Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"İçimden bir ses (O'nu kızdır) diyordu. Seni o halde görmek bana bambaşka bir zevk veriyordu. Bunun 'aşk' olduğunu nereden neden bilecektim." Filiz, 'varlığını hissettiği andan itibaren sevdiği' Ayhan'a söylüyor bunları. Delikanlının yanıtı; "Seni görmediğim zamanlar yokluğunu öyle acı bir şekilde hissediyordum ki kendi kendime (bırak Ayhan, kızdırsın istediği kadar, ne yaparsa yapsın yeter ki yanında olsun) diyordum." 50 yıl önceki sahnenin, içimizi hâlâ sızım sızım sızlatmasının nedeni nedir?
'The Chase'in (1946) (Yönetmen Arthur Ripley) siyah beyaz Yeşilçam uyarlaması. Hollywood filmi bizde 'Kanlı Takip' adıyla, Eylül-1954'te (Beyoğlu) Lüks Sineması'nda gösterilmişti. İkinci Dünya Savaşı gazisi Chuck Scott-Robert Cummings işsizdir. Aç bilaç, lokantaların önünde yutkunarak dolaşırken yerde bir cüzdan bulur. Acımasız bir çete reisi olduğunu sonradan öğreneceğimiz Eddie Roman-Steve Cochran'a aitmiş. Kahramanımız cüzdanı götürünce şoförlükle ödüllendirilir. Gangsterin karısı Lorna-Michéle Morgan ile ilişkiye girmesi başına dert açacaktır. 'Cüzdan bulma'; 'Sahibine götürme'; 'Şoförlük' bizim filmle aynı. Farklardan biri, kahramanımızla ilgilenen Gönül, Turgut'un karısı değil gazinosunda şarkıcı.
1965, Ekim-Kasım aylarında çevrilen 'Kolejli Kızın Aşkı'nın 'vizyona girişi', '28 Şubat 1966', Pazartesi günü (Beyoğlu) İnci ve (Kadıköy) Opera sinemalarında. 73 dakika sürüyor. 5 buçuk dakikası şarkı. Tanıtım yazısında bazı soyadları hatalı. Damcıoğlu, 'Damacıoğlu'; Coşkun, 'Çoşkun'; Karaer, 'Karael'; Salıcı, 'Salıca' olmuş. Tevfik Soyurgal ise 'Tevhit Soyurgul' şeklinde. O dönem, trafik polisleri motosiklet kullanmaya başlamışlardı. İlk dakikalarda 1964 modeli üç tane BMW-R69 S görüntüye geliyor.
Ayhan Tural, fabrikatör Hilmi Bey'in yanında çalışmaya başlamış. "İyi bir gence benziyor. Boylu poslu, efendi kılıklı, sevimli bir adam." Diğer şoförlerden farklı tarafları var. Yedi yıl direksiyon sallamanın güveni yansımış tavrına. "Bir defa çok yakışıklı. Yüz hatları ne kadar da muntazam. Ya gözleri. Ne yalan söyleyelim çok hoş çocuk". Arkadaşları böylesine hayran ama Filiz'e göre "Ne tarafından baksan 'şoför'... O kadar"!
Genç kız, bir 'kolej'de öğrenci. "Zeki, sevimli, konuşkan... Ve şımarık!" Öylesine yaramaz ki ders arası karşılaştıkları Aziz Hoca'nın ilk tepkisi "Gene ne var? Bir şeytanlık mı" şeklinde.
Okul dönüşlerinde araba, bagajına kadar arkadaşlarıyla doluydu. Şamata gırgır. "Ayhan Bey, bugün pek şıksınız... Yalnız bugün mü... Saçlarınıza briyantin mi sürüyorsunuz Ayhan Bey... Bıyıklarınız da çok muntazam Ayhan Bey... Şoförlük kolay mı Ayhan Bey... Bize de öğretir misiniz... Ayhan Bey çok güzel araba kullanıyor... Trafik kaidelerini de biliyor(!)." Ayhan Bey aşağı, Ayhan Bey yukarı!
Delikanlı "Ne mala çatmışız be kardeşim. Ne eli duruyor ne de dili. Arkadaşlarının da O'ndan aşağı kalır yeri yok. İşin doğrusunu istersen, çekilecek tarafı yok" diye dert yanar Bahçıvan'a. Oysa daha bu bir şey değilmiş, köşkte şoförle hizmetçi barınamıyormuş! Ama kahramanımız da öyle hemen pes eden tiplerden değil. "Asıl ben O'nu pes ettireceğim."
Ayhan'ın 'ciddi, kendini beğenmiş, asil ve mağrur' davranışları Filiz'de bir değişim başlatır. Artık arabaya başkasını almıyor! Eski şımarıklığından eser yok. Dadısı bile "Sen çok değiştin Filiz" diyormuş.
Önce 'siz' ve 'küçük hanım' hitapları yasaklanır! O unutulmaz pazar günkü direksiyon dersi sırasında yakınlaşırlar. Aslında biliyormuş araba sürmeyi! Amacı sırf yakın olmak. "Sen tanıdığım insanlardan bir başkasın Ayhan. İlk bakışta farkına varamadım ama yavaş yavaş beğendiğim huyların var. Dedim ya bir başka erkeksin sen. Beğeniyorum seni." Ayhan da 'ilk gördüğü andan beri' arzuluyormuş genç kızı. Ancak 'belini büken bir tereddüt' içinde; Aralarındaki 'o büyük, aşılması hem çok zor hem de imkânsız uçurum'. Filiz'e göre bu tereddüt, 'mesnetsiz' ve aralarındaki uçurum da 'önemli bir mesafe değil'. "Sen istedikten, arzu ettikten sonra." Hatıra defterine şunları yazmıştı; "O'nu ilk defa bugün sevdiğimi anladım. Devamlı bakışlarıma ve imalarıma rağmen bana yüz vermiyor. Bazen kızıyorum, alakadar olmayayım diyorum ama olmuyor ki! Seviyorum O'nu. Sınıftaki bütün kızların, hatta en yakın arkadaşlarımın gözü O'nda."
Evlenmeye karar verdiklerinde Ayhan tedirgindi. "Baban itibarlı bir insan. Üstelik tek kızısın. (Fabrikatör Hilmi Bey'in kızı şoförüyle evleniyor. Nikâh törenine buyrun)! Olmaz Filiz, başta baban olmak üzere tekmil ailen razı gelmez buna. Zaten biliyordum bunu. Bizim aşkımız hüsrana mahkûm." Oysa 'kolejli' kızımız kararını vermiş bile. "Gerekirse babamı dinlemem, sana kaçarım!"
Hatıra defteri, sırasıyla, arkadaşlarının, Aziz Hoca ve Müdire Hanım'ın eline geçince bu kaçma işi başka bahara kalacaktır. Ayhan, kovulduğu sahnede, Hilmi Bey'in "Şunu al" diye uzattığı bir avuç paraya bakmaz bile.
Beyoğlu'nda aç bir şekilde dolaşırken bir cüzdan bulur Gazinocu (ve çete reisi) Turgut'a aitmiş. Götürdüğünde, ödül olarak uzatılan banknota da bakmaz; "Sadaka istemem." Dürüstlüğü nedeniyle şoför olarak işe alınır.
Gazinocunun sevgilisi şarkıcı Gönül, çok istediği halde, kahramanımızla beraber olamıyor. Ayhan'ın hep yan çizmesini "Helal çocuk be" diye yorumlamıştı genç kadın. Seyirci ise başka türlü!
O günlerde eski sevgililer tekrar karşılaşır. Kaçmaya karar veriler.
Filiz'in veda mektubu; "Babacığım beni affet. Yaptığım hareket doğru değilse de buna mecburum. Ben sevdiğim erkeğe kaçıyorum. Bu mektubum eline geçtiği an benim nikâhım kıyılmış olacak. Biliyorum ilk anda kızacaksın. Fakat unutma ki ben de bir kalp taşıyorum. Sevdiğim erkek dürüst bir insan, beni seviyor."
Nikâhları, Cumartesi saat 3'teydi. Turgut da Cuma gecesi 'bir soygun ayarlamış'. Adamlarına planı anlatıyor; "Hasan, gece 12'de gidersiniz. Ortalıktan el ayak çekilmiş olur. Ben burada telefonla sizden haber beklerim. Celal, sen nasılsa orda çalıştığın için kapıcı tanır seni. İçerde bir şey unutmuş numarası ile kapıcıyı uyutup girersiniz. Herifin hesabını orada görürsünüz. Sonra da hemen kasayı açıp paraları şu çantaya koyar vakit kaybetmeden toz olursunuz. Ayhan da sizle geliyor. O'na bir şey hissettirmeyin sakın. Kapıda arabasıyla sizi bekleyecek. Atladığınız gibi arabayı tenha bir yere çekersiniz. Ayhan'ı da temizleyip işini bitiriverin." İtiraz eden Gönül'e bir tokat atıyor. "Kes sesini be, karışma sen. Elbette O'nu da temizleyecekler. Tam fırsatı işte. Mükâfat mı vereceklerdi terese. Zaten bozuluyordum O'na." (Bekçinin öldürülmesine karşı çıkan yok)!
Kahramanımız ne çetenin ne de soygunun farkındaydı. İşler ters gidip polis gelince hapsi boylar. Serbest kalması Gönül'ün mahkemedeki itirafı sayesinde. Sonrasında, Filiz'i kaçıran Turgut'un peşine düşüyorlar.
'Kolejli Kızın Aşkı'ndaki melodiler.
Les Fantomes grubundan (1963) 'Les Yeux Noirs' Jenerikte.
Mantovani'nin 'Film Encores Vol. 2' albümündeki (1959) 'The High and The Mighty' 6 sahnede (Doğum günü partisinde Filiz ve Ayhan bakışırken; Arabada, 'pazar gezisi' için konuşurlarken; Derste Ayhan'ı düşünürken; Haftalar sonra karşılaştıklarında; Cumartesi saat üçteki nikâh hakkında konuşurlarken; Babasına veda mektubu yazarken).
'Dol Kara Bakır Dol' Aziz Hoca'yı oynattıkları Roman oyun havası.
Jackie Gleason'un 'Music For Lovers Only' uzunçalarındaki (1953) "I'm in The Mood of Love" (1935) (Jimmy McHugh / Dorothy Fields) Birbirlerine sevgilerini söylerken. 'My Funny Valentine' (1937) (Richard Rodgers / Lorenz Hart) Ayhan, sarhoş Gönül'ü kucağında evine çıkarırken. 'Love is Here to Stay' (1938) (George Gershwin / Ida Gershwin) 3 sahnede (Direksiyon dersinde; Ayhan, Gönül'ün evine tekrar geldiğinde; Nikâh dairesinde adları anons edilirken).
Mantovani'nin 'More Mantovani Film Encores' 33'lüğündeki (1959) 'Friendly Persuasion (Thee I Love)' (1956) (Dimitri Tiomkin / Paul Francis Webster) Boğaz'daki küçük iskelede, Filiz, babası ile konuşacağını söylerken. 'Be My Love' (1950) (Nicholas Brodszk / Sammy Cahn) 3 sahnede (Boğaz'ı gören tepede konuşurlarken; Hilmi Bey "Hadi bakalım çocuklar. Vapur yanaşıyor" dedikten sonra; 'Son' yazısı çıkınca).
'Conte Fantastique-Le Masque de la Mort Rouge (The Mask of the Red Death)' (1908) (André Caplet) 4 sahnede (Jenerikten sonraki karakolda yüzleşirken; Aziz Hoca ve Müdire Hanım, telefonla Hilmi Bey'i ararken; Ayhan'ın işine son verilirken; Turgut, polis tarafından götürülürken).
Duke Ellington and His Orchestra'nın 'Ellington Uptown' uzunçalarındaki (1951) 'Skin Deep' (Louis Bellson) 3 sahnede (Soygun sırasında; Gazinodaki kavgada; Ayhan, müdür-Hüseyin Salıcı'yı Turgut'un yerini söyletmek için-3 yumruk 6 tokat-döverken). 'A Tone Parallel To Harlem (The Harlem Suite)' (Duke Ellington) Gemideki takip ve kavgada.
Mantovani'nin 'Film Encores Vol. 1' albümündeki (1957) 'Intermezzo' (1939) (Max Steiner / Heinz Provost / Edvard Grieg) 2 sahnede (Filiz, nikâh salonunda beklerken; Ayhan, Gönül'e teşekkür ederken).
'The Harem' (1963) (Edward Cooper / Dorothy Hodas / Mack Wolfson) Filiz ve Turgut, gazinoda konuşurken.
'Quiéreme Mucho' (1931) (Gonzalo Roig) Filiz ve Ayhan vapurda birbirlerine sarılırken.
Gönül 4 şarkı söylüyor. 'Kime Derler Sana (şarkıcımızın yorumunda 'Bana') Derler' (2 dakika 27 saniye) ('La Chanson Orientale'-1964) (Maurice Tézé / Jacques Vilgar) (Türkçe sözler Sezen Cumhur Önal); "Kime derler bana derler//Benim sevgilim//Bir içim su fidan boylu//Bir tane sevgilim benim//**//Gece gibi gündüz gibi//Gelsin dans etsin//Burda kalsın hayat dönsün//Sen de aman benim olsan//**//Sen bil ki benim güzelim//Sevgim aşkım delice//En tatlı mutlu bilmece//Gözlerin gözlerim bence//**//Saçında olan bir rüzgâr//Bana bu şarkıyı fısıldar//Gel güzelim gel güzelim//Beni unutma sen beni//**//Lale gibi bahar gibi//Solmaz çiçeğim//Aşk uykusu yaşıyorum//Sen benim sevgilimsin benim//**//Yıldız düşer hayat biter//Gidersen eğer//Gitme burada kalsan sen de//Sen de aman benim olsan."
'Göz Değdi Bana' (1 dakika 4 saniye) ('Not Responsible'-1963) (Mark Barkan / Ben Raleigh) (Türkçe sözler Fecri Ebcioğlu-1964); "Senle ben çok iyi iki arkadaştık//Dağlar bayırlarda elele dolaştık//Bir gün kavga ettik çok fena dalaştık//Yoksa göze mi geldik//**//Bak dinle, göz göz göz değdi bana//Göz göz göz değdi sana//Sen gittin uzaklara//**//Çok geçmedi geldin aşkın taptazeydi//Sevindim ben buna dünyalara değdi//Üç gün geçmedi şımardın sebep neydi// Ah yine mi göz değdi."
'On Yedi Yaşında' (1 dakika 12 saniye) ('Si Espento Il Sole'-1962) (Adriano Celentano / Ezio Leoni / Luciano Beretta / Miki Del Preto) (Türkçe sözler Fecri Ebcioğlu-1965); "Bir sevgilim vardı on yedi yaşında//Her akşam bekliyorum köşe başında//Elele dolaşırken orada burda//Aşkımız hep masallarda//**//Gözlerim gözlerinde daldım gittim//Bilmem nasıl söylesem bu kıza bittim//Cinden periden medetler umdum//Kokladım O'nu yudum yudum//**//Herkes ayıp sana dedi//Akranın mı senin on yedi//Kalbin O'nunla hiç dolmaz//Böyle aşk olmaz//**//Döndüm bir gün yine o köşe başında//Sevgilim basmıştı on dokuz yaşına//Bir gençle geldi dedi merhaba//Evleniyorum elveda."
'Hatırla Sevgilim (Ey Peri) O Mesut Geceyi' (47 saniye) (Nihâvend) (Muhlis Sabahattin Ezgi); "Hatırla sevgilim o mesut geceyi//Çamların altında verdiğin buseyi//Beni mecnun ettin sen de olasın//Aşkını inkâr edersen Allahtan bulasın//**//Bana sen öğrettin aşkı sevdayı//Ne çabuk unuttun beni hercai."
'The Harem'i Özdemir Erdoğan, kendi orkestrası ve Sezen Cumhur Önal'ın Türkçe sözleriyle plak yapmıştı. 'Uzaklaşma Benden Öyle' (1969); "Uzaklaşma benden öyle//Dayanamam hasretine//Bu hasret senden gelirse//Razıyım her şeyine//**//Gel benimsin sen//Hep içimdesin//Yeter bu hasret bitsin//Sevgimize özensin."
'The Chase'deki Chuck'ın bulduğu cüzdanda 81 dolar varmış. Sahibine götürmeden önce, bir buçuk doları ile dört başı mamur bir kahvaltı yapar. Eddie Roman'ın milyonerliğini görünce 'keşke gelmeseydim' pişmanlığı içindeydi! Gangstere göre dürüstlüğü, madalya ile ödüllendirilmeli. Delikanlı, savaş sonrası verileni kastederek "Thanks, I got a medal" diye yanıtlıyor. Ayhan'ın bulduğu cüzdandaki parayı öğrenemiyoruz. O da Chuck gibi on parasız ve açtı. İçinden kırk lirasını harcamış, bir işe girince ödeyecekmiş! (Turgut tarafından işe alındığında böyle bir davranışını görmedik). Her iki filmdeki kahraman, şoför olarak işe başlar. Elbiseleri, şapkaları, kravatları aynı. Ciddiyetleri de.
Ayhan, 'şoför ama aslan gibi'. ('Ama' neden). Filmin daha başında Filiz'in bir şakası ile karakolda birkaç saat geçirmek zorunda kalır. Hilmi Bey açıklama yapıyor; "İşte gördünüz Filiz'in nasıl bir kız olduğunu. Buna göre idare edeceksiniz delikanlı. Kızım olduğu için söylemiyorum, Filiz aslında çok iyi bir kızdır. Altın gibi bir kalbi vardır. Fakat biraz şımarık büyüdü. Annesi küçükken ölünce hepimiz O'nun üzerine düştük. Yani O'nu bu hale getirenler gene biziz. Her neyse, O'na sakın fırsat verme delikanlı. Gerekirse sert ol. Kaprislerine kulak asma ve O'na ağabeylik yap."
Aynı Hilmi Bey işler değişince, kızına "Ne idiği belirsiz bir şoförle evlenemezsin. Her şey olur, bütün kabahatlerin affedilebilir Filiz ama bu fikrinde ısrar edecek olursan buna müsaade etmeyeceğim gibi o iti de..." diyor. Müdire Hanım ve Aziz Hoca da "Bir defa daha öğrencisin. Üstelik sevilen sayılan bir kimsenin kızısın... Hadi o neyse, bir şoförle evlenmek istemen çok garip, çok garip. Ee, nerden baksan bir şoför, şoför be" demişlerdi. Babası ve okuldakilere karşı sevgilisini "O'na bu şekilde hitap etmekten sizi men ederim baba... Kâfi! O'na daha fazla dil uzatmanıza razı gelemem! Ne olursa olsun O'nu seviyorum işte. Burda benim özel hayatıma karışmaya hakkınız yok" sözleriyle savunur.
Aziz Hoca "Terbiyesiz! Utanmaz! Ahlaksız! Terbiyesiz! Tuh" diye söylenirken yanlışlıkla Müdire Hanım'a tükürüyor!
Genç kız (soyadı 'Yenal') yaramazlıkta dur durak bilmeyen biri. 'Fizikçi' Kör Aziz'in karikatürünü tahtaya çizmek, yaş gününde göbek attırmak, sarhoş etmek. Ertesi günkü derste, uçak kullananlara 'pilot'; Sarhoşlara da 'pilot gibi' dendiğini yine Filiz'den öğreniriz! Kolejdeki diğer kızların adları yok. Bir sahnede dadısına Aysel'den söz ediyor ama kim olduğu belli değil.
Ev çekimleri Hallaçzadelerin köşkünde yapılmış. '34 AH 992' plakalı 'Pontiac-Parisienne'yi 'Beyoğlu Piliçleri' (1963); 'Gençlik Rüzgârı' (1964); 'Tamirci Parçası' (1965); 'Bar Kızı' (1966); 'Kırbaç Altında' (1967); 'Hüzünlü Aşk' (1969) filmlerinden anımsıyoruz. Bu arabayı Ocak, 1965'te Turgut Özatay satın almıştı.
Çete reisi Turgut, 'Yıldız Pavyon'un da patronu. 'Vukuatları' hayli kalabalık. Sabıka fişinde yer kalmamış! '4 yaralama, 2 dövme, 1 adam öldürme ve birçok da yol kesme, soygun'. Adamları Celal-Haydar Karaer, Tarık-Hüseyin Salıcı, Hasan-Necip Tekçe ve (senaryoda adı olmayan) Enver Dönmez. Bir de sevgilisi var; Gönül Alev. Ayhan'dan kıskandığı için iki kez dövüyor genç kadını. Hasan ve Celal "Halini beğenmiyorum... Şoför Ayhan'la arası çok iyi" diye fışfıklamışlardı!
'34 FR 689' plakalı arabası 'Suçsuz Firari'de (1966) Turgut-Turgut Özatay'ın; 'Beyoğlu Esrarı'nda (1966) Turgut-Feridun Çölgeçen'in; 'Aşk Mücadelesi'nde (1966) Fethi-Turgut Özatay'ın; 'İdam Mahkûmu'nda (1966) Murat-Süha Doğan'ın; 'İntikam Uğruna'da (1966) Semra-Selda Alkor'un; 'Kardeş Kavgası'nda (1967) Ali Nazmi-Nubar Terziyan'ındı.
Soygunun başarısızlıkla sonuçlandığını duyunca "Ağızlarına yüzlerine bulaştırdılar. Ümit ederim ki polis şu anda benden de şüpheleniyordur" diyor. 'Korkarım ki' diyecekti!
Gönül, filmin en fedakâr kişisi. Evi, Nişantaşı, Gül Apartmanı, 5. dairede. Herhalde şarkıcı olduğu için soyadı 'Alev'! Ayhan'dan 'kucağına alıp evine çıkartmasını' istemişti. Dekolte gecelik bile etki etmeyince ısrarcı olmaz. Hep sarhoş. 'İcadı olan bir kokteyl' varmış. Çolpan İlhan, içmeden de sarhoş edecek güzellikte. Bir sahnede Turgut'la tartışırken saçındaki çiçek şeklindeki toka düşüyor. Ama hiç aksatmadan rolüne devam eder.
Silvana Panpani nikâh ve mahkemede konuklar arasındaydı.
Filmdeki tarihlerde tutarsızlık var. Soygun, Cuma gecesi. Son Saat Gazetesi bunu Cumartesi değil (16 Kasım 1965) Salı günü haber yapar.
Ağır Ceza Üyesi duruşmayı '15 Aralık Cuma gününe' bırakmıştı. Oysa o yıl 15 Aralık, Çarşamba'ya denk geliyor.
Soygun haberinin altındaki yazı 'kaderimiz' gibi; "Amerika 6 milyon Dolar Kredi Verdi." Bir kez de gölge etmeyip huzur 'verse'!
Gazinodaki kavga '2 dakika 22 saniye'; Gemideki ise '2 dakika 37 saniye'. 3 yumruğunu yediği Turgut'a 17 yumruk atıyor Ayhan. Bu sırada bir tane de Onları ayırmaya kalkan gemi görevlisine gelir.
Filiz'i Jeyan Mahfi Ayral; Ayhan'ı Hayri Esen; Turgut ve Nikâh Dairesi'ndeki görevliyi Erdoğan Esenboğa; Gönül'ü Çolpan İlhan; Aziz'i Aziz Basmacı, Okul Müdiresi'ni Nevzat Okçugil; Hilmi'yi Rıza Tüzün seslendirmiş.
'Kolejli' Filiz-Filiz Akın; Ayhan-Ayhan Işık; Turgut-Turgut Özatay; Adamları Tarık-Hüseyin Salıcı, Celal-Haydar Karaer, Hasan-Necip Tekçe, Erdoğan Seren, Enver Dönmez; Gönül-Çolpan İlhan; Aziz Hoca-Aziz Basmacı; Müdire-Nevzat Okçugil; Filiz'in arkadaşları (14-15 yaşlarında) Kamuran Akkor, Nurhan Damcıoğlu, Gülten Ceylan, Suzan Gül, Yasemin Çatalca, Emire Erhan; Fabrikatör Hilmi Bey-Muammer Gözalan; Fabrika Bekçisi-Faik Coşkun; Dadı-Behice İmer; Polis Müdürü-Tevfik Soyurgal; Ayhan'ı tevkif eden komiser-Memduh Karakaş; Ağır Ceza Üyesi-Muzaffer Yenen; Polis memuru Hakkı Kıvanç; Sivil polis-Giray Alpan; Doğum günü partisi; Gazino, mahkeme, vapur sahneleri; Hapishanede görüş günü; '34 DL 868' plakalı polis cipi; Turgut'un bindiği '34 EF 453' plakalı taksi, İstanbul çok güzel.
Ayhan, mahkemede "Ben fakir 'fakat' namuslu bir insanım" demişti. 'Fakat'ın nedeni anlaşılmıyor!
Filmin neşesi Aziz Basmacı'nın bir şiiri; "Kahkahalar satarım ben,//Elimde ufacık bir saz,//Öyle çok ki alıcılarım,//Hiçbiri bana kalmaz!"
Filiz'in Ayhan'a söyledikleri, paranın 'el kiri' olduğu, masal gibi bir zamandan; "Ben soğan ekmeğe razıyım. Seni istiyorum, sadece seni."