"Sahneden para kazandım sinemadan kazanamadım ama sinemayı daha çok sevdim. Hatta sahneyi hiç sevmedim, ben hep sinemayı sevdim, sinemaya aşık oldum." Bu hafta bu sözlerin sahibi değerli oyuncu neşe Aksoy'u konuk ediyoruz. Arkadaşımız Yakup Sancı tekrar Türkiye'ye dönen sanatçıyla sizler için söyleşti...
31 Temmuz 2012

Yazlık sinemada film izleyen annenin doğum sancıları başlar. Anne, filmi yarıda bırakarak, apar topar hastaneye götürülür. 30 Ağustos 1963 de, Neşe Aksoy, otel işletmecisi baba ve güzellik uzmanı annenin çocuğu olarak dünyaya gelir. İlk ve ortaokulu Tarabya da, Liseyi Mehmet Beyazıt lisesinde okur. Liseyi bitirdikten sonra bir evlilik yapar, fakat bu evliliği 3 ay sonra sonlandırır. Tesadüfen tanıştığı kameranın karşısına bir reklam filmi ile geçer. Kısa süre sonra sinemaya adımını atarak, günümüze kadar 48 sinema filminde önemli roller oynar.

Neşe Aksoy: Evliliğimi bitirdikten sonra ben bir şey yapmalıyım diye düşünmeye başlamıştım. Yaptığım bu evlilik nedeniyle üniversiteye de gidememiştim. Sonra da okula devam etmeyi düşünmedim. Çünkü evliliğimi bitirdiğim dönemlerde genç bir kızdım, bir bunalım yaşadım. Böyle bir süreç geçti. Üniversite okumak için epey bir zaman kaybı yaşadım.

Bir gün, bir bayan arkadaşımla sokakta karşılaştım. Yanında tanımadığım başka bir bayan arkadaş daha vardı. Nereye gidiyorsunuz diye sordum. "Arkadaş reklam filmlerinde oynamak istiyor, onu ajansa götürüyorum. İstersen sen de gel" dedi. Tamam dedim. Birlikte reklam ajansına gittik. Benim hiç aklımdan geçmezdi sinema, reklam dünyası...

Hatta ben ortaokula giderken genç kızlar Tarık Akan'ın fotoğraflarını çantalarında taşırlardı. Tarık Akan'a aşıktılar. Ben onlarla hep alay ederdim. Siz delisiniz. Bir sanatçıya aşık olunur mu? Deli misiniz? Derdim. Bana da çok kızarlardı. Sonra Tarık Akan'la film çekmek bana nasip oldu.

Reklam şirketine gittik. Yanımızdaki kız fotoğrafın arkasına yaşını, kilosunu, boyunu, göz rengini vs. yazdı, fotoğrafını verdi. Firmanın sahibi yanımdaki iki arkadaşa dönerek "bize müsaade eder misiniz? Bu hanım kızla bir şey konuşmak istiyorum" dedi. Arkadaşlar dışarı çıktı, firma sahibi bana "reklam filmlerinde oynamak ister misin?" dedi. Benim için gelmemiştik dediğim de ise, "biliyorum. Ben size teklif ediyorum. Türk Ticaret Bankası'nın reklamında oynamak ister misiniz?" dedi. Bayağı bir düşündükten sonra tamam oynarım dedim. 3 gün çalıştık bu reklam filmini çektik. Kamerayla da böylelikle tanışmış oldum.

Yakup Sancı: Sinemaya geçişiniz nasıl oldu?

Neşe Aksoy: Nazmi Özer'le tanıştım. Her zaman duygusal ve hassas bir adamdı. O yıllarda çok film çekiyordu. Zamanla samimi olduk. Bu samimiyet daha sonraları duygusallığa dönüştü. Bana tutkuyla bağlandı. Nazmi Özer, beni seven insanların üstünde bir sevgiyle bağlanmıştı bana. 1982 yılında Nazmi Özer'in çektiği Tarık Akan, Fikret Hakan'la birlikte oynadığımız "Arkadaşım" filmiyle de sinema hayatım başladı.

Nazmi Özer evli bir adamdı. Bu ilişkiyi çok daha ötelere götürmeye kalktı. Nazmi'nin eşi, onun çapkınlıklarından bıkmış, onu takip etmekten, yakalamaktan, basmaktan bıkmış usanmış bir kadındı. Bir gün yemeğe çıkmıştık bizi takip etmiş. Derin bir ilişki değildi. Sadece Nazmi tutkuyla bağlıydı bana ve birlikte çalışıyorduk. Bu yemeğe çıktığımız da bizi takip edip sonra da tatsızlık yaşanınca ben geri çekildim.

Benim geri çekilmemi Nazmi hazmedemedi. Bir gün film çekiminde Nazmi, muhasebeciyi göndererek bana boş bir kağıda imza attırdı. Benim imzamdan ne olacak ki dedim, boş kağıdı imzaladım. Daha sonra bana 20 bin lira borcu var diye beni icraya vermiş, evime haciz göndermişti. Bir gün gece kulübündeyim. Basından arkadaşlarda vardı, beni uyardılar. "Nazmi sana icra gönderecek, evindeki eşyaları kaçır. En azından kürkünü, mücevherlerini sakla" dediler. Genç kızım ne mücevherim olacak? Bir kürküm vardı onu da taksitle almıştım. İcrayı durdurdum. Adli tıp da boş kağıda imza attırdığını ispatladım. Bu defa Nazmi suçlu durumuna düştü, ben ona dava açtım. Bir gün Nazmi beni aradı "yeter artık. Bu işi sonlandıralım" dedi. Bende peki dedim. Konuyu o zamanlar böyle kapattık.

Yakup Sancı: Bu olay sizin sinema hayatınızı ne ölçüde etkiledi?

Neşe Aksoy: Çok olumsuz etkileri oldu bana. Sıfırı bir çizgi olarak düşünürsek... Ben bir anda Tarık Akan, Fikret Hakan'la film çektim. Bana öyle bir şey yaptı ki bir anda çıktığım yerin çok çok altına düştüm. Tekrar toparlanıp eski konumuma gelmek için epey vakit geçti. Epey ödün verdim. Yapmak istemediğim filmler yaptım. O zamanların modası olan türkücü filmlerinde oynadım.

Yakup Sancı: Türkücü filmlerinde oynamayı neden istememiştiniz?

Neşe Aksoy: Daha çok sanatsal filmler çekmek isterdim. Ama mecbur kaldım, çektim. Nazmi bana ambargo koymuştu, yapacağım başka film yoktu. Bu ambargoyu bir şekilde yıkmam gerekiyordu. Her ne kadar Nazmi'yi sevip sözünü dinleyenler olsa da, sevmeyen, sözünü dinlemeyenler de vardı. Ben de Nazmi'nin sözünü dinlemeyenlerle çalışma imkanı buldum. Sinemadan maddi anlamada bir şey kazanamadım.

Yakup Sancı: Sizin sahne hayatınız da oldu. Sahneden kazandınız mı?

Neşe Aksoy: 1986 yılında sahneye çıktım. "Sinemadan sahneye geçen en iyi ses" derlerdi. Tabi daha sonraları iyiler de çıktı. Türk Sanat Müziğini çok iyi okurum. Usulüyle okurum. Sahnede başarılı oldum. Ciddi rakamlar da kazandım. Sahne çalışmalarımın olduğu yıllarda kızım dünyaya geldi. Kızım doğduktan sonra da yavaş yavaş sahneden de çekildim.

Yakup Sancı: Sinema hayatınızda boşluklar var. Bunun nedenleri Nazmi Özer ve kızınızın doğumu diyebilir miyiz?

Neşe Aksoy: Etkenler bunlardı. Bir de sinema o yıllar iyice sallantıdaydı. Çok fazla film çekilmiyordu. Bende kendimi kızıma adadım.

Her ne kadar açık fikirli olsam da öyle görünsem de, iç dünyam hiç de öyle değildir. Kendimle ilgili bir şeyleri zorlayamadım. Bir yapımcıya gidip de bana rol yazın, iş verin demeye utandım herhalde. Şartları zorlayamadım. Bu da benim yapmak istediklerime ulaşamamada önemli bir etken oldu. Dışım güler yüzlüdür ama iç dünyam çekingendir. Eğer biraz bastırmış, uğraşmış, koşturmuş olsaydım daha iyi bir noktaya ulaşırdım sanırım. Şartları zorlamak bana biraz yüzsüzlük gibi geldi. Çekingenliğim de bundandı. Bir yapımcının kapısını çalmak o yıllarda beni huzursuz ediyordu.

Bu çekingenliğim nedeniyle sinema insanlarından uzak durdum. Benim en büyük hatam bu oldu. Bu nedenle de istediğim noktaya gelemedim. Bir eksikliğim de arkamda kimsemin olmayışıydı. Beni yönlendiren, bir iş paslayan insanlar yoktu çevremde. Tek başımaydım.

Yakup Sancı: Siz yurtdışında yaşadınız uzunca bir dönem. Sinemadan tamamen koptunuz mu? Yoksa yapmak istedikleriniz var mı?

Neşe Aksoy: Burada bir takım kızgınlıklarım, kırgınlıklarım oldu. 10 yıl İngiltere de yaşadım. Artık döndüm. Sahneden para kazandım sinemadan kazanamadım ama sinemayı daha çok sevdim. Hatta sahneyi hiç sevmedim, ben hep sinemayı sevdim, sinemaya aşık oldum.

Yakup Sancı: Artık Türkiye'ye döndünüz. Şimdi neler yapmak istiyorsunuz?

Neşe Aksoy: Yapmak istediklerim var. Bir kere ben sinemacıyım, oyuncuyum. Oyunculuk yapmaya devam etmek istiyorum. Nineyi, ablayı, bedensel özürlüyü, ruhsal özürlüyü oynarım. Her rolü oynarım. Bu benim mesleğim, rol ayırmadan tüm rolleri rahatlıkla oynarım. Oyunculuk yapmak istiyorum. Bunun yanında başka projelerim de olacak. Zamanla bunları hayata geçirmeyi düşünüyorum.

Neşe Aksoy'a Teşekkürler.

Her hakkı saklıdır. Yazarının ve www.sinematürk.com 'un izni olmaksızın alıntı yapılamaz, kullanılamaz.
 
Yakup Sancı İletişim: [email protected]

 

 


 

Kaynak
Yakup Sancı
 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)