Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"Geçmiş olsun. Allah bir daha göstermesin." Yeni Cami'nin yakınları. Hüseyin Güler ve Hasan Ceylan hapisten çıkan Sedat'a söylüyorlar bunu. Artık dürüst olacaklar zannettik oysa her türlü kaçakçılık için kahramanımızın yolunu gözlüyorlarmış. "Allah bir daha göstermesin" duası da 'suça bulaşmasın' diye değil, yakalanmaması için
Renkli 'Şeytanın Kurbanları'nın (1973) 'siyah beyaz' ilk çevrimi. Necat Okçugil, 60'larda görüntü yönetmeni olduğu filmleri 70'lerde yönetmen olarak tekrar çekmiş. 'Son Vurgun' bunlardan biri.
29 Nisan 1968, Pazartesi günü (Beyoğlu) Lale; (Beyoğlu) Şan; (Fındıkzade) Nilgül; (Kadıköy) Opera; Şık sinemalarında gösterime girmiş.
Tanıtım yazısındaki Behçet Nacar, Haydar Karaer, Adnan Mersinli ve Nusret Camgöz (Özkaya) filmde yok. Büyük olasılıkla kayıp olan kısımlarında yer alıyorlar. Belki de, Dişhekimi ve Yeşilçam Uzmanı Yahya Karadaş'ın dediği gibi "Jenerik de yanılabilir!". 'Reji asistanı' Emel Işık ve 'prodüksiyon amiri' Sadri Karan'ı filmde göreceğimizi düşündük. Ama bu kez rol almamışlar.
79 dakikalık film eksik izlenimi uyandırıyor. 7 buçuk dakikası jenerik, şarkı, göbek havası. 12. dakikada Sedat, 'Yeni Havana Night Club'a gelince ne olduğu belli değil. Hemen sonraki sahnede "Bu akşam pisipisine gidiyorduk. Bana bir şey olmazdı ya numune mallara acırdım" diyor. Bir şeyler olmuş ama anlaşılmıyor. TRT1'deki gösterimde Leyla-Mine Soley ile sevişme sahnesi (bir buçuk dakika) kesilmiş.
Jenerikte en ince poker hilelerini öğreniyoruz. Avuç içine kâğıt saklamak; Cüzdandan para çıkarma bahanesiyle kâğıtları değiştirmek.
Bir kenar mahalle delikanlısının yükselişi ve düşüşü. Kahramanımız Sedat Tüzer nasılsa babası gibi manav değil 'Kervansaray Night Club'a müdür olmuş. 40 yılın başı '34 FS 127' plakalı 'şevrolesiyle' eski mahallesini şereflendiriyor. Mahallelinin davranışı çok değişken. Varsılken saygılı, hapisten çıkınca küçümseyici.
Meyhaneci Hüsnü ise hep tutarlıydı. Kahramanımızın iyi ve kötü gününde aynı sevecen tavrı gösteriyor. Baştaki meyhane sahnesi ne kadar hoş. Sedat, babasının 'gündüzleri de içmeye başlamasından' şikâyetçi. Meyhaneci Hüsnü de "Oğlun haklı Rıfat! Neme lazım" diyor. Rıfat'ın yanıtı 'anekdot' gibi; "Sen tezgâhına bakalım, yallah. Burası mektep mi ulan, yoksa meyhane mi?" Delikanlı "Hâlâ çalışıp çabalıyorsun. Sonra da içkiden medet umuyorsun" demişti. (Ancak Rıfat'ın çalıştığı tek bir sahne bile yok). Yaşlı gününde babasını rahat ettiremediği için kahrediyor, ağırına gidiyormuş. "Şimdi tam dinlenme zamanın. Bir kat tutacağım sana. Dayayıp döşeyeceğim. Emrine bir de adam vereceğim, sırt üstü yat." Bunu duyan Hüsnü coşmuştu; "Böyle bir evladım olsun, bir milyon da borcum olsun." Sedat "Başka şişe isterse verme. Yoksa bu dükkânı satın alır sana da dondurma [ikinci çevrim 'Şeytanın Kurbanları'nda (1973) 'sütlaç'] sattırırım" diye uyarır kendisini.
Tutarlı(!) kişilerden biri de Rıfat. 'Şişeler hep karşısına dizili'. Oğlunun iyi günlerinde 'iftiharından', hapis günlerinde 'kahrından' içiyor! Başlarda "Sen beni nice zamandır bahtiyar ettin. İt kopuk alayına karışmadın. Başmüdür oldun. İftiharım oldun. Bir gün gel al beni de gezdir. Haberli gel ama. Yeni urbalarımı giyip sinekkaydımı da bir çekeyim ha!" diyordu. 4 yıllık hapisten sonraysa "Babanım ne çare ama sen oğlum değilsin. Hırsızlama mal kaçakçısı Sedat" diye azarlayacaktır.
İçkisinden başka manav dükkânında hiç görünmeyişi başka bir tutarlılık! Bir kez bile 'sinekkaydılı' olmaması da.
En ilginci de oğlunun adresini bilmeyip çete reisi Atıf'a sorması. 'Beşiktaş, Yıldız Asfaltı üzerinde, 11 numara' diye yanlış numara verilir kendisine. (İkinci çevrimde Ortaköy, asfaltın üstünde, 26 numara). Orada üzerine araba sürülerek öldürülecektir yaşlı adam.
Hüsnü'nün meyhanesinin hemen yanında 'Doğançay Garajı' var. Şişli, Sıracevizler Sokak, 17 numarada ve telefonu 47 72 44. Yeni eski otomobillerin alınıp satıldığı bir yer. Atıf'ın evi de hemen yakınlarındaydı.
Sedat gazino müdürlüğünde çok başarılı. "Maşallah işler iyi. Sizin idarenize geçtikten sonra bambaşka oldu burası" diyordu Pazar dergisi muhabiri. Program için dansöz seçimi falan hep bizimkine ait. Dans figürlerinin kontrolü yatakta! Ayrıca çetenin kumarhanesi ve silah-mermi kaçakçılığından da kahramanımızın sorumlu. Babasına "Demir gibiyim. İşlerim yolunda, cebim de para dolu" diyordu. İşler ters gidip silah dolu sandıklarla yakalanınca 8 yıla mahkûm olur. Bu durumda bile yiğit yanına tanık oluyoruz. Yardımcısı Ahmet'i koruyor mahkemede. "Yanıma, yardım etsin diye aldım. İşin ne olduğunu söylemedim. Masumdur. Hiçbir suçu yoktur."
Mahalledeyken Züleyha'ya ilgi duymuş. Sahilde, arsada yolunu gözlemek, elini tutmak yetiyormuş bir zamanlar. 'Fazlasını istememiş, isteyemezmiş'. "Niçin? Annem de sever seni. Geçenlerde babam da lafını ediyorlardı" diyor genç kız. Ama evlenemezmiş bizimki bu ara. "İşim, gücüm, istikbalim." Züleyha durumu anlayışla karşılıyor; "O işler, paralar seni ayırdı zaten. Şurda manavlık etseydin de bak ayrılır mıydık? Gözün benden başkasını görür müydü? Tabii, şimdi oralarda zenginler, boya güzelleri..." Yıllar sonra 2-3 yaşında bir çocuk vardı kucağında. Hapisten çıkıp mahalleye gelen kahramanımızın yolunu keser; "Senden sonra çok tövbe dedim Allahıma. İyi ki beni sana kısmet etmemiş. (Küçük kızını, ikinci çevrimde 'oğlunu' göstererek) Babası fabrikada ustabaşı. Evimiz, kendi evimiz. 'Namusu bir tane' diye muhtar yapmak istiyorlar ama olmuyor. Bir de şunun babası sen olmalıydın. Bu yaşta mapushanelere gelip ağlamalıydı. Ömrü boyunca başı önde."
Kudret Şandra, Leyla-Mine Soley ve bir başka sanatçının göbek dansı hocası. "Daha dikkatli! Sekiz defa sağa, sekiz defa sola kalçalar. Daha dikkatli. Kalça göbek hop hop. Benimle beraber hadi yavrum... Hadi kızlar, öyle işte. Biraz yontulun." Sonra sahnede şarkıcı olarak göreceğiz kendisini. Gösterişli, fırfırlı elbiseler, cin gibi fıldır fıldır gözler, pırıl pırıl bir gülümseme.
Sedat, Leyla'ya "Provadan sonra gel beni gör" demişti. Artık ne görüştülerse(!) genç kız için şöhret kapıları açılır. Sahnede döktürüyordu.
Gazeteci ile konuşması bu işlerin ne denli ciddi ele alındığının bir göstergesi. Sahnedeki 'yeni kızın' adını biliyor ama soyadını bilmiyormuş bizimki! Münasip bir şey de bulanmamış henüz! Oysa çok değil 1-2 gün önce yatağında ağırlıyordu! "Bir röportaj yapalım mı? Resimlerini filan çekelim" diyen muhabire "İyi olur. Hele bir de renkli menkli kapak resmi çıkarsa" karşılığını veriyor. Aldığı yanıt; "Yaparız be Abicim. 'Yeni şöhret. Yarının büyük yıldızı' diye bir de başlık atarız."
Gazino garsonu, hep olduğu gibi, Orhan Çoban. Necmi rolünde.
Atıf da tutarlı kişilerden. Yaprak sarma puro ve Johnnie Walker Red Label'siz göründüğü yok. Gazinodaki odasında Aynur Akın ve Aysen Giray'ın afişleri var. İki sanatçı 50'lerde 'Kız Kulesi Salacak Plaj ve Gazinosu'nda aynı kadrodaydılar.
Çetenin adamları Hüseyin Güler, Hasan Ceylan, Kudret Karadağ, Necati Er.
Kamyondan, ikinci sandık indirme sahnesinde Cüneyt Arkın'ın sol eline kıymık batıyor. Canı yanmasına (ve eli ile iki kez ilgilenmek zorunda kalmasına) rağmen rolünü aksatmadan devam ettiriyor sanatçı.
Sedat 8, Ahmet 2 (ikinci çevrimde 8'er) yıl ceza almıştı. Senaryoda hapis süreleri ile ilgili küçük bir hata var. Kahramanımız 4 yıl sonraki af ile çıkar. Ahmet de 'bir hafta evvel tahliye olup patronun elini öpmüş'. Oysa cezası 2 yıldı. Belki hapisliği sırasında suç işlemiş, içerde kaldığı süre uzamıştır!
Toplumun suçluya bakışındaki acımasızlık Sedat'ın sözleri ile sorgulanıyor; "Bilerek, bilmeyerek suç işleyip cezasını çekenleri öldürün öyleyse. Hepiniz her gün, her fırsatta canımızı almak için yaşatıyorsunuz bizleri. Yeniden aranıza karışmak istiyoruz biz. Kendimizi sizlere sevdirmek istiyoruz. Suçtan ve silahtan, sizden beter kaçıyoruz. Mecbur etmeyin, alnımızdaki lekeyi sizin kanınızla sildirmeyin bize... Tesadüfen namuslu kalanlar bütün kapıları suratıma kapatıyorlar." Meral de destek olur kendisine; "Her suçun bir cezası olur. Daha fazlasını çektirmeye hiçbirimizin hakkı yok."
Hapisten çıkınca mahalleli "Yakında paran da olur araban da. Alıştın bir kere duramazsın" diyordu. Bizim ki ise "Öylesi olmaz artık" havasında. Çete ile tekrar çalışmak da istemiyor. Ama Atıf, babasını öldürmekle tehdit edince kabul eder çaresiz. Hemen '34 HA 588' plakalı arabası ile görüyoruz kendisini. Komiser Kayhan Yıldızoğlu da çeteye suçüstü yapmak için yardımcı olması için zorluyordu. "Biri tehditle yanında tutar. Öbürü zorla gammaz olmamı ister. Başka biri eski bir hesap için vurmaya kalkışır" diyor kahramanımız bunaldığı bir anda. 'Tehdit eden ve gammaz olmasını isteyen' var ama 'eski bir hesap için kendisini vurmaya kalkışanı' göremedik filmde.
Ahmet, tahliye sonrası polise bilgi veriyordu. Çete bunu anlayınca 'Omerta Kuralı' gereğince 'kulağı parçalanır ve dili kesilir'. Birkaç gün sonra hastanede yaşamını yitirecektir. Ablası Meral önceleri kardeşinin hapse girmesi için Sedat'ı suçluyordu. Sonrasında birbirlerini çok severler. Öylesine güzel ki Atıf bayılmış; "Pek az gördüm ama ne fıstık olduğu belliydi." Geçinip gitmesi için gazinoda iş verecekmiş. 'Dans, şarkı falan'. Aslınsa 'yıllardır unuttuğu şeyleri' uyandırmış genç kız. "Hayatımda böyle bir heyecanın yeri kalmadı sanıyordum."
Sevda Ferdağ, mahkeme sahnesindeki pardösüyü 'Kanun Benim' (1966) ve 'Arzunun Bedeli'nde (1966) de kullanmıştı.
Bilal İnci'nin, kapısında 'Akyüz Kardeşler' yazılı, '34 DV 719' plakalı kamyonetini 'Serseri Âşık'tan (1965) anımsıyoruz.
Filmdeki melodiler.
'(Old) Batman Theme' (1966) (Neal Hefni) Jenerikte.
'Goldfinger'daki (1964) (John Barry) 'Dawn Raid On Fort Knox' 6 sahnede (sahilde Bilal İnci ile konuştuktan sonra, 3.20-3.24 arası; Kervansaray Night Club'a girerken, 3.24-3.50 arası; Bentler'de Bilal İnci ile buluştuklarında; Ahmet ile silahları almaya giderken,5.10-5.40 arası; Hüsnü'nün Meyhanesi'nden çıkarken, 2.40-3.07 arası. Komiser-Kayhan Yıldızoğlu orada bekliyordu; Haydutlar, araba ile Rıfat'ı öldürürken, 0.50-1.22 arası). 'Bond Back In Action Again' 3 sahnede (III. Ahmet Çeşmesi önünde Sedat, Hüseyin Güler ve Hasan Ceylan ile konuşurken, 2.56- 3.04 arası; Necmi'den, babasının Atıf ile görüştüğünü öğrendiğinde, 2.51- 3.05 arası; Depo'da, Atıf, adamlarına "Gelir, gelir! İntikamla tutuştu şimdi O" dedikten sonra, 1.33-1.40 arası). 'The Laser Beam' 2 sahnede (Ahmet, Emniyet Müdürlüğü'nden çıkarken, 1.36-2.06 arası; Haydar, gece vakti Sedat'ı izlerken, ilk 22 saniye). 'Teasing The Korean' 2 sahnede (Atıf, Sedat'la Meral hakkında konuşurken, 0.40-1.00 arası; Pırlantalı 'son iş' hakkında görüşürken). 'The Arrival Of The Bomb And Count Down' 1 sahnede (Sedat ve Bilal İnci silah sandıklarını indirirken, 1.20-2.05 arası). "Auric's Factory" 1 sahnede (Meral, hapishaneye abisini ziyarete gelirken, 2.15-2.30 arası). 'Death Of Tilley' 1 sahnede (Sedat hapisten çıkarken, ilk 33 saniye). 'The Death Of Goldfinger' 2 sahnede (Kudret Karadağ'ı yumrukları ile konuştururken, ilk 35 saniye; Bilal İnci, filmin sonuna doğru Depo'ya gelince, ilk 32 saniye). 'Alpine Drive' 1 sahnede (filmin sonunda Meral'e sarılmış olarak yürürken).
'The Spy Who Came In From The Cold'daki (1965) (Sol Kaplan) 'The Compound' 3 sahnede (Sedat, Ahmet, Bilal İnci ve Lütfü Engin sandıkları kamyonetten indirirken; Mehmet Ali Akpınar, Atıf'a "Olur mu hiç? Silahımız yanılacak olsa yaşatırlar mı bizi" derken; Sedat, babasının cesedini morgda görünce). 'Contact' 1 sahnede (Sedat, hapishane çıkışı Hüseyin Güler ve Hasan Ceylan ile konuşurken). 'Control' 1 sahnede (Komiser-Kayhan Yıldızoğlu, Sedat'a "Atıf'ı suçüstü ele geçirmemize yardımcı olmayacak mısın" derken).
'El Cid'deki (1961) (Miklós Rózsa) 'Battle Preparation-The Battle Of Valencia' 2 sahnede (6.30'dan itibaren) (Hapisten çıkan Sedat, meyhanede babası ile konuşurken; Göndermeyeceği mektubu yazarken) 'The Barn-Love Theme' 1 sahnede (Meral, Rıfat ile konuşurken, 024-2.50 arası). 'The Twins' 1 sahnede (Meral, Rıfat'ın ölümünden sonra Sedat'ı teselli ederken).
'Lawrence Of Arabia'daki (1962) (Maurice Jarre) 'Continuation Of The Miracle' 1 sahnede (Atıf, Meral'e kolye hediye ederken).
"Gioconda's Smile" albümündeki (1965) (Manos Hadjidakis) 'Portrait Of My Mother' (0.15-0.30 arası) Filmin sonunda Sedat ve Meral, Depo'dan çıkarken.
'Bağdat Yolu'(1968) (Cevat Ultanır) (Enstrümantal) Kudret Şandra, Mine Soley ve bir diğer sanatçıya göbek dansı öğretirken.
Uşşak şarkının bestecisi, 02 Ekim 1961'de gazetelere geçmişti. Haberin başlığı; 'Kamyon faresi Şahabettin Fırat 187. defa yakalandı'. Ama bu kez hırsızlıktan değil kumar ve esrardan. İkinci Şube memurları, gece, Vatan Caddesi'nde bir şantiyede kumar oynayıp esrar içen Şahabettin ve diğer 7 kişiyi tutuklamış. Bunlardan biri de 'Darbukacı' Cevat Ultanır. Diğerleri Lütfü Aksoy, Necmettin Seyhan, İsmet Özer, Orhan Dündar, Yılmaz Demiröz, Süleyman Mertcan.
Filmdeki şarkılar.
'Sokağın Ardındayım' (1966) (Suat Sayın). Sedat'ın ikince kez müdür olduğu gece Kudret Şandra sahnedeydi. Adnan Şenses'in sesi ile söylüyor.
'Azize' (1968) (Suat Sayın). Şarkıcılığa başladığı gece Meral'den, Nesrin Sipahi'nin sesi ile dinliyoruz. [İkinci çevrimde Nilüfer'in sesinden iki şarkı dinleyeceğiz; 'Aldanırım Sanma-Git İşine' (1973) (Ivan Graziani / Tuğrul Dağcı) ve 'Dünya dönüyor' (1973) (Tuğrul Dağcı)].
Sedat'ı Abdurrahman Palay; Meral'i Nevin Akkaya; Rıfat'ı Cahit Irgat; Atıf'ı Sadettin Erbil; Ahmet'i ve Hüseyin Güler'i Zafer Önen; Komiser Kayhan Yıldızoğlu'nu Esen Günay; Savcı Talat Gözbak'ı Vala Önengüt; Mahalleli Mehdi'yi Fikri Çöze; İsmail-Asım Nipton'u Ayton Sert seslendirmiş.
Meral-Sevda Ferdağ; Leyla-Mine Soley; Atıf-Süha Doğan ve adamları Haydar-Hasan Ceylan, Kudret Karadağ, Hüseyin Güler; Züleyha-Sunay Sun; Bakkal İsmail-Asım Nipton; Garson Necmi-Orhan Çoban; Ahmet-Necati Er; Komiser-Kayhan Yıldızoğlu; Kaçakçılar Bilal inci ve Murdar-Lütfü Engin; Dans Hocası-Kudret Şandra; Savcı-Talat Gözbak; Meyhaneci Hüsnü-Necdet Tosun; Kiralık katil-Mehmet Ali Akpınar; Mahalleli Cevat Uz ve Mehdi; Mahkeme sahnelerinin olmazsa olmaz konuğu Silvana Panpani; Kumarhane görevlileri Zeki Tüney ve Arap Celal; Sedat hapisten çıktıktan sonra çete ile konuşurken görüntüye gelen Yeni Cami; 3. Ahmet Çeşmesi; '34 AA 870', '34 AA 872' ve '34 AA 874' plakalı polis arabaları; Ahmet'in kiraladığı '34 FZ 692' plakalı 'Fargo' kamyonet; Atıf'ın işyeri önünde gördüğümüz '34 FU 285' plakalı otomobil çok güzeldi.
'The Spy Who Came In From The Cold'daki (1965) 'Compound' (Sol Kaplan). Sedat ve Ahmet yakalanmış. Atıf da bir kiralık katile 50 bin lira vererek tedbir alıyor. Mahkemede konuşacak olurlarsa vuracak. "Ağızlarını aç(a)madan gidecekler" Sonrasında buralarda olmayacakmış Mehmet Ali Akpınar. "Başın sıkışırsa memlekete bir haber uçurursun gene." Ama kuşkuluydu çete reisi.
Atıf; "Ya beceremezsen?"
M. A. Akpınar; "Olur mu hiç! Silahımız yanılacak olsa yaşatırlar mı bizi hiç?"
Sedat çeteyi ele vermeyince olan Atıf'ın 50 binine oluyor. Kiralık katilin en rahat kazandığı para budur herhalde.
İlk çevrim 'Son Vurgun' (1968) ve ikinci çevrim 'Şeytanın Kurbanları'nda (1973) bu iş için verilen ücret aynı. Hiç olmazsa bu konuda enflasyon yaşanmamış!