Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Esat Mahmut Karakurt'a göre yerden 5 bin metre yükseklikte yalnızca iki kez ölüm tehlikesi aklımıza gelirmiş (sf. 9); Uçak hava boşluğuna düşünce ve yanımızdaki koltuğa çirkin bir kadın oturunca! Üstelik ikinci durum birincisinden de 'feciymiş'! Orhan şanslı! Çünkü filmin başında ve sonundaki uçak sahnelerinde yanına oturan Madelena ile Neslihan hava boşluğunu unutturacak kadar güzel.
'Erikler Çiçek Açtı'nın (1952-İnkılâp Kitabevi) (Esat Mahmut Karakurt) siyah beyaz Yeşilçam uyarlaması. Ayhan Işık'ın 67-68 sezonundaki tek filmi. 03 Nisan'da denetime girip 08 Nisan 1968, Pazartesi günü (Beyoğlu) 'Lâle'; (Beyoğlu) 'Şan', (Fındıkzade) 'Nilgül', (Çarşıkapı) 'Şık', (Üsküdar) 'Lâle', (Kadıköy) 'Opera' sinemalarında gösterime girmiş. Flash Tv'de yaklaşık üç dakikalık öpüşme ve yatak sahnesi sansürlü.
Hong Kong'da, Uluslararası Merkez Kumandanlığı binasındayız. Türk Genel Kurmayı'ndan Binbaşı Orhan Sümer, buradaki bir yılını tamamlayıp ülkemize dönmek üzere. Kudretli ve tesirli bakışlar. Uzun boylu, kumral yüzlü ve yakışıklı. 'Tek bir söz söylemeden, bütün arzularını gözleri ile ifade edebilen bir erkek'. İngiliz Albay Hilton-Hüseyin Zan, gösterdiği mesleki gayret için teşekkür ediyor, yeni görevinde başarılar diliyor. "Bir ucu burada diğer ucuysa bilinmeyen bu kanlı çizgi üzerinde milletlerimizin müşterek kaderi, müşterek menfaati var." Bazen apaçık saldıran, çok defa da sinsi ve gizli hücum eden bir düşmanla sonuna kadar boğuşmaya ve kazanmaya mecburmuşuz. Tamamlayıcı bilgiyi İstanbul'da alacakmış kahramanımız. İhtiyatlı olmalı ve sivil olarak yola çıkmalıymış.
İki gün iki gece sürecek Asya seferi. Pervaneli DC-3 / C-47 Douglas uçağındayız. Orhan'ın yanındaki koltukta Madelena var. Bir parça Fransız, biraz İspanyol, bir nebze de Hollandalı. 'Madlen' de diyebilirmişiz! 25-26 yaşlarında. Uçları kıvrıla kıvrıla inen, uzun siyah saçlar, dişi bakışlı mavi gözler. 'Daha güzel olmasına imkân olmayan incecik eller'. Şiddetli bir fırtına nedeniyle zorunlu iniş yaptıkları Lübnan (romanda 'Şam') Havaalanı'nda hostesten 'koltuk değneklerini' isteyince şaşırıyoruz. Esat Mahmut Karakurt'un şaşkınlığı daha fazla (sf. 19); "Koltuk değnekleri mi? Ne münasebet, ne demek koltuk değnekleri?" İki yıl önce geçirdiği bir kaza nedeniyle sağ ayağı bir külçeden farksızmış. Gece, diğer yolcular Grand Hotel'de kalıyor. Madelena ise Orhan'ın odasında! '2 saat evvel tanışıp 2 saat sonra bir otelin duvarları arasında karanlıklara karışan iki yolcu'! O sabah, Lübnan polisi tarafından tutuklanır genç kız. Beyaz zehir kaçakçısıymış! Yanında hiç ayırmadığı pasta kutusundan 3 buçuk; Koltuk değneklerinden ise 8-10 kilo eroin çıkar. (Romanda değil ama filmde tekrar karşılaşacağız kendisiyle. Mahkemeye götürülürken ajan arkadaşları tarafından kurtarılmış).
Aylar sonra nihayet İstanbul. Tütün Han'dayız. Türk Albay-Cahit Irgat ve diğer milletlere mensup 5-6 subay 'ülkelerin müşterek düşmanı olan zararlı bir teşkilat' hakkında konuşuyorlar. Kökü 'Demirperde' gerisinde fakat her cinsten, her milletten insan varmış içlerinde. Her ülkeye, o ülkenin dilini, adetlerini, hayat tarzını bilen casuslar yolluyorlarmış. Parayı veren 'Kızılların' hesabına çalışan birçok sabotajcı ve ipten hapisten kaçmış usta terörist! 'Çeşitli sabotajlar yaparak yıpratma harekâtına girişiyorlarmış'. Orhan'ın görevi 'bu gizli Komünist teşkilatın elemanlarını, nerde ve nasıl çalışıyorlarsa sureti katiyede bulmak'. Tarabya Oteli'nde kalacak ve 'doğu vilayetlerimizin birinden gelen (romanda Akdeniz memleketlerine ham deri ihraç eden) bir deri tüccarı' gibi davranacakmış.
'Yemek yiyeceği ve program seyredeceği' bir yere gitmek istediğinde (sonradan 'zararlı teşkilat üyesi' olduğunu öğreneceğimiz) otel görevlisi Feridun Çölgeçen yardımcı olur. "Çiçek Sarayı'na gidiniz. Taksim'le Tünel arasındadır. Çok memnun kalacaksınız." Gerçekten de çok memnun kalır Orhan! Bir yıldır ilk kez içtiği rakının tadı bile İstanbul güzelliğinde. O gece Karı koca Çing Çunglar ve yabancı bir şirketin mümessili Mr. Charles de oradaydı. Bulutlarla örülmüş bir güneş huzmesi, yağmurlu yaz akşamları oluşan renk âlemi gibi bir kadın! İnsan yüzüne bakarken başının döndüğünü hissediyor. Rakının verdiği cesaretle dansa kaldırır. İlgilendiği bütün kadınlar gibi Bayan Çing Çung da 'kızıl teşkilattanmış'. Ancak çeteye ihanet ediyor. İzmir'deki toplantıya gidecek '4 devlete mensup 6 yabancı subay ve Orhan'ı taşıyacak uçağa konan bombayı' ihbar eder. Nedenini 'aşk' zannettik. "Hayır, aşktan da üstün bir duygu. Vatanıma hizmet duygusu. Ben Türkistanlıyım. Aslım, neslim Türk benim. Adım Neslihan" diye haykırıyor çete reisi Mr. Charles'a.
Kitapta olaylar İstanbul'da başlayıp Hong Kong'da devam ediyor. Filmden farklı olarak Madelena, tutuklandıktan sonra bir daha karşımıza çıkmayacaktır.
'Erikler Çiçek Açtı'daki melodiler.
'Genghis Khan'daki (1965) (Dusan Rodic) 'Bath Á La Chinese' (0.30 sonrası) Kısa süren jenerikte. 'The Emperor of China' 2 sahnede (Evde, Bayan Çing Çung ile karşılaştığında; Konuşurlarken).
'Our Man Flint'teki (1965) (Jerry Goldsmith) 'Doing As The Romans Did' 7 sahnede (Orhan, uçakla Hong Kong'dan ayrıldığında; Bayan Çing Çung, evde içki sunarken; Otele arabası ile geldiğinde; Gece yarısı, deniz kenarında konuşurlarken; Orhan gazeteye bakarken; Hapishane ziyaretinde; Filmin sonunda). "It's Gotta Be a World's Record" 2 sahnede (Orhan'ın uçağı Yeşilköy'e indiğinde; Taksi değiştirirken). 'Man Does Not Live by Bread Alone' Tütün Han'a geldiğinde. 'Take Some Risks, Mr. Flint' 2 sahnede (Otel odasında evrakları yakarken; Sigara içip düşünürken). 'End Titles' "En iyisi bugüne kadar yapılanların dosyalarını alıp okumak, olayların geçtiği yerlere gidip aramak, görmeye sezmeye çalışmak" dedikten sonra. "Never Mind, You'd Love It" 5 sahnede (Orhan, Bayan Çing Çung'un evine geldiğinde; Morgda; Troleybüs dolu caddede yürürken; Feridun Çölgeçen, Çing Çung'un evinden ayrılırken; Filmin sonuna doğru, Teğmen Tekin uçakta Orhan ile konuşurken).
'Arabesque'deki (1966) (Henry Mancini) 'Shower of Paradise' 3 sahnede (Madelena, uçakta "Hangi millettensiniz Mösyö" derken; Lübnan'daki pasaport kontrolünde; Grand Hotel'e geldiklerinde). 'Something For Sophia' Uçaktaki "Dikkat, dikkat! Sayın yolcularımız, Kalküta'dan havalanmış bulunuyoruz. Himalaya ve Karanlık Dağlar'dan geçmemek için güneye doğru, Karaçi'ye uçmaktayız" anonsu sırasında. 'Bagdad on Thames' 2 sahnede (Lübnan Havaalanı'nda, Kaptan Pilot "Şiddetli bir fırtına yüzünden uçağımız bu gece hareket edemeyecektir. Grand Hotel'de yerleriniz ayrılmıştır" derken; Lübnan polisi, Madelena'yı götürürken). "We've Loved Before (Yasmin's Theme-Instrumental)" Orhan, uçakta, koltuk değneklerini verip Madelena'ya yardım ederken. 'Dream Street' 2 sahnede (Tütün Han çıkışında "Nerden, nasıl başlamalıyım? Ufacık bir ipucu olsa elimde, işim daha kolaylaşırdı" dedikten sonra; Manuel ile cami şerefesindeyken).
Miles Davis'in 'My Funny Valentine' (1965) albümündeki 'Stella By Starlight' (1944/45) (Victor Young / Ned Washington) Madelena, Orhan'ın otel odasına geldiğinde.
Miles Davis'in 'Kind of Blue' uzunçalarındaki (1959) 'Blue in Green' (1959) (Bill Evans / Miles Davis) Sevişirlerken.
Dusty Springfield'in 'The Look of Love' 33'lüğündeki (Aralık, 1967) 'The Look of Love' (Ocak, 1967) (Burt Bacharach / Hal David) (2.18-3.17 arasındaki enstrümantal kısım) Orhan, otel görevlisi Feridun Çölgeçen ile konuşurken.
'A Man Could Get Killed'deki (1966) (Bert Kaempfert) 'Main Title' Bayan Çing Çung, Madelena ile tartışıp kavga ederken.
'Mutiny On The Bounty'deki (1962) (Bronislau Kaper) 'Outrigger Chase' 3 sahnede (Orhan, Manuel ile dövüşürken; Ciple Neslihan'ı takip ederken; Neslihan, arabasını uçurumdan attıktan sonra).
'The 25th Hour'daki (1967) (Georges Delerue) 'Arrival Of The Russians' Mr. Charles "İkisi de kurşuna dizilecek" dedikten sonra. 'The Train Stops' İnfaz avlusunda Mr. Charles, Neslihan'a "Önce Çing Çung ölecek. Sen daha sonra. Ölümün nasıl olduğunu görecek, korkudan gebereceksin" derken. 'Arrival Of The Germans' 2 sahnede (Bay Çing Çung kurşuna dizilirken; Neslihan, idam mangasının önüne getirildiğinde).
Filmdeki şarkı.
Dusty Springfield'in 'The Look of Love' albümündeki (Aralık, 1967) 'The Look of Love' (Ocak, 1967) (Burt Bacharach / Hal David) Bayan Çing Çung ve Orhan dans ederken. "The look of love//Is in your eyes//The look your smile can't disguise//The look of love//Is saying so much more//Then just words could ever say//And what my heart has heard//Well it takes my breath away."
'Erikler Çiçek Açtı', 1951/52'de 'Yeni Sabah'ta tefrika edilmiş. Ahmet Oktay'a göre (19 Temmuz 1988) Esat Mahmut Karakurt "Bir ekoldü, tek kişilik bir ekol". Eserleri zamanın 'çok-satarlarından'. Devrik cümleyi, Ataç'tan da önce ulaştırmış halk kitlelerine. Aşkı dünyalaştırmış, bedenlerarası yanını öne çıkarmış. Kerime Nadir ve Muazzez Tahsin Berkand'ın tam karşıtı. 'Aile ideolojisini' dışlayıp kadın ve erkeği özgürleştiriyor. Cinselliği ve Freud'u getirmiş popüler yazına. Mutsuz da bitse, okurun dikkatini hep yasak aşka yöneltir. "Şehvetin en korktuğu şey aydınlıktır. Aydınlık içinde bir erkekle bir kadın, asla duyarak sevişemezler (sf. 33)" gibi cümleler nedeniyle kız okullarında pek tavsiye edilmezdi kitapları.
Zeynep Oral, 19 Nisan 1992 tarihli yazısında Japon lirik şiiri Halku'dan bir örnek (çeviri Cevat Çapan) veriyor. 'Bahar'; "Erik//Çiçek açtığında//Cehennem donar."
Kitaptan öğrendiğimize göre 'Siyamlı bakirelerin, erkekleri ısırarak öpmeleri meşhurmuş (sf. 54)'! Ayrıca 'Çin'de güneş kaybolup da caddelere karanlık indikten sonra bir erkek için kadınsız dolaşmak ayıpmış (sf. 54)'!
Orhan 'saçının tellerinden, ayak parmak uçlarına kadar' erkek. "Sen güzel bir kadınsın" diyor Madelena'ya. Oysa bir kadın için 'gönül verdiği erkeğin, kendisini sevdiğine ve beğendiğine inanmış olması güzel olmasından daha değerlidir'.
Feri Cansel'in Can Sel olarak bilindiği dönem. Madelena rolünde "Meçhulü, malumundan fazla olan kadın daha güzeldir. ['Son Tren'deki (1964) Nevzat da buna benzer bir şey söylemişti]. Bir erkekle tanışan kadının mazisi o erkekle tanıştığı dakikadan başlar" diyor. Hislerinde cüretkâr bir kadın. "Neyle meşgulsünüz" sorusuna yanıtı "Bir işle meşgul olacak kadar çirkin bir kadın değilim ben" şeklinde. Yazar'ın söyleyemediklerini söylüyor. Orhan'la beraber olduğu çılgın gecenin sabahında (sf. 35); "Ne kadar güzel olursa olsun, bir kadın, geceyi bir erkeğin koynunda geçirdi mi yaprakları solmuş çiçekler gibi kıymetini birdenbire kaybediverir. Çünkü erkekleri heyecana getiren şey, kadınlara sahip olmak değil kadınları elde edebilmek arzusudur."
Neslihan, manalı, esrarengiz ve bir anda mahvedecek, harap edecek bir güzelliğe sahip. Cing Çung ile evli ama (seyirciyi rahatlatacak şekilde) hiçbir zaman karısı olmamış. Evleri İçerenköy'de, Ulumabetler Sokağı 21 numaradaki Kont Ostrorog Yalısı. Orhan, iki defa "İnsan, ömründe böyle bir kadına sahip olsa, başka bir şey istemez" diyor (sf. 53 ve 75). İlk defa olarak bir kadın karşısında titrediğini hissetmiş.
Hostesin 'pesencırs' anonsunu da unutamıyoruz. Hong Kong'dan İstanbul'a uçakla yolculuğun 'iki gün iki gece' olduğu yıllar.
Albay-Cahit Irgat, romanda olmayan ve filme pek bir şey de katmayan 'Sakolov Vakası'ndan söz ediyor. Sakolov'un Gülhane Parkı'nda bir ağaca gizlediği paket incelemeye alındığında neredeyse iki misli büyümüş. 50'lerin gazetelerinde, bir kısmı idamla sonuçlanan, 'müthiş bir casus şebekesi', 'iki casus yakalandı' haberleri yer alırdı. Georgi Çolakov bunlardan biri. İki kez yargılanıp 13 yıla mahkûm edilmiş ve sonunda affedilmişti. Zamanımızda ne casus ne de bu konuda bir haber var çok şükür!
Manuel, 'Topkapı' (1964) filminde gördüğümüz (Ayasofya) cami kubbelerindeki kavgadan sonra yere düşerek ölür. Romanda bu da yok.
Burt Bacharach 'The Look Of Love'ı Ursula Andress'den etkilenerek yazmış. Eğer Neslihan'ın güzelliğini görseydi "I'll Never Fall in Love Again"i de O'nun için bestelerdi.
Bir sahne 'Mission: Impossible' dizisini anımsatıyor. Orhan çete ile ilgili bilgileri okuduktan sonra kâğıtları lavaboda yakarak (dizide 'kendiliğinden') yok ediyor.
Çiçek Sarayı'nda, 'ajanlık kuralları'nı hiçe sayarak Bayan Çing Çung ile dans etmek ister. (Bu sırada kendisini "Ne olur sanki? Seni kim tanır burada" diye cesaretlendiriyor). Evli bir kadınla dans için söyledikleri şaşırtıcı. Kendisini masadakilere şöyle tanıtır; "Bir yabancı, arkadaşsız, kadınsız bir yabancı." Dans gerekçesi ise; "...Evvela Madam'ın fevkalade güzel oluşu. Sonra da, bir otelde oturanların tanıştırılmaya lüzum hissetmeden birbirleriyle dans etmesinin adet olması." Kadının evli olması da sorun değilmiş. 'Bu kadar güzel bir kadına (tek) bir erkeğin sahip olamayacağını' belirtiyor! 'Cesaret, başarının yarısıdır' ama kahramanımızın yaptığı da 'aslan sütünün' etkisiyle herhalde. 2000'lerde bile dayak yemeden kurtulamazdı.
Aile hakkında bilgi veren Garson, kendisi için en önemli şeyi söylemeden edemez; "Bay Çing Çung çok cömerttir sağ olsun."
Romanda birkaç kez 'otelde oturmak'tan söz ediliyor. 'Son Tren'de de (1964) aynı şey vardı. O zamanki oteller 'kalmak' değil 'oturmak' için.
İstihbarat Teşkilatı, toplantılarını 'Tütün Han'da yapıyor. Kabataş, Meclisi Mebusan Caddesi, Kabataş Vapur İskelesi karşısı, 147 numaradaydı. Burada Solventaş, Emin İş, Burkhard Gantenbein ve Şeriki gibi iş yerleri var.
Sonlara doğru Havaalanı'nda '34 AA 735' ve '34 FA 076' plakalı cipler görüntüye geliyor. İkincisinin plakasını taşıyan bir otomobil, Kazlıçeşme sahilinde, 4 kişinin yaralandığı kazaya karışmıştı (13 Ağustos 1991).
Orhan, (sf. 88), kendisini Çinli olarak tanıtan Neslihan'a "Bir Çinli kadının asla olamayacağı kadar güzelsiniz" diyor! Benzer şekilde, 'Ömrümce Ağladım'daki (1967) Murat-Ediz Hun, bar kadını Leyla'ya "Barda rastladığım ama bar kadınına benzemeyen tek kadınsınız" demişti!
Saadet ve aşkın 'terennüm' edildiği 'Erikler Çiçek Açtı Ayini'nde ilginç bir şey var. Neslihan'ın dudakları ve O'nu seslendiren Nevin Akkaya bambaşka şeyler söylüyor. Duyduğumuz ses "Göklerden yağan mutluluk yağmurunu ellerimde hissederim, yüzümde hissederim. Aşkı bana duyuran bir kalbim var, bu yüzden dünyayı daha güzel görürüm" diyor. Oysa sesi kapattığımızda, Neslihan'ın dudaklarında romandaki şarkı (sf. 81) var; "Parmaklarımızın ucunda güneş//Gözlerimizin içinde güneş//Parmaklarımızla, gözlerimizin içindeki//Güneşten daha büyük güneş, Tanrı Buda!" Filmde, ne olur ne olmaz diye, 'Tanrı Buda' sözcükleri dudak hareketiyle bile verilmemiş.
Çing Çung'lar 'gizli bir komünist teşkilatındayken' diğer yandan 'başka bir gizli teşkilatla' Rusya'da komünistler aleyhine ihtilal çıkarmaya çalışmışlar. Bay Him Him Lang Çing Çung duruma açıklık getiriyor; "Maksadım sadece para kazanmaktı." Neslihan ise bu işi Türkistan'ın kurtuluşu için yapmış.
Selda Alkor, Kim Novak'a benzetilirdi. Üstelik gözleri daha güzel. Orhan'la deniz kıyısında konuşurkenki pardösüyü 'İlk ve Son'da (1968) Mecdi-Cüneyt Arkın'a "Nasıl, bir buçuk milyon liraya alabiliyor muyuz" derken giyiyordu.
Orhan'ı Abdurrahman Palay; Bayan Çing Çung/Neslihan'ı Nevin Akkaya; Madelena'yı Alev Koral; Türk Albay'ı Cahit Irgat; Guvanlançin'i Osman Alyanak; Manuel ve Mr. Charles'i Agâh Hün; Hostes ve Bayan Çing Çung'un yardımcısı bayanı Sacide Keskin; Süha Doğan, kendisini ve Mr. Charles'ı seslendirmiş.
Otel Görevlisi-Feridun Çölgeçen'in çevresine attığı 'ajan' bakışları müthiş. Üsteğmen Tekin (romanda 'Teğmen Kriton')-Erol Keskin, Aytaç Arman'a çok benziyor.
Orhan-Ayhan Işık; Bayan Çing Çung/Neslihan-Selda Alkor; Türk Albay-Cahit Irgat; Madelena-Feri Cansel; Mr. Charles-Turgut Özatay ve adamları Behçet Nacar, Mustafa Yavuz, Lütfü Engin, Arap Celal, Özdemir Akın; Manuel-Necip Tekçe; Lübnan polisi adli kısım görevlisi-Talat Gözbak ve yardımcısı Ali Demir; Tarabya Oteli 'Reception' çalışanı-Feridun Çölgeçen; Bay Çing Çung-Kayhan Yıldızoğlu; Üsteğmen Tekin-Erol Keskin; Tütün Han'daki Seyfi Havaeri, Hüseyin Kutman, Süha Doğan, İlhan Hemşeri; Hong Kong'daki subay-Hüseyin Zan; Sivil polisler-Bilal İnci, Yaşar Şener, Erdoğan Seren; Sakolov-Ali Seyhan; Guvanlançin-Sadri Karan; Morg görevlisi-Cevat Uz; Tütün Han yakınındaki '34 ER 931' plakalı Mercedes; Galata Köprüsü'ndeki '34 DU 412' ve '34 FU 138' plakalı taksiler; Bayan Çing Çung'un '34 FU 092' plakalı arabası; Uçak, otel, gazino sahneleri; Guvanlançin'in takibi sırasında görüntüye gelen 'Akşam Meslek Sanat Okulu' çok güzel.
Filmde çarpıcı konuşmalar var; 1. Orhan, ev davetini bildiren Çinli kıza "Bayan Çing Çung yalnız mı olacak köşkte" dediğinde şu yanıtı alır "Siz giderseniz hanımım yalnız olmayacak demektir efendim." 2. Yine Orhan "Bir daha karşılaşmamak, sizi unutmak için nefsiyle yaptığı mücadeleden mağlup ve perişan çıkan bir kadının bu cüretini hoş görürsünüz sanırım" diyen Bayan Çing Çung'a "Bir kadın bir erkeği ayağına getirebiliyorsa mağlup ve perişan değildir" karşılığını veriyor. 3. Albay'dan güç bela kopardığı bir dakikalık görüşme izninden sonra Neslihan'a söyledikleri; "Bütün ömrümde bu bir dakika kadar yaşamadım inan." Yine de mahkemenin sonucunu bile öğrenmeden uçaktaydı. Aynı şeyi Madelena tutuklanınca da yapmıştı.