Erkeklerde geniş paça pantolon, yer yer çatlamış, cilası kaçmış üç telli keman.

Kitapta Paprika'nın annesi Lila bir çingene, babası ise Macar Kontu. Bu nedenle sarı saçlı ve yeşil gözlü. Kont, bir Romanla evlenmek istediği için hakaret eden arkadaşı ile yaptığı düelloda ölür. Falcı Zsuzsa, Paprika için "Hayatını, ihtiraslar, kıskançlıklar dolduracak" demişti. Rogi Jancsi'nin de (Derbeder gibi) başına gelmedik kalmaz. 'Beş karılı, tek gözlü' Zoltan Gabor'un sağlam gözü hep Paprika'da! Eziyet ettiği ayısı Piszkos amacına ulaşmasına engel oluyor! Prenses Ilonka, kemancımızın Budapeşte'deki koruyucusuydu. Kardeşi Prens Estervari ise, Paprika'yı elde etmek için laf olsun diye yaptığı evlilik önerisi Kral'ın kulağına gidince gerçekten evlenmek zorunda kalır. Jancsi'nin cinayet işleyip sevdiği kızla kaçışının sonu yok. Jandarma ateşiyle yere serilen sevgililer bu dünyada kavuşamamışlardı. Paprika'nın 'ruhuna hâkim olan fırtına' dindiyse öbür tarafta belki! Bir paprika tarlasında doğmuştu, bir paprika tarlasında ölüyor genç kız.

Senaryoda Gelincik'in babası konusunda farklı şeyler söylenmiş. Mestan yeni öldüğünü söylerken, Kör Salih "Bu kız piç ama anası belli" diyor. Ali ise 'sokakta bulunmuş bir piç oğlu piçmiş'. Falcı Nigar'a göre Salih 'bir insan bile değil'.

Gelincik, güzel olduğu kadar hazırcevap da. "Kız Pembe, ne haber" diyen bıçkına, "İki pullu bir ilmühaber"; "Akşama neredesin, Cicim" diyene, "Ananın yanında"; "Mübarek kız değil, fotoğraf! Kim çekti dersin" diyene, "Allah Baba" yanıtlarını veriyor. Ali'nin de aşağı kalır yanı yok. "Hangi konservatuvardan mezunsunuz beyefendi" diye alay eden Eşref'i "Sokak konservatuvarından! Babamız bizi konservatuvarda okutacak kadar zengin değildi" sözleriyle susturur.

Çingene Çingene'yi soymaz, it iti ısırmazmış ama nasıl olduysa Kör Salih'in saatini çalmış Gelincik! Geri vermek de istemiyor. Ali'nin kuşağına (romanda Zancsi'nin 'torbasına') saklayıp '30 kırbaç' ceza almasına neden olur. (20'de bayılıyor delikanlı). Daha çok acı vermesi için sirkeye bulanmıştı kamçı. 'İçinin sızlayıp sızlamadığını' soran Derbeder'e "Niye sızlasın, dayağı yiyen sensin" karşılığını veriyor. (Haydan gelen huya gider! Kitaptaki Zoltan Gabor da kösteği Mohaç Belediye reisinden 'almıştı').

Sağ gözü kör olan Salih'in 'sol gözü' Gelincik'te! Evlenmek için '1000 papel' vermeye hazırmış. Çingene tarihinde var mı bu kadar para alan kız. Ama bizimki terslenir; "Git işine be! Bin papelin varsa kendine bir cam göz taktır daha iyi."

Kitaptaki birkaç çarpıcı cümle; "Alman'ın Fransız'dan nefret ettiği halde Fransız şarabını sevmesi gibi Macar asilzadesi de Çingeneden nefret ettiği halde Çingene musikisine bayılır (sf. 153)."  Para çalınır, sıkı sıkı saklanır, harcanmazmış. "Kendi ırkına mensup bütün insanlar gibi Paprika da mübadele usulüne alışmıştı (sf. 128)." Bu nedenle Budapeşte'ye giderken parası olduğu halde ödemeleri 'yatakta' yapıyor hep!

Polislerin elinden kurtuluş ise 'görev aşkı' sayesinde! Gelincik, Ali'nin çalıştığı 'Boğaziçi Kulüp'e; Paprika, Rogi Jancsi'nin çalıştığı 'Marcus Lokantası'na götürmelerini rica ettiklerinde İstanbul'daki trafik polisi Hakkı Kıvanç'tan "Elbette! Trafik sıkışık olmasa Boğaziçi'ne de götürürdüm ama bir dahaki gelişinde belki beraber gideriz"; Budapeşte'dekinden "Eğer nöbetçi olmasaydım seni oraya kadar götürürdüm. Önümüzdeki Pazartesi buluşabiliriz. O gün izinliyim. Ben, senin gibi sarışın kızları severim. Sen de muhakkak, benim gibi iri yarı erkeklerden hoşlanıyorsun" yanıtlarını alırlar.

Erkekler önce göğüs ve kalçalarına bakıyor. Büyük şehirde 'turfanda yemişler' para ediyor!

Romanlar, Pavlov'un 'koşullu öğrenme' kuramını çok önceden bulmuş. Ayı yavrusunu kızgın demir levhanın üzerine koyup keman (filmde 'tef') çalıyorlar. Zavallı hayvan yanan tırnaklarının acısıyla zıp zıp zıplıyor. Sonradan ayağının altında kızgın demir olmadan, yalnız keman sesiyle bile aynı hareketleri yapacaktır.

Hanzadelerin İstanbul'daki evi için Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısı; Çiftlik evleri için de Hafize Hanım'ın Yeniköy'deki köşkü kullanılmış. Osman Hanzade-Hulusi Kentmen'in '34 HD 753' plakalı arabasını 'Artık Sevmeyeceğim'den (1968); Gelincik'i çeriye getiren '34 AV 367' plakalı Opel'i 'Sevdiğim Adam'dan (1969) anımsıyoruz.

Derbeder'in çocukluğunu canlandıran Tunç Günbay, Altan Günbay'ın oğlu. 'Yunus Emre' (Recep Bilginer) (Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu) (Mart, 1985); 'Mariana Pineda' (Lorca) (İstanbul Devlet Tiyatrosu) (Eylül, 1987); 'Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz' (Aziz Nesin) (Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi) (Kasım, 1989); 'Sersem Kocanın Kurnaz Karısı' (Haldun Taner) (İstanbul Devlet Tiyatrosu) (Ekim, 1991); 'Kapıların Dışında' (Wolfgang Borchert) (Çeviri Behçet Necatigil) (İstanbul Devlet Tiyatrosu-AKM Oda Tiyatrosu) (Kasım, 1993); 'Yeşil Papağan Limited' (Mehmet Baydur) (İstanbul Devlet Tiyatrosu-Taksim Sahnesi) (Kasım, 1994); 'Çayhane' (Vern Sneider) (İstanbul Devlet Tiyatrosu) (Ekim, 2004) eserlerinde rol almış. Kasım, 1999'da İstanbul Devlet Tiyatrosu, Müdür Yardımcılığı'na getirilmişti.

'Get Hard'daki (2015) düzenbaz Martin-Craig T. Nelson, dişiyle tırnağıyla çabalayıp milyoner olduğunu söylüyor! İş hayatına atıldığında sadece ufak bir bilgisayarı varmış. Bir de muhterem babasının verdiği '8 milyon dolarcık'! Eşref Hanzade de böyle biri. Babası için "Ölse de kurtulsam şu heriften. Parası bana kalsa" diyenlerden. Bunu duyan Osman Bey, çalışıp adam olması için çiftliğe gönderir oğlunu. İstanbul'un gece hayatından sonra sürgün gibi bir şey! Marilyn Monroe mezarından çıksa görecek hali yok Eşrefcikin. Oysa eskiden güzel kızların kokusunu 10 kilometre öteden tazı gibi alırdı. Yine de Gelincik'i fark etmesi uzun sürmeyecektir!

Kitapta Falcı Zsuzsa'nın (Jancsi'yi geri getirecek) büyüsü (sf. 178-179); Paprika, gece yarısı ay tam tekerlek olduğunda mezarlığa gidecek. Anadan doğma soyunacak. Bülbülün konduğu dalı kırıp yeni kazılmış mezar toprağı dolu saksıya koyacak. Filmde Nigar Nine de gece yarısı mezarlığa gitmesini istemişti. Ama genç kız güpegündüz gidiyor.

Gelincik'i Nevin Akkaya; Ali'yi ve "Kalplerimizin kraliçesi, sevgili ses yıldızımız Sevda Pekcan hanımefendi için müessesemizin naçiz bir ikramı" diyen gazino görevlisini Sadettin Erbil; Salih'i Agâh Hün; Nigar'ı Bedia Muvahhit; Mestan'ı Timuçin Caymaz; Nilüfer'i Tijen Par; Hulusi Kentmen'i Kemal Ergüvenç; Kamil'i Mümtaz Ener; Eşref'i Zafer Önen; Hakkı Kıvanç'ı Özdemir Han; Sevda'nın annesini Mürüvvet Sim; Nazlı'yı Sacide Keskin; Arabacı-Ahmet Sert ve Tuhafiyeci-Haydar Karaer'i Fkri Çöze seslendirmiş.

Gelincik-Türkan Şoray; Derbeder Ali-Ediz Hun; Sağ gözü 'Moşe Dayan' tipi bantlı Kör Salih-Altan Günbay; Falcı Nigar-Bedia Muvahhit; Şarkıcı Sevda-Esin Gülsoy; Mestan-Ahmet Kostarika; Nilüfer-Oya Peri; Osman Hanzade-Hulusi Kentmen; Kamil Bey-Muammer Gözalan; Eşref-Zafer Önen; Tren biletcisi-Faik Coşkun; Arabacı-Ahmet Sert; Yüzbaşı-Hüseyin Güler; Gelincik'in annesi Nazlı-Sabahat Işık; Eşref'in arkadaşları Kudret Karadağ ve Ayton Sert; Polis-Hakkı Kıvanç; Garson-Yaşar Şener; Sevda'nın arkadaşı Mürüvvet Sim; Tuhafiyeci-Haydar Karaer; Kör Salih'in çerisi; İstanbul; '34 AD 435' plakalı belediye otobüsü; Polisle konuşurlarken önlerinden geçen '34 EV 781' plakalı taksi; Ali'nin keman çaldığı hapishane ve gazino; İ.B. Beyoğlu Evlenme Dairesi çok güzel.

 

Sevda; "Ne istediğini bilmeyen bir erkekten daha kötü âşık olamaz." Ancak 'ne istediğini bilmek' de Ali'yi canından bezdirecektir.

 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)