Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
İnsanoğlunun yüzyıllardır yarattığı ortak miras tehlikede! Son elli yıldır ürettiğinin çok daha fazlasını tüketen insanoğlu, var olduğundan bu yana önüne çıkmamış zor bir engelle karşı karşılaştı: Küresel iklim felaketleri... Uygunsuz gerçek filmi de tıpkı ismi gibi gerçekleri anlatıyor. Yani dünyanın gelecekografisi çıkarılırken sinema salonunda kurgu izlemiyorsunuz. Anlatılanların hepsi gerçek.
Böylesine önemli konunun bizlere anlatılması için şüphesiz ki, çok güçlü, sofistike biri kullanılmalıydı. İhtiyaç duyulan güçlü, insanların inandığı, hikaye gibi gerçek insan ABD eski başkan adaylarından Al Gore'du. Gençliğinde çevrecilik konusunda çalışmalar yapmış olması ve Amerika'nın ona güvenmesi Uygunsuz Gerçekfilmini görmemizi sağladı. Ancak karşı karşıya olduğumuz bu felaketi anlatırken Al Gore'u da sorgulamamız gerekli. Kendi propagandasını yapmadığını, muhtemelen tekrarlayacağı başkan adaylığına bizi alet etmediğini anlamamız gerekiyordu. Bunun için film sıkı konuşma temposunun aralarında sıkıcılığı alması için Al Gore'un hayatından kesitler anlatılıyor. Bir taşla iki kuş vuruluyor böylece.
Film boyunca Film boyunca Al Gore konferans salonunda konuşuyor. Anlattıklarını görselleştirerek daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bu noktada görselliğin grafiklerden ve resimlerden ibaret olması biraz yetersiz geliyor, ancak anlattıklarına kulak verince, anlatılışı önemsizleşiyor. Tabi bazen yoğun monolog trafiğinde kelimeleri seçmekte zorlandığınız da oluyor. Bütün bunların yanında film, insanların dikkatini küresel ısınmaya çekmek için çok iyi bir araçtı. Bu sayede vizyona girdiği ülkelerde, milyonlarca insana ulaştı. Söyleyeceklerini dünyaya söyledi. Bütün noktaları doldurarak sorulacak bütün soruları cevapladı. Filmden sonra insanlar küresel ısınmayı konuşur oldu. Hatta film en iyi belgesel Oscar'ını alırken, bütün dünyanın dikkati tazelendi. İnsanları sırf kendi tasarruflarını yapmak yerine, devletlerini, hükümetlerini değişikliklere itmesi için bilgilendirdi. Bu konumda önemli halklardan birisi de Türk Halkı. Çünkü büyük önlemler paketi olarak görülen Kyoto Protokolü'nü imzalamamış üç ülkeden birisi Türkiye. Diğer ikisi Amerika ile Avustralya. Yani aslında söylenenler tam da bizim için söyleniyor.
Sinema adına anlatılan gerçeklerin iyi bir konuya gömülüp, güzel karakterlerle anlatılması elbette daha iyi olurdu. Yani 2006 Ekim'inde izlediğimiz sınavın yaptığı eleştirilerin, çok rahat belgesel olarak aktarılabileceğini biliyoruz. Burada olayı hikayeyle anlatmak çok etkili oluyor. Ancak biri "önümüzde büyük bir felaket var ve yaklaşık on yıl sonra gerçekleşecek" derken tutup da hikaye kurgulamak zaman kaybı olurdu. Böyle hayati önem taşıyan Uygunsuz Gerçekin bu şekilde anlatılması son derece yerinde.
Ülkemizde bir banka sponsorluğunda gösterilerek, arkası kuvvetlendirilen yapımın anlattıkları o kadar güçlü ki izlememek haksızlık olur. Çocuklarımıza bir dünya bırakmayı bile beceremeyenler insan topluluğunun ferdi olarak kendinizi sorgulamanıza ve başka insanlara anlatmanıza neden olacak şeyler var içinde. Senenin en iyi belgeseli, mutlaka izlenmeli.