Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Ben 6 yaşımda tanıştım Kadir INANIR'la, Kemal SUNAL'la ve İlyas SALMAN'la. Hababam sınıf'ında tanıdık saf rolünde Kemal SUNAL'lı kurnazlığı ile tanıdık Halit AKÇATEPE'yi, çapkınlığıyla tanıdık Tarık AKAN'ı. Ne mutlu bize ki tanıdık ve gerçek sinemanın nasıl olsuğunu gerçek oyunculuğun nasıl oynandığını gördük. Ve şimdi vizyona bakıyorum malesef o kadar yetenekli oyuncular göremiyorum. Kemal SUNAL'ın hangi filmleri olursa olsun 20 kere de izlesem bıkmamışımdır. Yine de izlesem bıkmam. Onlar elimizde birer buz parçası gibiydiler ve zamanı geldiğinde eriyip gittiler.
Ama bazıları varki hala mücadele ediyor erimemek için. Geçen hafta İbo Show'u izlerken unutulmayanlar köşesinde İlyas SALMAN'ın olduğunu gördüm ve merakla izledim. İlyas SALMA'nın ağzından şu kelimeler döküldü: "samanlıkta da uyudum, Hiltonda da, ama uyurken ne samanlığın pisliğini gördüm ne de Hiltonun ışıl ışıl konforlu odalarının duvarlarını..."
Unutulmuşluğun acısı yüzünden okunan İlyas SALMAN ekranlara sanki seyircisi onu izliyormuş gibi baktı. Onlar bizim gözümüzü açtığımızda bizi bazen güldüren bazense hüzünlendiren erimeye yüz tutmuş avuçlarımızdaki birer buz parçaları gibiler, onları unutmak geçmişimizi unutmak gibi olur. Bir zamanlar onlarla neler yaşadığımızı bidaha gözden geçirerek o buz parçalarına iyi bakalım olur mu?