‘Thunderball’daki (1965) ‘Crash Landing-The Bomb’ (John Barry). “Gidişimi seyretmek senin daha çok işine gelir.” Antrepo’da “Ne zaman geldin? Girdiğini görmedim” diyen İskender’e söylüyor bunları. Gerçekten de Sedat, başlarda, ‘gidişi gelişinden daha çok istenen’ birisiydi.
24 Aralık 2012

'Thunderball'daki (1965) 'Crash Landing-The Bomb' (John Barry). "Gidişimi seyretmek senin daha çok işine gelir." Antrepo'da "Ne zaman geldin? Girdiğini görmedim" diyen İskender'e söylüyor bunları. Gerçekten de Sedat, başlarda, 'gidişi gelişinden daha çok istenen' birisiydi.

'Şehir Eşkiyası' 05 Nisan 1970, Pazar günü (Kadıköy) Özen Sineması'nda gösterime girmiş. Yazım Kılavuzu'na göre (Dil Derneği) ikinci sözcük 'Eşkıya' olmalı. Reşit Usta'nın tamirhanesinde gördüğümüz ve Ekrem Bora'ya ait '34 HR 007' plakalı Mercedes'i 'Tek Kurşun' (1968), 'Kadın Severse' (1968), 'Yakılacak Kitap' (1968), 'Günahını Ödeyen Adam' (1969), 'Sürtük' (1970), 'Emine' (1971) filmlerinden anımsıyoruz. Aylin'in '34 KL 030' plakalı arabasını ise 'Acı ile Karışık'ta (1969) Necla-Saime Bekbay, 'Çalınmış Hayat'ta (1970) Rıza Bey-Muzaffer Tema, 'Aşk Bu Değil'de Nihat-Murat Soydan kullanıyordu.

Sedat barut gibi biri. Babası Ahmet'ten başka kimsesi yok. Reşit Usta'nın oto tamirhanesinde çalışırken, öğrenemeyeceğimiz bir nedenle, mahallesinden ayrılır. Kısa sürede üçkâğıtçı zenginleri haraca bağlayan bir kabadayı olup çıkar. Necdet "Senin yediğin parayı kimse yememiş. Senin yaşadığın hayatı bizlerden kimse yaşamamış" diyecektir. İlginç bir şekilde kadınlarla yatakta olduğu sahneler hariç hep tek başına. İki gece önce Aylin'le beraber olmuş. Dün bir esmer afetle beraberdi. Bugün tekrar Aylin'in karşısında; "Kilyos'a gideceğiz. Birkaç gün kapanacağız orda. Sadece içecek, sızacak, sevişeceğiz (Abdurrahman Palay'ın seslendirmesiyle 'sevişiciz')". Sevişme konusunda gün, hatta neredeyse saat sektirmezken üç yıl hapisliğe nasıl uyum gösterdi acaba? Evlenilecek yaş konusunda prensip sahibi. Ayşe'nin 19 yaşında olduğunu öğrenince "Evlenecek çağa çoktan gelmiş" demişti. Patronların 'bütün gizli dümenlerini biliyor'. Kaçak sandıkların indirildiği Antrepo'ya geldiğinde İskender "Bir emrin mi var gene?" demişti. (Sorudaki 'gene' her şeyi açıklıyor). 'Varmış'; "100 bin... Bankadaki hesabıma yatırıver. Kendin yatıracaksın bir zahmet." İskender, kaçak maldan, tüfek mi tabanca mı artık neyse, milyonları götürüyormuş. 100 binlik haraç için "Tövbe! Allahtan kork biraz" diyor. Kendisi, kimbilir kaç kişinin canını yakacak kaçakçılık nedeniyle 'Allah korkusu' hissetmemiş.

Rıza da kahramanımız için "Müslüman değil aşikâre. Böyle adamı ne duydum ne gördüm, ne de bir daha görürüm. Her an tetikte. Hiçbir dümeni yutmuyor" demişti. Kaçakçılık âleminde 'Müslümanlık', istenen haraçla ters orantılı herhalde.

Ellerini çabuk tutup Sedat'ın işini bitireceklermiş. Hakkı Kıvanç "Hayırlısıyla" diyor. Adam öldürmenin de 'hayırlısı' oluyormuş demek ki.

Babası 'esip gürlemek, reddetmelere kalkmak' için tahliye gününü beklemiş nedense. Artık tövbe ettiğini anlayınca yumuşar; "Aç mısın? Yemek pişirdim. Zeytinyağlı fasulye severdin. Sahanda pirzola, bir de roka salatası yaptım. Sensiz boğazımdan geçmedi işte." Gözyaşları içinde kucaklaşırlar. İlk kalp krizinden sonra "Kefeni yırtık mı dersin" diyor. Doktor Muammer Gözalan'a göre 'mutlak istirahat şart'. Oğlu, yatakta çorbasını içirirken susmak bilmiyordu; "İnsan bu yaştan sonra gene çocuk oluyormuş zaten. Sonra bir de ninni söyle bari uyuyayım. Sabah da çocuk bahçesine götür beni." Kapı çalınınca geleni doktor sanıp söylenmeye devam eder; "O da pek sevdi burasını. Uğramadan geçemiyor. O kadar da surat ediyorum ama bana mısın demiyor. Tam doktor olacak adammış."

İçki ve sigara 'men edilmiş'. Ayşe de "Kızmak, öfkelenmek yasak" deyince şaka yollu terslenir; "Yasak olmayan ne var? Onu söyle de bilelim."

Asım Nipton, Selahi İçsel ve Ali Ekdal gibi sanatçılar 'Leader of the Band' (1983) (Dan Fogelberg) şarkısına benziyorlar; "...And he gave to me//A gift I know I never//Can repay." Keşke herkesin Reşit Usta gibi bir yakını olsa.

Esen Püsküllü öylesine sade ve güzel ki. Natalie Wood'a benzetilirdi o yıllarda.

Mine Soley, Gönül Yazar'ın sesi ile 'Nisan Yağmuru'nu (1970) (Rıza Ateş / Rafet Başaran) söylerken gözyaşlarını tutamıyor. Kendisini role öylesine kaptırmış. Silvana Panpani de gazinodaki konuklar arasında.

Bir sahnede Ayşe ve Sedat, Beyoğlu, İnci Sineması'nın önünden geçiyorlar. Afişte, 'Şehir Eşkiyası'ndaki Kayhan Yıldızoğlu ve Nedret Güvenç'in de rol aldığı 'Yaşlı Gözler' (1967) vardı. Bu film, İnci Sineması'nda 01 Temmuz-07 Temmuz 1968 arasında gösterilmiş. 'Şehir Eşkiyası'nın bir kısmı o tarihte mi çekildi acaba?

Sedat'ı Abdurrahman Palay; Ayşe'yi Nevin Akkaya; Aylin'i Nedret Güvenç; Ahmet'i Sami Ayanoğlu; Naci'yi Fikri Çöze; Muammer Gözalan ve Kayhan Yıldızoğlu'nu Mümtaz Ener seslendirmiş.

Gazinocu Orhan rolündeki Orhan Aykanat'ı, 'Yiğit Yaralı Olur'da (1966) Muhasebeci İrfan; 'Sabah Olmasın'da (1969) Banker Nusret olarak izlemiştik.

Reşit Usta'nın hurda araba dolu tamirhanesi; Otelci Fethi-Feridun Çölgeçen; Antrepo sahibi İskender-Lütfü Engin ve '34 DK 138' plakalı arabası; Rıza-Sadettin Düzgün; Tüccar Naci-Faik Coşkun; Murdar-Sadri Karan; Doktor Muammer Gözalan; Polisin kullandığı 'Willys' cipler; Sedat'ın tamir ettiği '34 DU 450' plakalı araba; Ayşelerin ahşap evli mahallesi çok güzeldi.

Filmdeki melodiler:

Acker Bilk'in klarneti ile 'Mondo Cane'deki (1962) 'More' [Soundtrack'ta 'Life Savers Girl', "L'ultimo Volo", "            Ti Guardero' Nel Cuore" adları ile yer alıyor] (Riz Ortolani / Nino Oliviero / Norman Newell): Aylin ile yataktayken.

Erwin Halletz Orkestrası'ndan 'Die Fünfte Kollonne' 3 sahnede (Naci'den haraç almaya geldiğinde; Rıza, Erdoğan Seren ve Hakkı Kıvanç tarafından kurşunlanırken; Tüm çetenin öldüğü çiftliğe polis geldiğinde).

'Du Rififi (Chez les Hommes): Main Title' (1955) (Georges Auric) Sedat ve Aylin, Kilyos'taki pusu yerine giderlerken.

'Thunderball'daki (1965) 'Crash Landing-The Bomb' (John Barry) : Antrepo'da İskender'in yanına gelirken; Rıza'nın adamı "3-5 kuruş da bize bırak Abicim" derken.

'Sunny' (1966) (Bobby Hebb): Sedat, tamirhanede çalışırken.

'The Bible; In the Beginning...'deki (1966) 'Tower of Babel' (Toshiro Mayuzumi) Doktor Muammer Gözalan Ahmet'e iğne yaparken.

'Kokkina Fanaria' albümündeki (1963) (Stavros Xarhakos): 'Taximi' (Sedat, babasının evine gelirken; "Defol, çık dışarı" diye kovulurken; Babasına çorba içirirken). "To Orgenaki Tis Odou Frinis (The Frynis' Street Organ)" (0.40'dan itibaren) Ahmet "Evlat yetiştir de hayrını gör" diye hayıflanırken. 'Omorfi Pou Ne Izoi (How Lovely Life is)' (0.32'den itibaren) (Stavros Xarhakos): Boğaz'ı gören çay ocağında Ayşe'yi beklerken.

'To Tragoudi Tis Perasmenis Meras' (Stavros Xarhakos): Sedat, İstanbul Ceza ve Tevkif Evi'nden çıkarken; Babası "Aç mısın" diye sorarken.

"I Elleda Tis Melinas (Melina's Greece)" uzunçalarındaki (1964) (Stavros Xarhakos) 'Fedriades': Ahmet oğluna "Uyumuyorsun değil mi" diye sorarken.

'6+6' albümündeki (1964) (Stavros Xarhakos): 'Amok' Alışveriş yaparken. 'Proino Tragoidi (Morning Song)' Ayşe ile eve gelirken. 'Hathike To Fenari' Ayşe "Hoş geldin Abi" derken.

'Charade' (1963) (Henry Mancini): Filmin sonu dâhil 7 sahnede.

'Segâh Makamında Ney Taksimi'. Mezarlıktaki intikam yemini; "Niçin, kimin için namuslu olmak? Tövbe ettim, yeni bir hayat kurmak istedim de ne oldu? Sen öldün işte. Ayşe de bıraktı beni. İkiniz de yoksunuz artık. Suçluyum baba. O hayata hiç başlamamak lazımmış. Hep böyle bir kenarda namusumla yaşamalıymışım. Sonradan tövbe etmekle kurtulamıyormuş insan. Kimsesizim artık, ölümden beterim. Senin ahını bırakmayacağım Onlarda. Hepsini gebertmek için yaşayacağım."

 

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)