Bez Bebek Hülya Koçyiğitin en iyi kompozsiyonlarından biriydi kuşkusuz. Mehmet Akanı nasıl unutabilirim şimdi? Bir televizyon programında tanışmıştım Gülsen Tuncer ile. Maslakta bir stüdyoda çekim arasında Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu dan sözetmiştim. Konunun beni nasıl etkilediğinden... O filmdeki rolünden...
31 Temmuz 2012

Türkan Şoray gerçeği ya da bir Teşrin Fırtınasının savurduğu hayatlar

Bez Bebek Hülya Koçyiğit\'in en iyi kompozsiyonlarından biriydi kuşkusuz. Mehmet Akanı nasıl unutabilirim şimdi? Bir televizyon programında tanışmıştım Gülsen Tuncer ile. Maslakta bir stüdyoda çekim arasında Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu dan sözetmiştim. Konunun beni nasıl etkilediğinden... O filmdeki rolünden...

Gülsen Tuncer, Afife Jale, Gramofon Avrat, Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu da sergilediği doruktaki oyuncu performansını bambaşka bir yorumla Suna da da yineliyor. Suna filminde yarattığı kompozisyon adeta bir oyunculuk dersi, başlı başına bir resital.

Edremit, Akçay... Issız sahiller... Sonbahar hüznü... Teşrin fırtınalarının savurduğu hayatlar... Melankoli, hüzün, bastırılmış, kilit altında tutulmuş, yasak duygular... Yanlış anlaşılmalar, kopukluklar... Bir ölüm, intihar teşebbüsü...

Eczacı Suna kimliğinde olağanüstü bir Türkan Şoray.
Tartışılamaz bir Gülsen Tuncer.
Muhteşem bir Engin Ayça filmi.
İşte, Suna.

Bir defasında Filiz Akın, o dönem sinemasının genelgeçer kurallarından bahsetmişti. Star sisteminin, işletmecilerin tek söz sahibi olduğu sinemanın kurallarından..

"Örneğin rol gereği, bir an kameraya sırtımı dönerek oynasam. Yönetmen,  \'Filiz hanım seyirci sizin yüzünüze para veriyor\', diye uyarırdı..."

Suna da duruk görüntüler, kabullenişe (ölüme belki) akan duygular bazen gözlerde ses buluyor ve çoğunlukla kameraya dönük sırtlarda... Omuzdaki o ufacık ürperişte... Sessizlikte. Evet, sessizlik Suna da bir çığlığa dönüşüyor bazen. Oyuncu sırtını kameraya çevirip, yüzünü denize döndüğünde en ağır duygular şahlanıveriyor ansızın. İçiniz kasılıyor.

Türkan Şoray ve Gülsen Tuncer  "insanlar öldükten sonrada düşlerin kaldığını... Düşlerin ölmediğini" yaşar kılıyorlar perdede. Herşey bir sonbahar mevsiminde başlıyor. Başlamıyor aslında, devam ediyor. Yanlış bir evlilik. Çöküşlerle dolu bir geçmiş. 12 Mart muhturası... 12 Eylül günleri. Geleceğin gölgelenişi. Yokeden teşrin rüzgarları. Küllenen duygular. Geriye kalan sadece hayaller ve aşk. Evet, aşk. Onca çöküşe, onca sürgüne rağmen.

Geçmişte kalan sadece burukluktu, diyorsanız bu filmi mutlaka izleyin.

Görkemli bir oyunculuksa izlemek istediğiniz Suna da Türkan Şoray, Sevgi kimliğinde Gülsen Tunceri ayakta alkışlayacaksınız.

Sahi kendini, magazin programlarında oyuncu ilan eden, kendine payaler, ünvanlar, komik övgüler bahşeden o siluetlerden bıkıp usanmadınız mı hala?

Neden Belgin Doruk, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik, Müjde Ar ın yerine kimselerin konulamadığını, kimselerin sadece geçen yüzyılda, bugünde değil, gelecek yıllarda da onların yerini dolduramayacaklarını hiç düşündünüz mü? Suna yı izleyin, olmaz mı? Gülsen Tuncerin dünya standartlarındaki oyunu karşısında kimlerin ders alması gerektiğini...

Çünkü birşeyler hep kalıyor.Aşk gibi. Hayaller gibi...  

 

Kaynak
Cemal Türker
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)