Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Amerikalılar Fransız filmi tadında bir film çekmeye çalışırsa ne olur' sorusunun cevabı niteliğini taşıyan bir film, bu hafta vizyon filmleri arasında yerini almaya hazırlanıyor. '2 Days in New York' yani New York'ta 2 Gün filmi, paletine binbir farklı rengi koymuş ve izleyiciye her bir rengini doya doya izletme peşinde.
Klasik Amerikan sinemasının hikaye anlatım biçminden çok farklı olarak akan hikaye, Fransız filmlerinin durum komedilerini bünyesinde tutmaktan gurur duyar bir tavırla seyirciye izlettiriyor kendisini. Bu film; aksiyondan çok uzak, bol diyalog ve bol espiri ile süslenmiş, Fransız bir aile ile bir kaç gün geçirmemizi sağlayan tam bir Amerikan usulü Fransız filmi.
Stereotipleştirme açısından bakıldığında, genellikle Avrupa toplumlarında İtalyan aileleri ve kültürleri bir güldürü kaynağı olarak kullanılırken bu defa İtalyan ailesinin görevini bir Fransız ailesi yüklenimş durumda. Filmlerde görmeye çok da alışık olmadığımız 'Fransız kültürü ile güldürü yapma' durumu, bu filmde sanki bu çok klasik ve bilinen bir şeymiş gibi bize sunulmakta. Fransız kültüründe komik olabilecek tüm öğeleri toplayarak biraz abartılmış biçmi ile karakterlerin üzerine tek tek işlenmiş ve bir stereotip Fransız aile yaratılmış ki, ciddi fransız kültürüne bu şekilde yanaşmak kesinlikle ufkumuzu genişleten bir durum ortaya koyuyor.
Bu, Fransız ailenin ortasında kalan bir adet siyahi Amerikalı ise biz izleyicilerin duygularına tercüman oluyor. Bahsi geçen stereotip aile tarafından karaktere yaşatılan durumlar, bu genç siyahi Amerikalı'yı şoktan şoka sokarken bir yandan da hayat düzenini alt üst ediyor. 'Gülermisin ağlarmısın' diyebileceğimiz hallerden kendini sıyırmaya çalışıan Amerikalı, bize bir yandan da sevginin her şeyin üzerinde olduğunu anlatmak için hikayede önemli bir yer işgal ediyor.
Mükemmel Hollywood tekniğinin buram burak kokusunu saldığı bir film diyemeyiz elbette ama sinemaya ait en keyifli öğeleri tamamen filmi süslemkek için kullandıklarını ekleyebiliriz. Bu noktada kurguya büyük iş düşmüş. Müzikle kurgunun dans ettiği sahneleri filmin arasına serpiştirmek, kültür çatışması durumlarından çıkan komik durumların arasında harika gözüküyor..
Filme genel bakış olarak söyleyebileceğim şey, bu filmin 'Amerikalılar tarafından çekilmiş süslü püslü bir Fransız filmi' olduğu gerçeğidir... Başka bir özelliği olduğunu söylemek güç.