Uzun zamandan beri beklenen Ulak sonunda geldi. Yılda bir elin parmaklarını geçmeyen adam akıllı Türk filmlerinden birini izleyecek olmanın mutluluğuyla salonlara gitti binlerce kişi.
31 Temmuz 2012

Uzun zamandan beri beklenen Ulak sonunda geldi. Yılda bir elin parmaklarını geçmeyen adam akıllı Türk filmlerinden birini izleyecek olmanın mutluluğuyla salonlara gitti binlerce kişi. Olumlu düşüncelerle gidilen film izlendikten sonra izleyicilerde garip ruh halleri oluştu. Yoğun diyalogları, karmaşık kurgusuyla izleyicilerin kafası biraz karıştı. Sonunda Babam ve Oğlum’un gölgesinde başarılı bir yapım olan Ulak’ı kimi sevdi, kimi sevmedi.

Ulak filminde Çağan Irmak senarist olarak izleyicilerine masal anlatıyor. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, masalın anlatılışı oldukça etkileyici. Görüntüler, mekanlar, müzikler tam anlamıyla olmuş dedirtiyor. Bunun üzerine yönetmenin başarısı ve oyuncuların performansı eklenince ortaya başarılı bir yapım çıkıyor. Ancak bu başarılı yapımın bana göre iki tane önemli kusuru var. Bunlardan ilki senaryo... Dini motiflerle örülü senaryoda dikkati çeken noktalar var. Karakter isimlerinin kutsal kitaplarda geçen isimler oluşu, Mehmet karakterinin ilahi gücü, öğretileri yayma amacıyla ona yardım eden havariler ve çoğaltılabilecek örnekler. Bunun yanında Yunus Emre’den, Pir Sultan’dan deyişler senaryoya replik olmuş. Bazı kısımlarda tiyatro havasına bürünmüş. Farklı görüşleri iyi ve kötü ayrımında eritip ortaya çıkan sentezi masallaştıran öykünün insanlara söyledikleri şeyler fena da değil. Sadece filmin bazı noktalarında dini bir film izliyormuş havası alabiliyorsunuz.

Filmde göze batan diğer nokta kurgu. Kurgudaki temel ilkenin izleme akışını bozmama olduğunu düşünürsek, filmin bu konuda pek başarılı olmadığını söyleyebilirim. Filmin sonunda izlediklerimizin yarattığı garip durumlar var. Örneğin masal anlatıcısının ve dinleyenlerin akıbetleri belirsiz kalmış. Kıssadan hisse mantığıyla çıkarılan dersler temel alınmış burada ancak en son hikaye edilen olay benim içime hiç sinmedi. Filmin geçtiği mekanın baştan sona Türkiye ile özdeşleştirilmesi, karakterlerin bizlerden birileri olması sonunu tezat kıldı. Yaşadıkları mekanı terk etmek kokuşmuş da olsa düşünülmeyecek bir çare olduğunda sonunu beğenmedim.

Oyuncu performansına değinmek gerekirse bilmem kaçıncı defa ustalığını konuşturan Çetin Tekindor, sinemayı bu ülkede aşmış olduğu gerçeğini tekrar gözümüze soktu. Babam ve Oğlum kadrosunun büyük oranda bozulmaması izleyici açısından biraz zorlayıcı olmuş. Seyirciler karakterler farklı olsa da aynı kişileri farklı rollerde görmek oturtmak zor. Evet bunu Çetin Tekindor, Yetkin Dikiciler yapabiliyor ama başaramayanlar da var. Yetkin Dikicileri için söylenmesi gereken bir nokta var. Babam ve Oğlum’un ağır havasında bizi güldüren, Mavi Gözlü Dev’de Nazım Hikmet olduğuna inandıran oyuncu, bu filmdeki rolüyle bizi kötü olduğuna inandırdı. Böyle bir tiyatro oyuncusunu sinemada görmek, izlemek gerçekten büyük şans. Bunun için de onu tiyatroda bulup oynatan Çağan Irmak’a teşekkür etmek lazım.

Ulak, bana kalırsa bu senenin en iyi filmi olacak kadar iyi olmayan, ancak verilen emeğe, izlediğiniz sahnelere deyecek bir film. Eksik yönleri elbette ki var. Bir bakıma eleştirmek için bile gidilebilir. Fakat çok büyük beklentiler, hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir.

Kaynak
Çağdaş Polat
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)