Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"Şimdi anlıyorum; Sen, Aysel'le mektuplaşıp Günsel'le evlendin. Kız, hakikati bildiği halde ablasının saadeti için her şeyi sakladı. Helal olsun be." Ali yaşananları bu şekilde toparlıyor. Aslında 'hakikati bildiği halde saklamasa' filmin sonunda hayatta olabilirdi ablası. Murat'ın dükkânı ve arabası da satılmazdı.
'Çalınan Aşk'ın çekimleri Temmuz ayında yapılmış. Gösterime girişi 04 Aralık 1963, Çarşamba günü (Beyoğlu) 'İnci', (Aksaray) 'Bulvar', (Bakırköy) 'Yeni', (Eyüp) 'Melek', (Çarşıkapı) 'Şık', (Kadıköy) 'Opera' sinemalarında. Kuru rolündeki Mehmet Aslan'ın soyadı, tanıtım yazısında 'Reji Asistanı' olarak 'Arslan'; Oyuncu olarak 'Aslan'. Mektuplarda kullandığı Gül'ü de sayarsak Türkan Şoray'ın üç ismi iki sesi var. Melek Film, 'Çalınan Aşk' ve "Fatoş'un Bebekleri"ni aynı anda çalışmış. İzzet Günay'ın, tiyatroyu bırakıp kendisini tamamen sinemaya verdiği dönemi.
İki gencin mektuplaşmasıyla başlayan bir öykü. Gazetedeki evlenme ilanlarında tanışmışlar. Niyetleri ciddi. "Hayattan bütün beklentileri sıcak ve sevgi dolu bir yuvaydı." Ama kader, bunu Onlara çok görecek ve kötülükler bir örümcek ağı gibi masum aşkları etrafında ağlarını örecektir. Aysel, ev işlerinden arta kalan zamanda dışarıya dikiş dikiyor. Baba bir anne farklı ablasından başka kimsesi yok. İkiz benzerliğindeler. Ancak kişilikleri zıt. Günsel sarışın ve sol yanağı benli. Bir şirkette sekreter. 'Bütün ömrünü, eve kapanıp onun bunun dikişlerini dikmekle geçirecek kişilerden değil'. Acıyor kardeşine. "Hayatın, yaşamanın ne demek olduğunun farkında bile değilsin." Oysa Aysel memnun hayatından. Yaşamak, gece yarılarına kadar sokaklarda dolaşmak, patronlarla gezmekse eksik olsunmuş. O 'köhne' evde tatlı hatıraları var. Ablasının hisleri farklı. "Aman ne hatıralar! Yarı aç yarı tok geçen günler, kötü bir anne." Rahmetli, hiç de üvey evlat gibi davranmamış ama Günsel kızgın. "Benim annem değildi. Başka bir kadının kızı olduğumu hiçbir zaman affetmedi. Hiçbir zaman sevmedi beni."
Aysel'in mektup adı 'Gül'. 7 ay yazıştıktan sonra o Perşembe saat ikide, İskele Gazinosu'nda buluşacaklar. "Ya beni beğenmezse" korkusu içindeydi. Günsel işin gırgırında. Evlenme ilanlarından bulunacak koca yerinde kalsınmış! "Zaten erkek dediğin nedir ki." Tatlı bir bakış, iki kelime, kul köle olurlarmış adama!
Kaderin bir cilvesi buluşma günü, Aysel yataktan kalkamayacak durumdaydı. Ablası hâlâ alaycı. "Git kız, belki bu halinle daha çok beğenir seni. Bazı erkekler hasta kadınlardan hoşlanır" diyor. Sonunda buluşmaya Günsel'in gitmesine karar verirler. Aysel'in hasta olduğunu söyleyecek. Nede olsa daha tecrübeli! 'Müstakbel eniştemiz'in ne mal olduğu, maksadını anlayacak. "Ne yapalım, kadrimizde çöpçatanlık da varmış!"
Murat'ın mektup adını öğrenemiyoruz. Oto tamirhanesi ve arkadaşı Bitirim Ali'nin kullandığı taksisi var. İşleri 'bomba gibi'. O da genç kız gibi biraz çekingen. "Mektuplaşmak iyi hoş ama yüz yüze gelince ne konuşurum ben." Oysa 'aslan gibi çocuk'. Beğendiği kızı iki günde ayarlar isterse. "Konuşursun, anlaşırsın. Baktın kafası kafana denk, basarsın nikâhı. Mektuplaşmak da neymiş yani" diyor Ali. "Sana âşık olmayan kızın alnını karışlarım ben."
Delikanlıyı çok beğenmiş Günsel. Durumu açıklamıyor. İkinci buluşmada evlilik teklifi gelir. Sonraki sahnede 'Medeni Kanun'un 257. maddesi mucibince' karı koca ilan ediliyorlar.
Aysel gerçeği Onlar balayına giderken anlayabilir ancak. Limanda gemiye el sallarken "Seni de Murat abini de evvelden görmüşüm gibi bir his var içimde" diyor Ali'ye. "Mektuplardan olacak... Ablan sana anlatmıştır." Mektuplar mı, hangi mektuplar! "Bilmiyor musun yoksa mektuplaşarak evlendiklerini. Önceleri ben de senin gibi şaşırmıştım. Alay ederdim 'bu iş yürümez' diye. Ama bugün hepsi hakikat oldu."
'Ayağını yorganına göre uzatmayacağını' hemen belli eder Günsel. Murat'ın "Yuvayı dişi kuş yapar... İstikbalimiz... Geleceğimizi düşünmeliyiz... İşimin başına dönmeliyim. Bundan fazlası bizim için 'lüks' sayılır" yırtınması boşuna. Önce balayı 1 hafta uzatılır. Dönüşte 'kirası 650 liralık bir kat' tutulur. (Ev sahibi, 1 yıllık peşin 'rica ediyormuş'). Alışveriş, gazino, buzdolabı derken önce dükkân sonra araba satılır. Artık el taksisinde bir şoför damat bey!
Tam bugünlerde 'Scarface' Necmi tekrar karşımıza çıkar. Sekreterlik günlerinden beri peşindeydi Günsel'in. Yüzü bıçak yaralı biri. Bir eroin şebekesi için çalıştığını öğreneceğiz. Zayıf noktasını anlamış hediyeler göndermeye başlar. İltifat, çiçek, pahalı kolye! Amacına da ulaşıyor!
Sonrasında, diğer şoförlerin de yardımıyla, dur durak bilmeyen bir mücadele içindeydi Murat. 'Gerçek mektup arkadaşına' kavuşur ama ablanın ölümü bu mutluluğu gölgelememiş midir?
Filmdeki melodiler.
'Taras Bulba'daki (1962) (Franz Waxman) 'The Battle of Dubno & Finale' 2 sahnede (Jenerikte; Sonlara doğru Murat'ın arabasında Günsel'in cesedi bulunduğunda). 'The Ride to Dubno Dayak' Murat, Günsel ve Necmi'yi takip ederken.
Morton Gould'un 'Latin-American Symphonette No. 4' albümündeki (1941) 'Tango' 5 sahnede (Filmin başında Aysel ve Murat birbirlerinin mektuplarını okurken; Günsel, takvimden yaprak koparırken; Murat'ın randevuya gelmediği yalanını söylerken; Buzdolabı için kocasıyla konuşurken; Aysel, mektuplara bakıp ağlarken).
'Istanbul (Not Constantinople)' (1953) (Nat Simon / Jimmy Kennedy) Tamirhanede Murat mırıldanırken.
Trumpet Boy et Son Orchestre'nin 'Trumpet Party' uzunçalarındaki (1960) 'Mon Beau Chapeau (When the Saints Go Marching In)' 3 sahnede (Necmi, Cemil Bey'in ofisinde Günsel'i görünce; İş çıkışı peşinden giderken; Gemide konuşurlarken). 'Les Pas Réunis' (1959) (Guy Béart) Günsel ve Murat yataktayken. "Dites á La L'orchestre ('Les Mordus' filminden)" (1958) (Sacha Distel) Necmi, Günsel'e çiçek gönderdiğinde.
Werner Müller und Sein Orchester'in 'Wetterfolge-Heute Neu (Wild Strings)' 33'lüğündeki (1962) 'Dance, Ballerina, Dance' (1948) (Bob Russell / Carl Sigman) 2 sahnede (Murat, İskele Gazinosu'nda mektup arkadaşını beklerken; Dolaşmak üzere taksiye binerlerken). 'Moonglow' (1933) (Eddie DeLange / Irving Mills / Will Hudson) 2 sahnede (Necmi, Günsel'e kolye gönderdiğinde; Lokantada konuşurlarken).
The Shadows'un 'Surfing With The Shadows' albümündeki (1963) 'F. B. I.' (1961) (Peter Gormley) 2 sahnede (İlk buluşmada Günsel ve Murat takside konuşurlarken; İkinci buluşmanın başlarında).
'Le Sacre Du Printems (The Rite of Spring)'deki (1913) (Igor Stravinsky) 'Action Rituelle des Ancétres' Günsel, sokakta, Aysel'in mektubunu yırtarken. 'La Sacrifice: 4. Evocation des Ancétres' 2 sahnede (Günsel, Necmi'nin evine kaçtığında; Katili arayan Murat, çetenin evine geldiğinde). 'Action Rituele' 2 sahnede (Necmi'nin resmini bulduğunda; Murat'ın kafasına vurulduğunda). "L'adoration De La Terra Jeu Du Rapt" Murat, elinde tabanca, Necmi'yi aramaya giderken.
Billie Vaughn ve Orkestrası'ndan (1962) 'Come September' (1961) (Bobby Darin) 2 sahnede (Murat'la ağaç altında evlenme kararı alırlarken; Plajdayken).
Mantovani and His Orchestra'nın 'Mantovani Film Encores' uzunçalarındaki (1957) 'Over the Rainbow' (1939) (Edgar Yipsel Harburg / Harold Arlen) Aysel ablasının oyununu öğrenip eve geldiğinde.
"Breakfast at Tiffany's"deki (1961) (Henry Mancini) 'Moon River (Cha Cha)' Yeni evliler alışveriş yaparken. 'Something for Cat' Gazinoda Günsel ve Murat dans ederken. 'Moon River (Slow)' 2 sahnede (Araba satılırken; Murat, Yenikapı'daki meyhanede içeceğini söylerken).
Bob Azzam et Son Orchestre'nin 'Grand Prix Du Disque' mini uzunçalarındaki 'Shish Kebab' (George Stone / David Carol) İlk gazino sahnesinde.
Béla Bartók'un 'Dance Suite, Sz. 77' eserindeki (1925) 'I. Moderato' Günsel, kuyumculara bakarken.
L'Orchestre De La Suisse Romande'nin 'Petrushka' 33'lüğündeki (Eylül, 1958) "2nd Tableau: In Petrushka's Room" Murat, dükkânın satışı için iki müşteri ile konuşurken.
Vladimir Golschmann'ın 'Mussorgsky' albümündeki (1960) 'Pictures From an Exhibition: Part 1' (1874) 2 sahnede (Günsel, çocuğu düşürmeye karar verdiğinde; Hastanede artık çocuğu olamayacağı söylendiğinde).
'The River of Kwai'deki (1957) (Malcolm Arnold) 'Trek To The Bridge' Düşük yapmak amacıyla kendisini merdivenlerden atınca.
'Five Pieces For Orchestra, Op. 16'daki (1909) (Arnold Schoenberg) 'II. Vergangenes' Murat, sigara içerek, evden kaçan Günsel'i beklerken. 'III. Farben' Yaralanmış olarak Bitirim'in evine geldiğinde. I. 'Forgefühle' Limanda Necmi'yi beklerken.
Victor Young and His Singing Strings'in 'Gypsy Magic' mini uzunçalarındaki (1953) 'When a Gypsy Makes His Violin Cry' (1935) (Emery Deutsch) Mektupları yazanın Aysel olduğunu anladığında.
Horst Wende and His Orchestra'nın 'Oriental Caravan' albümündeki 'The Beautiful Bedouin Girl (Yam El Abaya)' 2 sahnede (Şoförler Necmi'yi bulmak için seferber olduklarında; Sondaki gazinoda).
'Pictures at an Exhibition'daki (1874) (Modest Mussorgsky) "The Hut On Fowl's Legs" Necmi, Bitirim'in taksisindeyken.
'Mevlana Oyun Havası' Kuru, meyhanede demlenirken.
'The Shadows'tan 'Stars Fell On Stockton' (1961/62) (Bruce Welch / Jet Harris / Hank Marvin / Brian Bennett) Ali, Ufaklık'ı evden alırken.
Andre Kostelanetz'in 'Gershwin-Super Hits' uzunçalarındaki 'Porgy and Bess' Polis, Murat'a 'serbestsin' derken.
Melek Film'in aynı anda çektiği 'Çalınan Aşk' ve "Fatoş'un Bebekleri"ndaki ortak isimler: İzzet Günay, Sadri Alışık, Necdet Tosun, Mehmet Aslan, (Set Amiri) Adil Kıbıcı, (Ses) Yorgo İlyadis, (Görüntü Yönetmeni) Memduh Yükman, (Senaryo) Erdoğan Tünaş, (Yapım Sorumlusu) Semih Sarıoğlu, (Laboratuvar Şefi) Hilmi Başcan, (Montaj-Senkron) Turgut İnangiray, (Işık) Kenan Eryılmaz, (Rejisör) Ülkü Erakalın.
60'larda, 'yazışarak tanışmak' modaydı. Günsel'e göre mektuplara aldanmamalı. "İnsan, o beyaz kâğıt üzerinde olduğundan çok başka türlü görünür." Evlenme işini mektupla halletmek isteyen erkek de 'pısırıkmış'. Buluşma öncesi kardeşine akıl veriyor. "Oğlanın karşısında aptal gibi durma. Güzel de olsa, erkekler soğuk kadından hoşlanmazlar." Gözü kara denecek kadar cesur ve ne istediğini bilen bir kız. Murat'ın evlenme teklifini düşünmesi uzun sürmez! "Merak etmeyin, kararlarımı çabuk veririm." Hemen o saniye öper delikanlıyı. 'Evet'i bu şekilde.
Ancak bir izdivaçtan beklentisi çok fazla. Her gün bütçelerini sarsan şeyler alıyor. "Bir şoför karısı olduğunu sakın unutma... Bu hayat bize göre değil" yakınmalarını dinlemez bile. "Bütün gün evde oturacağımı mı zannettin. Çamaşır yıkamak, çoraplarını yamamak için evlenmedim seninle. Yaşamak istiyorum ben." Kardeşine de "Hiçbir şeyimiz eksik olmamalı... Eski hayatımı yaşadıktan sonra evlenmenin manası kalır mı" demişti. Hamile olduğunu duyunca bile mutsuz. Daha çok gençmişler! Bir çocukları olursa birbirleriyle eskisi kadar ilgilenemezlermiş! "Gezemeyiz, eğlenemeyiz." Aldırmak ister. Oysa Murat 'hayatı boyunca bunun hasretini çekmişti'. Düşürmek için merdivenden atıyor kendisini. Psikolojik çözümlemesini Aysel yapacaktır; "Hayatın boyunca iyi olan, güzel olan her şeyi kıskandın. Başkalarına, en ufak saadeti bile çok gördün. Seni sevenlere ıstırap çektirmekten hoşlanan zehirli bir yılansın sen!"
'Köhne' de olsa kız kardeşlerin ahşap evlerini çok sevdik. Burayı 'Ölüm Saati'nde (1967) tekrar göreceğiz.
Aysel, elektrikli Singer dikiş makinesi ile mutlu. Yazdıklarından anlaşıldığı kadarıyla 'içine kapalı' bir kız.
Murat'ın evi 'Arka Sokaklar'da (1963) Murat-Tanju Gürsu'nundu. Delikanlı biraz unutkan! Ertesi gün buluşacakları unutmuş. (Üstelik randevu isteyen kendisiydi). Bitirim'in getirdiği güller için (genç kızın mektup adı 'Gül') "Ne yapacağım bunları" diyor. Gerekli yanıtı alır; "Reçel yaparsın!"
Mektuplaştığı kızın 'huyunu suyunu iyice öğrenmiş' sözde! İlk buluşmada "Sigara içer misiniz" diye soruyor. Kendisi 'içkiyi, sigarayı ve çocukları' çok severmiş. Evlenince 6 çocuğu olsun istermiş. Yedi aylık mektuplaşmada bunları sormamış, söylememiş! Veya anımsamıyor. Dahası genç kızın sarışın mı esmer mi olduğunu bile merak etmemiş! Allahtan direksiyonda Bitirim Ali var. Bizimkinin "İsterseniz kafayı çekecek bir yere gidelim" gibi gaflarına ani bir frenle ve "8 silindirli motor iyi çalışmıyor... Motor teklemeye başladı, Abi" sözleriyle perdeler. Birazdan kendisini toparlıyor Murat; "Sizi umduğumdan daha güzel buldum." Bitirim'in aferini gecikmez. "Motor saat gibi çalışıyor, Abi!"
Nikâh ve zifaftan sonra zekâsı parlamaya başlar damat beyin. "Verdiğim sözlerde duracağımı bilmeni isterim. Mektuplarımda yazmıştım bunu... Mektuplarında 'yeşil' rengi sevdiğini yazmıştın. Hâlbuki bunlar kırmızı" demeye başlar. Karısının yanıtı; "Seni tanıdıktan sonra zevkim değişti!" Evlerinde Edgar Degas'nın iki reprodüksiyonu var; 'Two Dancers on Stage' (1874) ve 'Two Dancers' (1890/98). İlki 12 Ekim 1961 tarihli Hayat Dergisi'nin orta sayfasında 'Dansöz' adı ile yayınlanmıştı.
Aysel de unutkan! Mektuplarında hep Ali'den söz edermiş Murat. Bu Ali'nin O Ali olduğunu çok sonra anlayabiliyor genç kız.
Buluşacaklarını 'az kalsın unutacaktı' Murat. "Keşke unutsaydın" diyor Bitirim. "Kızın yüzünü görmeden, iki mektuba tav oldun. Kimdir, nedir bilmiyorsun. Senin şansın yoktur. Korkarım karşına gözü kör, ayağı sakat bir kız çıkacak." Bu durumdaki seyircileri üzmesi bir yana aldığı yanıt çok acımasız. "O zaman da sana havale ederim. Malum ya, böylelerinden hoşlanırsın sen!"
Murat abisini babası kadar severmiş Ali. "Köyden geldiğim aman kimsem yoktu. Üstelik hastaydım, ümitsizdim. Elimden tuttu, bana yardım etti, iş verdi. Her şeyimi O'na borçluyum." Kadın tavlama yöntemi de çok özgün. Kravatsız olmazmış! "Façan ne kadar afili olursa olsun kravat takmadan farsız arabaya benzersin." Kendisi bir tek nikâh sahnesinde kravatlıydı. "Kadın arabaya benzer abi." Açmaz vermeyecekmişiz, çenemiz 8 silindirli motor gibi çalışmalıymış. "Teklemeye başlarsan hava alırsın. Sonra çeliğe göre su vereceksin. Eğer kız sıkılgan, ağır başlıysa sen de öyle olacaksın... Dur biraz, son bir trafik muayenesi yapalım. Sıkı dur ey güzel, damatların piri geliyor."
'Scarface' Necmi, cüretkâr ve inatçı. Para için her şeyi yapmaya hazır. Dürüst olup olmaması da anlayışa göre değişirmiş. Kadınlar paradan daha önemli. Çete reisi, 'aralarında kadın istemediği için' amacına ulaştıktan sonra Günsel'i öldürüverir. Filmin sonunda Murat'ın yumrukları işe yaradı galiba! Yüzündeki yara izi kaybolmuş.
İki gazino sahnesinde Yılmaz Güney'in sinemamıza kazandırdığı Ahmet Koç görünüyor. İlkinde Giray Alpan var. 'Shish Kebab'ta orkestra bateristi Erdoğan Üçkaya.
Nikâh şekeri almaya gelen Ufaklık "Darısı başına Ali, senin de şekerini yiyelim" deyince "Ben Hacı Bekir miyim ulan? Bu gidişle evvela senin mevlit şekerini yiyeceğiz galiba. Ne dersin" yanıtını alır.
Filmde, 'milli ekonomi ve sosyal dayanışmayı' düşündüren bir bölüm var. Zor durumda kalan Murat ve Ali, son çare olarak Yaşar Abi'ye başvururlar. Bir 'oh' dediğimiz sözler; "Üzülmeyin çocuklar. Düşmez kalkmaz bir Allah'tır. Ben bu işe kâhyalıktan başladım. Çok şükür, durumumu görüyorsunuz. İstediğiniz arabayı seçip alın. İşlerinizi yoluna koyuncaya kadar da buraya uğramayın." Güzel sözlerden birini Ufaklık söylüyor; "Allah çalışanın hakkını verir. Çok şükür, havada bulup tavada yiyenlerden değiliz!"
Taksi durağında şimdi sayıları iyice azalan seyyar lahmacuncuyu görüyoruz. Müşterilerden biri, kocası ile gelen Araksi Hebo. '34 AK 095' Necmi'nin; 'T. 60 883' Murat'ın; '34 AK 817' Bitirim Ali'nin arabası.
Aysel'i Jeyan Mahfi Ayral; Günsel'i Adalet Cimcoz; Murat'ı Hayri Esen; Necmi'yi Sadri Alışık; Bitirim'i Erdoğan Esenboğa; Hüseyin Baradan'ı Sadettin Erbil; Polis Müdürü Eşref Vural'ı Rıza Tüzün; Kuru'yu Zafer Önen; Doktor Nubar Kamçılı'yı Süha Doğan seslendirmiş. Taksinin fren sesini dublaj sanatçılarından biri yapıyor!
Aysel/Günsel-Türkan Şoray; Murat-Tamer Yiğit; Bitirim Ali-İzzet Günay; Necmi-Sadri Alışık ve Menekşe Sokak, 23 numaradaki cinayeti ihbar ettiği telefon; Çete Reisi-Hüseyin Baradan ve adamları Ali Seyhan, Hasan Ceylan; Polis Müdürü-Eşref Vural; Tosun-Necdet Tosun; Ufaklık-Hayri Caner; Kuru-Mehmet Aslan; Sivil polisler-Haydar Karaer ve Ayhan Altunç; Doktor-Nubar Kamçılı; Emlakçi-Kamer Sadık; Yaşar Abi-Adnan Uygur ve dükkânındaki 'İstanbul H. 42 697' plakalı otomobil; Taksi yolcusu-Araksi Hebo; Ayvalık Vapuru; Gazino, tamirhane, alışveriş sahneleri; Günsel'in işyeri; Hristo'nun Yenikapı'daki meyhanesi; Doktoroğlu Seyahat Acentesi; Saatli Maarif Takvimi çok güzeldi.
Alışveriş sahnesinde 'taksitçiliğin sembolü' Rıdvan Umay'ın dükkânı görüntüye geliyor. 1955'te Sirkeci, Hamidiye Caddesi No. 9'daydı. 1961'de Tokatlıyan Han, Beyoğlu şubesi açılmış.
Yeni evlilerin balayına gittikleri Ayvalık Vapuru, Kasım-Aralık, 1952'de Avrupa'da yapılmış. Hizmete girişi 02 Şubat 1953'te Mudanya seferi ile.
İzzet Günay, çekimler sırasındaki bir söyleşide Salacak'tan söz ediyor; "Eski mahalle şimdi kalmadı. Apartmanlar 'mahalle ruhu'nu öldürdü. Mahallemizin kızlarının namusu bile bizden sorulurdu o zamanlar. Mahallemizin derdiyle üzülür, zevkiyle gülerdik. Düğünler, nişanlar bütün mahallenin iştirakiyle kutlanırdı."