Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"Kaşıyacak tırnak vermeyeceğiz bunlara." Vedat, karşı çete için böylesine kesin konuşmuştu. Ama iki kardeşini, babasını ve neredeyse tüm adamlarını kaybettiği gibi kendi de paçasını zor kurtarıyor!
1971, sonbaharında çekilen 'Beyoğlu Kanunu', 10 Nisan 1972, Pazartesi günü (Beyoğlu) Rüya Sineması'nda gösterime girmiş. 72 dakika. Afişteki tüfek hiçbir sahnede yok. Necip Tekçe'nin 20 saniyelik sevişme ve içki sahnesi de televizyonlarda sansürlü. Ayhan Işık'ın kalın bıyıklı ve biraz yorgun gözüktüğü filmlerden. Turgut Özatay ve Hasan Ceylan nasıl her zaman böylesine inandırıcı olabiliyorlar?
Adaletin değil gangsterliğin kanununa uygun yaşayanların öyküsü.
Siyah beyaz filmde bile rengârenk Beyoğlu. İstiklal Caddesi'ndeki kapkara çıkar çatışması. 'Çağlayan Saz' (Nihad Mercanlı - Ayten Uluses); 'Monako Pavyon - Floor Show' (Serpil Elda - Sevda Nur); 'Çimen Pavyon' (Nur Hayat - Nuran Ateş); 'Piccadilly'; 'Yeni Çağlar Saz'; 'Mona Liza Bar - Night Club - Varyete'; 'Atlantik Lokanta'; 'Sel Pavyon'; 'Mağara Restoran'; 'Mulen Ruj Night Club' (Füsun Ocak - Funda Liza); 'Kennedy Hotel'.
Bekir, şarkıcı Yıldız'ı almaya gelmiş. Kennedy Otel'e gidecekler. Salih "Sen olduğun için sesim çıkmıyor. Başkasıyla bu işi yapmaya kalksa müsaade etmezdim" diyor! (Bekir'in mahcup kırıtması görülmeye değer). Bu işler 'patron müsaadesi' ile. Gittikleri otel de Salih'in! Meğer genç kızı 'yem' olarak kullanırmış. İş anlaşılınca Adana'ya 'postalıyor' şarkıcıyı.
Basireti mi bağlandı nedir, Vedat, zavallı Bekir'i tek başına, hem de sabahın dördünde, Salih'le konuşmaya gönderir. Yaşar Güçlü boğulurken, çoğu filminde yaptığı gibi 'soyadıyla müsemma' dişlerini gösterecektir. Kareli ceketi o zamanın modası.
Belinde iki tabanca, danışmaya telefon edip "302'ye iki servis. İçki, buz ve meyve" demesi harikaydı. Salih'in kendisiyle çalışmak istediğini öğrenince "O sersem beni burada mı (otel) yoksa gece kulübünde mi çalıştırmak istiyor" diye diklenir.
Vedat'ın en gaddar, en sağlam adamı. Salih ve Davut Ağa da O'nu yanlarına alarak kahramanımızı sarsmak istiyorlar. 'Biricik müttefikimiz'in en başarılı olduğu şey! Kaleyi içten fethedip, bölecekler. "Seni kaybetti mi süngüsü düşecek, çalımı bitecek." Teklifleri 50 bin! Daha arttırabilirlermiş de! Yapacağı da atla deve değil! "Vedat'ı ortadan kaldırabilecek tek adamsın. Şüphe etmez senden. Vurup bitireceksin işini yahu. Senin burnun bile kanamayacak. Başın ağarmayacak ('ağrımayacak' olmalıydı)." Ancak gerçekten 'sağlam' adammış Bekir; "Yanlış kapı çaldınız. Bizim kanunumuzda, bizim raconumuzda yazmaz böyle kahpelik." Bu yanıtın karşılığı, Necip'in boğma ipi, Davut Ağa'nın 3 yumruğu ve Salih'in sustalısı olur! Bir zamanlar Yıldız'ın kollarında olan vücudu şimdi 'denizin dibinde'! Vedat'ın çetesi bir aile şirketi! 'Ticaret paravanası ardında kirli işler'. Kardeşi Ferit 'akıl hocası'; Orhan 'sağ kolu'; Bekir 'has adamı'; Cahit ise 'kayınbiraderi'. Diğer adamı Şoför Osman, Salih için çalışıyormuş. Kendisini cansız olarak balkondan sarkıtılmış halde görebiliyoruz kısa bir süre.
"Karga nihayet peynire uzanıyor. Saklandığı yerden çıkan Salih, sonunda başını aydınlığa uzattı işte" diye çok seviniyordu Vedat. Bekir'in ölümünden sonra ise "Fitili Onlar ateşledi, harp başladı" diyecektir. 'Başkasına para kazanma imkânı tanımıyor'. Antreposu, oyun salonları, mal götürüp getiren kamyonları var.
Bir de sevgilisi! Adı Semra. "Gözleri hayat, neşe dolu. Siması çocuksu. İçten." Kahramanımızı 'itibarlı bir tüccar' sanıyor. "Kazancın yerinde. Senle geçecek her türlü hayata razıyım. Kazancın benim için önemli değil. Seninle mutlu olacağım." Vedat'a inanmış, O'nun olmuş. İlk aşk! 'Ne babasının serveti, ne annesi, ne de yarım kalan kolej tahsili umurunda! "Sen varsın ya. Seninle olmak yetiyor bana. Unutuyorum her şeyi." Sonradan gerçeği anlayınca 'bir kaçakçı, eli kanlı bir katil, bir hırsız' olmakla suçlayacaktır sevdiğini. Teyzesinin yanında kalıyormuş. "Gidemiyorum evime." Bir an önce evlenip, aile arasındaki dedikodulara son vermeliymişler. Bizimki hep savunmada. Bu ara işleri biraz karışıkmış, ferahlayınca hemen evleneceklermiş! "Biraz karışık" dediği işler, diğer çetelerle süren 'amansız mücadele'.
Salih'in gazinosu ve Davut Ağa ile ortak oteli var. Adamları Selim-Mustafa Yavuz, Necip-Necip Tekçe ve (sonradan Davut'un yanında göreceğimiz) Cevdet Balıkçı. Odasında Gül Şenay'ın afişi. 'Aslında yüreksiz, arkadan vuran, tüysüzün biri'. Tek başına hiçbir iş yapamaz. Şimdi sağlam bir arka bulmuş kendine. Davut ile 'ufak yollu bir ortaklığı olduğunu bilmeyen yok'.
Vedat'la iş yapmak istediğinde "Sizin yaptığınız işler çok karışık, karanlık. Biz yokuz" yanıtını almıştı. Karşılık olarak "Sizinkiler çok mu aydınlık" demesi hazırcevaplığın bir belirtisi. Ava giderken avlanır. Kurduğu tuzak ters işler ve kahramanımızın kurşunlarına hedef olur.
Yıldız'ı Adana'ya gönderirken "Ortalık duruluncaya kadar orda kalırsın" demişti. 'Ortalık durulduktan(!) sonra' geride 'kimse kalmadığı' için İstanbul'a gelmesine de 'gerek kalmaz' şarkıcının. Filmde ölü sayısı 15!
Komiser Haydar Karaer "Ne haltlar karıştırdığını bilmiyor muyum sanıyorsun? Seni senden fazla tanıyor, adım atışının raporunu tutuyoruz. Er geç kanunun pençesine düşeceksin. Su testisi suyolunda kırılır" demişti Vedat'a. Semra'ya daha fazla bilgi verir; "Çok söyledim kızım ama dinlemedi. Kanundan kaçacağını zannetti. Bilerek, isteyerek girdi bu belaya. Kabarık bir dosyası var elimizde. Kirli işler, kaçakçılık, cinayetler. İsteseydim çoktan tevkif ettirirdim O'nu. Ama istemedim. Çünkü ötekilerin de inini bulmamız gerekiyordu. Vedat, farkında olmadan yardım etmiş oldu polise." Son cümleler 'şartların olgunlaşması için bir yıl bekletilen 12 Eylül Darbesi'ni çağrıştırdı.
Tam namuslu hayatı seçmişken babası ve kız kardeşinin öldürülmesiyle bir cinayet makinesine dönüşür Vedat.
Film biterken 'bu yolun hatalı olduğunu, kanundan kaçılmayacağını' anlıyor. Ama ne fayda. Kimbilir kaç yıl sonra hapisten çıkacak, hâlâ bekliyorsa sevdiğine, hayattaysa, anacığına kavuşacak!
'Beyoğlu Kanunu'ndaki melodiler.
'Bullitt'daki (1968) (Lalo Schifrin) 'Shifting Gears' 3 sahnede (Jenerikte; Vedat, Orhan'a "Biz içeriye girdikten sonra gazinonun tuvaletine gizlice silah sokmalısın. Ben bir fırsat bulur alırım oradan" derken; Cahit, çetenin planı gereği, Nevin'i tokatlarken). 'Bullitt-Main Title' 2 sahnede (Bekir, gazinoda yumruklaşırken; Vedat'ın kamyonu polis tarafından durdurulunca). 'Ice Pick Mike' 2 sahnede (Semra, karakolda Komiser Haydar Karaer'den yardım isterken; Haydar Karaer, Vedat'ın annesini "Üzülmeyin, sakin olun. Gereken tedbirler alındı" diye sakinleştirmeye çalışırken).
Fausto Papetti'nin '8a Raccolta' albümündeki (1968) 'Massachusetts' (1967) (Barry Gibb / Robin Gibb / Maurice Gibb) Bekir, elinde sigara, Salih'in gazinosuna Yıldız için geldiğinde.
Johnny Harris'in 'Movements' (1970) uzunçalarındaki 'Give Peace a Chance' (1969) (John Lennon) Salih, Bekir'e "Yıldız'la beraber olduğunu biliyorum" derken. 'Light My Fire' (1967) (Robby Krieger) 9 sahnede (Vedat adamlarına "Karga nihayet peynire uzanıyor" derken; Salih, Davut Ağa'ya "İşler değişti, karıştı. Osman'ın bize çalıştığını anlamışlar" diye dert yanarken; Davut Ağa, Celal'e "Bilirim, gözünü budaktan esirgemezsin" derken; Vedat, Celal'i hırpalayan kardeşine "Yoo, sinirlenme Ferit. Nerede isterlerse konuşmaya hazırım" derken; Davut, Vedat'a Ferit'in öldüğünü telefonla 'müjdelerken'; Otel sahibi, dayak yemiş olarak Vedat'a geldiğinde; Nevin, babasına kocasının çeteye ihanet ettiğini anlatırken; Vedat "Affet Beni baba" derken; Cahit'i, babası ve kız kardeşinin ölümü için suçlarken). 'Stepping Stones' (1970) (Johnny Harris) 3 sahnede (Salih, Şoför Osman'ı öldürülmüş ve balkondan aşağı sarkıtılmış bulunca; Vedat, Salih ve adamını öldürürken; Ferit, Necip'i kurşunlarken).
'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) 'The Dog Attacks' 3 sahnede [(00.16 sonrası) Vedat'ın yerine gelen Salih "Kısa konuşalım. Birleşelim, beraber kazanalım" derken; (00.08'den itibaren) Salih ve adamları, Vedat'ı öldürmek için hastaneye geldiklerinde; (00.17 sonrası) Celal, Salih'in öldüğünü Davut Ağa'ya haber verirken]. 'Forgery' Selim, telefonda "Tamam Patron, tek kurşunumuz gitmedi boşa. Kan içinde yerleri öptürdük Vedat'a" derken.
'You Only Live Twice'daki (1967) (John Barry) 'James Bond-Astronaud?' 3 sahnede (Komiser Haydar Karaer "Öyle ya! Ticaretle uğraşıyordun sen. Ticaret paravanası ardında kirli işler" derken; Celal, Cahit'e Davut Ağa'nın görüşmek istediğini söylerken; "Davut Ağa'nın selamları var" diyerek para verirken). 'Fight At Kobe Dock-Helga' (2.20 - 2.32 arası) Cahit, karısına "Büyük işlere dalmışlardı. Bana değer vermiyorlardı. Ama şimdi? Peşlerinde polis. İki ateş arasında kaldılar" derken. 'Mountains and Sunsets' Vedat'ın babası, Davut Ağa'ya yalvarırken. 'The Death of Aki' Vedat, annesine "Söyle babama çıkmasın evden. Gitmesin düşmanlarımın ayağına. Yalvarıp yakarıyormuş. Rezil etti beni" derken. 'A Drop in the Ocean' Nevin ve babası konuşurken, Cahit, "Duydum konuştuklarınızı" diyerek odaya daldığında. 'End Title' (00.47 sonrası) Filmin sonunda.
'Z'deki (1969) (Mikis Theodorakis) 'The Happy Youth' 5 sahnede (Semra, hastane odasında Vedat'ı "Ne istedin benden? Niçin kanıma girdin? Niçin susuyorsun" diye suçlarken; Mezarlıkta "Başın sağ olsun. Affet beni Vedat. Bundan sonra hiç ayrılmayacağım senden" derken; "Yalvarırım sıyrıl bu işlerden Vedat. Sonu yok bunun. Sen de biliyorsun" derken; Vedat, Semra'ya yaşadığı hayattan pişman olduğunu anlatırken; Sondaki kavgadan sonra polis geldiğinde).
Russ Case'in 'Cleopatra' mini albümündeki (1963) 'Caesar and Cleopatra Theme' (1963) (Alex North) (00.03'den itibaren) Vedat, yaralı kardeşine "Ne oldu Nevin? Kim yaptı" derken.
Mezarlık sahnesinde ise fon müziği olarak 'rüzgâr sesi' kullanılmış!
Yıldız, Kupa Dörtlüsü eşliğinde, Zerrin Zeren'in şarkısını söylüyor. 'Yazık Sana' (Murat Plak) (1971) (Sözler Ülkü Aker - Düzenleme Fikret Babalı); "Yazık sana, anlamadın sevgimi sen//Yazık sana, bilmedin hiç kıymetimi sen//Seninle beraber ne güzel günlerdi o//Neden kaçıp gittin, neden ayrıldın benden//Ne yaptım sana ben//**//Böyle miydi bana verdiğin sözler//Nerde kaldı şimdi o tatlı günler//Hepsi yalanmış//Nasıl inandım sana ben."
Sanatçının listelere giren ilk çalışması da Murat Plak'tan (Kasım, 1970) (Sözler Ülkü Aker - Düzenleme Fikret Babalı); 'Başkası Yok'. ['A' yüzü; 'Bir Şeyler (plakta 'Birşeyler') Oldu Bana'].
Kupa Dörtlüsü, ismini Ellery Queen'in (Frederic Dannay - Bennington Lee) 'Kupa Dörtlüsü' romanından almış (Akba Yayınları - Temmuz 1963) (Çeviren Gönül Suveren) (280 sayfa). Orijinali; 'The Four of Hearts' (1938). Orkestranın ilk plağı; 'Esmerim / Sarışınım' (Ekim, 1968) (Sahibinin Sesi). 'Altın Balık' gibi tavernalarda sahneye çıkıyorlardı (1969 - 1970). Zerrin Zeren'den önceki solistleri; 'Rişar'.
'Stepping Stones', 'Fragment of Fear'deki (1970) 'soundtrack'tan. Bizde 'Cinayetin Gölgesinde' adıyla, 71/72 sezonunda gösterilmiş.
Yaşar Güçlü, uzun yıllar Fikret Hakan'ın 'dublörlüydü'. 'Paralı Askerler'in çekimi sırasında Yönetmen Peter Collinson tarafından İngiltere'ye davet edilmiş (Ekim, 1969). Tek koşul; Kısa sürede İngilizce öğrenmesi. Basit gibi görünen bu istek, Avrupa'nın ve orada çekilecek filmin önünde aşılmaz bir dağ.
'Çağlayan Saz'daki Nihad Mercanlı, İstanbul Radyosu'nda (orta dalga 428 metre) türküler söylerdi (1967 - 72).
Seraceddin Zıddıoğlu'nun haberine göre Türkiye Müzisyenler Sendikası 'Ar-İş', gazino ve pavyonlarda çalışanların hakları için 10 işyerinde grev kararı almış. İlk uygulama, filmin başında gördüğümüz 'Yeni Çağlar Saz'da (16 Ekim 1969).
'Çimen Pavyon' personeli çok yardımsever. Varto'daki depremzedeler için 400 lira vermişler (Eylül, 1966).
Bir köşede, günlük hâsılatı 30 bin lira olan 'Atlantik Lokantası' var. Sahipleri Klevulos ve kardeşi Grigor Hürmüzoğlu'nun 2 milyonluk vergi kaçırdıkları belirlenmiş (Mayıs, 1964). Yanlarında işçi olarak çalışan Yusufu Yiğit'i, vergi karnesi çıkarıp, ticari bilgisizliğinden de istifade ederek vergi kaçakçılığında kullanmışlar. Yusufu, ifadesinde "Benim okumam yazmam bile yoktur. Ne derlerse yapıyordum. Ekmek parası" diyor. Ekmek parası! Lokantanın sonraki sahibi Mehmet Fevzi Üngören. O'nun 07 Kasım 1968'de kalp kriziyle ölümünün ardından da Coşkun Üngören.
Piraye Uzun sanki rolünü pek sevmemiş. Filmin sonunda, kaç on yıl hapis yatacak olan kahramanımıza "Unutmayacağım, ölünceye kadar bekleyeceğim ('beklicim')" diyor. Ama Yönetmen'in 'tamam' uyarısını bile 'bekleyemiyor'. Sevgilisi hapse götürülürken, Vedat'ın gözü yaşlı annesine sarılmış olarak biraz yürüdükten sonra geri dönüp Onlardan uzaklaşır. Kamera da ne yapsın, objektifi ağacın yüksekteki dallarına çeviriyor!
Filmde kurşun ve sigara nedeniyle dumansız sahne yok. Vedat ve Cahit 7'şer; Davut 6; Ferit, Orhan, Bekir, Polis Müdürü, Davut'un adamı Rıfat, Vedat'ın üç adamı birer sigara tüttürüyorlar. Ayrıca Salih 4 sigara iki pipo; Arap İhsan bir nargile içiyor.
Çetenin biri, tütünü bırakıp biraz beklese, belki rakipleri kurşuna gerek olmadan hastalıktan gidecek! Semra ile konuşan Komiser'in sigarasında devamlılık yok.
Mermi yönünden herkes çok cömert (97). Kimse 1-2 kurşunla yetinmiyor. En az 5 veya 10. Vedat'ın yaralanması 9; Necip'in öldürülmesi 6; Cahit'in kayınpederi ve karısını taraması 4 ve 5; Ferit'e suikast 17; Vedat'ın Cahit'ten intikamı 10 kurşunla. Hele 'Davut Ağa çetesiyle 2 dakika 36 saniye süren hesaplaşmada sıkılanlar' bir rekor. 16'sı Celal'e olmak üzere 46 kurşun! Bu sırada Vedat "Tek başıma geldim" diyerek kuyruğu dik tutmaya çalışıyor. Adamlarından geriye pek kimse kalmamıştı zaten! Salih ve adamı Mahmut Cevher ancak bir kurşun sıkabilmişken, kahramanımızın 12 kurşunuyla ikisi de 'sizlere ömür'.
Kan gövdeyi götürdüğü sahnelerde Komiser "Üzülmeyin, sakin olun. Gereken tedbir alındı. Kan dökülmeyecek" demişti Vedat'ın annesine. Fakat sonrasında 6 kişi daha ölüyor.
Ferit, Necip'i öldürecek. Tabancası susturuculu ama seslendirirken normal patlama sesi verilmiş!
Cahit'in, Nevin'e ateş ettiği sırada ilginç bir durum var. Karısı odanın soluna kaçarken O, odanın sağına ateş ediyor.
Yumruk (38), tokat (9) da eksik değil. Davut, Bekir'e 3; Bekir, Salih'e 2 ve Davut'a 1; Vedat Cahit'e 8; Davut Ağa ve çetesi Vedat'a 7; Salih ve adamları Ferit'e 17 yumruk atıyor. Cahit, Nevin'i 2 sahnede (3+1) 4; Ferit, Yıldız'ı 5 kez tokatlıyor.
Son sahnede 'odun ve iskemle' darbeleri de var!
Senaryo, 'psikolojinin önemini' çok iyi yakalamış. Cahit, Vedat'ın kız kardeşi ile evli. Evdeki durumu bilmiyoruz ama işinde mutsuz. Eniştesinin emirlerini can kulağı ile dinlemiyor. Duymazdan geliyor. İş yaptırmak için birkaç kez söylemek gerek. Karısına yakınıyordu; "Adam yerine koymuyorlar beni. Uşak gibi kullanıyorlar. Mühim ve gizli bir iş oldu mu yanlarından uzaklaştırıyorlar." Az hisse veriyorlarmış. "Ben de Onlar gibi kelle koltukta, Onlarla beraber mal kaçırıp kumar idare etmiyor muyum." (Böylelikle çetenin marifetlerini daha yakından öğreniyoruz). Rakipleriyle iş birliği yapınca pek çok gibi kendisi de canından olur.
Vedat'ın babası Asım Nipton da, Komiser'in söylediğini söylüyor; "Su testisi suyolunda kırılır." Oğlunu nasihatle doğru yola getirmekte geç kalmış biraz. "Ben hayatı öyle mi öğrettim Onlara." Affetsinler, sağ bıraksınlar diye Davut ve Arap İhsan'a yalvarır. El bile öper! Kalp sıkıntıları vardı. Ölümü 'enfarktüsle' değil. Cahit'in kurşunuyla!
Celal ve Arap İhsan'ı aynı sanatçı oynuyor.
Vedat ve Selim'i Abdurrahman Palay; Semra'yı Nevin Akkaya; Cahit'i Pekcan Koşar; Bekir'i Zafer Önen; Doktor-Zeki Sezer ve Celal'i Haldun Ergüvenç; Salih'i Fuat İşhan; "Yok. Ne yapacaksın" diyen temizlikçiyi ve "Ben de başımın çaresine bakacağım" diyen kişiyi Fikri Çöze seslendirmiş. Doktor rolündeki Zeki Sezer'in sesi iki tane.
Vedat-Ayhan Işık; Semra-Piraye Uzun; Salih-Turgut Özatay; Cahit-Ali Ekdal; Davut-Hasan Ceylan; Bekir-Yaşar Güçlü; Vedat'ın babası-Asım Nipton ve annesi Leman Akçatepe; Yıldız-Nevin Nuray ve şarkısındaki harika dansı; Ferit-Kuzey Vargın; Orhan-Feridun Çölgeçen; Necip-Necip Tekçe; Selim-Mustafa Yavuz; Doktor-Zeki Sezer; Cevdet Balıkçı; İstiklal Caddesi; Hastane; Çayevleri; Salih'in '34 LF 991' plakalı 'Mercedes'i; Adamlarının kullandığı '01 DK 333' plakalı araba; '34 KA 745' plakalı 'vosvos'; '34 DR 152' plakalı taksi çok güzel.
Vedat'ın '34 LF 669' plakalı 'şevrolesi' gazetelere geçmişti (Ocak, 1973). Yeşil renkli, 65 modelmiş. Yalçın Düzgören ve kayınbiraderi Enver Abak, para için, Meyla Cabiri ve annesi Nuriye Cabiri'yi öldürmüşler. Çuvallara koydukları cesetleri, Beyoğlu'ndaki bir işyerinden kiraladıkları bu araba ile götürüp Kireçburnu yakınlarında denize atmışlar.
Meyla Cabiri'ye, 50'li yılların sonu ve 60'ların başında "Meyla Cabiri, 'Cadillac'ını satıp 'Opel' aldı" seklindeki sosyete (o zamanlar 'cemiyet') haberlerinde sıklıkla rastlanıyordu. Şubat 1949'da evlenip bir süre sonra ayrıldığı Emin Necip Uzman bu cinayeti okuyunca büyük bir şok yaşamıştır.
Babası yerde cansız. Nevin, Cahit'in kurşunlarıyla ağır yaralı. Vedat yetişmiş, soruyor; "Kim yaptı? Ne istedi sizden? Neden öldürdü?" Genç kadın, bu "Neden öldürdü"den sonra 9 saniye daha yaşayacaktır! Henüz son nefesini vermemiş birine 'neden öldürüldüğünü' sormak!
Vedat "Girdim bir kere bu amansız mücadeleye. Bırakırsam, dönersem korkak derler. İki paralık olur itibarım" havalarında. Annesine de "Söyle babama çıkmasın evden. Gitmesin düşmanlarımın ayağına. Yalvarıp yakarıyormuş. Rezil etti beni. Ne itibar bıraktı ne delikanlılık. Bitirdi beni. Ne racon ne de adamlarımın suratına bakacak yüz bıraktı bende be" diye diklenmişti. İşleri ters gidiyor. Kızgınlığı bundan asıl. Semra'nın söyledikleri bambaşka; "Kim ne derse desin. Kanun kaçağı olmak mıdır itibar? Ölümle burun buruna gelmek, her an tehlikede yaşamak mıdır?"