Bu hafta Yeşilçam'ın bir dönemine damgasını vuran "seks furyasını" konu alıyoruz. Dönemin önemli yapımcılarından Mehmet Güler, arkadaşımız Yakup Sancı'nın sorularını yanıtlarken, tüm samimiyetiyle yaşadıklarını anlattı...
31 Temmuz 2012

Yakup Sancı: Türk sinemasını ve sinemaya emek vermiş önlü, ünsüz, kendi alanlarında Profesyonel sinemacılarımızla sinemamızın her alanını konuşmaya devam ediyoruz. Bu "seks furyası" ağırlıklı bir söyleşidir. Sayın Mehmet Güler'e cesur açıklamaları için teşekkür ediyoruz.

Yeşilçam Sineması 1970'li yılların başlarında, birden bire cinsellik temasını sömürmeye başladı. Kadına uygulanan klasik ayrım (saf genç kız, kötü kadın) tarihe karışıyor, köklü tabular yıkılıyor ve seyircinin karşısına sevişmeye, yatağa girmeye, soyunmaya hayır demeyen, saf olmayan kızlar getiriliyordu. Yeşilçam'ın kuralları derinlemesine sarsılıyordu.

Bazı sinemacılar sanatı bir kenara bırakıp ekonomik hesaplar içine girdi. Önceleri afişleri süsleyen cüretkar pozlar vakit kaybetmeden filmlerde yerini aldı ve sinemanın yeni türleri "avantür seks" ve "seks komedi" doğdu. Bu kasırga bir yandan yeni starları yaratırken bir yandan da o güne kadar oyunculuk yapan bazı isimleri ekonomik ve diğer nedenlerle içine çekti. Başka etkenlerle birleşerek devleşen kasırga bir çöküşe doğru itilen Yeşilçam Sineması'nın sonunu hazırlıyordu.

Mehmet Güler 15 Şubat 1945'de Ordu'da doğdu. İlkokul üçüncü sınıfa kadar okudu. Annesinin fındık bahçelerinde çalışıp para yerine yevmiye olarak aldığı ve evinde bu alın terini kazanıp biriktirdiği fındıkları çalıp satarak İstanbul'a kaçti. Artist olmak için Yeşilçam'a geldi. Figürasyon bürosu olan Niyazi Vanlı'yı buldu. Niyazi Vanlı, "seni burada kandırırlar başına bir hal gelir. Yol yakınken köyüne dön" diye nasihatler etti. Genç Mehmet bu nasihatleri hiç beğenmedi ve oradan çıkıp Pıtpıt'ın kahvesine geldi. Garson oldu, masalara şarap taşıdı. Aklında "artist" olmak olan Mehmet, bir kaç filme figüran olarak girerek, sinemaya başlangıç yaptı.

Mehmet Güler: Mehdi baba vardı Anadolu pasajında çaycılık yapardı. Ferudun Karakaya, Sami Ayanoğlu, Sadri Karan, Asım Nipton şehir tiyatrosu sanatçıları hep bu çay ocağına gelir çay içerlerdi. Ben de bu çay ocağında askıcılık yaptım. İki sene kadar burada çalıştım. Sonra Turan Turanlı'nın yanına geldim. (Savaş Ay'ın babası) Organizatörlük yapardı Turan Abi. Sonra setçiliğe başladım. Murat film, Duru film gibi pek çok film şirketinde çalıştım.

Daha sonraları ışıkçılık yaptım, set amirliği, Prodüksiyon amirliği yaptım. En sonunda da yapımcılık yaparak patron oldum. Prodüksiyon amiri olarak benim ustam Şehir tiyatroları oyuncusu eski jönlerden Saltuk Kaplangı'dır. O zamanlar Zeki Müren ile Birsel film'e film çekiyorduk... Kaliteli figüran diye Şener Şen'i, Figen Han'ı getirirdik.

Yakup Sancı: Bazı Prodüksiyon amirleri o dönem giderleri yüksek göstererek para kazandılar. Dürüst olanların bile adı çıktı değil mi?

Mehmet Güler: Prodüksiyon amirleri patronun sağ koludur. Tüm para onlardadır. Set için çeşitli malzemeler alır, mekanlar ayarlar bu harcamaları yüksek göstererek paraları kendine ayırırdı. Bunu pek çok Prodüksiyon amiri yaptı. Alışveriş yaptığı yerlerle danışıklı dövüş içindeydiler. Aldığı her neyse onun üstünde fatura yazdırırdı.

Yakup Sancı: Oyuncu üstünden de para kazanır mıydı?

Mehmet Güler: Başrol oyuncuları patron ayarlardı. Diğer karakterlerle Prodüksiyon amiri görüşürdü. Ücretlerini ayarlardı. Ama oyuncudan çalamazdı. Sabahtan akşam 8'e kadar bir yevmiye, 8'den gece 12'ye kadar bir buçuk yevmiye. Gece 12 yi bir dakika bile geçse çift yevmiye yazılırdı. Oyuncu rakamları belli olduğu için oyuncudan bir şey çalamazdı.

Yakup Sancı: Yapımcı olarak ne tür filmler çektiniz?

Mehmet Güler: 35 kadar film çektim. Bunların içinde aile filmleri vardı, erotik filmler vardı. Zerrin Egeliler, Dilber Ay, Mete İnselen, Hadi Çaman, Kazım Kartal gibi arkadaşlar oynadı bu filmlerimde.

Yakup Sancı: Bu filmleri ne amaçla çektiniz. Çektiğinize hiç pişman oldunuz mu?

Mehmet Güler: Ben pişman değilim. Tamamen para kazanmak için yapılmış filmlerdi. Erotik filmler çektim. Bunun dışında porno filmler de çektim başka oyuncularla. Bunu yaptım, yaptığımı da söylüyorum. O günün koşulları bu filmleri çekmemizi gerektiriyordu. Yaşamak için çekmek zorundaydım. Hiçbir zaman pişman olmadım. Bu filmleri çeken pek çok kişi zengin oldu. Ben sadece geçinecek kadar iş yaptım, yapabildim. Anneden babadan bir sermayem yoktu. İstanbul'a geldiğimde daha çocuktum. Aç kaldım açıkta kaldım. Elime bir fırsat geçti onu değerlendirdim. Bu filmleri çekerken de param yoktu. Kazım Kartal'ı arardım abi param yok. Filmi sattıktan sonra vereceğim paranı derdim, "tamam" derdi. Böyle parasız pulsuz arkadaşların desteği ile bu filmleri çektim. Zerrin Egeliler'e de öyle.Bir  filme başlarken para veremezdim, param yoktu. Filmi çeker sattıktan sonra herkesin parasını öderdim.

Yakup Sancı: Geçinecek kadar paranın ölçüsü ne kadardı? Ne kadar kazandınız?

Mehmet Güler: Bu filmlerden bir daire, bir ev aldım, emekliliğimi ödedim, şimdi emekliyim. Çocuklarımı okuttum, geçimimi sağladım. Kazandıklarım bunlar. Halen o yıllarda yaptığım filmleri tv kanallarına satıyorum. Oralardan para alıyorum.

Yakup Sancı: Tv kanallarına satıyorum dediniz. Bu filmler tv kanallarında yayınlanıyor mu?

Mehmet Güler: Yayınlanıyor. Şifreli tv kanalları var bunlarda yayınlanıyor. Şifreli tv de izlenen filmler orijinal değil. Bu filmler pornodur ama kanallar porno kısmını kesip erotik film diye yayınlıyor. Eskiden bunun tam tersini yapıyorduk. Orijinal filme porno ekleyip sinemalarda izlettiriyorduk. Yani hiçbir film orijinal değil.

Yakup Sancı: Çocuklarınızın tepkisi ne oldu?

Mehmet Güler: Çocuklarım da sinemanın içinde büyüdüler. Çocuklarım bana "niye bu filmleri çektin?" demediler, böyle bir konuşmamız hiç olmadı. Benim 5 tane çocuğum var 5'i de bu sokaklarda doğdu, büyüdü. 4'ü evlendi. Birisi İstanbul üniversitesini bitirdi. İkinci üniversiteyi okuyor. Ne yaptıysam onlar için yaptım.

Ben 40 yaşımda askere gittim 40 yaşıma kadar asker kaçağı olarak yaşadım 4 tane çocuğum vardı o zamanlar. Onları ortada bırakamadım. Sonra baktılar ki iş yapıyorum, para kazanıyorum ihbar ettiler beni yakalayıp askere aldılar.

Yakup Sancı: Peki bu erotik filmlerde oynayan oyunculara da kazandırdınız mı?

Mehmet Güler: Onlar da kazandılar, iyi kazanıyorlardı. Ülkü Erakalın yönetmenlik yapardı. Zerrin'le Ayda 4-5 film çekerdik. Zerrin Egeliler'i de zaten Halim Kurtoğlu ile bu filmlerle ben meşhur ettim.

Yakup Sancı: Seks furyası nasıl başladı? Bu furyayı tetikleyen ne oldu da bu kadar çok film çekildi?

Mehmet Güler: Bu işi ilk çıkartan Gaye Film Nazmi Özer ve Emek Film Erdoğan Tilav oldu. Landa Buzanka'nın filmleri vardı. "Erkek dediğin böyle olur" gibi. Bu filmler büyük iş yaptı sinemalarda. Devamında İsveç filmleri geldi. Eğitici-öğretici adı altında, "mutlu evlilik","kürtaj" gibi... Daha sonra Yunan filmleri geldi. "Uçurum", Japon filmi "Jiko" bu filmler sinemalarda çok büyük işler yaptı. Bizim yerli filmlerin yüzüne kimse bakmadı. Bizim yapımcılar da bu tür filmler çekmeye yöneldi. Büyük firmaların çoğu bu tür filmler çekti. Kendi firması adına olmasa bile birilerini aracı kullanarak bu filmleri çektiler.

Yakup Sancı: Oyuncular onca insan içinde soyunurken rahatsız olmaz mıydılar?

Mehmet Güler: Zerrin'e soyun dediğimizde anadan doğma soyunurdu. Kazım Kartal'ın üstünde ten rengi külot vardı. Kazım Abi külotunu hiç çıkartmadı. Tamer Yiğit, Ali Poyrazoğlu, Tarık Şimşek, Hadi Çaman, Aydemir Akbaş, Behçet Nacar bunlar külotlarını çıkartmadılar. Hatta pantolonunu bile çıkartmayanlar oldu bunların içinde.

Yakup Sancı: Ama bu söylediğiniz isimlerin porno filmleri var. Sokaktaki insan bu isimlerin porno filmlerde oynadığını biliyor. Nasıl oluyor da soyunmuyorlar?

Mehmet Güler: Behçet Nacar'ın bir filminde belden aşağı simsiyah bir zenci adam üstü Behçet Nacar. Ben Zerrin Eğelilerle çok film çektim ama bunların hiç biri porno değildi. Sadece benim çektiğim değil. Zerrin'in hiç porno filmi olmadı. Mine Mutlu, Figen Han, Melek Görgün, Feri Cansel Bunların hiçbiri porno film çekmedi. Bu isimlerin filmlerine hep montaj yapıldı. Porno çekenler olmadı mı oldu. Dilber Ay, Zerrin Doğan bu arkadaşların porno filmleri var ama diğerleri kesinlikle porno film çekmedi.

Yakup Sancı: İyi de bir şey demiyorlar mıydı? Bu filmi böyle çekmedik, böyle anlaşmadık. Niye filme montaj yapıyorsunuz demiyorlar mıydı?

Mehmet Güler: Kime diyecek, hangi sinemayı takip edip de diyecek? Hepsi biliyordu bilmesine de onların yapacak bir şey yoktu. Bir film çektik sinemada oynuyor. Zerrin Egelilerle bu filmi izliyoruz. Bir sahne girdi araya anal seks Zerrin fırladı kalktı "bu ben değilim olmaz, olamaz" dedi. Ama oluyor işte. Kimse engelleyemedi bu montajı.

Yakup Sancı: Montajı kimler yapıyordu?

Mehmet Güler: Yapımcılar, sinemacılar yapıyordu kim yapacak? Porno çekenler belli. Dilber Ay, Zerrin Doğan, Funda Gürkan. Erkeklerden Cesur Barut, Çetin Başaran, Tevfik Şen porno çekti. Bunların dışında bilinen diğer isimlerin hiç biri porno çekmedi. Hepsi montaj. Kimsenin haberi yok. Ben sana da porno film çektiririm sen istediğin kadar ben yapmam de. Bindiririm arabaya yolda giderken lastik patlar veririm eline bir pompa şişir bu lastiği derim. Sen lastiği şişirirken vücut hareketlerine montaj yaparım yüz senin yüzün olur alt taraf başka biri. Ne oldu sen de porno film çekmiş oldun. Bu işler böyle döndü.

Yakup Sancı: Siz de erotik diye çektiğiniz kendi filmlerinize porno montajı yaptınız mı?

Mehmet Güler: Ülkü Erakalın ile iki film çektim. İkisinde de Zerrin oynuyordu. Erkek oyuncular da birinde Bülent Kayabaş birinde de Kazım Kartaldı. Stüdyoya gittim. Bir baktım montaj masasının yanındaki çöp sepetinde filmler var. Bunlar ne? Dedim. "Senin filmin çöpleri" dediler. Çocuğa hemen bunları sar dedim sardı verdi. Bir iş kopyası bastırdım. Hikmet Erdek diye bir arkadaş vardı ona dedim ki… Dudak okuyan birini bul dudak hareketlerine göre diyalog yazsın dublaj yapalım. "Genç Kızlar Pansiyonu" diye de bir isim koydum. Bir bayanla porno çektim aralara montajladım. Asıl filmden daha büyük iş yaptı.

Aksaray'da güneş sineması vardı. Türkiye'nin neresinde film çekersek çekelim herkes "İstanbul da güneş sineması varmış biliyor musun?" diyor. Türkiye'de en çok porno film oynatan sinema güneş sinemasıydı. Zerrin Egeliler, Kazım kartal ile bir film yaptım kimse beğenip de almıyor. Rica minnet güneş sinemasında gün aldım film orada oynuyor. Sinemadan telefon geldi Haluk diye biri vardı ondan. "Atla gel buraya" dedi. İnsan sel olmuş akıyor sinemada. Yukarı çıktık filmi izliyoruz. Jenerik bitti porno girdi. Benim çektiğim filmle alakası yok. Yaklaşık 15 dakika oynadı bir baktım sinema bom boş kaldı. Haluk abi "gördün mü Mehmet. Kaç kişi kaldı sinemada" dedi. Kimse kalmadı abi dedim. Filmin hikayesi pornoyu kaldıracak bir hikaye değildi normal aile filmiydi. Buna ramen öyle filmlerin izleyici bulması için aralara porno konuldu. Ben koymasam sinemacı koyuyordu.

Yakup Sancı: Peki başkalarının filmlerine de porno montajladınız mı?

Mehmet Güler: "Dağ kanunu" diye bir film vardı. Seyyal Taner ile Serdar Gökhan oynuyordu. Yılmaz Atadeniz çekmiş bu filmi. Bundan kopya bassam bu şekilde kimse almaz da oynatmaz da. Ne yapıyım ne yapıyım derken bu filmi beşe böldüm bu beş kısmın içine porno montajladım. Jeneriğe de dağ kanunu 1 yazdım. Hangi sinemada oynadıysa orjinalinden çok daha büyük iş yaptı. Sinemacılar yalvardılar "abi ikincisi ne zaman çıkıyor? Çıkar çıkmaz getir" dediler.

Yakup Sancı: O yıllar taşradan kaçıp artist olmak için Yeşilçam'a gelen genç kızlara ne oldu?

Mehmet Güler: Bu kızların kafalarında artist olmak vardı. Evlerinden bu nedenle kaçıp buralara kadar geldiler. Eğri oturup doğru konuşalım. Bu kızlar kimin eline düştüyse "seni artist yapacağım" dediler kullandılar. Ben de dahil. Git diyorsun gitmiyorlar, kal diyorsun kalmıyorlar. Burada kadın ticareti yapanlar vardı onlara sermaye oldular. Ne artist olabildiler ne de köylerine dönebildiler. Çoğu dost hayatı yaşadı. Çoğu pavyonlara, genelevlerine düştü. Arada bir bazılarını memleketlerine göndermek için aramızda para toplayıp otobüs biletini aldık ama bunlar memleketlerine gittiler mi bilinmez. Ama kim geldiyse geldiği gibi gitmedi burası kesin. O dönemin genç kızlarının çoğunun nerde olduğunu aileleri bile bilemedi.

Yakup Sancı: Bu kızların çoğunun yaşı küçüktü.14-15 yaşında kızlar vardı. Vicdanen bir rahatsızlık duymadınız mı?

Mehmet Güler: Ben o dönemler 18-19l'u yaşlardaydım. 14 yaşında bir kızla beraber oldum. İzmir'den artist olmak için gelmişti. Sonra ailesi beni mahkemeye verdi. Reşit olmayan kızla beraber olmak, kızı alıkoymak ve iğfal etmek suçundan mahkemeye çıktım. Nikah yaparsan ceza yatmadan kurtuluyordun o zaman. Hakim sordu "ne yapmayı düşünüyorsun" diye. Efendim benim arkamdan koşturacak kimse yok. Kızı alıp İzmir'e götürdü ailesi ben burada yalnızım. "Ben sana 15 gün müsaade ediyorum git nikahını yap. Evlenme cüzdanını getir" dedi. Zeki Müren o zaman "Hep O Şarkı" filmini çekiyordu. Bu filmde çalıştım. Biraz da Zeki Müren para verdi. Gittim İzmir'e. Kız "gelinlik isterim, rugan ayakkabı isterim, şöyle çanta al böyle bilmem ne al" dedi. Para yok pul yok. Çalıştım para kazandım gittim İzmir'e istediklerini aldım. Bu iki üç tur oldu. Bu arada hakimin bana tanıdığı mühlet geçti ama nikahımızı yaptık. Cüzdan onda kaldı. Sonra da kavga ettik ayrıldık.

Yakup Sancı: Hiç artist olan olmadı mı?

Mehmet Güler: Çok fazla olmadı ama isim yapan da oldu. Nükhet Duru,  Ahu Tuğba gibi.

Yakup Sancı: Bir de tek başına değil de ailesi ile birlikte gelip, artist olmak isteyenler vardı. Onlar daha mı şanslıydı?

Mehmet Güler: Ailesi ile birlikte gelenler artist olamadıysa da ziyan da olmadı. Annesi ile birlikte gelip buralarda artist olma hayalleri içinde dolaşırlardı. Annesinin elinden tutup gelenlerden Perihan Savaş, Sezer Güvenirgil, Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray da isim yapan oldu.

Yakup Sancı: O yıllarda özellikle bayan oyuncularla cinsel ilişkide bulunmak isteyenler çok olurdu. Gerçi şimdi de çok ya her neyse. Sizden, - bana bu oyuncuyu ayarla. Diyen birileri de oldu mu?

Mehmet Güler: İrfan Atasoy ile Kayseri-Bünyam da "Topal" filmini çekiyoruz. Meral Orhonsay oynuyordu. Sette akşam yemeğimizi yerken kelli felli bir adam beni yanına çağırdı. Dedi ki, "kardeş sen burada fazla konuşuyorsun, demek ki bu işin amiri sensin. Bu akşam bu karıyı bize bıraksana". Biz İstanbul'dan geldik, kaç gündür buralarda sürünüyoruz. Sizde varsa bize gönderin dedim. Adam bana silah çekti. Rahmetli Kör Nizam (Nizam Ergüden) araya girdi beni kurtardı. Sonra setten kaçırdı. Adam kafaya koymuştu beni vurmayı. Evet, doğru yanlış bir takım işler yaptık ama çalışma arkadaşımızı satmadık.

Yakup Sancı: Seks ve erotizm aslında sessiz dönemden beri Türk filmlerinde bir şekilde vardı. Roma ve İstanbul'daki film yapım çevreleri arasın¬daki sıkı bağlantılar birçok İtalyan filminin Türkiye'de de gösterime girmesini sağladı. 1970'lerin başında başrollerini Lanzo Buzzanca ve Edvige Fenech gibi isimlerin oynadığı yumuşak seks filmleri üretmeye başladı. Kaçınılmaz bir şekilde bu filmlerin yerli taklitleri hızla çekildi. Kaynaklar bu akımın altın yılını 1979 olarak gösteriyor. Türkiye'de yapılan 193 filmin 131'i seks filmiydi. Türkiye aynı yıl "seks, porno" film yapan ilk Müslüman ülke olma ayrıcalığını da elde etti.

Ülkemizle gurur duyacağımız bir konumuz daha varmış! Ne mutlu bize!

Geçmişten geleceğe uzanan köprüde buluştuklarımızla söyleşilerimize devam ediyor, anlatılanlar ışığında sinemamızın sorunlarına çözümler arıyoruz.

Mehmet Güler'e Teşekkürler.


 

Kaynak
Yakup Sancı
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)