Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Biray Dalkıran: Teşekkürler 1 gün öncesi girecek yani 4 ocakta. Filmler Cuma günü vizyona girdiği için. Tabi yeni yasa tasarısıyla günlerde değişmezse.
Sinematurk: Araftan sonra ikinci sinema filminiz yine korku türünde ve yine cennet ve cehennem kavramlarıyla ilişkili bir konu. Bu konulara ağırlı olarak kafa yormanızdan mı yoksa tamamen tesadüf mü? Hikaye ve senaryo nasıl ortaya çıktı?
Biray Dalkıran: Yanlış bilgi, adından da anlaşıldığı gibi film korku türünde değil dram, komedi. Üçlememin 1. korku 2. dram, komedi. 3. sü de fantastik olacak. Bu ikinci basamağı korku-komedi olan cennetin senaryosu çok daha önceden hazırdı. Ama bu üçlemenin ne türleri ne de konuları birbirine benzemiyor. Senaryo bir gazete haberinden yola çıkıldı. Gerisi benim ve senarist arkadaşın hayal gücüne kaldı. Arkasından da psikolog Saba Hanımın düzeltmeleri eklenince keyifli bir hikaye ortaya çıktı.
Sinematurk: Konusundan bahsedebilir misiniz?
Biray Dalkıran: Cennetin konusu 29 yaşında olan Can A tipik psikozdur. Kendisine ait bir cenneti vardır. Ve bir gün farkeder ki o cennette yanlız değil. Aynı hayalleri başka bir kız hasta da görmekte. Bu gerçekle hayalin komediyle dramın birleştiği bir hayat.
Sinematurk: Filmin çekim sürecinden bahsedebilir misiniz? Ne kadar sürdü, nerelerde çekildi? Ayrıca bazı aksilikler yaşadığınızı öğrendik
Biray Dalkıran: 28 iş gününde tamamladık. Filmin çekiminin % 80i Şilede gerçekleşti. Bunun nedeni Şilenin dokusunun bize tam istediğimizi vermesi ve ekibi İstanbulda çekersek 45 günde bitirememe olasılığımızın olması. Geri kalanı ise İstanbuldaki platolarda gerçekleşti. Hayal ve cennet planları için greenbox lar ve uçma düzenekleri kuruldu. Bunlar oldukça zorladı bizi ama sonucu seyircileri memnun edecek gibi duruyor. Çekimler yorucu ve yoğun geçtiği için iki tane trafik kazası oldu ve iki oyuncumuzun da setteyken kafatası filmi çekilmesi gerekti aldıkları darbeler yüzünden. Onun dışında normaldi (bunlar olmuşken nasıl normal diyorum oda ayrı konu)
Sinematurk: Arafta yapımcı, yönetmen ve öykü yazarı olarak isminizi görmüştük. Cennette durum nedir?
Biray Dalkıran: Değişen bir şey yok. Türkiyede ilklere pek destek olunmuyor siz birşeyler yapmak zorundasınız. Ama yapımcı olayını açıklamam gerek, tahmin ettiğiniz gibi yapımcı denen insan filmin sahibidir ve cebinde parası olan insandır. Benim yapımcılığımda cebimde para olan insan ben olmuyorum. Ben filmi reklamlardan kazandığım para bitene kadar çekiyorum. Bittiğinde gerçek yapımcılara götürüp satıp borçlarımı ödemeye çalışıyorum. Bu pek akıllı bir şey gibi durmuyor ama lisans, master ve doktorasını sinema tvde yapmış bir insanın riske edeceği en kolay şey para oluyor. Bende de para olmadığı için pek risk aldığım söylenemez. Biraz da çektiğim işlere güvendiğim ve ilginç konular bulduğum için gerçek yapımcıları kolay buluyorum.
Sinematurk: Bir röportajınızda Araftan önce ve Araftan sonra denilecek diyerek korku filminde iddialı olduğunuzu ortaya koymuştunuz. Arafla beklediğiniz başarıyı elde edebildiniz mi? Festivallerden nasıl tepkiler aldınız?
Biray Dalkıran: Araf 44 yıllık altın portakal tarihinde kabul edilen ilk korku filmidir. Bu bir sayfa açmıştır Türkiyenin en köklü ve en büyük film festivalinde. Onun dışında dvd si Amerikan bir şirketin çıkarttığı (31 ekimde Amerikada Arafın dvd si çıkıyor ve işin güzel tarafı tarih Amerikanın korku bayramı Halloweenda) ilk türk filmidir. Bunlar yüzünden sevinçliyim ama senaryo açısından Arafın sevmediğim yanları vardı. Bu yuzden Araf benim için iyi bir okul oldu. Sanırım Cennet bu yuzden çok iyi bir film oldu.
Sinematurk: Film teknik açıdan kendine özgü öğeler taşıyor. Özel efektlerde İngiltereden bir grupla çalıştığınız biliyoruz. Arafta infernoyu kullanmıştınız. Cennette de teknik açıdan yenilikler var mı?
Biray Dalkıran: Matte painting. Motion track, tekniklerini kullandık uçma sahnelerinde. Tamamen greenboxlar da ve ip li düzeneklerde gerçekleşti. Bu teknik açıdan Arafdan 100 kat daha zor bir projeydi. Zaten bütçe olarak hesapladığımızın 3 katına çıktık. Titiz çalışmak bazen masraflı oluyor. Türkiyede desart grupla çalışıyorum.
Sinematurk: Korku türünde devam mı?
Biray Dalkıran: Severim, aklımda uygun bir proje var ama Cennet laikıyle bitsin Cehennemi de tamamlayalım belki sonrasında. Şu anda tek derdim Cennetin şu an olduğundan daha iyi nasıl olur onun peşindeyim. Çünkü ben kendimi seyircilerime karşı sorumlu hisseden yönetmenlerdenim ve tek derdim sanat sıkıcı değildir güldürürü göstermek.
Sinematurk: Filmin kadrosundan söz edebilir miyiz? Yine genç bir kadro var karşımızda. Nasıl belirlediniz oyuncuları?
Biray Dalkıran: Hocam olan ve oyunculuğunu çok sevdiğim Mehmet Birkiye Baba rolünü üstleniyor. Engin Altan Düzyatan, Can karakterini, Fahriye Evcan, kız karakterini, Zeynep Pabuççuoğlu doktor Tubayı, Şendoğan Öksuz doktor Ahmeti ve Anneyi de Tülay Bekret üstleniyor. Uzun auditionlar sonucu oyuncular seçildi ama bu kadar uyumlu bir kadro çıkartana kadar uğraştık. Oyuncularım da ön hazırlığını çok iyi yapıp aklımdaki karakterleri başarılı bir şekilde ete kemiğe büründürüp can verdiler. Oyuncu seçiminde yardımlarından dolayıda Mandalina Castinge teşekkür etmem gerekir.
Sinematurk: İlk filmde müzikleri Hayko Cepkin yapmıştı. Bu defa?
Biray Dalkıran: Bu sefer biraz daha kalabalık olacak sanırım. İhtiyaç Molası sevdiğim bir rock grubudur. Onun vokalisti Taner Sarfın müzik bilgisini beğenirim, onla çalışıyorum. Sarp ve Yıldız Asyalıda birer parçayla filme katılacak. Bir de Radikal adında bir rapçi var onla konuşuyorum parçalarını çek beğendim anlaşabilirsek ondan da parça almak fikrindeyim. Müzikler bomba gibi olacak gibi duruyor ne de olsa filmin %20 si müziktir.
Sinematurk: Festivallere göndermeyi düşünüyor musunuz?
Biray Dalkıran: Sanırım tüm büyük festivallere katılacağız. Umarım bir aksilik olmaz.
Sinematurk: Doktora çalışmanız ne durumda?
Biray Dalkıran: Yoğun iş tempomdan dolayı ve hocalarımdan birinin buna göz yummayıp destek yerine köstek olmasından dolayı atıldım. Ama hocadır, haklıdır.
Sinematurk: Yeni projelerinizden bahseder misiniz?
Biray Dalkıran: Cenneti cennet gibi bir film yapmak dışında bir projem yok. Onun dışında pek film sektörüyle alakalı değil ama yardım derneklerinde gönüllü çalışma yapmak için dernek araştırıyorum bu aralar. Cennet beni ayrı bir insan yaptı. Yönetmen kendi yaptığı filmden etkilenir mi? Sanırım ben etkilendim.
Sinematurk: Teşekkürler
Söyleşi: Neslihan Sevilmiş