Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"Ne kadar büyümüş, ne kadar güzelleşmiş." Yıllar sonra Amerika'dan döndüğünde tanımayıp "Kim bu Hanım" diye sorduğu Meral için söylüyor bunları. Ne kadar unutkanız! Aynı 'Meral Hanım'ı 'fazla konuşursa ağzını yırtmak', dahası 'dilini kesmek' ve en nihayet 'terbiye için atlarla beraber kırbaçlamakla' tehdit etmiş, hatta romanda (sf. 23) kamçılamıştı! 'Akla kara gibiler'. Birbirlerine 'uygunlukları buz ve ateş kadar'. Ancak aşk, Kantarcı Paşa'nın torunu ile 'sokakta bulunmuş kız' arasındaki bu uyuşmazlığı ortadan kaldıracaktır. Dünyada mucizeler eksik değil!
'Mağrur Kadın' adıyla (1946-Muazzez Tahsin Berkand-İnkılâp Kitabevi) adapte edilen 'Magali'nin (1910) (M. Delly-Frédéric Henry ve Jeanne Marie Henriette Petitjean de la Rosiére kardeşler) ikinci Yeşilçam uyarlaması. Şubat-Mart, 1970'de çevrilen film uzun bir aradan sonra 13 Ocak 1971, Pazartesi günü (Şehzadebaşı) Gündeş Sineması'nda gösterilmiş. İlk çevrimde (1962) Yazar ile yapımcı Muzaffer Tema neredeyse mahkemelik oluyorlardı. İkincide, neyse ki böyle bir durum yok.
Eskişehir'den İstanbul'a yol alan trende adının Melek olduğunu öğreneceğimiz bir kadın yaşamını yitirir. Kocası Fazıl, iki sene evvel, Mısır'da bir cinayete kurban gitmiş. Çocukları Meral ve Ferdi, her şeye karşın şanslı sayılırlar. Çünkü Münevver Hanım aynı kompartımanda. Bilecik'teki abisini ziyaret etmiş çiftliğe dönüyordu. Ömrünü, 'Tabiiyat dersleri vermekle geçirmiş' bir hocanın kızı. Orta yaşlı, yorgun yüzlü. 'Harice karşı temiz ve itinalı görünmeye ehemmiyet verdiği belli'. Darülmuallimat'ta 'leyli mekteplerde okumuş' hep. Tatillerini arkadaşı Ferdane'nin yanında geçiriyor. Ferdane, zengin Kantarcılar Çiftliği'ne gelin gittiği vakit bu samimi arkadaşından ayrılmak istememiş, 'hocalıktan istifa ederek yanında kalmaya mecbur etmiş' (sf. 8). Yazara göre 'kötü talihleri birbirine benziyor'; İkisi de dul! Ferdane'nin Kenan adında bir oğlu (romanda bir de kızı 'Zerrin') var. Ayrıca kimsesiz kalan yeğeni Şermin'i yanına almış. Münevver'in ise evladı yok. Arkadaşının çocuklarına teyzelik ve eğitmenlik yapıyor. 20 küsur sene öğretmenlikten sonra insanları tanımayı, özellikle de çocukların yüzündeki çizgileri okumayı öğrenmiş.
'Kendilerini merhametli gibi gösteren kimselerin evlerine sözde evlatlık diye verilen çocukların akıbetini çok iyi bilirmiş' (sf. 8). Rahmetli annelerinin cenaze masraflarını karşıladığı gibi trendeki iki yavruyu yanına alır. Komiser Zeki Sezer anlayışlı insanmış. Zabıtla durumu tespit edince 'bir müşkülat çıkarmaz'. Ferdane de anlayışlı, sorun kalmıyor.
Gebze'deki 'uçsuz bucaksız' çiftlik 'adeta kocaman bir köy'. Sebze ve meyvesinin şöhreti bütün memlekette malum. Burasını 'vaktiyle padişahlara büyük hizmetlerde bulunmuş, harpler kazanarak memlekete yararlıklar göstermiş olan Kantarcı Ahmet Paşa satın almış'. İki yüz elli seneden fazla bir zamandır torunları tarafından idare ediliyor. Aileye gelin olacak kızın 'huyu suyu, kanında bozukluk olup olmadığı(!) iyice tetkik edilirmiş'. Güzellik ve servet ikinci derecede. 'Namuslu, helal süt emmiş, dile düşmemiş bir ailenin kızı olacak ve bünyesi zayıf olmayacak'. Kantarcı soyuna gürbüz çocuklar kazandıracak. (40'lardaki 'Ari Irk' fikrinin edebiyatımızdaki yansıması mı acaba)!
Meral ve Ferit işte böyle bir yere sığınmış. Kenan, habire azarlar bizimkileri. O günlerde, tahsili için Amerika'ya gidiyor. Geri gelişi nice zaman sonra. Şermin de yatılı okula gönderileceği için kıskançlık içindeydi. Bir sahnede "Usludur, hiçbir şey yapmaz" diyerek huysuz bir ata bindirerek ölümüne neden olur Ferdi'nin.
Seneler geçmiş, Kantarcı Çiftliği'ndeki ağaçlar büyümüş, 'durmadan akan derenin yatağı genişlemiş, suları gürleşmiş. Meral de harikulade güzel bir kız olmuş. Değişmeyen tek şey, uzun siyah kirpiklerinin arkasına gizlenen lacivert gözleri. Mağrur ve mahzun bakışları. Bu yıllarda sabırlı olmayı öğrenmiş.
Ferhunde Hanım, artık yaşlı, yorgun. Çiftliğin işleriyle eskisi gibi meşgul olamıyor. Araziyle, mahsulle, işçilerle uğraşacak candan bir yardımcıya ihtiyacı vardı. Gelir gider hesabını da tutacakmış. Başkası yokmuş gibi Ferhat'ı bulur 'candan yardımcı' olarak! Delikanlı "Endişe etmeyin, elimden geleni yapacağım" demişti işe girerken. Gerçekten de 'elinden geleni' yapıyor. Şermin'le bir olup öldürecektir zavallı kadını. Vasiyetnamede, çıkarına uygun bir değişiklik yaparak. Diğer yandan kahramanımıza sataşmaktan geri kalmaz.
Kenan da (ne tahsil ettiği belli olmayan) Amerika'dan dönmüş. Meral'le gerilimli bir ilişki başlar aralarında. Seviyorlar ama gururları bunu itirafa engel. Şermin'in de Kenan'a tutkun olması işleri karıştırıyor. O günlerdeki en üzücü şey. Münevver Hanım'ın vefatı. Kalbinden hastaydı.
Artık Meral'in tek amacı ailesini bulmak, geçmişi öğrenmek, kendini tanımak. Amcasının gelişiyle bir şey yapmasına gerek kalmaz. "Rahmetli kardeşim, baban, Mısır'a yerleşmiş, kısa zamanda zengin olmuştu. Büyük bir toprak meselesi yüzünden öldürdüler. Annen kaçtı Mısır'dan. Ferdi ile seni öldürmelerinden korkuyordu. Babanın acısıyla kalp illetine uğramıştı zaten. Binlerce dönüm araziyi babanın elinden almak isteyenler sahte evrak tanzim etmişlerdi. Mahkeme uzun sürdü, sonunda kazandık. Bu sırada annenin öldüğünü, sizlerinde kaybolduğunu duydum. Sevindim! 'Babanın mirası bana kalsın' diye aramadım sizleri." Kardeşinden kalan serveti sermaye yaparak daha da zengin olmuş. Lakin bir zaman sonra vicdan azabı çekmeye başlayınca nihayet aklı başına gelmiş. "Emniyet Müdürlüğü'ndeki çok eski kayıtlarda annenin ölümünden sonra sizleri trenden alıp giden hanımın adresini öğrendim" diye anlatıyor Muammer Gözalan. "Beni affet."
O küçük sığıntı, ne olduğu belirsiz kız artık zengin. Ansızın gökten yağan servet bazılarını değiştirebilir. 'Baba parasıyla yaşanan zengin bir hayat, Amerika'da tahsil sebepsiz öfkelerle kudretini göstermek için fırsat yaratır bazılarına'! Kahramanımızsa böylesine küçülenlerden değil.
Yine de, aşkıyla süründürür Kenan'ı. 'Kahrolası gurur' nedeniyle ancak film biterken 'seni seviyorum' diyebiliyorlar.
Bu acı, bu gözyaşları bambaşka bir şey, sevinç gözyaşlarıymış! Artık hiç ayrılmayacaklarmış! (Hayri Esen'in seslendirişiyle: "Ayrılmicaz")! Ancak Şermin'in, suç ortağı Ferhat'ı öldürüp intihar etmiş olması aralarında bir gölge gibi dolaşacaktır belki de.
Kitap oldukça farklı. Melek, Fahri Bey'in 'İsviçre'deki bir sanatoryumda ölen' kardeşi Nuriye'nin kızı. Fazıl da Bursalı 'temiz bir aile çocuğu'. Sevdalanıp evlenmek istemişler. Ama dayıbey, sonradan pişman olacağı bir şekilde karşı çıkar. Azarlayıp kovmuş Onları. Gençler de, ne yapsınlar, gizlice evlenip Mısır'a gitmişler. Melek, İngilizce ve piyano dersleri veriyor, Güzel Sanatlar Akademisi mezunu Fazıl da hattatlık yapıyormuş. 'Kötü adam' Ferhat ise o yıllarda Kahire'deki bir prensin yanında kâtip. Tek amacı Melek'i elde etmek! Bir tokatla reddedilince, intikam için, Fazıl'ı 'Nil kenarında' öldürmüş. Yıllar sonra annesine yapamadığını Meral'e yapmaya çalışır! Romanda Ferdi ve Münevver'in ölümü, Ferdane'nin öldürülmesi de yok. Ayrıca Şermin, filmdeki kadar kötü değil. Aslında Meral'i kıskanmamak çok zor. 'Maddi ve manevi güzellikleri nefsinde toplamış' (sf. 169). Piyano becerisi, güzellik kraliçeliği, müsamere yıldızlığı, tenis şampiyonluğu. Norveç türküleri bile söyleyebiliyor.
'Mağrur Kadın'daki melodiler.
James Last'ın 'Trumpet Á Go Go' albümündeki (1966) 'American Patrol' (1885) (Frank White Meacham) (Düzenleme-James Last) Jenerikte.
'I Giorno Dell'Ira (The Day Of Anger)'daki (1970) (Riz Ortolani) "L'Arma Del Killer (Killer's Weapon-Arm)' 3 sahnede (Meral, trende, annesinin öldüğünü anladığında; Şermin, kazlara yem verirken; Meral, tokat atmak isteyen Şermin'in elini tutup "Ben de vururum sonra, karışmam" derken). 'Violenza, Odio (Violonce, Hatred)' 5 sahnede (Polis memuru Zeki Sezer, kompartımanda çocuklarla konuşurken; Meral, Şermin için "O da bizim gibi bir sığıntı burda" derken; Kenan, Doktor'u yumruklarken; Meral, Doktor'la giderken; Evindeki davette Kenan ile karşılaşınca). 'A Clear Night (Una Notte Serene) (Reprise)' 3 sahnede (İlk gece ayrı masaya oturtulduklarında; Yemek yemeden masadan kalkarlarken; Attan düşüp ölen Ferdi'yi odasına getirdiklerinde. Şermin hariç, herkes üzgün). 'Un Uome Forte (A Strong Man)' Genç kız Meral, Ferdi'nin mezarındayken.
"Gioconda's Smile" 33'lüğündeki (1965) (Manos Hadjidakis) 'Concerto' Münevver Hanım, Meral ve Ferdi, at arabasıyla çiftliğe giderken. 'Returning In The Evening' 3 sahnede (Münevver Hanım, çocuklar için Ferdane Hanım'la konuşurken; Meral ve Ferhat, çiftliği teftiş ederken; Kenan "Buraya gel" diye kaba bir şekilde Meral'e emrederken). 'Countess Esterhazi' Kenan'ın, yurda döneceğini bildiren müjdeli telgrafı okurlarken. 'Assasins' Havaalanında Kenan'ı beklerlerken. 'Mr. Noll' Delikanlı yanlarına geldiğinde.
'La Ragazza Con La Pistola'daki (1968) (Peppino De Luca) 'Un Folle Amore' 2 sahnede (Meral ve Ferdi, eve geldikleri gün yukarı kattaki odalarına çıkarken; Film biterken).
"All'Ombra Di Una Colt (In A Colt's Shadow)"daki (1965) (Nico Fidenco) "Finche' Il Mondo Sara-9. Version" Kenan, ilk gece yemek zamanı çocuklara çıkışırken.
Moscow Radio Symphony Orchestra'nın '7 Armenian Songs (7 Armyanskikh Pesen) / 6 Leyli i Medzhun' (Sergey Artem'yevich Balasanyan) uzunçalarındaki (1961) 'No. 6-Love Song' Kenan, okumak için Amerika'ya gitmek üzere evden ayrılırken. "Leili's Dance" 3 sahnede (Çocuk Meral, Ferdi'nin mezarı başındayken; Odasında "Yaşamanı, büyümeni isterdim. Sensiz çok yalnızım. Istırap çekerek geçen yıllarımı hatırlamak bile istemiyorum. Belki de erken bir ölümle büyük acılardan kurtuldun kimbilir" derken; Hasta yatağındaki Münevver ile konuşurken).
Mantovani'nin 'Theme From Carnival and Other Great Broadway Hits' albümündeki (1961) (I Feel Pretty-West Side Story) (1961) (Leonard Bernstein) Ferdi, at üzerindeki Şermin'i seyrederken.
"Quella Carona Dell'Ispettore Sterling (The Falling Man)"deki (1968) (Robby Poitevin) "Tema Dell'Ispettore Sterling" Ferhat, çiftlikte iş teklifi alırken.
'Yine Bir Gül-Nihâl Aldı Bu Gönlümü' (Rast) (Dede Efendi) Meral, piyano ile çalıyor.
'Enchanting (Haunted ) Guitar' Meral ve Ferhat, çiftliğin hesaplarını kontrol ederken. Ama delikanlının aklı fikri sırnaşmakta.
'Johnny Guitar' (1954) (Victor Young) Kenan'ın dönüşü şerefine verilen partideki ilk melodi. Meral, Münevver Hanım'ın 'şimdi yeniden moda olan' gençlik elbisesi ile bir içim su olmuş.
'Dve Guitari (Les Deux Guitares)' Aynı partide Meral, Doktor'la dans ederken.
'Maria Elena' (1932) (Lorenzo Barceleta) 2 sahnede (Şermin, Kenan'ın odasına gidip sevgisini itiraf ederken; Meral'in evindeki partide).
'Funeral In Berlin'deki (1966) (Konrad Elfers) 'Fate Of Two Pawns' Şermin, Ferhat'ın yanında Meral'i azarlarken.
'Love Story'deki (1944) (Hubert Bath) 'Cornish Rhapsody' Şermin, piyanoda çalıyor. 12 nota!
'Murder Inc.'deki (1960) (Irving Joseph) 'Prison Break' Doktor Hamdi, arabasıyla, Meral'i eve getirdiğinde. 'Third Degree' Şermin, elinde tabanca kaçarken. Kenan da peşinde.
Paul Mauriat'nın 'Of Vodka and Caviar' uzunçalarındaki (1965) 'Le Temps Du Muguet' Kenan, barda iki konsomatris ile içerken.
'Violines Magicos De Villafonta'nın 'Violines Magicos' 33'lüğündeki 'Los Hojas Muertas' (1945) (Jacques Prevert) İkinci gazino sahnesinde.
'Ramona' (1928) (Mabel Wayne) Sonlara doğru Kenan çiftliğe geldiğinde.
'Magali'deki Magali, Meral; Freddy, Ferdi; Vöhlberg Düşesi, Ferdane Hanım; Mürebbiye de Münevver olmuş. Film biraz aceleye getirildiğinden Türkan Şoray, 7 farklı sahnede kol ve yaka ağızları çiçekli elbise ile görünüyor. Az giysi kullandığı rollerden biri. Çiftlik evinin iç çekimleri Suat Sadıkoğlu'nun Ortaköy'deki Yalısında. Meral'in köşkü de 'Kader Böyle İstedi'de (1968) Nilüferlerindi. Muammer Gözalan'ın çiftliğe getiren 63 model '34 HD 753' plakalı Oldsmobil-Türkan Şoray'a ait. 'Artık Sevmeyeceğim' (1968) ve 'Ateşli Çingene'de (1969) görmüştük. Şoför Sezai Küçükcan. Kenan'ın (Ekrem Bora'ya ait) '34 HR 007' plakalı Mercedes'ini 'Tek Kurşun' (1968), 'Yakılacak Kitap' (1968), 'Kadın Severse' (1968), 'Günahını Ödeyen Adam' (1969), 'Şehir Eşkiyası' (1969), 'Sürtük' (1970), 'Bir Kadın Kayboldu' (1971), 'Emine'den (1971) anımsıyoruz.
Münevver Hanım, hep iyilik yaparak Cennet'te kendine bir yer hazırlamakla meşguldü. Kalbinden rahatsız. "Fazla heyecan, fazla teessür, fazla sevinç, bana her şey yasak artık" diyor. ['Şehir Eşkiyası'ndaki (1969) Ahmet de içki ve sigaranın yasak olduğunu söyleyen Ayşe'ye "Yasak olmayan ne var? Onu söyle de bilelim" demişti]. 'Kumral saçları, solgun yüzüne sevimli bir mana vermekte'. Utanmakla karışık sefaletin ve zavallılığın ne olduğunu çok iyi biliyor. Kompartımandaki çocukların 'iyi ve müreffeh bir hayat yaşarken sefil düşen bir aileye mensup olduklarını' hemen anlar. Sahip çıkar öksüzlere. Çok da hazırcevap. Kenan'ın "Çantanızı mı çaldırdınız, Teyze" sorusunu, Meral ve Ferdi'yi kastederek "Bilakis, bulduğum iki şey var" diye yanıtlıyor.
Meral 11, Ferdi 8 yaşında. Zavallıcıklar öyle terbiyeli, öyle çekingen ve korkaklar ki. Yanlışlıkla üçüncü mevki bileti ile birinci mevkie binmişler (biletçiye göre 'kurulmuşlar'). "Annem o kadar hasta idi ki karanlıkta ilk gördüğümüz vagona atladık" diyor küçük kız. Ama çiftlikte, büyük ve küçükbaş hayvanları kontrol ederken, 1-2 saniyelik bakışla "Tavuk ve horoz mevcudu 3 500 civarında" diyecek kadar dikkatli!
Onları Kantarcı Ahmet Paşa Çiftliği'ne götürür Münevver Hanım. Uçsuz bucaksız yerler. Romanda, Kantarcılara gelecek gelinin 'kanında bozukluk olmaması, namuslu, helal süt emmiş bir aileden ve güçlü bünyeli olması gerektiği' uzun uzadıya anlatılmış. Buna karşın 'damat' ile ilgili tek sözcük yok!
'Servetleri ne kadar kabarırsa kabarsın ailenin dâhili nizamını hiçbir şey bozamaz'. Kızları Amerikan, Fransız mekteplerinde okur; Oğulları Avrupa'da tahsil eder, dünyayı dolaşır fakat hiçbir gün kim olduklarını unutmazlar. Kenan da Amerika'nın yalnız iyi taraflarını almış (sf. 27). 'Biricik müttefikimiz'in 'kötü tarafı' var mı ki! Havaalanında "Kardeşinin ölümüne çok üzülmüştüm" diyor Meral'e. 8-10 yıllık gecikmeli bir 'çok üzülüş'!
'Haricen mağrur görünmesine rağmen çok iyi kalpli'. Bir o kadar da haşin. Mütecessis ve teklifsiz insanlardan hoşlanmaz. Şermin'le evlenme kararı hariç kararlarından döndüğü görülmemiş! Hep ayağında çizme, elinde kamçı. Böyle şeylerden güç aldığı belli. Emir vermeden duramıyor. Bir sahnede Doktor Hamdi'yi yumruklamıştı. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi "Doktorumuzsun. Sana saygım var" demesi muhteşem! Aile doktoruna 'yumruklu' saygı! Öfkesini yenemeyerek Meral'e de vurur bir kez (sf. 23). Prensipleri uğruna kalbini ve aşkını kırabilenlerden. 99. sayfada "En yakınımızda yaşayan kadının bile kalbinden neler geçtiğini keşfetmemize imkân yoktur" diyor. Yüzümüze en çok gülenin, bize en hoş yüz gösterenin bile hakiki duygularını anlayamazmışız. "Kadın ruhu bir uçurumdur. Derin, karanlık bir uçurum." Hele bu kadın Amerikalı, Avrupalı bir yabancı olursa hakiki düşüncelerini tahmin etmek büsbütün güçleşirmiş! İyi bir izdivaç için görüşleri: "Kadın ve erkek her bakımdan uygun olmalı. Servet, terbiye, muhit, velhasıl her şey." Saadet, ancak o zaman ismi olup cismi olmayan bir söz olmaktan çıkarmış.
Bardaki konsomatrislere Meral'e aşkını anlatıyordu. Hayatta elde edemediği tek varlıkmış! Tutkusu bu nedenledir belki! Ruhunda kopan fırtınayı, göndermeyeceği mektuptan anlıyoruz. "İnanılmaz bir gücün var. Direndikçe, kaçtıkça daha çok istiyorum seni. Anlatılmaz bir aşkla seviyorum. Ama gururum, aşktan da üstün... İş inada bindi. Sonunda benim dediğim olacak. Seni mutlaka elde edeceğim ('edicim'). Şermin'le evlenişim de hiçbir şeyi değiştirmeyecek!"
'Kirpikleri isyanla çırpınan' genç kız da 'mağrur ve asil'. İfrata gitmemek şartıyla iyidir ancak kahramanımızın gururu çok mübalağalı. Sevgisinden üstün. Film, böylesine mağrur iki gencinin aşkını anlatıyor.
Ferdane'nin kitapta bir de kızı 'Zerrin' var. 11 yaşında. Yeğeni Şermin de orada kalıyor. Babası ölünce annesi bir başkasıyla evlenmiş. Ferdane Hanım, yeğenini üvey baba eline bırakmamak için yanına almış. Münevver, çocukların 'manevi teyzesi'. Çiftlik sahibesinin kayınbiraderi ile tekrar evlilik hazırlığındayken zavallı adam ölmüş.
Ferdi, (filmde Şermin'in zorlamasıyla) romanda Kenan teşvikiyle bindiği attan düşüyor. 'Yarası ehemmiyetsiz'. Ufak bir 'senkop' geçirir, o kadar.
Kitaptaki Ferhat'ın kötülüğü filmdekinin on katı. Melek'i taciz edip Fazıl'ı öldürür. Kenan ve Fahri Bey'e imzasız mektuplar yazar. Meral'i kaçırmaya kalkar. Ferdi'yi omzundan yaralar. Genç kız başlarda "Size bakınca içimden bir tiksinme hissi kabarıyor" demişti zaten.
Ailesi ile ilgili esrar perdesi tamamıyla kalkar sonunda. Bursa'daki büyükbabası Kamil Efendi'ye kadar her şeyi öğrenir. Sed Başı'ndaki evde ipekböceği yetiştirirlermiş. Bir kumaş tezgâhları var.
Ferdane rolündeki Muazzez Erdiken, Süha Doğan'ın eşi. Bazı jeneriklerde Muazzez Doğan olarak yer alıyor. Vahi Öz ve Gazanfer Özcan ile tiyatro turneleri yapmışlar. Belki inadı nedeniyle takma adı: 'Katır Muazzez'! Münevver eve geldiğinde 01 Mart 1970 tarihli gazeteyi okuyordu. Spor sayfasında Beşiktaş'ı 2-1 yenen Vefa için 'güvenoyu aldı' yorumu var. İki hafta sonra güven oylamasına gidecek olan Demirel hükümetine bir gönderme!
İki genç kız da piyano çalıyor. Kahramanımız 'Yine Bir Gül-Nihâl' ile bize daha yakın. Şermin'in tercihi 'Cornish Rhapsody'.
Meral-Türkan Şoray; Kenan-Ekrem Bora; Ferhat-Süleyman Turan; Şermin-Zeynep Tedü; Doktor Hamdi-Raik Alnıaçık; Münevver-Leman Akçatepe; Ferdane-Muazzez Erdiken; Komiser-Zeki Sezer; Bilet kontrol memuru; Küçük Meral-Funda Gürçen; Küçük Ferdi-Tunç Aydınoğlu; Küçük Şermin-Özcan Yiğitmen; Küçük Kenan-Tuncay Torun; Kitapta adı Fahri olan amca Muammer Gözalan; Oyuncak ve gerçek trenler; Kantarcı Ahmet Paşa Çiftliği; Gazino; King Otel; Yeşilköy çok güzeldi.
Meral'i Jeyan Mahfi Ayral; Kenan'ı Hayri Esen; Ferhat ve Biletçiyi Erdoğan Esenboğa; Şermin'i Alev Koral; Münevver'i Suna Pekuysal; Amca-Muammer Gözalan'ı Rıza Tüzün seslendirmiş.
'Milyoner' Kenan'ın 'ruh hali' tam Yeşilçam'a göre: "Öyle dakikalarım oluyor ki, fakir bir aile çocuğu, hayatını günü gününe kazanan bir memur, alelade bir kâtip olmayı bugünkü vaziyetime yüz bin defa tercih ediyorum."