Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Hasan Kaçan ile Gönül Hırsızı Dizisinde canlandırdığı Nadir Abi karakterini konuştuk.
SİNEMATÜRK: Gönül Hırsızı'nda canlandırdığınız Nadir Abi karakterinden bahsedebilir misiniz?
HASAN KAÇAN: Nadir Abi, minibüste yaşayan cins bir karakter. Ama, özünde oldukça iyi bir adam. Mahallenin gençlerinin sevdiği onun da herkesi sevdiğini bildiğimiz enteresan bir insan. Enteresan diyorum çünkü o eski bir pilot. Dünyanın çok büyük hava yolarında çalışmış, kendi deyimiyle kraliyet ailesine de hizmet etmiş biri. Zamanın birinde uçağı yağmur ormanlarına düşüyor, 6 yıl orda kalmak zorunda kalıyor ve dolayısıyla yerliler arasında konuşulan garip bir dili öğreniyor. Sinirlendiğinde zaman zaman o dili konuştuğunu duyacağız. Ancak o kazadan sonra bir minibüsün içinde yaşamaya başlıyor. Ayağım yerde olsun yeter ki bu saatten sonra diye düşüncesi yerleşiyor. Orda yaşıyor ve minibüsü evi gibi kullanıyor. Ama ilginç olan şu ki, her saniye o minibüsün içinden pırıl pırıl çıkıyor. Her zaman kıyafetleri ütülüdür, her zaman temizdir ve her zaman bakımlıdır. Bunu nasıl sağladığını bilemiyoruz. O şeyin içinde hamam mı var banyo mu ya da başka bir şey mi emin değiliz. Dediğim gibi cins bir adam. Bu cins adam gençleri çok seviyor. Gençlerin hep iyi olmasını, birbirleriyle iyi geçinmelerini arzuluyor. Hikayemiz zaten Hülya ve Tarık aşkına dair bir problemle başlıyor. Asıl oğlanımız Tarık’la Hülya arasında yaşanan bir problemin ayrılığa sebep olması noktasından yola çıkılıyor. Nadir Abi, bu olaylara mutlaka dahil olmak durumundandır ve hep sevenler birbirine kavuşmalıdır duygusundan hareket eder. Mahalleli de ona destek verir. Nadir Abi ve mahalleli her bölüm bu ikiliyi birbirine yakınlaştırmaya ve barıştırmaya çalışmaktadır. Aslında hikayede temel noktalardan biri, modern hayatın getirdiği problemler. Birbirini seven insanlar aslında kendi hikayelerinden değil de hayatın getirmiş olduğu bazı zorunluklardan dolayı sıkıntı yaşıyor. Örneğin tüketim konusunu ele aldığımızda, kiminin iyi ayakkabılar, kiminin pahalı çantalar ve bir diğerinin de değerli takılar istediğini biliyoruz. Ancak bazıları da hayatın güzelliğini ister. Nadir Abi, bu iki durum arasındaki dengeyi bulmaya çalışan bir adam. Nadir Abi'ye soracak olursanız, dünyaya sürekli madde açısından bakmak, yani para pul, giyim kuşam, cep telefonu, pahalı arabalar, şunlar bunlar vs. olarak, başka türden bir madde bağımlılığıdır. Dolayısıyla bu ikisi arasındaki dengeyi tutturup, gayet komik bir şekilde, güleryüzle hikayenin içerisinde yer alan her hafta mutlaka güldüren bir aksiyonun içinde bulunan bir insan. Hikayemiz de öyle olacak. Kesinlikle komik, kesinlikle sempatik, sıcak, cana yakın ve içinde hüzün de barındıran, tatlı bir mahalle hikayesi.
SİNEMATÜRK: Hasan Kaçan'la Nadir Abi arasında benzer özellikler nelerdir? Hasan Kaçan'ın Nadir Abi'nin özelliklerinden kendisinde olmasını istedikleri var mı?
HASAN KAÇAN: Tabii, Nadir Abi kadar gençlerle iç içe olup onların problemlerine koşturabilmek, onların dertleriyle dertlenip sevinçleriyle mutlu olmak zor birşey. Bu bir mesai işi. Yani inanların problemlerine çare olmaya, onlara ortak olmaya, aynı şekilde sevinçlerini paylaşmaya çalışmak zaman gerektiriyor. Bizim, o mesaiye ayıracak zamanımız olmuyor. Böyle birşeyi arzu ederdim. Dünyayı kendisine dert etmeyen bir adam olmayı da isterdim ama ne yazık ki hepimizin şu anda içinde bulunduğumuz koşullarda dertlerimiz var. Geçinmek zorundayız. Bir takım sorumluklarımız var. Nadir Abi'nin sorumluğu, şahsi bir sorumluk değil, ki o belki de tüm mahallenin sorumluluğunu üzerinde taşıyor. Bu sorumluluk da elbette çok zor birşey.
Nadir Abi, biraz cins ve çatlak bir adam. Bizim de cins taraflarımız vardır ama Nadir Abi kadar olacağını zannetmiyorum. Nadir Abi'nin bu durumu da herhalde, zamanında fazla yüksekte kalmış olmaktan kaynaklanmakta. Uçak pilotu olmak nasıl bir durum bilmiyorum ama acayip halinin bu durumdan kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum
SİNEMATÜRK: Biraz da minibüsten bahsedebilir misiniz?
HASAN KAÇAN: Minibüse baktığımızda bir yaşanmışlık olduğunu görüyoruz. Kimbilir bununla nerelere gidildi ve ne hikayeler yaşandı! Bu minibüs neler gördü! Belki, bunları zamanla flashbacklerle görürürüz. Minibüs bir ev vazifesi görmekle birlikte ayrıca bir kütüphane. Çünkü Nadir Abi, mahalledeki gençlerin okumasından çok hoşlanan bir adam ve onların kolay kolay bulamayacağı kitaplar Nadir Abi'de var. İstenilen kitap, en acayip kitaplar da dahil olmak üzere, Nadir Abi'nin kütüphanesinde bulunabilir. Kütüphane tek şartla kullanılabilir: Dışarıya kitap verilmez. Nadir Abi'nin kuralı: "Gel burada oku, işin bitince kitabı iade et". O açıdan bakıldığında, minibüs hem bir seyyar kütüphane hem seyyar bir ev. Tek başına bir dünya aslında. Nadir Abi'nin dünyası bu minibüs. Nadir Abi de bu dünyanın içinde yaşıyor ve insanlara da mutluluk yaşatmaya çalışıyor.
SİNEMATÜRK: Minibüsün üzerine yapıştırılmış etiketlerin bir anlamı var mı?
HASAN KAÇAN: Hangi ülkeye gittiyse ona dair birşeyler yapıştırmış Nadir Abi. Kafasına göre her yerden bir hatıra taşımış. Bu durum da yaşanmışlığı ve her yaşanmışlıktan ufak da olsa birşey alındığını gösteriyor.
SİNEMATÜRK: Nadir Abi'nin aileler ve gençlere söyleyeceği bir sözü var mı?
HASAN KAÇAN: Nadir Abi, öyle direkt cümleler eden biri değil. Çünkü öğreten adam misyonu yok. Ama her zaman söylediği tek bir cümle var: "Gönül arsızı olmayın, gönül hırsızı olun". Yani gönül arsızlığı kolay, daldan dala konmak günümüzde son derece kanıksanmış bir şey. Ama Nadir Abi, bunun güzel birşey olmadığını söylüyor, o yüzden gönül arsızlığını tavsiye etmiyor. Çünkü gönül arsızlığı aynı zamanda mutsuzluk da getiriyor insanlara. Ama gönül hırsızı olduğunuzda sadece bir kişinin değil herkesin gönlünü çalıyorsunuz. Ayrıca gönlünü çaldığın kişi de senin gönlünü çalar. Yani dünyada insanlar birbinin gönlünü çalsın ve güzel bir uyum olsun derinde olan tatlı biri Nadir Abi.