Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Camille Claudel'in akıl hastanesindeki hayatını anlatan filmin, teknik anlamda gerçek bir başarı öyküsü olduğu söylenemez. Hollywood filmlerine alışık olan kişilerin filmde çok büyük bir hayal kırıklığı ile karşılaşacağı bir gerçek. Ancak olaya sadece sürükleyici bir film olarak değil de felsefi açıdan yaklaşmayı başaranlar bence oldukça keyifli dakikalar geçirebilirler.
Ünlü heykeltıraş Rodin'in hem sevgilisi hem de en büyük rakibi olan bu Camille Claudel, Rodin açısından bir tehlike arz ettiği için bir komplo sonucu kendini akıl hastanesinde bulur ve yapabildiği tek şey biricik erkek kardeşi olan Paul'ün gelip onu oradan çıkarmasını beklemektir. Bu bekleyiş sırasında Camille Claudel'in yaşadığı dramı ve zorlukları anlatan film izleyiciye durumu göstermek yerine bire bir içine çekmeye çalışıyor gibi.
Terkedilmiş bir kadının akıl hastanesindeki dramını anlatan bu film, 'long take' adı verilen uzun sahnelerle, özellikle Camille Claudel'in duygularını bire bir izleyiciye göstermek için çekilmiş resmen. Sakin havasının ardında, aslında içinde bombalar patlayan bir kadını mükemmel şekilde canlandıran Juliette Binoche ise oyunculuğunun zirvesinde.
Bu tip Fransız filmlerine özel ilgi duyanların kesinlikle koleksiyonlarına dahil edecekleri bir film ama çok genele hitap edeceğini düşünmüyorum.
İyi seyirler...