Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"Bazı insanlar hayata en ucuz sigara ile başlarlar. Fakat gün gelir onu bile içecek para bulamazlar. Bazıları ise en pahalı Avrupa purolarına yükselirler. İşte sen, bu ikinci sınıftansın Doğan Usta." Rahmi Bey söylüyor bunları. Gerçekten de delikanlı, hayatta her istediğini elde edecektir. Bunu, emeğine değil "Meral'in kocası" olmasına borçlu! Fabrikalar, Uludağ tatilleri, 'lüx' lokantada yemekler, arada bir hidroliği boşalsa da pahalı arabalar, özel şoförler. Bir çırpıda gerçekleşen olağanüstü şeyler! Ama Selmasız bir dünyada bunlar ne kadar boş.
'Ömrümce Aradım/Ömrümce Unutamadım' bir şarkı filmi. 70 ve 71'de 45'lik olarak çıkan plakların enstrümantalleri kullanılmış. Sadece 'Bir Daha Âşık Olmayacağım' 1968'den. Kasım, 1970'de İstanbul ve Uludağ'da çekilip 29 Mart 1971, Pazartesi günü (Şehzadebaşı) 'Gül', (Karagümrük) 'Hakan', (Beyoğlu) 'Yeni Ar' sinemalarında gösterime girmiş.
"Ben, hayatta yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymam" diyen Doğan'ın pişmanlık hikâyesi.
Kahramanımız 'Pancar Motor'da işçi. Çok da başarılı. Tamir edemeyeceği cihaz yok. 'Fabrikanın temel direği'. Fabrikatör Rahmi Bey'in 'işe yarayan tek adamı'. Selma ve (adı geçmeyen) annesi Leman Öztürk'ün pansiyonunda kalıyor. Taşları bile dile getirecek güzellikteki genç kızla sevişmiş, sözlenmiş. Paydos sonrası eve dönerken çiçek alıyor nişanlısına. Duyan da şair sanır. "Saçların, güneş ışıklarından örülmüş sanki... Tatlı bir ilkbahar rüzgârı gibisin... Ne desem ne yapsam gene azdır senin için."
Nikâh muamelesi tamam. İş, imzalarına kalmış. Tek sorun, Doğan'ın fakirlik takıntısı! "Yükselmek, zengin olmak, sana layık olduğun hayatı vermek istiyorum" falan deyip duruyor. O kadar fazla seviyormuş ki bir türlü yoksulluğuna ortak etmeye kıyamıyormuş! Oysa Selma'nın, öyle çok yüksek bir beklentisi yok hayattan. Yeter ki evlensinler. Ama dinleyen kim!
Fabrikadan işçi arkadaşı Murat da aynı pansiyondaydı. Onların mutluluğu için çırpınıyor ama olaylar hiç beklenmedik şekilde gelişecektir.
Rahmi Bey'in 'şımarık, kendini beğenmiş' bir kızı var. Arabasıyla çamur sıçratınca 'züppe' diye bağırmıştı Doğan. Soluğu babasının yanında alır Meral. İşten atılmasını istiyor. "Terbiyesiz, münasebetsiz! Derhal kovacaksın! Derhal, derhal!" Fabrikanın bütün işçileri feda olsun ama Doğan Usta'nın yerine adam bulmak zor! Allem edip kalem edip ikna ediyor biricik evladını. 'Patron kızı' da zaten hazırmış buna!
'Lüks lokallerden' çıkmayan Meral artık işçi düğünlerine bile gelmeye başlar. Doğan'la dans eden Selma'yı kıskanmış. "Hiç yakışmamış bu kız O'na. Uyuz kediye benziyor."
Rahmi Bey'in başka kimsesi yok. Ölmeden önce mürüvvetini ve saadetini görmek istiyor. O güne kadar taliplerini hep reddeden kızı artık evlenmeye karar vermiş bile. 'Bu talihli adam' Doğan Usta'ymış!
Ertesi akşam yemeğe davet edilir kahramanımız. "Bazı düşüncelerim var senin istikbalin hakkında" demişti fabrikatör. Delikanlının hazırlığı görülmeye değer. Yaka mendilini Selma ütülüyor. Rahmetli babasının altın kol düğmelerini de 'güle güle kullanması' için vermiş. Doğan'ın aklında 'geçenlerde istediği avans' vardı. Bambaşka bir teklif ile karşılaşır. Yaşlı adam, son söyleyeceğini önce söyleyenlerden. "Kızım seni seviyor... Kısaca O'nunla evlenmeni istiyorum." Selma ile sözlü olması hiç önemli değilmiş! "40 yıllık evliler bile boşanıyor." Herhangi biriyle evlense eline ne geçecek! Hiç! "Oysa kızım sana milyonların kapısını açacak." Koskoca bir fabrika, muazzam bir iş! "Sanayi Kralı olacaksın." Karar için hafta süre verir.
"Ben aşkımı hiçbir şeye değişmem" dese de seyirciyi kızdırmayacak bir fırsat için dua eder hali var kahramanımızın. Hemen o akşam eve geldiğinde Selma'nın notunu bulur; "Annem birden bire rahatsızlandı. Şiddetli bir kalp krizi. Cerrahpaşa Hastanesi'ne kaldırdık." Zaten 'arızalı' olan yüreği 'teklemiş'. Tek çare açık kalp ameliyatı. "50 bin lira" diyor. Doktor Muammer Gözalan.
Beklendiği gibi fabrikatörün teklifini koşa koşa kabul eder Doğan. 'Eskiden kalan bazı pürüzler' için diyerek aldığı 50 bini hastaneye veriyor. Tek şartı 'kendisinin verdiğini kimse bilmeyecek'.
Selma'ya bıraktığı veda mektubu; "Son günlerde uzun uzun geleceğimizi düşündüm. Anladım ki evlenmemiz sana da bana da üzüntüden başka bir şey getirmeyecek. Yoksulluk içinde aşkımızın her geçen gün biraz daha bitip tükendiğini göreceğiz. Kabul etmek zorundayız ki parasız saadet olmaz. Bu yüzden senden ayrılmaya ve patronun kızıyla evlenmeye karar verdim. Bu, bana parlak bir gelecek sağlayacak olan bir mantık izdivacıdır. Böyle bir fırsatı kaçırmamı sen de istemezsin. Beni anlayacağını ümit eder, sana iyi şanslar ve mutluluklar dilerim." (Altın kol düğmelerinin akıbeti belli değil!).
Yanıt olarak, Murat'ın yumruğu ve istifa yazısı gelir; "Büyük fabrikatör, saygıdeğer Doğan Beyefendi, sonunda dilediğin her şeye kavuştun. Ama bulunduğun yere neler bahasına geldiğini hiç düşünmedin. Sen, en yakınlarını arkadan vurarak bütün çevrene ihanet ettin. Kutsal bildiğimiz her şeyi çiğnedin. Bir zamanlar arkadaşın olduğum için şimdi kendi kendinden utanıyorum. Senin gibi menfaat düşkünü, aşağılık bir patronun yanında çalışamam." Aslında Murat da pusuda bekliyormuş. Hemen evlenme teklif eder 'dile düşmüş, adı çıkmış' Selma'ya. "Eğer beni kendine layık görür, kabul edersen çok sevineceğim. Dünyalar benim olacak."
20 yıl sonra. Selma, kızını doğururken ölmüş. Sevgi, ses ve görünüş olarak annesinin aynısı. Babasının, Uludağ'da küçük bir pansiyonu var. Doğan, bir tesadüf eseri (arabasının hidroliği boşalınca) gelmiş buraya. Yıllardır sakladığı sırrı anlatıp barışıyorlar.
Baba kızı İstanbul'a aldırır. Arkadaşını fabrikasına müdür, genç kızı da sekreter yapıyor. Kendisinin de bir oğlu vardı. Selim ve Sevgi birbirlerini severler. Kahramanımız öyle mutlu ki "Talihli hergele" diyor oğlu için. Ancak kendi evliliği pek yolunda değil. Karısı, genç kızı metresi sanıyordu. Bir dolu yanlış anlamaya karşın film mutlu sonla biter. Selma ve Doğan'ın kaçırdığı saadeti, çocukları yakalıyor.
Filmdeki melodiler.
'Ömrümce Hep Adım Adım Her Yerde Seni Aradım' (Rast) (İrfan Özbakır / Mehmet Erbulan) 8 sahnede (Jenerikte; Doğan, sahilde Selma'yı alnından öperken; Uludağ'da resmine bakarken; Baştaki meyhanede; Genç kız "Doğru mu bütün bunlar? Yazdıkların doğru mu" diye hesap sorarken; Doğum yaptıktan sonra; Doğan ve Sevgi, Boğaz'ı gören lokantadayken; Sondaki kayalıklarda).
'Özleyiş' (Tango) (Necip Celal Andel / Bedri Noyan) Fabrikadaki işçi düğününde Selma ve Doğan dans ederken.
'Segâh Makamında Keman Taksimi' 4 sahnede (Selma'nın annesi "Allahım, kızımın mürüvvetini görmeden sen benim canımı alma" derken; Cerrahpaşa Hastanesi'ndeyken; Doktor, EKG sonucuna bakarken; Yaşlı kadın ameliyata alınırken).
'Dudaklarında Arzu Gözlerinde Yalnız Ben' (Kürdîli-Hicazkâr) (Sadettin Öktenay / Sevim Yücealp) Doğan, fabrikatörün yemek davetine hazırlanırken.
'Hüzzam Peşrevi' (Devri Kebir) (Tamburi Büyük Osman Bey) Sonraki meyhanede Doğan ve Murat konuşurken.
'Düğün Marşı' (A Midsummer Night's Dream) (1826/43) (Felix Mendelssohn) Meral ve Doğan'ın düğününde.
Alfred Hause'nin 'Zur Blauen Stunde-Eine Folge Der Schönsten Tangos' albümündeki (1953) 'Olé Guapa' (1936) (Arie Malando) Düğünde şampanyalar içilirken.
'Yes Sir, That's My Baby' (1925) (Gus Kahn / Walter Donaldson) 2 sahnede (Meral, babası ile dans ederken; Doğan, hastaneye telefon ettiğinde).
Franck Pourcel'in 'Amour, Danse Et Violons N.36' uzunçalarındaki (1970) 'Concerto Pour Une Voix' (1969) (Saint Preux) Uludağ'da Murat'ın oteline geldiğinde.
'Oyun Bitti' (Muhayyer-Kürdî) (İsmet Nedim / Bülent Pozan) 6 sahnede (Otelde, Sevgi ile karşılaşınca; Baba kızı İstanbul'a götürmek için ikna ederken; Sevgi'nin Selim'le ilk karşılaşmasında; Delikanlı, durakta bekleyen genç kızı arabasına davet ettikten sonra; Bavulunu hazırlayan Doğan, Selma'nın resmine bakarken; Sevgi aşkını babasına anlatırken).
Vangelis Pitsiladis'in 'The Olympian Family' 33'lüğündeki 'Demeter' Doğan amcasının hediye ettiği elbiseleri giyerken. 'Aphrodite' "Yalvarırım baba, sorma bana bir şey. Yaşamak istemiyorum artık, istemiyorum" derken.
'Adını Anmayacağım' (Kürdilî-Hicazkâr) (İsmet Nedim / Mehmet Erbulan) 2 sahnede (Selim'le koşup oynarken; Karlı köprüde konuşurlarken).
'To Tragoidi Tis Perasmenis Meras' (Stavros Xarhakos) Doğan, kahkahalar atarak müstakbel gelinine sarılırken.
'Yo Soy Aquel' (1966) (Manuel Alejandro) (110 saniye) Kulübede birbirlerinin olurken.
'Bir Daha Âşık Olmayacağım' (1968) (Nihâvend) (İsmet Nedim / Mehmet Aslan ve Mehmet Erbulan) Meral, Sevgi zannettiği Selma'nın resmini oğluna gösterirken.
'Olé Guapa'yı Gönül Akkor, Sezen Cumhur Önal'ın Türkçe sözleri ve Süheyl Denizci Orkestrası eşliğinde plak yapmıştı (1970); 'Yalan Olur Sevmedim Dersem'.
'Concerto Pour Une Voix'yı da Alpay kendi yazdığı sözlerle söylemişti (1975); 'Ayrılık Rüzgârı'.
Filmdeki şarkı.
'Get Ready' (1966) (Smokey Robinson). Diskoda 'Rare Earth'den dinliyoruz; "I never met a girl who makes me feel the way you do. (You're alright)//Whenever I'm asked who makes my dreams real, I tell 'em you do. (You're outta sight)." ("I tell 'em you do" kısmını The Temptations, 1966'da 'I say you do' olarak söylemişti).
İlk sahnelerde Doğan'ın 'gözü başkasını görmüyor'. Selma'dan daha güzeli yok! "Ruhumda esen tatlı bir ilkbahar rüzgârı gibisin sen." Elinden gelse gökyüzünden mehtabı alıp hediye edermiş. "Yalnız seni, her zaman seni seveceğim." Filmin başında 'maddi imkânları müsait değilken' kırmızı karanfil alıyordu sözlüsüne. 'Sanayi Kralı'yken (doğum dışında) çiçek almak şöyle dursun, Meral'e bir kez bile gülümsediğini görmedik.
Selma da Doğan'a çok güvenmiş. Beraberken kalbi durabilirdi mutluluktan. Adı geçmeyen annesinin göründüğü sahnelerde 'Segâh Makamında Keman Taksimi' var. İçimize işleyen bu notalarla zavallı kadının fazla yaşamayacağını, kalp krizi ve ameliyattan çok önce anlıyoruz. [Pansiyon olarak kullandıkları ev 'Şoför Deyip Geçmeyin'de (1966) Uğur Kıvılcım'ın; 'Kadın Asla Unutmaz'da (1968) Nevinlerindi]. "10 gün içinde ölebilir" demişti doktor. Doğan'ın bulduğu 50 bin lira ile hemen operasyona alınır. Ama ameliyat masasından kalkamıyor. Yaşayamadığı 10 gün, boşa giden binlerce lira, yarım bir aşk, ömür boyu sürecek vicdan azabı kalır geriye.
Doktorlar Muammer Gözalan ve Cevat Uz'un davranışı şaşırtıcı. "Elimizden geleni yaptık. Fakat hastanızı kurtaramadık." Ameliyatın sonucunu (düğün eğlencesi sürmekte olan) Doğan'a telefonda böyle bildiriyorlar. Hastane koridorlarını aşındıran Selma ile konuşmaları ise çok sonra. Bunun nedeni 'parayı' Doğan'ın vermesi midir?
Dualarımızın gerçekleşmesi ekonomik durumla ilintili galiba. Selma'nın annesi, ölmeden evvel kızının 'mürüvvetini görmek' istiyordu. Rahmi Bey ise Meral'in 'hem mürüvvet hem saadetini'. Fabrikatör, kızının saadetini değil ama hiç olmazsa 'mürüvvetini görür'!
Doğan'la ilişkisi gergin başlar Meral'in. Arabasıyla çamur sıçratmıştı. Delikanlı hiç de alttan almaz. Babası kim olursa olsun terbiye ve insanlık dersine ihtiyacı varmış genç kızın. Kadın olduğu için daha fazla hakaret etmek istememiş! Kavga ile başlayan tartılmalar ekseriya büyük dostluklara yol açar. İki gencin zoraki dostluğuna yol açan şey ise Rahmi Bey'in 'milyonları'. Yaşlı adam "Biraz şımarıktır. Ama akıllı ve iyi bir kızdır. Dürüsttür, kültürlüdür" diyor. Hiçbir zaman özür dilemezmiş. Doğan da 'yaptıklarından pişman olmayan' biriyken çamur tartışması için özür dileyen kişi olur. Ah, paranın gücü!
Fabrikatör'ün evi için Muammer Karaca'nın Yeşilköy'deki villası kullanılmış. Doğan'ı yemeğe davet ettiğini duyan Murat "Hangi dağda kurt öldü. Benim bildiğim patron, bir çıkarı olmadan adama selam bile vermez" diyor. Bu işin altından herkesin yaşamını değiştirecek bir bit yeniği çıkacaktır!
Murat 'dünyanın en iyi insanı'. Kahramanlarımızın mutluluğu için kendini paralıyor. Ama Onlar ayrılır ayrılmaz Selma'ya evlilik teklif etmesi 'en iyi arkadaşla bile ilişkilerde dikkatli olmayı' düşündürdü. Uludağ'daki 'küçük motel'i (Selma'nın adını vermiş) 'mütevazı' işçi maaşıyla nasıl yaptığı anlaşılmıyor. İç çekimler Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki yalısında.
Yağmurlu bir sahnede Sevgi otobüs durağında bekliyor. Selim, son model arabası ile gelip O'nu alır. Duraktakiler 'varsıllık-yoksulluk' ve güzellik ile ilgili ne muhabbet yapmışlardır kimbilir.
1943 doğumlu Zeynep Tedü, 1942 doğumlu Yusuf Sezgin'in annesi rolünde. Selim, sevdiği kızı anlatırken "Ah anne, o kadar güzel ki" diyor. Meral'in yanıtı "Güzellik bir şey ifade etmez. Ailemize layık bir kız mı? Zengin mi, asil mi" şeklinde. Ne kadar da unutkanız! Kendisi, 'işçi parçası' Doğan Usta ile evlenirken böyle şeyler düşünmemişti. 'Hayatı boyunca eski bir hatırayı, bir hayali kıskanarak evliliklerini kendine ve kocasına zehir ediyor'.
Aslında Doğan da farklı değil. Varsa yoksa Selma'nın resmi. Meral'le ilgilenmiyor bile. Selim'i saymazsak karısıyla tek teması, tokatladığı sahne!
Kendisinden iş yaşamındaki altın kuralı öğreniriz; "Sekreter demek, patronun en yakın, en samimi arkadaşı demektir." Anlaşıldığı kadarıyla filmde olmayan 20 yılda pek uslu durmamış! Sevgi ile gittikleri lokantada müşteriler fısıldaşıyordu; "Doğan Bey, bir piliç yakalamış... Ağzının tadını bilir O... Meral'in kulakları çınlasın!"
Doktor'un sözleri delikanlının beyninde yankılanıp duruyor. "Tek çare ameliyat (Mümtaz Ener 'i'yi biraz fazla vurgulamış). 50 bin lira." Kartal Tibet, bu sahnedeki kazağı 'Reyhan' (1969), 'Mahşere Kadar' (1971) ve 'Seven Ne Yapmaz'da (1970) giymişti.
Uludağ'daki 'Beceren Oteli' iki (**) yıldızlı ve daha ziyade 'orta sınıfın tercih ettiği' bir yerdi. Sahibi Mehmet Beceren'in adı Milliyet'teki 'Cemiyet Haberleri'nde (Leyla Erduran) geçiyor (1961). O civarda kaybolan kayakçıları bulup evinde misafir edermiş. Biraz 'Kadın Severse' romanını (Esat Mahmut Karakurt) çağrıştırdı.
'Zengin fakir ayrımı'nı gösteren sahne; Selim, hastanede dünyaya geliyor. Sevgi ise evde. Ebe Silvana Panpani'nin gayreti Selma'yı kurtarmaya yetmez. Yavrusuna bir damla süt veremeden aralarından ayrılıyor.
Doğan ve Murat'ın çalıştıkları Pancar Motor, Gaziosmanpaşa, Yassı Viran Asfaltı üzerinde. O yıllardaki işçi grevleri ile haber olurdu. Telefon numarası, filmin çevrildiği, yıl 23 31 50.
Doğan'ın (Kartal Tibet'e ait) '34 KT 417' plakalı 69 model Mercedes'ini 'Reyhan' (1969); 'Beklenen Şarkı' (1971), 'Vukuat Var' (1972), 'Bir Pınar Ki' (1972), 'Bir Demet Menekşe' (1973), 'Zambaklar Açarken'den (1973); Selim'in '34 LF 300' plakalı 'Cherolet'sini 'Yumurcak Köprüaltı Çocuğu' (1970), 'Zambaklar Açarken' (1973), 'Yumurcak/Veda' (1973), 'Erkekler Ağlamaz'dan (1974) anımsıyoruz.
Doğan'ı Abdurrahman Palay; Selma ve Sevgi'yi Jeyan Mahfi Ayral; Murat'ı Metin Serezli; Selim'i Toron Karacaoğlu; Meral'i Nevin Akkaya; Rahmi Bey'i Agâh Hün; Doktor-Muammer Gözalan'ı Mümtaz Ener seslendirmiş.
Doğan-Kartal Tibet; Selma/Sevgi-Filiz Akın; Murat-Metin Serezli; Selim-Yusuf Sezgin; Rahmi Bey-Hulusi Kentmen; Meral-Zeynep Tedü; Selma'nın annesi-Leman Öztürk; Doktorlar-Muammer Gözalan ve Cevat Uz; Düğün davetlileri Zeki Sezer ve Remziye Fırtına; Nikâh şahidi-Kamer Sadık; Ebe-Silvana Panpani; Uludağ'daki Beceren Oteli ve Pansiyon Selma; Uşak-Kubilay Hakan; Jenerikte teşekkür edilen Pancar Motor; Doğan'ın efkâr dağıttığı meyhane; Sevgi ile gittikleri lokanta; Otobüs durağı; Düğün, nikâh, hastane, disko sahneleri çok güzel.
'Şaka maka 20 yıl geçmiş'. Eskiden çalıştıkları fabrikaya bakıyorlar. Kan ter, yağ kir içinde canları çıkar, ufacık bir zam koparıncaya kadar ne sıkıntı çekerlerdi. Yıllar çok şeyi değiştirmiş. Doğan şimdi ünlü bir iş adamı. Bunu, Rahmi Bey'in damadı olmasına borçlu. Murat da Selma ile yaşayacağı kısa mutluluğu! İki arkadaşın ilişkileri hep bir uçtan diğer uca gidiyor. Bir yanlış anlama ile (iki kez) kavga edip barışıyorlar. Umarız filmden sonra artık başka 'yanlış anlama' olmamıştır!