Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Doğanın en önemli kurallarından biridir. Yaşam döngüsü içerisinde her şeyin bir başlangıcı bir de sonu vardır. Bu gerçeği her daim göz önünde bulunduranlar yaşamda daha başarılı olurlar. Çünkü sonun yaklaştığının farkına varmak bilmek, insana zaman kazandırır. Sinemanın bugünlerde yukarıda yazdıklarıma pek riayet ettiği yok. Seri üzerine seri, seri filmi üzerine seri filmi yapılırken, artık insanlara bıkkınlık vereceği düşünülmeden, gereksiz yere zihinler yoruluyor. Seri yapılmasa da hiç olmadı, eski bir film yeniden çekiliyor. Son on yıldır bir çırpıda sayılabilecek üçlemeler, dörtlemeler sinemanın ne kadar kısır ve yaratıcılıktan yoksun bir noktaya gittiğini gösteriyor.
Ancak... Konu eğer Karayip Korsanları üçlemesiyse olaylar biraz daha değişiyor. Serinin başından beri sinemaseverlerin oldukça ısındıkları bu serinin dokusu biraz farklı. Klişelerden bıkmış, yorulmuş seyirciye rahat nefesler aldıran birkaç özgün Hollywood yapımından biri. Korsanı matraklaştıran, denizleri görkemleştiren, diyalogları zekileştiren ne varsa kullanılıyor. Serinin üç filmi derin bir hikayeyi üç eşit parçada anlatmak yerine, asimetrik parçalarla seyirciyi mest ediyorlar. Bu şekilde korsanlıklarını bir kere daha göstermiş oluyorlar.Günümüzde iyi olan şeyin güzel olduğu yaygın fikrini deler geçercesine korsanın da iyi güzel olabileceğini anlatıyor.
Üçüncü filmi irdelemek gerekirse, sona kalan bölüm olduğunda süre son filme yükleniyor. 168 dakikalık rekor sürede anlatılacaklar harfi harfine anlatılıyor. Anlatılacakların çok karışık olması, aynı zamanda anlatılışın da dolambaçlı olması filmin seyrini zorlaştırıyor. Hatta filmden bazen koptuğunuz dakikalar oluyor. O dakikalarda gözünüzü kapatıp kendinizi filmin müziğine kaptırmanız bile gişede ödediğiniz paraya değiyor. Kaldı ki görsel efektlerin tavan yaptığı, kendinizi okyanusta hissetmenizi sağlayan görüntüler filmin kalitesini katlıyor. Ayrıca müzikler görselliğe olağanüstü uyum sağlıyor.
Yapımın büyüklüğüne yakışan oyuncu kadrosu eksiksiz, hatta yeni üyeler eklenerek son filme özel hava başarıyla yaratılmış. Kötülüğe karşı birleşen korsanlar topluluğu serinin ana çıkış noktasını oluşturuyor. Bizim her zaman iyi, güvenilir, olumlu olarak nitelendirdiğimiz ticari sömürenleri gerçek korsanlar olarak yorumluyor. İşte bu noktada güç birliği iyi korsanlar da olması gereken birleşmeyi anlatıyorlar. Böylesine eğlenceli, sürükleyici Karayip Korsanları serisinin sonu da kendisi gibi görkemli oluyor.
Anlatılmak istenenler anlatılmışken, anlatılacak yeni bir şey olmadan Karayip Korsanları serisinin devam etmesi pek de şık durmaz. En azında önümüzdeki on sene içinde dönüşleri kısır döngüye işaret olup, korsanlık ruhuna da yakışmaz. Öte yandan filmi Türkiye'de izlemek bir sinemaseverin başına gelebilecek en talihsiz şey. Dublajlı filmlerden nefret ettiğini bildiğim sinemaseverler, Kaptan Jack Sparrow'un gerçek sesini duymadığında rahat etmemişlerdir. Böylesine önemli filmi dublajlı olarak dayatmak yerine, tercihe göre altyazılı konulsaydı daha yararlı olabilirdi. Geleceğe Dönüş, Baba, Yüzüklerin Efendisi gibi üst klas seri filmleri arasında şimdiden yerini alan Karayip Korsanları üçleme olarak izlenilmesi gereken yapım.