Şiddetin alıp başını yürüdüğü bir ülkede, şiddeti ve şiddeti meydana getiren unsurları düşünmek, düşündürmek pek de kolay bir iş değil. Evde karı-koca, okulda öğrenci, dışarıda kap-kaç, meydanda polis şiddeti; ancak çoğu insana tanıdık gelen, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Genlerimizdeki sertlik tohumlarıyla birlikte "bana dokunmayandan yılan bin yaşasın" mantığı ve ekonomik sorunlar Türkiye'de şiddeti vazgeçilmez kılıyor.
31 Temmuz 2012

Şiddetin alıp başını yürüdüğü bir ülkede, şiddeti ve şiddeti meydana getiren unsurları düşünmek, düşündürmek pek de kolay bir iş değil. Evde karı-koca, okulda öğrenci, dışarıda kap-kaç, meydanda polis şiddeti; ancak çoğu insana tanıdık gelen, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Genlerimizdeki sertlik tohumlarıyla birlikte "bana dokunmayandan yılan bin yaşasın" mantığı ve ekonomik sorunlar Türkiye'de şiddeti vazgeçilmez kılıyor.

İşte böyle bir ülkede, şiddetle ilgili, onu andıran ya da anlatan film yapılması, neden bu kadar çok konuşuluyor bilinmez. Çünkü aslında Bardaülkenin kendisini yansıtan, fakat bunun nedenlerini ve sonuçlarını da yansıtmayı ihmal etmeyen farklı bir yapım. Serdar Akar tadında, Serdar Akar gözüyle.

Film üst tabakadan birkaç gencin, gece barda alıkonularak geçirdiği şiddet dolu beş-altı saati anlatıyor. Bunu anlatırken kimi zaman genlerimizi, kimi zaman ekonomik düzeyleri, kimi zaman da "dokunmayan yılanı" sorguluyor. Sorgularken birkaç sert sahne dışında pek de sıkmıyor izleyiciyi. Çünkü filmde esas amaçlanan şey yalınlık, yalınlıkla beraber gelen "aynı şey benim de başıma gelebilirdi" korkusu. Bunu çok rahat ve iyi başarıyor.

Barda'nın ikinci bölümü ise olayların yargı sürecini anlatıyor. Adalet süreci sorgudayken devletin adaleti, hukukun adaleti, insanların adaleti, kişinin kendi adaleti karşılaştırılıyor. Hangisinin ağır bastığı filmin finalini oluşturuyor. Film, salonda ışıklar açıldığında, çok derinlerinizdeki can sıkıntınızla sizi baş başa bırakıyor.

Serdar Akar'ın filmdeki yalınlığıyla yakaladığı hava oldukça etkileyici ve başarılı. Ayrıca içinde bu kadar çok şiddet barındıran toplumumuz için şiddet sahneleri hiç de korkunç değil. Sonuç olarak her şeyi inkar edebiliriz ama kendimizi etmemeliyiz. Çok üst düzey oyuncularla, daha genç ve deneyimsizleri buluşturduğundan arada bir performans açıklığı oluşuyor. İşte tam bu noktada bütün oyunculukları bastıran Nejat İşler'in olağanüstü performansı başlıyor. Kendisinin de en iyi performansı olduğunu düşünmekle beraber Nejat İşler, filmi yücelten unsurlardan biri haline gelmiş. Barda'nın olumsuz noktaları, özellikle ilk diyalogların az çalışılmış olması yani yapım öncesi kısmının eksiklikleri.

Şiddetle yaşayıp, onu artık kabullenmiş toplum olarak, kendimizi, bizi yansıttığı için filmde emeği geçenleri başta Serdar Akar ve Nejat İşler olmak üzere kutlamak gerekiyor. Adalet sorgusundaki dozunda eleştirileri son derece etkili olan Barda filmini görmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum.

Kaynak
Çağdaş Polat
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)