Sadizmin doruklarda gezindiği filmlerinde başında gelen 1980 yapımı Manyak geri döndü... Sinirlerimiz bozulsun, tüylerimiz diken diken olsun ve  korkudan ağlayalım diye yeniden filme alınan Manyak bu defa farklı seçimlerde bulunmuş. Şizofrenik deli Frank için Hollywood'un masum suratlı küçük tatlı Frodo'su, Elijah Wood'u seçerek bizi daha da gerip daha da paranoyak hale getiriyor. Wood ise kendisini role yakıştırmayanlarla dalga geçercesine yeteneklerini, karakterinin derinliklerine kadar sızdırmış...

Kişisel tercihim olarak bu tipte sadizm içeren filmler çok da bana göre değil ama 'çok güzel öznel kamera kullanımı var' dediler gittik. Yanılmamışlar! Tenik açıdan gerçekten ciddi başarılar ortaya koyan Manyak filminin bu tip öznel kamera kullanımına merak salmış sinemacılara öğreteceği çok şey var. Bu filmde öznel kamera tekniğin sanatsal boyutta kullanımı söz konusu... Sadist sahneleri görmekten zevk almasam da bu çekim tekniğinin zeki bir kurgu ustasının ellerinde bir ruha kavuşmasını izlemek gerçekten çok heyecan vericiydi. İşini bilen adamların, izlemekte olduğunuz filmin perde arkasında dolaştığını hissetmek her zaman harika bir duygudur.

Filmin bu mükemmel görsel sistemini tamamlayan müzik ve oyunculuk da zirvedeyken, tüm bunları düzenleyen ve seçen filmin yönetmeni Franck Khalfoun'un bunca çabası keşke daha derin ve tutarlı yazılmış bir hikaye için olsaydı diyor insan. Filme şöyle bir baktığınızda önerme olarak 'Manyak da olsa onun da kalbi var' gibi filmden çıkarılabilecek gerçekten manasız bi ders var. Çoğu durum tutarsızlık taşıyor ve yer yer inandırıcılıktan uzak kalıyor. Aslında filmin içinde verilmek istenen bir çocuğun dramı var ama bu güzelim konu gereğinden fazla hızlı yazılarak işleme koyulmuş. Hikayesiz mükemmel görsellik sadece ruhsuz güzel bir bedendir. Tıpkı baş karakter Frank'in mükemmel güzellikteki cansız mankenleri gibi... Onlara gerçek saç yapıştırmak, onlara asla ruh vermeyecektir.

Manyak filminin bu yeni versiyonu; potansiyelinde sadece güzel ve ilginç bir dram hikayesi değil, aynı zaman da tarihsel bir dokundurma da taşıyor. Başrol Frank ve aşık olduğu kadın Anna yan yana geldiklerinde 'Anne Frank' e bir dokundurma yapıyor ve bu manyağın yaptığı korkunç katliamlar Anne Frank döneminin korkunç Nazi soykırımını temsil edebiliyor. Alttan alta buna dair daha fazla detay işlenseydi, Anne Frank ve Frank karakteri birbirine bağlantılandırılsaydı, üstüne bir de bu yönetmenlik gelince yüzyıla damgasına vuracak bir film vizyona girmek üzere olabilirdi... Burun farkıyla kaçırdılar, çok yazık... 

 İyi seyirler...