Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Bugün Türk tiyatrosunun yaşayan iki efsane oyuncusun'dan Nedret Güvenç'in (Diğeri Yıldız Kenter) bilinen yaşam öyküsüne kendi yorumumu da katarak onu anmak istiyorum. Nedret Hanım 1930 yılında İzmirde doğmuş. Bornova Orta Okulunda öğrenciyken ondört yaşında sahneye çıkıyor. Daha o zaman yolunu çizmiş. Tiyatroyu aklına koymuş. Okul temsillerinden birinde onu izleyen Yazar Necati Cumalı onun için oyun yazmış: Boş Beşik. Boş Beşik onun için yazılmış bir oyun. Demek ki yazar daha o zaman ondaki ışığı görmüş.
1948 Yılında onsekiz yaşında İzmir Şehir Tiyatrosuna giriyor. Hoca Avni Dilligil küçük bir tirad okuttuktan sonra, sesine bayılmış olacakki hemen kabul ediyor. Sonra 1950-51 sezonu İstanbul Şehir Tiyatrosuna giriyor.Yeşilçam serüvenide o yıllarda başlamış oluyor. Nedret Hanım, 1950 Yılında Yüzbaşı Tahsin ile sinemaya giriyor. Yüzbaşı Tahsin'i ve 1951 de Sürgün'ü sonradan eşi olan Şair ve Yazar Orhan Murat Arıburnu yönetiminde çeviriyor. Arıburnu o filmlerde hem oyuncu hem yönetmen. İki filmde paha biçilmez değerde özellikle Refik Halit Karay'ın Romanından alınan Sürgün. Yapılan dönem filmleri arasında ilk beşe girebilecek güzellikte. Yazar Sürgün'de 1924 de Sürgüne gönderilen dışarıda yaşamak zorunda bırakılan, kimi borç içinde, kimi merdiven altlarında, kimi pazarlamacılık yaparak hayatı sürdürmeye çalışan, borç içinde oradan oraya savrulan hanedan mensuplarını anlatıyor. Yüzbaşı Tahsin'de ise Şakir Paşa Ailesinden Yazar Halikarnas Balıkçısının küçük bir rolü var. Her ne hal ise konuyu dağıtmayalım. Nedret Hanım, 1960 yılına kadar Hem İstanbul Şehir Tiyatrosunda hem Yeşilçam'da özellikle Yeşilçam'da birbirinden güzel filmlerde baş rol oynuyor. Hıçkırık ve Beş Hasta Var. Beş Hasta Var'ı 6-7 yaşımda dedemin evinin bahçesine bitişik yazlık sinemada sinema salonu gibi tavan arasından izlemiştim. Hemen hemen her akşam izlemiş olacağım ki yıllar sonra film TRT'de gösterildiğinde plan plan hatırladım. Özellikle Nedret Güvenç'i Evlenmek zorunda kaldığı Osmanlı Paşasından ayrılarak önce pahalı fahişe ,sonra sokak aralarına düşerek düşerek kuduz hastası olan, kendisini kötü yola düşüren beş kişiyi ısırarak intikam alan Belkıs rolünde unutulacak gibi değil. Filmde Refik Kemal Arduman, Muzaffer Tema ve Sadri Alışık'ın da önemli rolleri var.
Nedret Hanım 1960 kadar çeşitli filmlerde başrol oynuyor. 1960 Yılında Devlet Tiyatroları (Cüneyt Gökçer) onu Ankara'ya davet ediyor.1960-1961 Sezonu. Ankara dönüşü çalışmak zorunda. Bu arada Kemal Flim'den sıradan bir Ayşecik filmi için teklif alır ve hayatının hatasını yaparak karakter rollerine geçer. Bu filmden sonra sıradan bir çok filmde irili-ufaklı önemli-önemsiz her rolü oynar. Günümüzde onun eline su dökemeyecek kadın oyuncuların 65 -68 yaşlarına kadar başrol oynadığı düşünülürse 30 yaşın anne ve yardımcı roller için çok erken bir yaş olduğu görülür. Bir ropörtajında kendiside hatasını itiraf ediyor. Nedret Hanımın 1960 lardan sonra sinema kariyeri ile tiyatro kariyeri ters orantılı ilerliyor, biri yükseliyor diğeri alçalıyor. Yükselişe geçen tabiki tiyatro. Sinemada 1964 yılında Kötü Tohum ile Antalya Film festivalinde En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu ödülünü alıyor. İstanbul Şehir Tiyatrosundaki başarıları birbirini izliyor, Muzaffer Aslan'la oynadığı Beyaz Güvercin dört ay kapalı gişe oynuyor. Sonunda oyunun adı ile anılmaya başlıyor. Beyaz Güvercin. Cyrano De Bergerag'daki Roksanne rolü ile Kültür Bakanlığı Onur Ödülü, Günden Gece'ye de Avni Dilligil En Başarılı Kadın Oyuncu ödülünü alıyor. Seslendirmelere devam ediyor, devamlı Pervin Par'ı aradabir de diğerlerini konuşuyor.
1974 de yönetmenliğe başlıyor, ilk yönettiği oyun En Büyük Kumar. Sonra Bernarda Alba'nın Evi, Seher Vakti, Erkek Satı vs. gibi onbeşe yakın oyun yönetiyor. Bu arada tv dizilerinde arada birde olsa sinema filmlerinde kendisine yakışan rollerde izliyoruz sanatçıyı. Örneğin Gurur, Belkıs Hanım'ın Konağı, Devlet Başa Kuzgun Leşe ve çok güzel bir sinema filmi Yalı. Yalı'daki rolü hem çok önemli hem başrol hemde kendi kişiliği ile çok özdeşleşen, yakışan bir rol. Üstüne cuk oturmuş derler, onun gibi birşey. 1995 de Şehir tiyatroların'dan emekli oluyor. Emekli olmadan yönettiği ve oynadığı son oyun zannedersem çağdaş tiyatronun kurucularından Norveçli Oyun yazarı Henrik İbsen'in (l828-1906) Hortlaklar oyunu idi. Çok Şükür izlemek nasip oldu. Sanatçı nın emeklisi olmaz derler Nedret Hanım'dan hiç olmaz. Boş durmuyor. Özel Tiyatrolara başlıyor Rahmetli Haluk Kurdoğlu ile Eskimeyen Oyun'da oynuyor. Yine Ödüller alıyor (Afife Jale Ödülü). Toron Karacaoğlu ile oynuyor. 1944 de 14 yaşında başladığı tiyatroya 65 yıldır çok sağlam ve onurlu bir şekilde devam ediyor. Sağlıklı ve uzun ömür diliyor. Onu izlemekten bıkmadığımızı, izlemek istediğimizi yinelemek istiyorum. Saygılarımızla