"Şifanın en iyi ilacı zamandır." Selma'nın intihar girişiminden sonra Orhan söylüyor bunları. Vala Önengüt'ün sesi öyle etkili ki cümlede bir hata olduğunu anlamak çok zor. 'Acı/aşk yarası' yerine 'şifa' dediği fark edilmiyor bile. Sanatçı, Şaziye Teyze'ye "Buyrun, içeri girin" diyen hastane görevlisini de seslendirmiş.

Dürüst bir yaşamı seçen çete reisi ve terk edildiğini sanıp şarkıcılığa başlayan sevgilisinin öyküsü.

Yaz aylarında çekilen 'Aşk Bu Değil', 03 Kasım 1969, Pazartesi günü (Beyoğlu) Ses Sineması'nda gösterime girmiş. 81 dakika ve 16 buçuk dakikası jenerik, şarkı ve oryantal dans. 'Kötü'nün bile 'iyi' olduğu bir peri masalı.

TRT3'teki gösterimde oryantal dans bölümü çıkartılmış.

Nihat'ı 'az maaşlı, namusu ile çalışan' biri sanıyorduk. '500 lira maaşlı bir ardiye kâtibi' değil 'silah ve mermi kaçakçılığı yapan çete reisiymiş' meğer. 'Kader Böyle İstedi'de (1968) Nilüferlerin olan bir köşkü ve ['Şehir Eşkıyası'nda Aylin-Mine Soley'e (1969), 'Çalınmış Hayat/Aşk Hırsızı'nda (1969) Ziya Bey-Muzaffer Tema'ya, 'Acı ile Karışık'ta (1969) Necla-Saime Bekbay'a ait] '34 KL 030' plakalı 'Chevrolet'i var. Ne iş yaptığını ve varsıl olduğunu söyleyememiş Selma'ya. "Yoksa bırakır kaçardı beni" diyor Uşağı Selim'e. Bu konuda en ufak bir şey çıtlatanı vururmuş! Sonradan kendisi söyleyecektir gerçeği.

Evlenmeye karar verdiklerinde günlerce kiralık ev aramışlar. Ayaklarına kara sular inmiş. Ama iki odalılar bile en az 350 lira. "İkimizin kazancıyla biz bu işi beceremeyeceğiz. En iyisi evlendikten sonra da ayrı ayrı oturmamız galiba. Her gün böyle buluşuruz. Geceleri de sen evine ben evime" diyor delikanlı şakacıktan. Genç kız "İşine geliyor tabii. Geceleri istediğin gibi gezip tozacaksın. Böyle evlilik nerde görülmüş" deyince de espriyi patlatır; "Geceleri eğlenip 'azacak' param var mı ki sevgilim." Beraber yaşayacakları hayatın her türlü zorluğuna razılar. Aşklarından güç alıyorlar. Manzarası güzel bir yerde çadır veya gecekonduya bile razı ikisi de. Daha da olmadı genç kızın odasında kalacaklarmış. Ev sahibi Şaziye Teyze bu olasılığı duyunca "Nikâhtan sonra tabii" diyecektir!

Delikanlının iki adamı var; Kazım Kartal ve Zeki Tüney. Filmdeki adları Ekrem ve Rıza. Ama hangisi Ekrem, hangisi Rıza belli değil. Kazım Kartal büyük bir olasılıkla ilk ve son kez Mümtaz Ener tarafından seslendirilmiştir. Ganimetin bölüşümü çok 'demokratik'. 500 binlik bir 'dümende', 350 bin kahramanımıza, 75'er bin de diğerlerine!

Nihat 'son bir iş' daha çevirip yepyeni, namuslu bir hayata başlayacaktı. (Keşke birkaç film seyredip bu 'son iş' olayının ne denli tehlikeli bir şey olduğunu öğrenseydi). Hâlihazırdaki servetini de 'çok zengin bir amcasından kalan servet' diye açıklayacakmış Selma'ya. "Öyle iyi, öyle saf, öyle dürüst ki, bana da öyle inanıyor ki şüphe bile etmeyecek."

Ama bu 'son iş' kararı adamlarını hiç de memnun etmez. O ana kadar 'kellelerini koymuşlardı bu işe'. "Elimize geçen sadakayla kaldık mı şimdi." Kişilik sahibi her gangsterin yapacağı gibi(!) 'bir tanecik' patronlarını polise gammazlayacaklardır.

Selma "Roche/Radyolin/Arı 'Bisküi' Fabrikası"nda Sekreter. Nihat gibi kimsesiz. Şaziye Hanım'ın evinde bir oda kiralamış. Delikanlıya çok inandığı için 'daha evlenmeden teslim etmiş kendisini'. Sahnede adı Selma Aysun olacaktır.

Mahkemede 8 yıl vermişler kahramanımıza. Görüş gününde adamlarından yakınıyor uşağı Selim'e. "Yaktılar beni, ihbar ettiler." Selim'in "Ah Beyim, köpek köpekliğini, akrep akrepliğini yapmadan durabilir mi" demesi 'The Crying Game'de (1992) Jody-Forest Whittaker'in anlattığı öyküyü çağrıştırdı. Akrep, kendisini nehrin öbür tarafına geçiren kurbağayı yolun yarısında sokar. Şimdi ikisi de ölecek. Neden böyle yaptığını "I can't help it, it's in my nature" diyerek açıklıyor. Bir sonraki sahnede Nihat'ın evini soyar Selim. Para eden ne varsa bavula doldurup kaçıyor.

Sevdiğine ulaşmayacak mektupta "Sana Selim'i yollamıştım. Gelmediyse şaşırmam. İnsanların ihanetine, nankörlüklerine alışıyorum artık" yazılıydı. 'İnsanların ihanetinden, nankörlüğünden yakınan' bir silah ve mermi kaçakçısı! Her şeyi ne de çabuk unuturuz.

Terk edildiğini sanan Selma bir dolu hap içerek kendini öldürmeye kalkar. Hastanedeki müdahale ile kurtulur ama çocuğunu kaybetmiş. Sahneye çıkıp şöhret olduktan sonra ev sahibini (hem de yıllarca) aramamasının nedenini anlayamadık. Üstelik 11 günlük de kira borcu varmış! Sonradan gidip gönlünü almıştır belki.

Turgut Özatay hem gazino patronu hem de siyah gözlüklü olunca "Şimdi ne kötülükler yapacak" diye düşünmemek elde değil. Fakat herhalde adı 'Orhan' olduğu için filmin 'iyilerinden'. Zor durumdaki Selma'ya yardım ediyor. Gazinosunda sahneye çıkartır. (Şarkıcılık hakkındaki görüşleri çok ilginç; "Sesiniz yok diye üzülmeyin. Artık şarkıcılık için güzel sesli olmak şart değil."). Evlenmeye bile kalkar! Sahneye çıkışı için 'kolye', evlilik önerisini kabul edişi için 'ev' hediye eder. (Berker İnanoğluna ait) '34 HV 661' plakalı Galaxie 500 Ford'unu 'Aşkım Günahımdır'da (1968) Nejat-Süleyman Turan, 'Kaderimsin'de (1969) Halil-Murat Soydan, 'Sabah Olmasın'da (1969) Ahmet-Ayhan Işık, 'Muhabbet Kuşu'nda (1969) Necmi-Süleyman Turan kullanıyordu.

Sevgilisi, daha doğrusu 'eski sevgilisi', Nilgün Akses aynı gazinoda solist. Gazinocumuz gönlünü Selma'ya kaptırınca ikinci plana düşer. 'Sabredecek ve ümitle bekleyecekmiş'. Umarız beklediğine değmiştir. Soyguna gidecek kahramanımızın arkasından "Nihat Bey! Nihat, Nihat, Ni..." diye seslenişi harikaydı. Diclehan Baban, gerçek yaşamında Selma gibi uyku hapı alarak 3 kez intihara teşebbüs etmiş (1963).

Şaziye Teyze rolündeki Talia Salta ve ahşap evini çok sevdik. Selma'yı kızı gibi benimsemiş. Sabahları kahvaltısını bir tepsi ile odasına götürüyor; "Çay 'pişirdim' sana." Talia Salta, pilot oğlunun şehit düşmesi sonrasında 'oyalanmak için' başlamış sinemaya. 50'li yaşların ortasındaymış o sırada. Üzücü olaylar, bazen, şaşırtıcı güzellikteki değişimlere neden olabiliyor.

Tevfik Soyurgal, iki sevgiliye ev beğendirmek isteyen ev sahiplerinden biri. 'Arka bahçeyi de diğer kiracılarla beraber kullanabilirlermiş'. Mutfak, helâ ve kömürlük ortak. Kirası 450 lira. "Üç aylık peşin verirseniz 400 liraya olur" diyor. Bizimkilerin eksikleri çok ve bunu verecek durumları yok. Konuşma, Tevfik Soyurgal'ın "Benim de bütün geçimim bu ev yüzünden. Elimden bir şey gelmez. Kusura bakmayın" sözleri ile biter.

Nihat, bu koşuşturmayı 'hoş bir oyun' olarak görmüştü. Köşküne '34 EV 237' plakalı 'şevrole' taksi ile döndüğünde uşağı Selim'e seslenir; "Banyoyu doldur hemen. Biraz kendime geleyim. İki saat taban teptik, bittim yorgunluktan."

Kararları çok 'ani'. Âşık olup dürüst hayatı seçişi ve sevdiğine kızıp tekrar soygun yapmak istemesi hep böyle. Selma da farklı değil. Terk edildiğini sanıp kendini öldürmeye kalkar. (Üstelik hamile olduğunu öğrenmişti o günlerde). Orhan'ın evlilik teklifini kabul etmesi ve bundan cayışı da aynı çabuklukla. Mutluluk belki de bu sürati gerektiriyor zamanımızda.

Sema Özcan da biraz 'Selma' gibi. Tiyatroyu bırakıp sinemaya geçişi ve sonra sinemayı bırakıp Vog Kadın Çorabı Firması sahibi ile evlenmesi yıldırım hızıyla. Aralık 1970'deki evliliğinden ailesinin haberi bile olmamış. 'Gazetecilerin eve telefon etmesiyle' öğrenmişler. Kardeşinin "Bu iş nasıl oldu anlayamadık. Çok şaşırdık" dediğini yazıyor Altan Demirkol. Sanatçı, bu filmdekine benzer bir sıkıntıyı gerçek hayatında da yaşayacaktır. Eşi Mehmet Sarper, 1978'de '1567 sayılı yasaya aykırı hareket ettiği suçlamasıyla' 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanmış.

'Aşk Bu Değil'deki giysilerini başka filmlerden anımsıyoruz. Nihat'la ev ararkenki pardösüyü 'Ağlayan Bir Ömür'de (1968) Doktor-Necabettin Yal'ın ofisinden çıkarken ve 'Kıskanırım Seni'de (1970) çay bahçesinde; Şaziye Teyze'ye evleneceğini söylediği sahnedeki sabahlığı 'Bağdat Yolu'nda (1968) başlarda ve 'Kıskanırım Seni'de (1970) Kemal-Kartal Tibet'in remine bakarken; Orhan'ın evindeki pardösüyü 'Kader Ayırsa Bile'de (1968) otobüs durağında; 'Aşk Bu Değil' şarkısındaki kostümü 'Seninle Düştüm Dile'de (1969) sonlara doğru; Orhan'la dans ederkenki tuvaleti 'Hayatımın Erkeği'nde (1969) babası Kenan Tangök rolündeki Mümtaz Ener ile dans ederken giyiyordu. Büyük bir tesadüfle iki danstaki müzik aynı; "Let's Face the Music and Dance." Hatta küpeleri bile.

İlginç bir sahnede Orhan, Selma'yı gazinoya getirmiş. Nilgün'ün, sahne gerisindeki odasındalar. Köşedeki paravanda, Selma'nın birkaç sahne sonra gazino patronuyla dans ederken giyeceği tuvalet asılıydı.

İlk işyeri "Roche/Radyolin/Arı 'Bisküi' Fabrikası", Erler Film'in birçok yapımında karşımıza çıkıyor. Örneğin; 'Parmaklıklar Arkasında' (1967).

Nihat, 'çalışmadığı' Ardiye'nin telefonunu Selma'ya vermiş; '44 24 92'. Genç kız, nedense, beraber oldukları dönemde değil de delikanlı ortadan kaybolunca arar. "Burda öyle biri yok" yanıtını alır Hüseyin Salıcı'dan.

Eminönü, Sarayburnu'ndaki Atatürk Heykeli (Heykeltıraş Heinrich Krippel) iki kez görüntüye geliyor. 1919 Samsun yolculuğu buradan başlamış. Kurtuluş Savaşı sonrası İstanbul'a ilk gelişi (1927) ve Harf Devrimi'nin (1928) halka açıklanması da buradan.

'Aşk Bu Değil'deki melodiler.

James Last ve Orkestrası'ndan 'Morgens um Sieben (ist Die Welt Noch in Ordnung)' (1968) (James Last) 9 sahnede (Jeneriğin ilk kısmında; Orhan "Gençsiniz, güzelsiniz. Kendinizi öldürmeye kalkışmanız için büyük bir darbe yemiş olmanız lazım" derken; "Hiçbir şey düşünmeyin şimdilik. Unutmaya çalışın. Yeniden başlayın hayata" derken; "İstedim ki hayat ateşi yeniden tutuşsun içinizde. Hayatı yeniden sevmenizi istedim" derken; Selma, Orhan'a mektup yazarken; Orhan evlenme teklif ederken; Düğün hediyesi olarak aldığı evi gösterirken; Nikâh dairesine giderken; Filmin sonunda araba ile giden Selma ve Nihat'ın arkasından bakarken).

'Kendi Derdim Bana Yeter' (1969) (Suat Sayın) (Enstrümantal) 7 sahnede (Jeneriğin ikinci kısmında; Nihat "İkimizin kazancıyla biz bu işi beceremeyeceğiz" derken; Nihat, ertesi günkü buluşma için "Geç kalma sakın. Ben gündüzden ev arayacağım" derken; Selma, Şaziye Teyze'ye "Eğer ev bulamazsak bir müddet burada kalacağız" derken; Nihat'la buluşmak üzere fabrikadan ayrılırken. Bu sırada delikanlı tutuklanmıştı; Nikâh dairesi önünde, Orhan'la evlenmekten vazgeçip "Affedebilir misin beni" derken; Filmin sonunda sevgililer arabaya binerken).

'Goldfinger'daki (1964) (John Barry) 'Teasing the Korean' Nihat, Selim'e "Bu gece son bir işim var. Onu da yaptıktan sonra yepyeni, namuslu bir hayata başlayacağım" derken. 'Dawn Raid on Fort Knox' 3 sahnede ("Ekrem'le Rıza'dır. Yukarı gelsinler" derken; Kazım Kartal "350 bin sana. 75er bin de bize" derken; Adamları, Nihat'ı Belgrat Ormanı'nda beklerken).

'You Only Live Twice'daki (1967) (John Barry) 'James Bond-Astronaud?' Nihat "Motor boş yere bekledi gitti. Niye gelmediniz lan?" derken.

'The Corrupt Ones'daki' (1967) (Georges Garvarentz) 'Suspense in the Sun' Doktor-Kayhan Yıldızoğlu "Hayatınızın kurtulduğuna şükredin. Çok gençsiniz. Gene anne olacaksınız" derken.

"Gioconda's Smile" albümündeki (1965) (Manos Hadjidakis) 'Countess Esterhazy' Orhan "Benim yerimde kim olsa intihar denen bu faciaya şaşırır" derken.

'The Fall of the Roman Empire'daki (1964) (Miklós Rózsa) 'The Fall of Love' Nilgün "Manolya Gazinosu'ndayım ben. İsmin Nilgün Akses. Beyefendi de patronum Orhan Bey" derken.

'Mori Ana Ana Mori' (50 saniye) Göbek dansında.

'Ararım (Muhabbet Bağına Gidim Bu Gece)' (Enstrümantal) (Hicaz) (Sadettin Kaynak) Selma'yı görmek isteyen Şaziye Teyze, Manolya Gazinosu'na geldiğinde.

'6+6' uzunçalarındaki (1964) (Stavros Xarhakos) 'Hathike To Fengari' Hapisten çıkan Nihat, gazinoda Selma'ya "Nefretinde haklısın. Kötülük ettim sana. İstemeyerek suçluyum" derken. 'Fthinoporinos Dromos' Filmin sonuna doğru Nihat "Selma, benimsin artık. Benimsin değil mi" derken.

Fausto Papetti'nin 'I Remember N. 3 (Misty)' 33'lüğündeki (1966) "Let's Face the Music and Dance" (1936) (Irving Berlin) Selma ve Orhan dans ederken. 'Soledad (Solitude)' (1934) (Duke Ellington & Eddie Dolange / Irving Mills) Dans sonrası masada konuşurlarken.

'Hyperprism' (1924) (Edgar Varese) Nihat, meyhanede adamları ile konuşurken.

'Muhayyer-Kürdî Enstrümantal' 2 sahnede (Nihat "Hapisten yeni çıktım. Çok para için kanun dışı işler yapan biriydim" derken; Alışverişten dönen Selma ile konuştuktan sonra).

'Nikriz Makamında Keman Taksimi' Selma'ya "Senin için ölebilirim, hem de seve seve ölebilirim" derken.

'The Royal Philharmonic Concert Orchestra'dan 'Perry Mason' (1957/66) (Fred Steiner) Selma'nın evinden kovulan Nihat, dışarıda Orhan'la karşılaşınca.

Paul Mauriat'nın 'Blooming Hits' albümündeki (1967) 'Puppet on a String' (1967) (Bill Martin / Phil Coulter) Selma ve Orhan alışveriş yaparken.

Paul Mauriat'nın 'World Top Hits' uzunçalarındaki (1967) 'En Bandouliere' (1967) (Salvatore Adamo) Gelinlik provasında.

'The Night of the Generals'daki (1967) (Maurice Jarre) 'On the Bridge' Nilgün, Selma'ya "Bir daha görmeyeceksin beni" deyip giden Nihat'ı izlerken.

'Crime Jazz-Music in the First Degree' 33'lüğündeki (1954/64) John Gregory Orkestrası'ndan 'Echo-Four-Two' (1961) (Laurie Johnson) Filmin sonuna doğru, Nihat, adamlarıyla soygun hakkında konuşurken.

'Thunderball'daki (1965) (John Barry) 'Street Chase' Nihat, Belgrat Ormanı'na giderken.

'Puppet on a String'i Suna Artun Poyraz, Emin Fındıkoğlu Orkestrası eşliğinde ve Aykut Sporel'in Türkçe sözleriyle plak yapmıştı; 'Ben Senin Kuklan Değilim' (Nisan, 1968).

Filmdeki 5 şarkı.

'Gizli Aşk Bu Söyleyemem Derdini Hiç Kimseye' (Nihâvend) (Zeynettin Maraş) (3 dakika). Güzide Kasacı'nın sesiyle hastane bahçesinde söylüyor Selma.

'Sevemez Kimse Seni' (Hicaz) (Suat Sayın) (2.39 dakika). Nilgün, Gönül Akkor'un sesi ile gazinoda söylüyor.

'Avuçlarımda Hâlâ Sıcaklığın Var' (Kürdîli-Hicazkâr) (Yusuf Nalkesen) (3.15 dakika). Evdeki prova sırasında Selma, Güzide Kasacı'nın sesiyle söylüyor.

'Aşk Bu Değil' (Nihâvend) (Avni Anıl / Rüştü Şardağ) (2.15 dakika). Selma'nın (Güzide Kasacı'nın sesi ile) gazinodaki ilk şarkısı.

'Geçsin Günler Haftalar Aylar Mevsimler Yıllar (Hatıra)' (Rast) (Erol Deran / Enis Behiç Koryürek) (3.06 dakika). Nihat gazinoya geldiğinde Selma sahnede söylüyordu. Yine Güzide Kasacı'nın sesi ile.

Selma'yı Nevin Akkaya; Nihat'ı Toron Karacaoğlu; Selim'i Rıza Tüzün; Doktor-Kayhan Yıldızoğlu'nu Özdemir Han; 3 kişiyi (Tevfik Soyurgal, Muammer Gözalan ve "Buyrun, bu kapıdan" diyen hastane görevlisini) Fikri Çöze seslendirmiş.

Selma'nın tozlu topraklı mahallesi ve küçücük odası; Doktor-Kayhan Yıldızoğlu ve Hemşire-Sabahat Işık; Nihat'ın adamları Zeki Tüney ve Kazım Kartal; Selim-Feridun Çölgeçen; Şarkıcı Nilgün-Diclehan Baban; Selma'nın patronu Muammer Gözalan; Nihat'ın 'hiç çalışmadığı' Ardiye'deki Müdür-Hüseyin Salıcı; Mahkûm-Rahmi Pala; Jenerikte gördüğümüz '34 AD 640' plakalı otobüs, '34 FR 404 plakalı taksi, '34 DR 921' plakalı 'Pontiac' ve '34 KL 983' plakalı 'vosvos'; Sonlara doğru Orhan'ın evinin önündeki '34 DR 586' plakalı bir diğer 'Volkswagen'; Selma hastaneye götürülürken görüntüye gelen Dolmabahçe Camisi; Nihat'ın iki yılını geçireceği Toptaşı Cezaevi; Belgrat Ormanı; Alışveriş sahnesinde gördüğümüz ve şimdi yerinde yeller esen İstanbul Bankası reklamı çok güzeldi.

Evlenme Dairesi'nin önü. "Yapamayacağım, evlenemeyeceğim" diyor Selma. Nihat'ı seviyor, O'ndan ayrılamazmış. "Affet beni. Affedebilir misin beni. Anla, ne olur anla." Orhan rolündeki Turgut Özatay alışık olmadığımız kadar anlayışlı; "Belki affedemem ama anlıyorum. Sevginin ne demek olduğunu biliyorum çünkü." Bunun acısını, beraber oynayacakları ve gerçekten 'kötü' olduğu 'Kıskanırım Seni' (1970) filminde çıkaracaktır!