Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Yeşilçam sinemasının Kıbrıs asıllı oyuncularından biri olan gerçek adıyla (Feriha Cansel) Feri Cansel 7 Temmuz 1944 yılında yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin başkenti Lefkoşa'da dünyaya geldi. Aile bağlantılarından dolayı hem Britanya hem de Kıbrıs vatandaşıydı. Ülkesinden Türkiye'ye kaçak olarak geldikten sonra 1971 yılında bir apartman görevlisiyle iş bulabilmek için formalite bir evlilik yapar ve 1 ay sonra boşanır. Türkiye'ye yani İstanbul'a gelmeden önce evlenip boşanan sanatçı bu evliliğinden Zümrüt adında (Zümrüt Cansel) bir kızı dünyaya gelir. O da daha sonra anne mesleği sinemayı seçer. Sinemaya girmeden önce Feri Cansel kiraladıkları bir evde Kıbrıs'lı bir bayan arkadaşıyla oturur ve bazı işlerde çalışır.
Zamanla çevreye uyum sağlayarak iyi bir çevre edinir. Oldukça çekici, güzel ve şuh bir bayandır Feri Cansel. 964 yılında yönetmenliğini Nedim Otyam'ın yaptığı "Kan Ve Gurur" filmiyle sinemaya geçer. Kısa zamanda oyunculuğu, iri gözleri, bakışlarıyla beğeni toplayan sanatçı, 1969 yılında Yılmaz Güney'in yazıp yönettiği "Bir Çirkin Adam" filminde Güney ile başrolü paylaşır. Bu film Feri Cansel'e şöhret kapılarını sonuna kadar açar. Hatta bu filmden sonra Yılmaz Güney ile Feri Cansel'in adları aşk d edikodularına karışır. Fakat ciddi anlamda sağlıklı bir birliktelikleri olmaz. Sonraki yıllarda özellikle Ayhan Işık, Sadri Alışık, Cüneyt Arkın vs, sanatçılarla kamera karşısına geçer. Filmlerinde genelde sanatçıyı Nevin Akkaya seslendirmiştir. Neriman Köksal'dan sonra sanırım sesi en fazla Feri Cansel'e yakışmıştır Nevin Akkaya'nın.
1975'li yıllara doğru gelindiğinde kendisini erotik film furyasında bulan sanatçı zamanla erkeksi tavırları, küfürlü, argolu konuştuğu filmler sayesinde kendisine "Kasımpaşalı Emmanuel, Can Sel" lakapları takılır. O yıllarda öteki sinema olarak da adlandırdığımız erotik sinemada Arzu Okay, Zerrin Egeliler, Figen Han, Zerrin Doğan ve Melek Görgün ile filmleri en fazla seyredilen yıldızlardan biri olmuştur. Yıllar önce ATV ekranlarında yayınlanan Nebil Özgentürk'ün sunduğu "Bir Yudum İnsan" programında Feri Cansel, Mine Mutlu ve Seher Şeniz "Yeşilçamdan Solan Üç Yaprak" olarak ve bazı yazarlar tarafından da Türk erotik sinemasının "Kadersiz Triosu" olarak değerlendirilmişlerdir.
1 Eylül 1983 tarihinde Türk Sinema tarihinde bir yıldızın başına gelebilecek en korkunç olaylardan biri gerçekleşti. Sanatçının İzmir'li işadamı sevgilisi tarafından özel hayatındaki bazı anlaşmazlıklardan ve tartışmalardan dolayı İstanbul'daki kendi evinde şakağından vurularak kızı Zümrüt Cansel'in gözleri önünde 39 yaşında hayatının baharında öldürüldü. Kısa bir süre sonra yakalanan zanlı 7 yıl sonra genel aftan yararlanarak özgürlüğüne kavuştu. Yaklaşık 200'e yakın filmde oynayan Feri Cansel'in naaşı yavru vatan Kıbrıs Lefkoşa'daki Lefkoşa Mezarlığına defnedildi. Bugüne kadar sitemizde yazılan makalelerde genelde sinemamızın elit isimleri kaleme alınmış sinemamızın bahtsız, şanssız, talihsiz ve çeşitli furyalarda yer alan veya geri planda kalan oyuncularımıza pek yer verilmemiştir.
Bu yazımda dilim döndüğünce araştırarak sinemamızın güzeller güzeli şuh bakışlı sanatçımız Feri Cansel'i siz sinemaseverlere anlatmaya, daha doğrusu yazmaya çalıştım. Umarım başarılı olmuşumdur. İyisiyle, kötüsüyle, sevabıyla, günahıyla, Türk sinemasında bir Feri Cansel rüzgarı esip geçti. Ardında gözü yaşlı bir kız çocuğu filmleriyle sevenlerini yasa boğarak adını sinemamıza hem de unutulmazlar arasına tarihin tozlu raflarında yer alarak bıraktı gitti. Hiçbir zaman unutulmayacaksın Feri Cansel her daim filmlerinle yaşayacaksın mekanın cennet olsun.