Rahmetli olmuş sanatçılar genellikle ölüm yıl dönümlerinde anılırlar ancak biz onu ölümünden 23 yıl sonra dünyaya gelişiyle saçtığı ışığı özlediğimiz için doğum gününde anmak istedik.
31 Temmuz 2012

Rahmetli olmuş sanatçılar genellikle ölüm yıl dönümlerinde anılırlar ancak biz onu ölümünden 23 yıl sonra dünyaya gelişiyle saçtığı ışığı özlediğimiz için doğum gününde anmak istedik.

Hiç merak ettiniz mi? Bir kadın tiyatro sahnesinde ya da yönetmenin "motoorr" diye start verdiğinde rolünü oynarken anlık ruh değişimlerini mimikleriyle vermekte nasıl bu kadar başarılı olabilir? Ben ettim ve bu merakımı Nebil Özgentürk, "Bir Yudum İnsan" belgeseliyle gidermeme yardımcı oldu. Kimden mi bahsediyoruz? Önce gülüp saniyelik farkla ağlayabilen kadından... Elbette Adile Naşit'ten.

Çoğumuz onu böyle tanıyoruz. 17 Haziran 1930'da doğmuş. Asıl adı Adela ama gelin görün ki özellikle doğduğu ve yetişmekte olduğu yıllarda ve sonrasında etnik köken ayrımcılığı konusundaki anlayışını hiç de geliştirme taraftarı olmayan güzel ülkemin insanının baskısıyla asıl adı yerine Adile ismini kullanarak asimile olmuştur. Ölümünün üzerinden 23 yıl geçmiş. Artık korkuları ortadan kaldırmanın zamanıdır ve onun gerçek kimliğiyle anmakta bir sakınca olmamalıdır. Biz onu filmlerinde, tiyatro sahnesinde ya da "Uykudan Önce"de bizlere masal okurken Ermeni kimliğiyle değil önce insanlığı, sonra analığı, oyunculuğu, sevecenliği, şevkati sebebiyle sevdik. Etnik kökeninin bir önemi yoktu, olmamalı da. Keşke onun masallarını dinleyen çocuklar kadar anlayışlı olsak ya da keşke sırf yaşamımızı kolaylaştırmak için her birimiz şu dünyaya gelmeden önce etnik kökenimizi seçebilseydik...

Kimdir bu sahnede devleşen kadın ve başarısının sırrı nedir? Doğuştan sanatçıdır. Hikayesini okuyunca pek başka bir şansı da kalmadığını anlayacaksınız: Annesi, tiyatro sanatçısı Amelya Hanım; babası, Komik-i Şehir namıyla anılan meşhur komedyen Naşit Özcan; birlikte büyüdüğü ağabeyi Selim Naşit. İlk oyunu, henüz okuma yazma bilmezken dadısına yalancıktan okuduğu gazetedir. Babası en çok kendisine oynadığı "Süprik Dudu" rolüne bayılır. Daha çocukken ağabeyi ile birlikte bir köşkün bahçesinde sahne kurup hazırlıklar tamamlandığında gösterilerini sunarlar, bir de saat hediye alırlar babalarından.

Önce anaokulu sonra da Hayriye Lisesi'ne gider Adile. Burası yatılı bir okuldur. Boş durmaz burada kantolar oynar, öğretmenlerinin taklitlerini yapar kulağının çekilmesini göze alarak. Evini çok özlediğinden pastırmacı çırağını da "hastayım" yalanına ortak ederek eve döner. Çünkü çok sevdiği babası hastadır. 26 Nisan 1943'te Komik Naşit komaya girer ve bir daha iflah olmaz ve Adile'nin eğitimi yarım kalır.

Babalarının ölümü üzerine Şehzadebaşı'ndan Beyoğluna taşınırlar. Anne Amelya Hanım geçinebilmek için adı "kopik" olan bir ermeni mezesi yapıp satmaya başlar. Ancak bu geçinmelerine yeterli olmayınca tekrar tiyatroya, ait olduğu yere döner. Bu sırada Amelya Hanım Adile'nin yeteneğinden Necdet Mahfi Ayral'a bahseder, o da Muhsin Ertuğrul ile görüşür ve Adile 1944'te İstanbul Şehir Tiyatrolarına girer.

İlk oyunu, "Her Şeyden Biraz" isimli çocuk oyununda figüran olarak başlar ta ki anne kadın rolünü oynayan Muazzez Akçay rahatsızlanıncaya kadar. Onun yerine oynaması istenir ve ömrü boyunca oynayacağı anne rolünü makyajla yaşı büyütülerek ve hakkını da vererek oynar henüz 14 yaşındaki Adile. 14 yaşında oyunculuk kaderi belli olan Adile bir daha ne çocuk ne de genç kız rolüne bürünecektir. O yaz Halide Pişkin ile birlikte Adalar, Boğaziçi, Kadıköy, Çubuklu, Gezginci Tiyatro'da oynar.

Muammer Karaca Adile ve Selim'e babalarının adı olan Naşit soyadını verir ve kendi tiyatrosunda oynatarak onları destekler. Adile'nin Karaca Tiyatrosu'nda oynadığı ilk oyun "Platin Plas", ikincisi "Fuar Yıldızı"dır. Fuar Yıldızı, bir operettir ve burada köprü altında yaşayan, kaşınan, uyuz bir kadını canlandırır. Öyle bir kaşınır ki seyirci ilaç önerir.Cibali Karakolu'nda kaynanayı 4 yıl oynar, sonra "Masif İskemle" ve "Medar-ı İftar"da...

1950'de hem Halkevi ve Ses Tiyatrosu sanatçısı olan Ziya Keskiner ile evlenir hem de Lütfü Akad'ın yönettiği "Lüks Hayat" filminde oynar ve sinemaya 20 yıl ara verir. 15 Temmuz 195l'de oğlu Ahmet doğar. Ahmet kalp hastasıdır ve 15 yaşına geldiğinde ölür. Adile genç olmasına rağmen geçirdiği bir hastalık sonucu yeniden anne olamayacaktır. İşte masalcı teyzemizin kendi masalının kötü sürprizlerinden biridir bu ve sonraları onu kanser edecek olan üzüntünün ta kendisidir. Şimdi anladınız mı "Uykudan Önce" kuzucuklarına seslenirken çağırdığı Ahmet kimmiş? Belki de gülerken birden bire gözyaşlarına boğulabilmesinin altında yatan neden de budur.

Elbette sadece bu acı değildir onun oyunculuğundaki kıvraklığına yardımcı olan. Tiyatroya komediyle başlamış olsa da Karaca Tiyatrosu'nda dram da oynar. "Cam Kırıkları" bunlardan biridir. Oyunu Yunanlı Yönetmen Müzenidis yönetir. Adile önce dil bilmediği için bu oyunda oynayamayacağını söyler fakat  Müzenidis "Senin yapamayacağın şey yok Adile" diyerek ona cesaret verir. Tabii bunu da başarır. Adiloş yıllar sonra "Beni Adile Naşit yapan Müzenidis'tir", der. Çünkü günlük hayattaki davranışları sahnelemeyi ondan öğrenmiştir.

1961'de eşi ve ağabeyi ile birlikte Naşit Tiyarosu'nu kurarlar. İlk oyunları "Ahududu"dur. Üç ay sonra tiyatro batar ve Ankara'dan İstanbul'a geri dönerler ve Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü tiyatrosunda: Evlenmek Kolay Mı?, Ben Çağırmadım, Armatör, İpekçi Merhum, Yenerbahçe Kulubü, Aman İdare Et, Kocamın Nişanlısı, Deli Gibi oyunlarını oynarlar.
Adile, daha genç kızken oynadığı oyunlardan birinde Şevkiye May onun bacaklarının çarpık olduğun için boşuna çırpınmamasını, ne yapsa da aktrist olamayacağı kehanetinde bulunmuş. Oynadığı ilk sinema filminden bu yana yirmi yıl geçmiş tarih 1971'i gösterirken, Yeşilçam'da "filmlerde sadece yakışıklı jön ve güzel aktrist oynayabilir" anlayışı yıkılmaya başlamıştır ve Adile de her kehanetin gerçekleşmeyeceğini kanıtlamıştır. Sinemaya dönüşü Ertem Eğilmez'in Beyoğlu Güzeli ile olmuştur.  
Adile Naşit Fan Sitesinde çevirdiği filmler kronolojik olarak şöyle verilmiştir:

1987 - Aile Pansiyonu
1986 - Milyarder, Kuzucuklarım, Yaygara, Hayroş, Kiralık Ev, Ağa Bacı
1985 - Satmışım Anasını, Şaban Pabucu Yarım
1984 - Namuslu, Şabaniye, Gırgıriyede Büyük Seçim
1983 - Şaşkın Ördek
1982 - Şıngırdak Şaziye, Adile Teyze, Buyrun Cümbüşe, Görgüsüzler, Talih Kuşu, Dolap Beygiri
1981 - Deliler Koğuşu, Şabancık, Hababam Sınıfı Güle Güle, Bizim Sokak, Şaka Yapma, Gırgıriyede Şenlik var, Gırgıriye, Davaro
1980 - Beş Parasız Adam, Huzurum Kalmadı, Renkli Dünya, İbişo
1979 - Gelinciklerim, Erkek Güzeli Sefil Bilo, Doktor, Vah Başımıza Gelenler, N'olacak Şimdi, Köşe Kapmaca
1978 - Neşeli Günler, Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor, Sultan, Kibar Feyzo
1977 - Habab Sınıfı Tatilde, Gülen Gözler, Sakar Şakir, Şabanoğlu Şaban
1976 - Tosun Paşa, Aile Şerefi, Ah Dede Vah Dede, Gel Barışalım, İşte Hayat, Hababm Sınıfı Uyanıyor, Ne Umduk Ne Bulduk, Süt Kardeşler
1975 - Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababm Sınıfı, Bizim Aile, Televizyon Çocuğu, Sevgili Halam, Pembe Panter, Haydi Gençlik Hop Hop, Plaj Horozu, Şehvet Kurbanı Şevket, Bitirimler Sınıfı, Delisin, İşte Hayat, Hanzo, Çapkın Hırsız, Ah Nerede, Minik Cadı, Gece Kuşu Zehra
1974 - Mavi Boncuk, Yüz Liraya Evlenilmez, Hasret, Aç Gözünü Mehmet, Salak Milyoner
1973 - Canım Kardeşim, Oh Olsun
1972 - Sev Kardeşim
1970 - Vur Patlasın Çal Oynasın
1959 - Abbas Yolcu
1957 - Kahpe Kurşun
1950 - Lüküs Hayat
1947 - Yara

1976'da Uğur Dündar ve Hülya Koçyiğit ile birlikte oynadığı "İşte Hayat" filmindeki oyunculuğu ile Altın Portakal Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü almıştır.

Sinema dünyasındaki bu tırmanışa televizyon da kayıtsız kalmamıştır. Selçuk Kaskan'ın yazdığı Ayşen Gruda, Zeki Alaysa ve Metin Akpınar'la birlikte oynadığı " Hayat Kıraathanesi"; İftara Doğru Saati; Sadri Alışık'la oynadığı "İstanbul Sokakları"; erkek rolü oynadığı yine Selçuk Kaskan'ın yazdığı "Meddah"; Kuruntu Ailesi; Uykudan Önce...
Yedi Kocalı Hürmüz, Hisseli Harikalar Kumpanyası, Neşe-i Muhabbet, Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra oynadığı müzikallerdir. 

12 Aralık 1987 günü ise onun oğluna kavuştuğu gün bize de özlemiyle avunabilmek için oynadığı filmlerden bıraktığı meşhur lakablarıdır: Adoş, Masalcı Teyze, Adile Ana, Hababam Sınıfı'ndaki Hafize Ana, İnatçı Turşucu...

Bugün Bursa'da, 1996-2002 yılları arasında adı Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu Anasınıfı olan ve Vali, Kaymakam, Yıldırım Milli Eğitim Müdürlüğü ortak girişimleriyle 24 Eylül 2002'de adı Adile Naşit Anaokulu olarak değiştirilerek eğitim hayatına katkıda bulunmaya ve böylece adını yaşatmaya devam eden bir okul vardır. Ayrıca Bursa Yıldırım Belediyesi Adile Naşit Tiyatrosu da ona olan özlemi gidermek ve yine adını yaşatmak için geçtiğimiz 2009-2010 tiyatro sezonunda Rüya, Harikalar Diyarı, İçimdeki Ses, Bir Oyun İstiyorum, Sevimli Oyuncaklar, Alaaddin'İn Sihirli Lambası, Yaramaz Çocuk, Yavru Keçiler, Sağlık Ülkesi ve Çılgın Palyaçolar isimli çocuk oyunlarını ücretsiz olarak sergilemişlerdir. Buna ek olarak Adile Naşit Tiyatrosu gönüllülere tiyatro kursu vermiş ve 14. Uluslar arası Bursa Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali ve 13. Uluslar arası Karagöz Festivali kapsamında yabancı konuk ekipleriyle birlikte tiyatroseverlerle buluşmuştur.

Adile Teyze, bir daha gelmedi senin gibi masal anlatan bir masalcı. Kuzucukların seni çok özlüyor...

 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)