Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Ne kadar da meraklıymışız Modern Aşklara!... Modernlik mi farklı bir şey; yoksa aşk mı? Modernlik yeni gelen; ama aşk, her zaman aynı adlandırılan; ancak zamanlara göre farklı farklı yaşanan(mıy)mış.
Çok konuşuldu, çok yazıldı, çok izlendi. Moderne mi meraklıyız? Aşka mı? Sanırım bizlerin sorunu, moderne meraklı olup içten içe eskiye özlem duymakta ve bunu da en iyi eski aşklarda adlandırmakta. Yıllarca etrafımı da eskiye özlem duyan insanları dinlemişizdir. Dinleye dinleye o hale geldik. Sonra bunu aşklarımızda aradık. Eski aşkları aradık. Bilmediğimiz, görmediğiz; ama hikayelerini dinlediğimiz eski aşkları...
Sonra ne oldu? Başarısız olunca sabırsızlığımıza verip herkes kendi dönemini yaşar, diyerek günümüze döndük. Çok istediğimizden değil eski hissiyatları önemseyemediğimizden. Onları iç bunaltıcı bulduğumuzdan. Günümüzün hızına yetişemediğinden. Biz de dedik ki modern aşkımızı yaşayalım:
Erkeksek, kadınlarla tek gecelik ilişkiler yaşayalım. Gecede, kadınlar tanıyalım. Paramızla ya da cazibemizle bize cinsel hizmet vermelerini sağlayalım: Bazen tek içkiye, bazen güzel bir söze... Gündüz şans eseri yolda denk gelirsek yüzlerine bakmayalım. Tek gecelik ilişkilerimiz gibi tek gecelik hayatlar yaşayalım. Sonra bir gün... Şansız bir gün... Gündüz, bir kadınla tanışıverelim. O kaçtıkça kovalayalım. Hayatımıza sokalım. Bir yemek yiyebilmek için iki gün peşinden koşalım. Sonra yemek için evimize gelmesine ikna edelim. Aramızda çekim mi oldu? Geceyi birlikte geçirelim. Sonra onun gündüz kadını olduğunun farkına varamayarak ona nasıl davranacağımızı bilemeyelim. Bize öğretsin... Öğrenelim.... Öğrendiğimiz bizi sıksın, içimizi bunaltsın. Gecelerimize geri dönelim.
Kadınsak, bir erkeğin bizi biraz beğendiğini farkedince biraz nazlanalım. Evet belki çok sert ve kararlı görünüyoruz; ama sadece iki gün sürecek. İki günün sonunda, akşam yemeği için adamın evine gidelim. Çabuk mu ikna olduk? Hayır canım, olur mu? Kek getirdiğinde kahveyi üstüne döktük... Sonradan kaba davrandığımızı düşünüp arayarak özür diledik; ama bu sayılmaz tabi ki! Neyse yemeğe gidelim. Yemeği yedikten hemen sonra ayrılırız. Yemeğe gittik, yedik. Tam evden çıkacaktık ki... Aramızda çekim mi oldu?
Geceyi evinde geçirebiliriz. Adam biraz garip. Davranışları biraz tuhaf. Sanki... Bir kadına nasıl davranması gerektiğini bilmiyor. Biraz da sinirli mi ne?... Ama olsun çok seviyoruz, hatta aşığız!... Sonra noldu? Tarih tekerrür etti ve ıssız adam bizi ıssız bıraktı. Mutlu aşk da böylelikle sona erdi. Her gün sokakta gördüğümüzü(!), beyaz perdede gördük. Hüzünlendik. Özellikle son sahneye
gelince, yıllar sonra aşıkların tekrar karşılaşmasını görünce göz yaşlarımızı tutamadık(!). O kadar acıklıydı ki(!)... Birbirlerini o kadar seviyorlardı ki(!)...
Eskiye o kadar düşkünler ki modern bir aşkta bile eskinin duygularını aradılar. O kadar eskiyim ki moderne bir türlü alışamadım.