YORUMLAR  (1)
2000 karakter kaldı
serdardemirkiran
8 yıl önce
“Galiba geçmişi çok fazla hatırlıyorum”. Yaşlılık, yalnızlık, hayvan sevgisi ve ev’sizlik üzerine son derece duygusal anlatımlı bir melodram. Harry Coombes (A.Carney) eşini kaybedeli hayli zaman olmuş, izbe bir apartman dairesinde yaşam süren, kalan tek tük arkadaşıyla kısa sohbetler eden, geçmişin kendince güzel ve tatlı anılarının özlemiyle yaşayan , tek dostu kedisi “Tonto” olan yetmişli yaşlarında bir adam. Oturduğu ev içinde yıkım kararı çıkmış ve tek direnen de o, sonuçta oturduğu koltuğuyla beraber evden çıkartılıyor. Oğlu Burt (P. Bruns) gelip onu alıp evine götürüyor. Evindeki rahat ve huzuru bulamayan Harry, Chicago’daki kızı Shirley (E. Burnstyn) yanına gitmek ister, oğlu Burt uçak biletini alıp onu havaalanı girişinde yolcu eder. Ama uçağa kedisi ile binemeyeceğini anlayan Harry, otobüsle gitmeye karar verir. Yolda kedisinin tuvalet ihtiyacı için durdurduğu otobüsten inip, kedisinin peşinden koşması nedeniyle otobüsü de kaçırıp, bavulu ve kedisiyle yollarda kalır. Ve ihtiyar Harry’nin yolculuğu başlar. Eski bir araba satın alıp kendisi yola koyulur. Yolda iki genci arabasına alır, biri İncil’den alıntılar yapan Hitchhiker (M. Butler), diğeri henüz onbeşinde evinden kaçan ve hippilerle komün yaşamına katılmaya giden Ginger (M. Mayron) dir. Bir benzinlikte Hitchhiker onlardan ayrılınca yola Ginger’la devam ederler. Gece konakladıkları bir pansiyonda Harry ilk aşkından bahsedince, Ginger hadi onu bulalım der ve bu yolculuk ömrünün son demlerindeki Harry için çok farklı bir anlam kazanmaya başlar. Bu sevimli yaşlı adamın yolculuğunun bir veda yolculuğu anlamı taşıdığını yavaş yavaş anlamaya başlarız. Yaşlılık ve yalnızlık üzerine iyi anlatılıp, iyi oynanmış duygusal bir film. Hem yaşlılığın getirdiği sıkıntılar, hem gençliğindeki yakınlarının yanında olmaması ve gençlerle muhatap olmanın sorunları ve gizliden gizliye hissedilen yalnızlığın üşütücü esintisi. Art Carney çok iyi oynuyor, yanındaki kadro da ona kusursuz destek veriyor. “Dallas” dizisiyle sonradan daha yıldızı parlayacak olan Larry Hagman’da oğlu Eddie rolünde. Konu son derece dokunaklı ve iyi anlatılıyor. Film ayrıca 47. Oscar’larda En İyi Erkek Oyuncu/Art Carney ile ödülü kazanmıştı, hem de çok güçlü adayları geçerek (“Baba II” deki Al Pacino’yu, “Chinatown”daki JackNicholson gibi) kazanıyordu. En iyi senaryo dalında adaylık alıyor, ödül “Chinatown”a gidiyordu. Bir notta Art Carey’in filmden önce kedilerden pek hoşlanmadığını, ama çekimlerde “Tonto” ya alıştığını belirtmesiydi. Film, içerisinde hayli duygusal sahne de barındırıyor. Harry’nin ilk sevdiği kadını hatırlayıp nerede ve nasıl diye merak ederek onu bulmaya gidişi, onu bulduğu huzurevindeki ikisinin dans sahnesi, arabasına bindiği kadının fahişe çıkması, sokakta sıkışıp işerken tutuklanması, hapiste tanıştığı Kızılderili ile olan diyalogları gibi… Ayrıca dikkat çeken, “Bizim yaşımızda dünya nasıl bir yer bilmiyorsan, bir daha asla bilemezsin”, “Yaşlı olmanın en garip yanı bütün arkadaşlarının ölmüş olması”, “Bilmiyorum, Hayat karmaşık. Biz sadece ona uyum sağlamaya çalışıyoruz, hepsi bu” gibi dikkat çeken replikler de içeriyor. Bu duygusal filmi, beğeneceğinizi düşünerek izlemenizi önerir, iyi seyirler dilerim.