Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
'Dead Ringer'daki (1964) 'Hidden Jewelry' (André Previn). "Hayat bu! Daima kuvvetli olan kazanıyor." Kabul etmek istemesek de Yılgın Rıza'nın söyledikleri gerçek oldu zamanımızda. 'Kazanmak için' haklı olmak gerekli değil artık. Gücü olan, istediği yerde istediği şeyi yapabiliyor.
Eylül ayında çekilen film, inanılmaz bir süratle, 28 Ekim 1968, Pazartesi günü (Üsküdar) Lale Sineması'nda gösterime girmiş. Renkli 'Le Samourai'nin (1967) siyah beyaz bir Yeşilçam uyarlaması. Fransız çevrimi 'Book of Samourai'den bir alıntı ile başlıyor: "Ancak ormandaki kaplan, bir Samuray kadar yalnız olabilir. O da belki!" Jef Costello hiç gülmezken Cemil çok daha güler yüzlü(!). Odasındaki kuşa, tamircideki kediye ve son sahnede, 'giderayak', Başkomiser'e tebessüm eder gibi olmuştu. Yine farklı olarak bizimki içki ve sigara içmiyor. İkisinin de muhabbet kuşu var. Fransız yapımındaki bizimkinden daha akıllı. Odaya (iki kez) yabancıların girdiğini tüy dökerek veya huzursuz hareketlerle sahibine anlatıyor. Jane'ın sevgilisi Wiener yaşlı biri. Kaçınılmaz bir şekilde Semra'nın nişanlısı Orhan'ın saçı da beyazlaştırılmış. 'Tek Kurşun', seslendirme sanatçılarının en az yoruldukları film olmuştur herhalde. 77 dakikalık filmin (şarkı dâhil) ancak 30 dakikasında konuşma var. Le Samourai'ın ilk 9 buçuk (bizimkinin yaklaşık 3 buçuk) dakikası konuşmasız.
Ekrem Bora, camı sonuna kadar açık(!) 'şevrole'nin kapısını maymuncukla ve ancak 4. denemede açabiliyor. (Oysa biraz ilerde kendisinin '34 HR 007' plakalı Mercedes'i duruyordu). Tamirci '34 HA 645' olan plakayı '01 AY 266' ile değiştirir. Tabancayı denize atarken plaka tekrar '34 HA 645' olmuş. Semra'nın evine geldiğinde ise yine '01 AY 266'. ('Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir' belki ama bu kadarını Heraklit bile düşünememiştir herhalde).
Cemil, Büyük Nur Bar'ın sahibi Sirkat Ahmet'i tek kurşunla; Jef ise Martey gece kulübü sahibini 3 kurşunla öldürür. Bizde tabanca Haliç'in sularına; Fransız filminde Seine Nehri'ne atılıyor.
Semra "Beni tekrar aradığın için ne kadar mutluyum bilemezsin" demişti. Jane Lagrange da benzer şeyler söylüyor; "I like when you come around because you need me." Bizde adres 'Yeni Levent, Yazıcı Sokak'. (İç çekimler Kont Ostrorog yalısında). Jane'in adresi ise "11 Avenue de L'Amiral Bruix".
Jef'in odasına dinleyici koyma sahnesindeki hata bizdekileri biraz olsun unutturuyor(!). İki sivil polis perdeleri açıp pervaza verici yerleştirir. Odadan çıkarken perdeleri kapatırlar. Sonraki sahnede Jef geldiğinde perdeler açıktı.
Piyanist Kız Valérie, Yeşilçam'da Şarkıcı Kız olmuş. Şüphelilerin önüne dizildikleri boy çizgili duvar yerine bizde iri kareli camlar var.
'Tek Kurşun' gibi içindeki şarkı 'Çapkın Kız' da Fransa'dan ['Mon Amour Mon Ami' (1967) (André Popp / Eddy Marnay)] uyarlama. Peri Han, Jale Birsel'in sesi ve Doruk Onatkut Orkestrası eşliğinde söylüyor; 'Çapkın Kız' (1968) (Türkçe sözler Ülkü Aker). "Adım çapkın kız, çapkın kız//Benim adım çapkın kız//Aşk yalan inanmam//Benim adım çapkın kız//**//Çok sever çabuk unuturum//Her gün başka sevgili bulurum//Aşkı, eğlenceyi severim//Aşka inanmam, sevgiye kanmam//Hiç kimseye bağlanmam."
Arabalar da 'Chevrolet' ve 'Mercedes' olmayıp 'Citroen', 'Renault' veya 'Peugeot' olsaydı etkilenme tam olacaktı.
Orkestrada bateri, akordeon, saksofon, ritim ve solo gitar (ayrıca, sesi nasıl duyulacaksa, elektrikli olmayan bir gitar daha) var. Fransızlarınki kontrbas, bateri, piyano, saksofon ve trombondan oluşuyor.
Yaralanan Cemil, Acar Otel'deki odasına geldiğinde şapkasını savurup atar. Jef, çok daha 'mükemmeliyetçi'. Titiz bir şekilde askısına asıyor.
Alain Delon'un sigarası işaret ve orta parmak arasında değil orta ve yüzük parmağı arasındaydı. Süleyman Turan aynı şeyi 'Maskeli Beşler'deki (1968) poker sahnesinde yapacaktır.
Başkomiser Orhan Günşiray, Semra'nın aynı gece iki erkeği peş peşe 'misafir etmesi' konusunda bir şey demiyor. Oysa Fransız Komiser lafını esirgemez. Jane'a "Girls like you are close to being prostitutes" demişti. Jef'den sonra Jane'ın yatağına giren Wiener'ye söyledikleri de yenir yutulur gibi değil; "Forgive the frankness, but did you feel that your place was still warm?"
Fransız Komiser çok acımasız biri. Bizdeki uygulaması 'iyi polis-kötü polis' şeklinde. Komiser Orhan daha anlayışlı. Sertliği yardımcı Aydın yüklenmiş. Bir sahnede ufak bir hata var. Gazinocunun öldürülmesi hakkında telefonla bilgi verirken "Hiçbir delil yok Şef. Kimse de bir şey görmemiş" diyor. Oysa üç şahit vardı.
Jane, hem Jef ile hem de Wiener ile beraber. Bizde bunun kabul edilebilir olması için Senaryo şöyle bir çözüm bulmuş; Cemil hapse girince genç kız yapayalnız kalır. "Kimsem yoktu. Oysa sana sığınmaya alışmıştım. Senin yanında kendimi güçlü hissediyordum. Orhan'ı o sıralarda tanıdım. En yalnız, en zor zamanlarımdı. Bana destek oldu." Kahramanımız geri dönünce de, duymak istediklerimizi nişanlısına söylüyor bu kez; "Bir başkasını severken senle olmak dürüst bir hareket sayılmaz. O'nu seviyorum Orhan. Başkasıyla yapamam." Ama böylesi debelenmenin pek faydası yok. Filmin sonunda yine yapayalnız kalır. Mirasa da konduğundan başkaları sığınmak istemiştir.
Wiener "Çok dikkatli (observant) biri değilim" demişti. Tanıklık sahnesinde çarpıcı bir espri var. Odaya Jef dışında 11 kişi alınmış. Şapkası ve trençkotu başkalarınınki ile değiştirilmiş. Wiener, bir gece önce yanından geçerken birkaç saniye gördüğü Jef'i tanıdığı gibi başkalarındaki şapka ve pardösüyü de bulur. Komiser şaşkınlığını "What would the result have been if you 'were' observant" sözleriyle belirtir.
'Sirkaf' olarak bilinen 'eski sabıkalı' Ahmet Erdem ile Başkomiser Günşiray'ın tek ortak yönleri odalarındaki Atatürk resmi. Ahmet'in durumu 'Vatan Sağolsun'daki (1968) (Aziz Nesin) aynı adlı öyküyü çağrıştırdı. "İlkokul çağındaki çocukları kaçak çalıştıran, fabrikada kadınlara 'saldıran', işçileri 8 saat yerine on, on bir saat çalıştırıp fazla mesai ödemeyen, iş kazasında sakat kalanları tazminatsız sepetleyen, ölenlerin ailelerine de zırnık koklatmayan" fabrikatör Kâşir Bey, müfettiş teftişinden Kurtuluş Savaşımızdaki kahramanlarının resimleri sayesinde kurtulur. Ama Ahmet böyle şanslı değil.
Filmdeki melodiler.
'Elmer Gantry'deki (1960) 'Do You Believe' (André Previn) Filmin başında otelden ayrılırken.
'Pre Bird' albümündeki (1960) 'Half-Mast Inhibition' (Charles Mingus) Uzunçaların ismi ile uyumlu kuş ve kedili 3 sahnede.
'Goldfinger'daki (1964) (John Barry); 'Teasing the Korean' 5 sahnede (Cemil, cinayet sonrası şarkıcı kız ile göz göze geldiğinde; Gazinodan çıkıp arabasına giderken; Tabancayı denize atarken; Meyhanede Yılgın Rıza'ya mesaj bırakıp otel odasına yürürken; Tuğrul'un evinde). 'Gassing the Gangsters' Depoda Behçet Nacar ile konuşurken ve sondaki dövüş sahnesinde. 'Arrival of the Bomb and Count Down' Karnından kurşunu çıkarırken ve sondaki dövüş sahnesinde. 'Dawn Raid on Fort Knox' Bıçak atarak şarkıcıyı öldürdüklerinde ve sondaki dövüş sahnesinde.
'Thunderball'daki (1965) (John Barry) 'Crash Landing-The Bomb' Cemil, Yılgın Rıza ile odun deposunda buluştuğunda ve Araba parkına- tamirciye ikinci kez gittiğinde.
'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) 'Main Title' Jenerikte ve Depoda Behçet Nacar ile dövüşürken. 'The Fireplace Poker' Filmin başında kendisi hakkında konuşurken. "Maggie's Murder" 5 sahnede (Otoparkta arabanın kapısını açmaya çalışırken; Evde Semra'yı ararken; Odasında Rıza'yı görünce; "Boşuna saklanma Orhan seni tanıdım" derken; Orhan'ı alnından vurduğunda). 'Forgery' Cinayetten sonra Semra'nın evine giderken ve Orhan, Semra'yı rehin tutarken. 'The Police is Waiting' 4 sahnede (Semra, Cemil'e kapıyı açarken; Cemil, apartmanda Orhan'ı beklerken; Polisler kanlı giysileri Semra'ya gösterirken; Genç kız "Eski ifademi değiştirmeme lüzum yok" derken). 'The Dog Attacks' Aydın, Cemil'in yüzüne ışıldak tuttuğunda; Semra ve Orhan karakoldan ayrılırken. "You're Not Margaret" Başkomiser, Semra'ya "Dün neredeydiniz" diye sorular sorarken ve Cemil dar sokakta genç kız ile buluştuğunda. 'Hidden Jewelry' Filmin ortalarında kuşa yem verirken ve Yılgın Rıza'ya "Senin gibi adi bir herifin yapacağı şey değil bunlar" derken. 'End Titles' Semra'nın kaçırıldığını anladığında ve filmin sonunda.
'Porgy and Bess' (1935) (George Gershwin) 'Introduction' Gazetenin basımı sırasında.
Cemil'in Rıza'yı aradığı meyhanede, klarnet ile 'Bu Fasulye İki Buçuk Lira' şarkısı çalınıyordu.
"Yazıyor, yazıyor! Güzel şarkıcının ölümünü yazıyor" diye gazete satılan bayide 19 Eylül 1968 tarihli Hayat mecmuası var.
Filmde Tuğrul çok önemli. Şişli, Halaskargazi 192/B'deki Beyoğlu 8. Noteri Fuat Bilgin'in yanında çalışıyormuş. Ev adresini bile öğreniyoruz; "Cihangir'de oturur. Tophane'ye inen yokuşun üstündeki sokak, 42 numara." Hakkında bu kadar çok şey bildiğimiz kişi asılarak öldürülmüş. Yalnızca sallanan bacakları ile tanışıyoruz.
Mine Mutlu, buradaki bazı giysilerini başka filmlerde kullanmış. Başkomiser Orhan Günşiray ve Aydın ziyarete geldiğindeki sabahlığı 'Hayat Kavgası'nda (1969) Béla Bartok'un nota kitabını okurken; (Cemil'le dar bir geçitte buluştuğu ve evde Orhan'la konuştuğu) iki sahnedeki enine çizgili tişörtü 'Izdırap Şarkısı'nda (1969) Sadun Bey eve doktor getirdiğinde giyiyordu.
Vestiyer görevlisi Ali Demir; Barmen Hüseyin Güler; Yılgın Rıza Hasan Ceylan; Şarkıcı Peri Han; Aydın-Aydın Tezel; Orhan'ın adamları Dündar Aydınlı ve Kudret Karadağ; Kumarbaz-Oktay Yavuz çok güzeldi.
Cemil'i Hayri Esen; Semra'yı Jeyan Mahfi Ayral; Şarkıcı Peri Han'ı Nevin Akkaya; Ahmet Erdem ve Behçet Nacar'ı Mümtaz Ener; Başkomiser Orhan Günşiray ve Aydın'a "Başüstüne" diyen polisi Sadettin Erbil; Aydın'ı Fuat İşhan seslendirmiş.
Fausto Papetti'nin 'I Remember N. 2' albümündeki (1965) 'Harlem Notturno/Nocturne' (1939) (Earle Hagen) ile başlayıp 'Goldfinger'daki (1964) 'Dawn Rain on Fort Knox' (John Barry) ile sonlanan sahne. Şarkıcı soyunup dökünüp içki bardakları ile gelmiş. Oysa Cemil 'ne garip bir adam'. İçki içmez ve 'bacak seyretmek değil konuşmak 'niye ihbar etmediğini öğrenmek istiyor'.
Şarkıcı; "Görür görmez beğendim. Hapishaneye girip çürümene gönlüm razı olmadı... Bu erkek tavırlarından, emreden bakışlarından hoşlandım."
Cemil; "Sırf benle yatmak için böyle bir cinayete seyirci kalamazsın. Masalı bırak, doğruyu söyle. (Bir tokat, bir tokat daha) Cinayet için beni kiralayan adamı tanıyorsun. Bu yüzden ihbar etmedin beni."
Kimin attığı belli olmayan bir bıçak, güzel kadının yaşamına son verir.