Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Fausto Papetti'nin 'I Remember N. 2' albümündeki (1965) 'Harlem Notturno' (1939) (Earle Hagen) (Sanatçı İtalyan olduğu için 'Nocturne', ufak bir değişiklikle 'Notturno' olmuş). Düğün törenlerinde dans eden Selma ile Orhan. Ve damat değil de nikâh şahidi olmak için olağanüstü bir çaba harcayan Ahmet! Film, üçünün ama asıl 'el kapısı'nda büyümenin neden olduğu bir ezikliğin öyküsü. Cavidan Hanım'ın, 'ikinci bir çocuğu' gibi davranmasına karşın delikanlı bu yıpratıcı duygudan kurtulamıyor bir türlü.
Mayıs-Haziran aylarında çekilip 15 Eylül 1968, Pazartesi günü (Beyoğlu) İnci; (Beyoğlu) Lâle; (Beyoğlu) Lüks; (Aksaray) Bulvar; (Çarşıkapı) Şık sinemalarında gösterime girmiş. 88 dakika sürüyor ve yaklaşık 10 dakikası şarkı. 'Ses Mühendisi' Necip Sarıcıoğlu'nun soyadı jenerikte 'Sarıcaoğlu'. Erler Film'in yapımlarında 'mum' çok kullanılırdı. 'Aşka Tövbe'deki (1968) kadar olmasa bile 'Arkadaşımın Aşkısın'da 100'den fazla mum var.
"Bu, çocuklukları beraber geçmiş üç candan arkadaşın hikâyesidir." Öykümüz Abdurrahman Palay'ın sözleri ile başlıyor. Onları, önce evleriyle tanıyoruz. Orhanların köşkü; Dış ve iç sahneler farklı yerlerde, 'Büyük Öç'teki (1969) Arif Çamlızade'nin ve Armatör Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısında çekilmiş. Bahçenin bir köşesinde, Bahçıvan Rıza Efendi'nin kaldığı tek odalı ev var. Ahmet, masada derslerine çalışıp rüzgârgülü çizerken, babası sedirin üzerine serdiği gazetede yemek yiyor. Selmaların köşkü, Orhanlarınkine göre daha 'orta halli'.
Ahmet Akyüz annesiz büyümüş. Cavidan Hanım'ın köşkündeki Bahçıvan Rıza Efendi'nin oğlu. 'Okumayı seven, ilerde iyi bir hayat yaşamaya, muvaffak olmaya kararlı, munis, sessiz biri'. Çocukken, Orhan'ın mızıkçılıklarını örterdi hep. Kan kardeşi olmuş, bir daha hiç kavga etmemeye söz vermişler. Hukuk Fakültesi'ni bitirdiğinde çok mutluydu. Keşke 'rahmetli' Rıza Efendi biraz daha yaşayıp bu günleri görebilseydi. Ana-baba konusunda bile üç arkadaşın en şanssızı Ahmet. Ancak filmde mesleğini öğrenebildiğimiz tek kişi yine O. Diplomasını Kenan Tüzer'in elinde alıyor. Yemini; "Kanuna, ahlaka, mesleğin vakar ve haysiyet ve nizamına (ilk 've' fazla olmuş) uygun hareket edeceğime namus ve vicdanım üzerine söz veririm." Ali Çetinkaya'nın sesiyle şarkı söylüyor. O yoksullukta nasıl yapabildiyse piyano çalmayı da öğrenmiş. Üsküdar Adliyesi'ndeki stajından sonra savcı çıkar. Nereye tayin ederlerse oraya gidecekti. "İstanbul'u istemiyorum pek" diyor. Ama başka yerde çalıştığını görmedik. Bir sanığı [Zehirli Hayat'ın (1967) yoğurtçusu Ömer Sağlam] mahkemede suçlarken nasıl da acımasızdı; "Sayın Reis ve muhterem azalar! Sanık mevkiinde oturan bu şahıs bütün zulmü ve vahşiliği ile vurmuş, öldürmüştür. Ölenin bütün yalvarmalarına gülmüş, vicdansız, kanunsuz, Allah korkusundan bile mahrum kalbi titrememiştir bile ('bile', iki tane olmuş). Şu anda bizlerden hakkı olmayan bir acıma ve merhamet beklemektedir. İddia makamı olarak sanığın Türk Ceza Kanunu'nun 450. maddesi, B fıkrası mucibince idamını talep ediyorum." Salondaki konuk Selma "Mahkemedeki halin tuhafıma gitti. Seni, ben hep ince, hassas, öfkeyi kırmayı sevmeyen bir insan bilirim" diyor. Ama delikanlının konuşmasını ayakta alkışlamıştı. Savcımız, sertliğini "Vazifem bu benim. Adalete karşı sorumluyum. Mesuliyetimi, hislerime kurban ettiğim an insanların inancına ve hakkına ihanet etmiş olurum" diye savunuyor. Selma'yı balkondan itmekle suçlanan Orhan için savcı olarak yaptığı konuşmayı ise 70'lerin ünlü avukatı Petrocelli bile yapamazdı. Suçlama değil bir savunma sanki. 80 saniye sürüyor. 9 cümle, 160 sözcük. Önce "Sanık Orhan Tunçtan'la zevcesi Selma Tunçtan'ın" beraber büyüdüklerini, birbirlerini çok sevdiklerini anlatıyor. 'Ve nihayet bu derin ve ebedi sevgiyi mutlu bir evlilikle tamamlamışlar'. Yakınlarının mevcut ifadelerine göre delice bir aşkla ve karşılıklı hürmetle gözleri dünyayı görmeyen bu iki insandan sanık Orhan Tunçtan, karısını niçin öldürmek kastıyla hareket etsinmiş! Savcılık makamı, 'yukardan beri anlatmış olduğu hususların ışığında sanık Orhan Tunçtan'ın masum olduğuna tam bir vicdan rahatlığıyla' söyleyebiliyormuş! Sanığın beraatına (O 'beraatine' diyor) ve derhal tahliyesine karar verilmesini talep ederek bitirir konuşmasını. (Hollywood dedektif ve savcılarının, 'kişisel bağları' olan görevlerden uzak tutulma nedenini daha iyi anlıyoruz).
Selma'yı O da çok sevmişti. İlk itiraf eden Orhan olunca hemen vazgeçer! Yanlarında bir sığıntı gibi büyümesinin etkisi var bunda. Arkadaşı sonra söylese bile bizimkinin davranışı değişmezdi aslında! Selma'nın sözleri çok sarsıcı; "Borçlusun O'na. Ama bunu, beni Orhan'ın kollarına atmakla mı ödeyeceksin?" Savcımız hâlâ "Arkadaşımın, kan kardeşimin elinden, bile bile alamam seni. Alamam" havasında. Bir sahnede "Öcü değil bu adam. Seni seven bir erkek. Biraz gayretle senin de O'na yakınlık duyacağına, mutlu olacağına inanıyorum" demesi harikaydı! Orhan'a, Selma'nın ağzından aşk mektubu bile yazar.
Genç kıza ne zaman "Ayrılmayacağız" dediyse bir sonraki sahnede ayrıldılar. "Ayrılmalıyız" dediğinde ise (son sahne dışında) bir araya geldiler. Böylesine tutarlı. Ahmet 'portakal'; Genç kız 'elma' seviyor! Ayrılmak zorunda olmalarının 'en mantıklı' nedeni budur belki!
Orhan, zengin bir ailenin çocuğu. Dediği ikiletilmeden büyümüş. Babası öldüğü için anne Cavidan Hanım'ın tüm ilgisi üzerinde. Ne yapsa affediliyor, ne söylese emir gibi dinleniyor. Tıp tahsilini yarım bırakmış. Yarım doktor! Bir sahnede Ahmet'le konuşmasından 'sabahlara kadar kumar oynadığını' anlıyoruz. Selma'nın anne ve babasına göre; "Okumadı, çalışıp bir iş sahibi olmadı. Bir mirasyedi hayatı yaşıyor... Sağ olsun, şımarık büyüdü biraz." Selma ile evlenmesini pek istemiyorlardı; "Yarın, ani bir sıkıntıya düştüler mi yazık olur kızımıza." Ancak hiçbir şey Ahmet'in kararsızlığı kadar yorucu değil! Aileyi asıl 'sıkıntıya düşüren' şey bu galiba!
Selma, iyi bir eğitim almış. Kolejden sonra çalıştığını görmedik. Çocukken gitar çalıyordu. Büyüyünce şarklı söylüyor. Annesi Nevzat Okçugil ve babası Muammer Gözalan'ın filmde adları yok. Arkadaşları Aynur Aydan ile Aynur Akarsu'nun da. Selma kadar güzeller. Davranış ve konuşmaları, olan biteni daha çabuk anlamamızı sağlıyor.
Oğlu, Cavidan Hanım'ın her şeyi. Dünya bir yana Orhan bir yana. Yaşlı kadın, kız isteme sahnesinde gülmekle ağlamak arası bir duygu uyandırıyor. Bir gün önce "Selma sevincinden uçacaktır" demişti. 'Sebebi ziyaretini' genç kıza şöyle açıklar; "Sana hayırlı bir haberim var. Ama müjdemi isterim." Müjdesini istermiş! Selma'nın 'evlenmek niyetinde olmadığını' anlayınca şaşkınlık içindeydi 'müstakbel kayınvalide'; "Ama Orhan'la evleneceksin!" Hatta "Ben senin yaşındayken çocuk sahibiydim" bile der!
'Bir değişiklik için' Avrupa'ya gitmek isteyen oğluna söyledikleri çok mantıklı; "Her seven yerini yurdunu mu terk ediyor." Oyalanmaya, aşkından kurtulmaya çalışacakmış. 'Nafile çaba'.
Fransa'dan dönüşünü bir telgrafla bildirir. Yarın sabah hareket ediyormuş. Sabena uçağıyla. Akşam 8'de karşılayın diyormuş. (Paris-İstanbul uçuşunun 12 saat olduğu yıllar! Nereden nereye). Oysa Orhan'ı, Meridian Airlines ile ve Martin Luther King cinayetinin sanığı James Earl Gray'in kapak olduğu 03 Mayıs 1968 tarihli LIFE dergisini okurken göreceğiz.
İngilizcesi de var! "When will we be in Istanbul" diyor hostes hanıma. "In about two hours, Sir" yanıtı için teşekkür eder; "Thanks!" Fosur fosur sigara ile gideriyor sabırsızlığını.
Uçak kazası sahneleri 'Valley of Mystery' (1967) filminden alınmış. 'Uzay Yolu'ndaki Mr. Spock-Leonard Nimoy, 60-70'li yılların 'Görevimiz Tehlike'sindeki Jim Phelps-Peter Graves ve Harry Guardiano da yolcular arasında. Biraz sonra 'çöle' düşecek uçaktaki hosteslerin yolculara can yeleği giydirmeleri çok hoş. Kaza haberi, 21 Haziran 1968, Cuma günkü Milliyet'te yer alıyor. "Sina Çölünde Feci Uçak Kazası: 79 ölü var. Yolcular arasında iki de Türk var." (Üzerine bu yazı yapıştırılan haberin orijinali; "Ankara Hukuk'ta İşgal Sona Erdi"). Muammer Gözalan, "Kimse kurtulmadı" diye okuyor bunu. Ama Orhan dışında bir yolcu (Oktay Yavuz) daha kurtulmuş. Filmin sonlarına doğru İzmir Cumaovası Havaalanı'nda göreceğiz kendisini. 'Feci uçak kazası' bir 'fobi' oluşturmamış demek!
Birbirinin devamı olan iki sahnede küçük bir hata var. Efes Oteli'nde havuz kenarında koyu renk tişörtle oturan Orhan içeri girince açık renk tişörtlü oluyor.
'Arkadaşımın Aşkısın'daki melodiler.
'Arkadaşımın Aşkısın' (1962-1967) ('Le Femme De Mon Ami'-Enrico Macias) (Enstrümantal) 6 sahnede (İlk saniyelerde Abdurrahman Palay film hakkında bilgi verirken; Ahmet, diplomasını aldıktan sonra; Odasında, Orhan'ın resmine "Selma'yı ben de seviyorum. Belki senden de çok seviyorum" derken; Koru'da Selma ile konuşurken; Sonraki bir gün, yine Orhan'ın resmine "Aylardır hâlâ bekliyoruz seni" derken; Selma, Ahmet'e, kendi ağzından yazdığı mektup için kızarken).
'Khartoum'daki (1966) (Frank Cordell) 'Overture' 4 sahnede (Orhan "Bir de sormaz mısın. Selma'dan başka kim olabilir" dedikten sonra; Ahmet, kaza sonrası eve dönen Orhan ile karşılaştığında; Orhan, kaza sonrası Selma ile karşılaştığında; Ahmet, Muammer Gözalan'a "Gidiyorum, Efendim. Allahaısmarladık" derken). 'Gordon Enters Khartoum' 2 sahnede (Orhan için Muammer Gözalan ve Nevzat Okçugil'e "Selma'yı sevdiğini de sanıyorum. Benden çok daha fazla mesut edeceğine inanıyorum" derken; Selma "Sevmiyor beni, sevmiyormuş" derken). 'Prologue' 2 sahnede (Orhan, annesine "Bir müddet için Avrupa'ya gideceğim" derken; Cavidan Hanım, duvardaki resme "Orhan'ım, evladım, emeğim, sütüm, gözyaşım! Dayanamıyorum sensiz yaşamaya" derken).
'La Playa' (1965) (Jo Van Wetter / Pierre Barouh) 2 sahnede (Selma, Ahmet'e mektup yazarken; Kocası ile Efes Oteli'nde havuz kenarında otururlarken).
'Yemeni Bağlamış Telli Başına' (Ali Ulvi Baradan / H. Avni Ozan) (Nihâvend) (Enstrümantal) Selma, balkondan Ahmet'e mektup atmaya çalışırken. (Ne yazık ki ağacın dallarına takılacaktır).
'Artık Seni Sevemem (Yeni Bir Aşk Arıyorum)' (Nihâvend) (Suat Sayın / Ülkü Aker) (Enstrümantal) Orhan ve Selma plajda konuşurken.
'Sevemez Kimse Seni' (1967/68) (Hicaz Fantezi) (Suat Sayın) 9 sahnede (Selma, bahçede, Orhan'a "Beni sevdiğini bile bile sana 'hayır' demek dayanılır acı değil" derken; Ahmet, Boğaz'ı gören yerde, zaten yanında olan Selma'ya mektup yazarken; Orhan'ın resmi etrafındaki çiçekleri çıkarırken; Üç arkadaş, İzmir'de karşılaştıklarında; Orhan, Ahmet'in Selma'ya yazdığı imzasız mektubu bulunca; Mektubun yırtık parçalarını bir araya getirirken; 'Mavi Yıldız Kulüp'te saksofon ile; Selma, evini terk ederken; Orhan, hastaneye çiçekle geldiğinde).
'Viva Maria!'daki (1965) (Georges Delerue) 'Interieui Roulotte' 2 sahnede (Orhan, Avrupa'ya giderken havaalanında; Ahmet'in Selma'nın ağzından yazdığı mektubu Paris'te okurken). "L'Irlandaise" Muammer Gözalan, evlilik konusunda Ahmet'in fikrini sorarken.
'Hatıra (Geçsin Günler HaftalarAylar Mevsimler Yıllar)' (Rast) (Erol Sayan / Eniz Behiç Koryürek) (Enstrümantal) 4 sahnede (Deniz kenarında, sandallı sahnede, Selma, Ahmet'e "O yaşasın diye biz mi ölelim" derken; Ahmet, Orhan'ın Paris'ten dönmeye karar verdiğini söylerken; Ahmet "Keşke yaşasaydı, evlenseydiniz de ben senin ebedi hasretini çekseydim" derken; Selma ile lokantadayken).
"Breakfast at Tiffany's"deki (1961) (Henry Mancini) 'Something for Cat' 2 sahnede (Orhan, uçakla Paris'ten dönerken; Selma, evde sıkıntılı bir şekilde dolaşırken).
'Cast a Giant Shadow'daki (1966) (Elmer Bernstein) 'The Gathering Forces' Uçak kazasında.
'Adalı Kız (Bahar Geldi Gül Açıldı)' (Nihâvend) (Teoman Alpay) (Enstrümantal)
2 sahnede (Selma ve Ahmet, Boğaz'ı gören tepede konuşurken; Kayıkta).
Fausto Papetti'nin 'I Remember N. 2' uzunçalarındaki (1965) 'Harlem Notturno' (1939) (Earle Hagen) 2 sahnede (Selma ve Ahmet'in ikinci danslarında; Nikâhta).
'Ay Beyaz Deniz Mavi' (1967) (Gogo Reyes / Selahattin Sarıkaya) Selma ve Ahmet, plajda koşup eğlenirken.
Mendelssohn'un Düğün Marşı, Nikâhta.
'Şu Güzeller Güzeli Yâr Gibi Geldi Bana' (Nihâvend) (Necip Mirkelamoğlu) (Enstrümantal) 3 sahnede (Orhan, İzmir'de karısına "Seni daima mesut edeceğim" derken; Lokantada şampanya içerlerken; Otel odasındaki kovalamacada).
'The Yellow Rolls-Royce'daki (1964) (Riz Ortolani) "David's Square in Florence" Selma "Aldatıldığını sanıyor, ıstırap çekiyordu" derken.
'Hicâzkâr Makamında Saz Eseri' 2 sahnede (Selma, Orhan'ın mektubunu okurken. "Bir gün sevmeni ve sevdiğin adam tarafından sevilmeni diliyorum. Karşılıksız bir aşkın ıstırabından Tanrı seni korusun." Ahmet, filmin sonuna doğru Orhan'a itirafını yaparken).
'Kürdili Hicazkâr Longa' Selma "Bir mucize oluyordu. Kalbimden çıkmayacağını sandığım Ahmet yavaş yavaş silinen, solan, azalan bir gölgeden farksızdı artık" derken.
Filmdeki şarkılar.
'Arkadaşımın Aşkısın'ı iki kez (Türkçe sözler Fecri Ebcioğlu) dinliyoruz. Ahmet'ten, kendi mezuniyet partisinde Ali Çetinkaya'nın sesi ile (2.17 dakika); Ve filmin sonunda Juanito'nun sesinden (1.30 dakika).
David Wilcox'tan 'Wild Child' Mezuniyet kutlamasında; "Midnight rider//Riding through town//Late every night time//Crusing around//**//Midnight rider//Breaking the law//The laughable rebel//Without a cause."
Tom Jones'dan 'Delilah' (1968) (Les Reed / Barry Mason) Baştaki plajda 45'lik plaktan.
'Viva Maria!'daki (1965) (Georges Delerue) 'On A Chante La Douceur (Paris, Paris, Paris)' Fransa sahnelerinde Brigitte Bardot ve Jeanne Moreau'dan dinliyoruz.
'Sevemez Kimse Seni' Selma 'Mavi Yıldız'daki yaş gününde söylüyor (3 dakika).
Yardbirds'den 'Stroll On' (1966) (Jeff Beck / Jimmy Page) Aynı yerde gençlerin dansında. 'Blow Up' filminde de kullanılmıştı.
'Cuore Matto' (1967) (Armando Ambrosi / Toto Savio) İzmir'deki diskoda Little Tony söylüyor.
'La Playa'yı Ajda Pekkan, Fecri Ebcioğlu'nun Türkçe sözleri ve Durul Gence 5'lisi ile plak yapmıştı; 'Dönmem Sana' (1967).
'Cuore Matto'yu da Kanat Gür'den Türkçe sözlerle dinlemiştik; 'Deli Gönlüm'.
'Delilah'yı "Türk Tom Jones'u" Ertan Anapa, Sezen Cumhur Önal'ın sözleri ve Yalçın Ateş 6'lısı eşliğinde söylemişti: 'Aşkım Dillere Destan' (1968).
İki sahnedeki melodi seçimi çok ilginç. Orhan, Selma'ya "Seni seviyorum" derken, "Artık seni sevemem" dizesiyle başlayan 'Yeni Bir Aşk Arıyorum'; Selma, Orhan'a "Beni sevdiğini bile bile sana 'hayır' demek dayanılır acı değil" derken ise 'Sevemez Kimse Seni Benim Sevdiğim Kadar' duyuluyor. Bu sonuncusunu, Mavi Yıldız Kulüp'te 'bossa-nova' ritminde dinlemek çok güzeldi.
Filiz Akın buradaki bazı giysileri başka filmlerde kullanmış. 'Sevemez Kimse Seni'yi söylerkenki tuvaleti 2 filmde ['Aşkım Günahımdır'da (1968) baloda ve 'Lekeli Melek'te (1969) nişanda]; "Eskimiş iki satır yüzünden bozma saadetimizi" diye Orhan'a yalvardığı sahnedeki geceliği 'Aşkım Günahımdır'da (1968) "Gördüğüm an yaram tekrar açıldı ve kanadı" diye Melih-Ediz Hun'u düşünürken; "Karşımda, bu gülen sevinen, benimle evlendiği için göklerde yaşıyormuş gibi mutlu olan adam kocamdı" derkenki elbiseyi 'Aşkım Günahımdır'da (1968) piknikte; Orhan'la hiç konuşmadan yemek yedikleri sahnedeki iri çiçekli giysiyi 3 filmde ['Aşkım Günahımdır'da (1968) üzüntü içindeki Şermin-Funda Postacı'yı teselli ederken; 'Cici Gelin'de (1967) Orhan-Cüneyt Arkın'a "Sen hafiyelerin en müthişisin ama ben de aşçıların" derken; 'Hüzünlü Aşk'ta (1969) Kerim Bey-Atıf Kaptan'a kahve ikram ederken]; Sandallı kıyıda Ahmet'le konuşurkenki puanlı elbiseyi 2 filmde ['Yuvana Dön Baba'da (1968) ilk gazino sahnesinde ailesi ile eğlenirken ve 'Hüzünlü Aşk'ta (1969) Vural-Ekrem Bora'ya "Gecenin bu saatinde sana hesap vermek zorunda değilim" derken]; "Ölmüş, ölmüş! Orhan ölmüş" diye haykırırkenki elbiseyi 'Cici Gelin'de (1967) Milli Emniyet Müfettişi Hulusi Çelik-Nubar Terziyan'la konuşurken giyiyordu.
Selma'yı Jeyan Mahfi Ayral; Ahmet'i (dublajı da idare eden) Abdurrahman Palay; Orhan'ı Sadettin Erbil; Cavidan Hanım'ı Şaziye Moral; Selma'nın babasını Rıza Tüzün; Annesini Nevzat Okçugil; Aynur Akarsu ve Fırat Arıkan'ı Ayşegül Devrim seslendirmiş.
Nikâh sahnesinde "Mesut olmanı dilerim Orhan" diyerek sarılır Ahmet. Çok sıkmış olmalı ki arkadaşı, Sadettin Erbil'inkinden başka bir sesle konuşuyor; "Aynı mutluluğu sana dilerim."
Selma-Filiz Akın; Ahmet-İzzet Günay; Orhan-Ekrem Bora; Cavidan Hanım-Şaziye Moral; Selma'nın anne ve babası Nevzat Okçugil ve Muammer Gözalan; Arkadaşları Aynur Aydan ve Aynur Akarsu; Ömercik (Ahmet), Özcan Yiğitmen (Selma), FıratArıkan (Orhan); Rıza Efendi-Hakkı Haktan; Uçak yolcusu-Oktay Yavuz; Diploma töreni ve sondaki mahkemedeki Kenan Tüzer; Yeşilköy; Paris; Merkez Hastanesi; Mavi Yıldız Kulüp; Adliye Sarayı; İstanbul ve İzmir; Efes Oteli çok güzeldi.
Film bittikten sonra kulağımızda Selma'nın sözleri; "Seven erkek her fırsatta (zorlukta) kaçmaz. Kimle olursa olsun mücadele eder. Sen, beni hep Orhan'a ittin."