“Dere, akıp giden bir su. Akarsuya kimse sahip çıkamaz. Toprağa gelince, kim ekip biçerse O’nun malıdır.” Bir müddet İstanbul’da okumuş Yıldız. Sözlerinde, 60’ların etkisi seziliyor. Filmin sonunda buralara sahip olacaktır ama ‘ekip biçerek’ değil, Timur’la ‘evlenerek’!
23 Kasım 2016

"Dere, akıp giden bir su. Akarsuya kimse sahip çıkamaz. Toprağa gelince, kim ekip biçerse O'nun malıdır." Bir müddet İstanbul'da okumuş Yıldız. Sözlerinde, 60'ların etkisi seziliyor. Filmin sonunda buralara sahip olacaktır ama 'ekip biçerek' değil, Timur'la 'evlenerek'!

Leman Güren'in aynı adlı bir kitabı (1946-Bütün Kitabevi) var. Remzi A. Jöntürk'ün de kısa bir rolde göründüğü 'Göklerdeki Sevgili' için ilk düşünülen isimler; ["Rusya'dan Sevgilerle"yi (1963) anımsatır gibi] "Kıbrıs'tan Sevgilerle" ve 'Aşk için, Vatan için'. Mart-Nisan aylarında çekilmiş. İlk gösterimi Mayıs başlarında Ankara'da. İstanbul'da vizyona girmesi 16 Mayıs 1966, Pazartesi günü (Pangaltı) 'İnci', (Beyoğlu) 'Lüks', (Çarşıkapı) 'Şık', (Eyüp) 'Melek', (Bakırköy) 'Yeni' sinemalarında. Afişte Fatma Bilgen'in soyadı, Bilsen. Bandırma Hava Üssü'ndeki çekimler için iki ay beklenmiş. Cüneyt Arkın'ın İstiklal Savaşı gazisi babası Hacı Yakup da oradaydı. Filmdeki baba Ali Şen'le sıkı bir sohbete tutuşmuşlar.

Hava Avcı Pilot Teğmen Timur Karaşah, atletik, 'çakı' gibi bir genç. Biraz şımarık. Diyarbakır'dan, izinli olarak Bandırma'ya gelmiş. 6. Hava Üssü'ndeki uçak gösterilerine katılacak. Babası, Veysel Bey, buranın zenginlerinden. 'İyi Günler' adlı bir mağazanın sahibi. (Yıldız, vitrinini seyretmeye bayılırdı). Dede Emir Bey de varsıl bir çiftçiymiş rahmetli. Anne Piraye Hanım, kimseleri beğenmeyen, azametli biri. 'Köylü' diye Yıldız'ı, aylarca oğlundan ayıracaktır.

Genç kız, 'alnının teriyle ekmeğini kazanan' bir çömlekçinin kızı. Alıngan, duygulu, iyi yürekli olduğu kadar da güzel. Anacığı ölünce üniversite tahsilini bırakıp ailesinin yardımına, Üvezcik köyüne 'koşmuş'. İki kız kardeşi var; Emel ve Ayşe. Babası, Tahir Çömlekçioğlu "Zavallı yavrucak, bizim derdimize düşüp kendi gençliğini unuttu. Hepimiz O'nun eline bakıyoruz sanki" diyor. Astsubay Veli, kendisiyle evlenmek için çırpınırken, büyüyüp serpilmeye başlayan Emel de Veli'ye tutkun.

Timur'un bir merakı da avcılık. Bir gün, koruda, Yıldız ile karşılaşır. Sefertasıyla, babasına yemek götürüyormuş. Kucaklayıp dereyi geçmesine yardım ederken iyice yakınlaşırlar.

e56duyu

Genç kızı, Veli getirmişti gösterilere. Dönüşü Timur'un motosikleti ile! Fırtınaya yakalanınca bir mağaraya sığınırlar. Birbirlerinin olmuşlar. "Bir komşu kızı vardı. O'nun, ay ışığında evden çıktığını ve bir delikanlıyla elele dolaştığını görürdüm. Günün birinde bana açıldı. İstanbul'daydım o zaman. Her şeyi öğrendiğimde ağlamak istedim. Bir daha O'nunla arkadaşlık etmedim. Bana, çökmüş, birdenbire yaşlanmış gibi geldi. İşte şimdi ben de O'nun gibiyim. İçimde bir şeylerin yıkıldığını, mahvolduğumu hissediyorum. Ben artık ben değilim, başka biriyim. Sizi seven, sizin olmuş biriyim."

Timur da 'bu oyuna gönül eğlendirmek için başlamışken', şimdi âşık. Tam o gece, gizli bir görevle, haber veremeden gitmek zorunda kalıyor. Yıldız'a yazdığı mektubu Piraye Hanım yırtacaktır. Sonraki bir telefonda, bir garsonla evlendiğini söyler. Oğluna, servetleri dillere destan, Hacı Bademlerin kızını istiyordu çünkü.

Ümitsizliğe düşün kahramanımız, Kıbrıs'taki mücahitlere katılır. Destanlaşan adı, 'Karaşah'.

Burada Yıldız'ın hamileliği; Piraye Hanım tarafından ("Oğlum, 5 dakika kollarının arasına almışsa, şeref vermiş demektir" sözleriyle) terslenmesi; Halasının yanına gönderilmesi; Çocuğuna Timur adını vermesi yaşanırken orada şiddetli çarpışmalar, kan, gözyaşı; 'Biricik müttefikimizin' çıkarma yapmanızı engellemesi vardı.

Kıbrıs meselemiz değil ama Yıldız ve Timur'un ilişkisi mutlu sonla bitiyor. "Mutluluk ve barış, sevgi ile kurulacak... Günün birinde."

'Göklerdeki Sevgili'nin melodileri.

Jenerikte; 'Historia De Un Amor' (1956) (Carlos Eleta Almaran), 'Kayadan İndir Beni', 'Burçak Tarlası'.

'Clebanoff Suas Cordas & Percussáo' albümündeki 'My Shawl' (1945) (Xavier Cugat) 3 sahnede (Dere yakınlarında Yıldız ve Timur karşılaştığında; Barajda, birbirlerine doğru yürürken; Tahir, Veli'ye "Böyle çocuklara ne denir, bilir misin sen" dedikten sonra). 'Golden Earrings' (1947) (Victor Young) 3 sahnede (Timur, mağarada sevgisini söylerken; Piraye Hanım, korulukta, Yıldız'ın yanından ayrılırken; Oğlunun öldüğünü öğrendiğinde). 'Orchid In The Moonlight' (1933) (Vincent Youmans) Veli, Tahir'e "Sizin yerinizde olsam hemen O'nu görmeye gider ve konuşurum" dedikten sonra.

7ııtdyıdty

'Fascinating Rhythm' (1924) (George Gershwin) 2 sahnede (Timur, Yıldız'ı kucağına alarak dereyi geçirirken; Geri dönerlerken).

'Story Of A Starry Night' (1940) (Mann Curtis / Al Hofmann) [Si minör 6. Numaralı (Pathétique) Senfoni'nin (1893) (Pyotr Ilyich Tchaikovsky) bir uyarlaması] 3 sahnede (Yağmurdan korundukları mağarada, yan yana yatarlarken; Timur, motorla yurda dönerken; Nikâhın başlarında).

Gitar Konçertosu'ndaki (1939) (Joaquin Rodrigo) 'Adagio' Mağarada, birbirlerinin olduktan sonra konuşurlarken.

'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) 'The Dog Attacks' 5 sahnede (Kıbrıs'a gitmeden önce bavuluna tabanca koyarken; Annesiyle konuşurken; EOKA'cıların kurşunuyla yaralandığında; Nikâh salonuna koşa koşa geldiğinde; Nikâh memuru, Yıldız'a kararını sorarken). "You're Not Margaret" 3 sahnede (EOKA'cıyı bıçaklarken; El bombası atarken; Bir genç kızı saldırganlardan kurtarırken). 'Main Title' 2 sahnede (Kara Yorgi'yi bıçaklarken; Kafasını keserken). "Maggie's Murder" (1.35 - 1.41 arası) 2 sahnede (Kara Yorgi'nin evine baskın yaptığında; Teslim olmadan önce el bombası atarken). 'End Title' teslim olurken. 'The Morgue' Sorguya çekileceği emri geldiğinde.

'Goldfinger'daki (1964) (John Barry) 'Teasing The Korean' 2 sahnede (Piraye Hanım "Bana güvenebilirsin oğlum. Hele sen sağlıcakla git gel, gerisi kolay" derken; Timur, Pınarcık köyünün işgal edildiğini öğrendiğinde). 'Golden Girl' (0.04-İki kez) Antalya'daki telefondan sonra Kıbrıs'a gitmeye karar verince.

'The Alamo'daki (1960) (Dimitri Tiomkin) 'Raid For Cattle' 3 sahnede (Kıbrıs olayları, Hürriyet Gazetesi eşliğinde verilirken; Timur, bir Türk çocuğuna ateş etmek isteyen saldırganı döverken; Takla atıp ateş ederken).

'The Pink Panther'deki (1963) (Henri Mancini) 'The Pink Panther Theme' 2 sahnede (Elleri arkadan bağlı, sorgulanmak üzere götürülürken; Durdu Dayı, EOKA'lıyı tüfekle vururken). 'The Lonely Princess' (1.12 sonrası) Çocuk Hasan, Durdu Reis'e Kara Yorgi'nin izini bulduğunu haber verirken.

'Passacaglia' (1692) (Conte Ludovico Roncalli) 4 sahnede (Telefonda, annesinden, Yıldız'ın evlendiğini duyunca; Yıldız, Veli'ye, 'bir zaman sonra anne olacağını' söylerken; Hamile olduğunu, babasına söylediğinde; Piraye Hanım, itirafını yaparken).

'Mondo Cane'deki (1962) (Riz Ortolani / Nino Oliviero) "The Damn Island / L'isola Maledetta" Yıldız, İzmit'e gitmek üzere babasından ayrılırken.

'Exodus'taki (1960) (Ernest Gould) 'Ari' 2 sahnede (Kıbrıslı Türkler, idam edilip kurşunlanırken; Filmin sonuna doğru, kayalıklardaki mücadelede).

'Alfred Hitckcock Presents Music To Be Murdered By'daki (1958) 'Music To Be Murdered By' (Jeff Alexander) Timur, yolda pipo gördüğünde.

'The Grand Canyon Suite'deki (1931) (Ferde Grofe) 'II. The Painted Desert' Yaralı Timur kendine gelirken.

'Le Meurtrier'deki (1963) (René Cloérec) 'Prologue' Cengiz Topel'in şehit olduğunu öğrendiğinde.

6urtutfujtf

Filmdeki şarkı ve ninni.

'Wilma Goich'in söylediği 'Ho Capito Che Ti Amo' (1964) (Luigi Tenco) (1 dakika 45 saniye) Timur, barajda Yıldız'ı beklerken. [Semiramis Pekkan, Ülkü Aker'in sözleriyle plak yapmıştı; 'O Karanlık Gecelerde' (1971)].

'Ninni' (25 saniye) Yıldız, ütü yaparken söylüyor. "Annem annem, babam yok mu//Nerde kaldı gelmedi//Gözlerimden akan yaşı//El uzatıp silmedi."

Jenerikteki 'Burçak Tarlası', Tülay German'ı anımsatıyor. Bir dinletisinde, 'rahatsızlığı nedeniyle, üç şarkı eksik söyledi' diye dinleyicilere paralarının bir kısmını geri veren Erdem Buri'yi ve 'bir gün bile ayrı kalamaz oldukları sevgilerini'.

Hayatı çalışmakla geçen yoksul çömlekçi rolündeki (takma kaşlı, bıyıklı) Ulvi Uraz. Camları kırık dükkânı, saksı ve çömlek yaptığı döner sehpası unutulmuyor. Kızı sayesinde,  şehirli adetlerine, doğum günü kutlamalarına alışıyor. (Ne de olsa İstanbul görmüş Yıldız. Gazete, hatta 'gâvurca kitaplar' okur). 'Kızının durumu ve yakında doğacak çocuğunu' çok zarif bir biçimde anlatır Veysel Beylere. "Yolda bir cüzdan bulmak gibi bir şey bu. Namuslu bir insan bu cüzdanı ne yapar, gider sahibine teslim eder, öyle değil mi? Ben de O'nu asıl sahibine teslim etmeye geldim işte!"

Emel'e davranışları çok sert. "Sen karışma... Sus be... Çeneni kıs... Hınzır kız... Suratına tokadı yemeden çık git hadi"den başka lafını duymadık. Ayrıca bakışlarıyla azarlamalar, ittirmeler. Sinemadaki ilk rolündeki gencecik Figen Han ('Karahan'), usta oyuncular karşısında çok başarılı. Sevdiği Veli'ye kavuşamayacağını zannedip küçük kardeşi ile dertleşiyor. "İnsan olmak çok kötü Ayşecik. Hele bir de sevince. Sevgilin göz göre göre elinden gidince daha da kötü oluyor dünya."

Piraye Hanım, oğlunun hava gösterileri yapmasından şikâyetçi. "Asker misin, cambaz mı?" Ölümle oynamaya, anasının yüreğini hoplatmaya ne lüzum varmış. Gösteriler sırasında 'kalp için damla, heyecan için şurup, mide bulantısına hap, tansiyon için kaşe, titremelere karşı kapsül' hazırdı. Oysa yeryüzü daha mı tehlikesiz. 'Açlıktan açıklıktan, ufak ihmaller yüzünden yüzlerce insan ölüyor her gün'. Ayrıca vatanın selameti için göze alıyor bu tehlikeyi Timur. Piraye Hanım zengin yaşamış bir insan. Bu tür duyguları anlayamaz. "Anne, kocana hiç yemek götürdün mü sen? Issız bir koruyu tek başına geçmek cesaretini gösterebilir misin" diyecektir oğlu. Hanımefendinin tek ilgisi poker. Masa arkadaşları Sıdıka Duruer, Silvana Panpani.

Astsubay Veli'nin özverisi inanılmaz. Doğum gününde eşarp almış Yıldız'a. Evlenmek için elinden geleni yapıyor. Başkasından çocuğu olmasına, 'aynı' evde yaşayıp 'ayrı' odalarda oturmaya bile razı! Sonunda, bu işin olmayacağını anlayıp Emel'le evleniyor! Timur'un ilk mektepten sıra arkadaşıymış. Çok tedbirli biri! Çalmasınlar diye, '34 AF 215' plakalı külüstür arabasının direksiyonunu yanında taşıyor! "İhtiyaç tedbiri." Ankara'daki gösteriminden sonra astsubaylar, filmin, subaylarla aralarına nifak sokulduğu gerekçesiyle protestolarda bulunmuş (Gazeteler-10 Mayıs 1966). Senaryoda diğer mesleklerle ilgili sözler de var. Veysel Bey, oğlunu savunurken "Sen istiyorsun ki benim gibi işe yaramazın biri olsun. Tüccar, avukat, doktor, bankacı ya da fabrikatör. Daha nice uyuşuk işler" diyor karısına. Ama bu mesleklerden bir tepki yok. Hava Üssü'ndeki konuşmada çömlekçilik küçümseyici kahkahalara neden olmuştu. "Ne var bunda, ne olmuş yani? Çömlekçi de bir insan" diye savunur Veli.

Filmin çarpıcı cümleleri. "Fakirlik utanılacak bir şey değil ki" diyen Timur'a "Belki de değil. Ama yorucu zannedersem" karşılığını verir Yıldız.

Delikanlının gösteriler sırasında arıza yapan '902' numaralı uçağı, güçlükle yere inince '869' oluyor. Selda Alkor, hava gösterilerindeki hırkayı 'Ava Giden Avlanır'da (1965) Kibar Selim-Sadri Alışık'la konuşurken ve 'Fakir ve Mağrur'da (1966) Babası-Atıf Kaptan, Tütün Kralı Ahmet'le evlenmesini söylerken; Nikâhtaki kostümü, ''Altın Kollu Adam'da (1966) Ahmet-Hikmet Olgun'a, Murat-Ayhan Işık'ın 'artık kumar oynamayacağını, içki içmeyeceğini müjdelerken giyiyordu. Cüneyt Arkın'ın ıssız korudaki kazağını da 'Kırbaç Altında' (1967) filminden anımsıyoruz. Piraye Hanım'ın '34 DU 991' plakalı arabası 'Yiğit Yaralı Olur'da (1966) Mualla Abla'nındı.

Timur'u Toron Karacaoğlu; Yıldız'ı Nedret Güvenç; Tahir Çömlekçioğlu'nu Agâh Hün; Piraye'yi Sacide Keskin; Veysel Karaşah'ı Rıza Tüzün seslendirmiş.

57sysdrt

Timur Karaşah-Cüneyt Arkın; Yıldız-Selda Alkor ve OMEGA dikiş makinesi; Veysel Bey-Ali Şen; Tahir Çömlekçioğlu-Ulvi Uraz; Piraye Hanım-Fatma Bilgen; Astsubay Veli Kazançel-Ersun Kazançel; Emel-Figen Han; Yıldız'ın İzmit'te çamaşırcılık yapan halası Emine-Mürvet Sim; Durdu Dayı-Kazım Kartal; Kara Yorgi-Necip Tekçe; Stefan-Reşit Çıldam; Hava gösterilerindeki seyirci Adnan Mersinli; Çocuk Hasan-Hikmet Olgun; Kâhya-Bedri Çavuşoğlu; Katerina-Sevim Sevil; Giray Alpan; Kıbrıs gösterilerindeki "Ne Çabuk Unuttun İzmir'de Yediğin Tekmeyi" afişi; Hürriyet Gazetesi; Bandırma 6. Hava Üssü; Jet gösterileri; Baraj; Ayşe'nin saçları; Timur'un '34 AF 242' plakalı motosikleti; Hava Üssü'ndeki '10 AD 687' plakalı Opel çok güzeldi.

EOKA'lılar katliam yapınca Mücahitler kavga kararı almış. Durdu Dayı "72 buçuk millet içinde, gerçek farkımız bu. Türk, adil, müşfik ve şimdi de canavar" diyor. 'Buçuk' sözcüğü gereksizdi. Timur öyle öfkeli ki "Geber, pis köpek... Pis Palikarya... Kalleş herifler, karı kılıklı eşkıyalar" diyerek saldırıyor. 'Namert kurşunu adam öldürmezmiş'. Kara Yorgi, 'beşikteki çocuklara kurşun sıkmaya, kocaları cephede olan kadınlara saldırmaya, ihtiyarların kafasını kesmeye' meraklı. Timur da aynı şeyi yapar. Yorgi'nin kafasını kesip bir sopanın ucuna asıyor! Keşke o yıllardaki milli heyecanımızı daha sakin, daha akıllıca yansıtsaydı film.

"Hayatım, gökyüzünde insanların üzerinde, yeryüzünde, ayakların altındadır. Aşk Pilotu."   

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)