Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"Seni yıkan da dirilten de aynı şeydi galiba." Milli İstihbarat'tan Şefik söylüyor bunları. Gerçekten de kahramanımızı 'hem yıkan hem dirilten neden' nişanlısı Mine. Bu denli önemli olan kişiyi ancak 2-3 saniye görebiliyoruz. O da resim (Birsen Menekşeli) ve ölü olarak.
'The Girl Hunters' adlı roman (1962) (Mickey Spillane) ve Hollywood filminin (1963) Yeşilçam uyarlaması. Kitap bizde 'Kız Avcıları' (1965-Dedektif Romanları: 1) (Çeviren Adnan Semih Yazıcıoğlu) adıyla yayınlanmıştı. 'Dragon', 'Ejder' olmuş. Çeviride küçük birkaç hata var. Velda 24. sayfada 'kömür gibi siyah saçlı'; 91. sayfada 'kumral saçlı'. Aynı şekilde Laura 63. sayfada 'sarışın'; 217. sayfada 'esmer'. Romanda neler yok ki. İkinci Dünya Savaşı; Soğuk Savaş; Komünistler; Ajan isimlerinin olduğu liste; Anti Komünist senatörler. 'Krallar Ölmez'de bunlara değinilmemiş. Film boyunca 60'dan fazla kurşun; 50 civarında yumruk var. Ayrıca tekme, kafa, judo darbeleri ve yattan, kuleden adam atmalar.
Haziran sonu ve Temmuz başlarına çevrilen filmin gösterime girişi 18 Eylül 1967, Pazartesi günü (Beyoğlu) İnci ve (Beyoğlu) Rüya sinemalarında. Hastane çekimleri Rahmi Duman Kliniği'nde yapılmış. Doktoru 'Kanun Benim'den (1966) anımsıyoruz. O zaman bıyıklıydı. Nil'in evi için Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısı kullanılmış. Murat'ın evi 'Aslan Yürekli Kabadayı'daki (1967) Sevda'nındı. Babalık-Asım Nipton'unki ise 'Ölüm Saati'nde (1967) Ahmet ve annesinin. Reşit'in döner kütüphaneli evi de 'Zehirli Hayat'ta (1967) Turan'ın garsoniyeriydi.
Tarık Dursun'un Milliyet'te yazdığına göre Mickey Spillane 'edebiyatın bu dalına alışılmamış yeni bir espri getirmiş'. Okurunu düşündürmüyor, zorlamıyor, çarçabuk 'belli' kötüye zikzaklı olaylardan, ardında şehvetten uzun bir iz bırakarak varıyor. "Elinde tabanca o kadından bu kadına koşarak görevini yerine getiriyor." Bireyci olmakla birlikte içinde bulunduğu toplumun çirkin yanlarını açığa vurmuş. 'Bireyin topluma başkaldırışı'. Eserlerinde rüşvet alan kanun adamları, kiralık politikacılar var. "Bir başına kötülere karşı duruyor." Öyle pek sevilen biri değil. Zaten kendisi de "Ben aynı yere ikinci defa davet edilecek cinsten bir insan değilim (sf. 73)" demişti.
Romandaki Mayk Hammer'in yedi yıl boyunca beyni sulanmış. Binlerce barda binlerce şişe viski. Bir saniye bile ayık gezmeyen ayyaş. (O yıllarda Mickey Spillane de öyleymiş). Neyse ki bizim Murat Akman'da bu süre sadece bir ay. Hammer, polis arkadaşı Pat Chambers ile (ikisi de Velda'yı seviyormuş) gerginlik yaşar ve hatta 4 yumruk yerken Murat ile Komiser Tuncel Kurtiz arasında böyle bir konu geçmiyor. Chambers, Richie'nin neler anlattığını öğrenmek için günlerce debelenmek zorunda kalır. Bizim senaryo daha akıllı. Tuncel Kurtiz, önceden, Reşit ile Murat'ın konuştukları ameliyathaneye bir ses kaydedici yerleştirmiş. 2000'lerdeki gösterimde Chanel Ley'in Muhittin Paydaş Orkestrası eşliğindeki striptizi sansüre uğramış. Sansürlenen bir sahne daha var. Serap, gazinoda Murat'ın ne iş yaptığını öğrenmek istiyor. Kamyonları varmış. "Vabis mi" diye sorduğunda gelen "Mercedes" yanıtı 'biplenmiş'. İsveç malı 'Vabis' değil ama Alman malı 'Mercedes' kamyon tehlikeli bulundu herhalde. Son Saat'teki haberde "Fabrikatör Yakup Genç" yazıyordu. Murat bunu "Fabrikatör Yakup Gençtur" olarak okur. Ayrıca sondaki uzun konuşmasında 'Cemil' diyeceğine 'Hamit' diyor. Filmde Erlich'in, Nil'in babası olduğu üç kez tekrarlanmış. İyice anlayalım istediler belki de.
İhtiyar Babalık-Asım Nipton'un gazete bayii var. Dergiler arasında 06 Temmuz 1967 tarihli ve 28 sayılı Hayat dikkatimizi çekiyor. Evi Gürgen Sokak 15 numaradaymış. Dewey ise Leksington Caddesi'nde, Klover Bar'ın yanında gazete satarmış. Evi de 42. Sokak'ın köşesinde sandviççinin yanındaki binada. Refik ölmeden önce "İhtiyara bıraktım kâğıdı. Kapısından attım" demişti. Ne olduğu söylenmiyor ama büyük olasılıkla Mine'nin bulunduğu yer yazılıydı. Richie, Velda'nın yerini Dewey'e gönderdiği mektuba yazmış. O da bunu Mayk'ın abone olduğu Cavalier mecmuasının içine koymuş. Babalık öldüğünde Murat "Seni vuranı senden beter edeceğim" demişti. Hammer da "Üzülme Dewey! O hergeleyi bulacağım" diyor. Bizimki sırtüstü, romandaki yüzüstü yere serilmiş.
Hollywood filmindeki Richie Cole, Reşit'ten daha zor durumda. Oksijen çadırına almışlar. Romanda 'sendikalı bir tayfa' olduğu belirtiliyor. Bizde böyle sendika falan gibi tehlikeli(!) konulara değinilmemiş. Ayrıca, Reşit, Milli Teşkilat'tan; Cole, Federal Büro'danmış. Laura '24 ayar bir dişi'. Nil 'enfes bir kadın'. Ama ikisi de 'şeytan ruhlu'. Senatör Knapp, Fonicia'daki yazlık villasında öldürülür. Fabrikatör Yakup ise Emirgan'da. Soyulan kasa konusu bizde kısa geçilmiş. Nil "Kasa ardına kadar açıktı ve bomboştu" diyor, o kadar. Oysa roman ve Hollywood filminde buna çok önem verilmiş. Grissom 914 A tipiymiş. Şifresi 7 rakamlı. Silah tehdidi ile açılma olasılığı için bir emniyet tedbiri daha var. Eğer şifre girilmeden önce polise telefon edilmemişse 3. rakam çevrildiğinde karakoldaki alarm çalışıyor. 60'ların başında durum böyleyse şimdi nasıldır acaba. Hırsızların işi zor.
Kitapta olmayan Tombalacı Burhan filme neşe katıyor. Konuşmaları "Maşallah Abicim! Bir aydır şu kadeh elinden düşmedi" veya "Sabahı şerifler günaydın, Beyabiciğim" şeklinde. Bilmediği yok. Murat'ın istihbarat şefi gibi. Yalnız birazcık(!) korkak. Üzerlerine 13 el ateş edilince tırsıyor; "Sana zahmet olacak ama Abi, yalnız ölüver."
Serap rolündeki Ayfer Feray, 'Çingene'deki (1966) yanık ve Londra'daki tedavi sonrası filmlerinden birinde. Boynundaki yarayı rol icabı gösteriyor. "Ay, iyi ki çıldırmadım. (Reşit'le) İkimizi de yakıyorlardı. Zor kurtardım canımı" derken bir yıl önceki olayı yaşıyor gibiydi.
Filmdeki melodiler:
Jenerikte 'The Man with the Golden Arm' (1955) (Elmer Bernstein) var.
'From Russia with Love'daki (1963) (John Barry) 'Opening Titles' (1.50'den itibaren) Reşit, nefes nefese "İhtiyarın dükkânı burası mı" diye sorarken; 'James Bond with Bongos' Burhan'ın kırdığı vazoda mikrofilmi bulduklarında ve sonda Nil ile konuşurken.
'Goldfinger'daki (1964) (John Barry) 'The Death of Goldfinger' Reşit, Mercedes'ten atılan kurşunlarla vurulunca; 'The Arrival of the Bomb and Count Down' Polisler yerde baygın yatan Murat'ı bulduklarında ve Komiser Tuncel Kurtiz "Şehirden ayrılma. Seni her an tevkif edebilirim" derken; 'Dawn Raid on Fort Knox' Yattaki kavga dâhil 6 sahnede; 'Teasing the Korean' Şefik ile Murat'ın ilk konuşmalarında; 'Bond Back in Action Again' Burhan "Dertlendirdik tabii. İhtiyarı çok severdi" derken ve otel odasında Cemil'in cesedi ile karşılaşınca; "Oddjob's Pressing Engagement" (0.30'dan itibaren) Burhan "Mine yengemiz bir cahillik etmiş" derken.
'Thunderball'daki (1965) (John Barry) 'Electrocution-The Spa' Mine'nin resmi ile konuşurken ve Şefik'e 'bir ay öncesini' anlatırken; 'Search for Vulcan' Karaköy Kayık İskelesi'nde konuşurlarken; 'Thunderball-MainTitle' son sahnede.
Fausto Papetti'nin '3a Raccolta' albümündeki (1962) 'La Vela Bianca' (1962) (Gilbert Bécaud) Chanel "İyi ki geldin. Sana bir şey söyleyeceğim" derken; 'Et Maintenant' (1961) (Gilbert Bécaud) Serap'a "İçelim Mecnun olalım" derken ve Selami'nin kumarhanesinde Yusuf'la konuşurken.
Fausto Papetti'nin '4a Raccolta' 33'lüğündeki (1964) 'Ricorda' (1963) (Carlo Donida / Mogol) Serap "Bu, O'nun kızı be" derken.
'Our Man Flint'teki (1966) (Jerry Goldsmith) "It's Gotta Be a World's Record" Tuncel Kurtiz "Anlaşıldı. Tamam, gidelim" derken.
'The States Evidence' (Prison Break) (1960) (Irving Joseph) Filmin başında Kulüp 39'un fedaileri Murat'ı döverken, işyerine geldiğinde ve Burhan'la yürürken kurşunlandıkları sahnede.
'On the Beach'deki (1959) (Ernest Gold) 'The Mysterious Signal' Nil'in evine ilk geldiğinde merdivenleri çıkarken.
Miles Davis'in "Ascenseur Pour L'Echafaud" albümündeki (1957) 'Le Petit Bal (Take 2) (Au Bar Du Petit Bac)' Nil'lerin bahçesinde yürürken ve kendi işhanına geldiğinde.
'Mondo Cane'deki (1962) 'More' (Riz Ortolani) Nil'i ikinci kez ziyaret ettiğinde.
Acker Bilk'in 'Great Themes From Great European Movies' (1966) uzunçalarındaki "Canto D'Amore (Divorce Italian Style)" (1961) (Carlo Rusticelli) Banyoda konuşurlarken ve birkaç sahne sonra öpüşürlerken.
Okyanus Bar'da Ay Feri, Kadri Ünalan Orkestrası eşliğinde 'İbibikler (Kışlada Bahar)' şarkısını söylüyor.
'Et Maintenant (What Now My Love)' adlı şarkıyı Alpay kendi yazdığı sözlerle plak yapmıştı; 'Seninle Ölmek' (1970).
Murat Akman'ı Abdurrahman Palay; Nil'i Jeyan Mahfi Ayral; Komiser Tuncel Kurtiz'i Reşit Gürzap; Reşit'i Cahit Irgat; Serap'ı Ayfer Feray; Şefik'i Sadettin Erbil; Behçet Nacar ve Faruk Panter'i Agâh Hün; Fikri Çöze, 3 kişiyi ("Boş ver" diyen meyhane müşterisini, "Bu olsa gerek. Fena halde içkili" diyen polisi, "Boş bunlar be. Hile mi yapıyor ne" diyen kumarbazı); Süha Doğan "Evinden çıkışını bekledim. Doğruca mağazaya geldi. Mühürü görünce kurcalamadan gitti" diyen siyahî çete üyesini seslendirmiş.
Stritizci Chanel Ley; Kulüp 39 ve fedaileri Kudret Karadağ, Faruk Panter, İsmet Erten; İki sahnede gördüğümüz Alman plakalı Mercedes; Nil'in adamı Arap Celal; Apo-Behçet Nacar'ın adamları Ali Seyhan, Hüseyin Zan; Erdoğan Seren, (bıyıksız) Ali Ekdal; Meyhaneci Yorgi-Faik Coşkun; Yusuf Baba-Selahi İçsel; Birkaç saniye izleyebildiğimiz Komiser-Mümtaz Ener; Karaköy'deki Kayık İskelesi; Rudi'nin Mücevher-Antikite dükkânı çok güzeldi.
'More' (1962) (Riz Ortolani) ve ardından Acker Bilk'in klarnetinden "Canto D'Amore (Divorce Italian Style)" (1961) (Carlo Rusticelli). Bir şeyler öğrenmeye gelmiş.
Murat; "Kocanın dostları arasında yabancılar var mıydı?"
Nil; "Vardı! Ne olacak?"
Murat; "Hepsini tanır mıydın?"
Nil; "Hayır! Çeşitli ticaret anlaşmaları yaptığı Avrupalılar vardı. Sık sık dışarıya gider gelirdi."
Murat; "Evrakını, mektuplarını yahut resimlerini görebilir miyim?"
Nil; "(Sarılarak) Bir şey vaat etmeden göstermem." (Laura da "Ama sonunda mükâfatımı verecek misiniz" diyordu.)
Kahramanımız istediklerini öğrenebilmek için 'bu kadınlık şaheseri' ile yatağa girmek zorunda kalıyor(!)