Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
"Ticaret hayatında bazen öyle anlar gelir ki 'kız'mış, 'nikâhlı karı'ymış solda sıfır olur! Nejat denen şu serserinin 30 milyonundan istifade etmek dururken gönül işlerine dalıp iflasa sürüklenmenin âlemi var mı?" Şermin'i kıskanan yeğeni Mithat'a deneyimlerini(!) böyle dile getiriyor Muhtar Bey. Diğer bir gün "Bir işadamının beyni sinirlerine değil, sinirleri beynine bağlıdır. Başka türlüsüne işadamı denemez" diyecektir. Delikanlı da, filmin sonlarına doğru Nuri'ye "Yoksa sen de beni o Şermin denen karıya âşık mı zannediyorsun? Parasını bana bıraksın da kendisini kim ne ederse etsin" diyerek 'önceliklerini' belli ediyor!
Muazzez Tahsin Berkand'ın 'nakleden' olarak yazdığı 'adapte' eserin ('Aşk Ve İntikam'-1943-İnkılâp Kitabevi) (Yedinci Basım-1981-İnkılâp ve AKA Kitabevleri) ilk ve siyah beyaz Yeşilçam çevrimi. Eylül-Ekim 1965'te çekilip, 17 Ocak 1966, Pazartesi günü (Beyoğlu) 'Yeni Ar', (Pangaltı) 'İnci', (Sarıyer) 'Gezi', (Küçükyalı) 'İhya' sinemalarında gösterime girmiş. 1971'de 'Herşeyim Sensin' adıyla ve renkli olarak tekrar çekilecektir.
Taşları birer birer yükseltilen ama aşkla karşılaşınca paramparça olan bir intikam abidesinin öyküsü. 'The Lonely Princess', Şermin ve Nejat'taki hüznü çok güzel yansıtıyor.
Kahramanımızın adı eskiden Osman'dı. Şimdi 'Beyrutlu Milyoner Nejat Çınar'. Tebessüm etmeyen solgun bir yüz. Kalbinde intikam hırsından başka bir hisse yer yok. Gözleri, fırtına öncesindeki koyu ve karanlık bulutlarla kaplı. 17 yıl evvel 'Güneş Krom'da işçiydi. Şirket sahipleri Muhtar Bey ve ahlaksız yeğeni Mithat, mutemedi öldürüp şirketin 4 milyon lirasını çalmışlar. Osman'ın işçibaşılığında gözü olan Nuri de suç ortakları. Allem edip kallem edip delikanlıyı içeri attırırlar.
Bir yandan bunlar olurken kız kardeşi Mualla evlenmek üzereydi. 'Damarlarında kan yerine çirkef dolaşan' Mithat, 'yardım edeceği' yalanıyla kandırır genç kızı. 'Abine 'götüreceğim' diyerek şantiyeye getirir. Bir zambak kadar tertemiz olan Mualla, o gün, bu canavarın mahvettiği masum kızlar listesine karışacaktır. "Mithat, masum kızları baştan çıkarmakta ne kadar ustaysa, amca Muhtar Beyefendi hazretleri de Mithat'ı bu zavallılardan kurtarmakta o kadar ustaydı!" Tazminat olarak eline sıkıştırdığı 100 lira ile şehirden uzaklaştırır! Bir traktörün römorkunda bilmediği yerlere, tanımadığı insanların arasına giderken yüzü, ellerinin arasındaydı utançla. "Herkes O'na kötü gözle bakıyordu. Sonra duyduk, kötü yola sapmış zavallı!"
Talih bir eliyle sizi yere çarparken öteki eliyle de kalmanıza yardım edebiliyor. 17 yılın ardından tahliye olunca Beyrut'taki (romanda 'Mısır') dayısından (kitapta 'amca') milyonluk miras kaldığını öğrenir Osman. Uzun aramalar sonunda Beyoğlu'ndaki bir batakhanede rastlar kız kardeşine. Adı 'Gece Gülü'. Suriye'deymiş yeni dönmüş. Bir gün önce karşılaşamazlar mıydı? Tam da o gece, dostu Oski-Hüseyin Zan'ın kurşunu ile canından olur genç kadın.
Sabaha doğru saçları bembeyazdı Nejat'ın. Para büyük kudret! O da bundan istifade etmeye, intikam aracı olarak kullanmaya karar vermiş. Sesinde husumet, yüzünde acı bir mana var artık. Hazırladığı planı ağır ağır tatbik edecek, intikamın zevkini damla damla tadacak.
'Kurtoğlu Krom' adında bir şirket kurup Muhtar Bey'in girdiği her ihalede fiyat kırıyor. Ayrıca kızı Şermin'i planı için kullanacaktı. Ancak araya genç kızın, önce güzelliğini sonra irade kuvveti ve aşk girince ortada ne kin kalır ne de intikam.
Filmdeki birçok önemli kişi ve olay romanda yok; Osman'ın kız kardeşi Mualla ve arkadaşı Türkan; Nizami Bey; Halil Ağa ve 'bizim köroğlu' dediği karısı; Domuz avı; Mutemedin öldürülmesi; Osman'ın saçlarının bir gecede beyazlaşması; Krom Ocakları, işçiler ve grev; Şermin'in araba kazası. Ayrıca Muhtar Bey ve Mithat çok masum. Tek hataları, suçlanan işçiyle yeteri kadar ilgilenmemek.
Romandakiler de filmde yok; Osman'ı çok seven ve Şermin'den ayırmak için her şeyi yapan Jale; Nuri'nin soygunda kullandığı Giresun'un delisi 'Gönüllü Ahmet'.
Eser büyük olasılıkla ilk basımın yapıldığı 1943'ten önce yazılmış. 135. sayfada Refik, nereye gittiğini soran teyzekızı Jale'ye, Çubuk Barajı'nı kastederek (1936) "Ankara'ya. Yeni açılan barajda kahve içmek için" diyor.
Aşk ve İntikam'daki melodiler.
'The Pink Panther'deki (1963) (Henry Mancini) 'The Lonely Princess' 6 sahnede (Jenerikte; Nejat, gazinoda vurulan kız kardeşini kucaklayıp götürürken; Genç kız ölürken; Şermin, babası ve Mithat hakkında itiraflarda bulunurken; Tekinsiz kulübenin önünde Nejat'a sarılırken; Filmin sonunda).
'Dead Ringer'daki (1964) (André Previn) 'The Morgue' 5 sahnede [Kız kardeşinin ölümü sonrası saçları beyazlaştığında (0.45 - 1.05); Telefonda, Şermin'e "Lütfen bana babanızı verebilir misiniz. Kendisiyle ticari bir iş için görüşmek istiyorum" derken (ilk 20 saniye); Muhtar Bey, masanın üzerinde kanlı gelinlik ve çarşafı gördüğünde (0.45 - 0.55); Hapse götürülen Osman "Mualla, ben gidiyorum" derken (0.45 - 1.55); Halil Ağa "Affedersiniz ama beyim, siz benim adımı nerden biliyorsunuz" derken (0.30 - 1.06)]. "Maggie's Murder" 5 sahnede [Nejat, kardeşinin eşyalarını (gelinlik, yüzükler, hatıra defteri) getiren Türkan'a para verirken (ilk 15 saniye); Gelinliği, Mualla'nın üstüne örterken (0.15 - 1.00); Mithat, teselli etmek numarasıyla, Mualla'nın saçlarını severken (0.00 - 1.20); Amcasını tehdit ederken. Hatta tehditten daha öteye de gidebilirmiş (ilk 15 saniye); Nuri, Nejat'tan özür dilerken (ilk 53 saniye)]. 'End Title' Mithat, Şermin'in geçirdiği kaza için kendisini suçlayan amcasına "Size cevap vermeyeceğim. Çünkü ben, yakınları söz konusu olunca sizden daha insaflıyım" derken (0.45 - 1.05). 'The Dog Attacks' 5 sahnede [Nejat, sekreterine "Bu, 17 yıl önceki resim" derken (ilk 7 saniye); Göçük sonrası yaralılar taşınırken (0.15 - 1.05); Şermin, bir hemşire gibi yaralılarla ilgilenirken (1.05 - 1.40); Nejat "Bir de Şermin, bilmenizi isterim ki sizi bir insanın sevebileceği en yüce sevgiyle..." derken dışarıdaki tüfek sesiyle konuşmasını kestiği sırada (ilk 12 saniye); Ciple domuz avına giderken (0.12 - 1.00)]. 'Main Title' 2 sahnede [Mutemedi aramaya giden Muhtar Bey'in ardından, Nejat, Tekinsiz Ev'e giderken (ilk 1 dakika); Ava gidişte, Tekinsiz Ev'in önünden geçerken (0.07 - 0.30)]. 'This Was His Room' Halil Ağa, Osman'ı tanıyıp sarılırken (0.00 - 0.15).
Lou Donaldson & Giant Green'in 'Cool Blues' albümündeki (1961) 'Misty' (1954) (Erroll Garner) Partide.
'Zulu'daki (1964) (John Barry) 'Wagons Over' 3 sahnede (Nuri'nin resmini sekreterine gösterirken; Tekinsiz Ev'in önündeki toprağı kazarken; Eski sevgilisi Leyla'nın öldüğünü öğrendiğinde).
'Music To Be Murdered By' uzunçalarındaki (1958) 'Music To Be Murdered By (Featuring Alfred Hitchcock)' (Jeff Alexander) 8 sahnede (Tekinsiz Ev'de araştırma yaparken; Kardeşinin kanlı gelinliğini bulduğunda; Toprağı kazarken kurukafa ortaya çıkınca; Geceleyin, pencereden çeteyi izlerken; Mithat "Sen de hakkını alacaksın Nuri" dedikten sonra; Avdaki çatışmanın başında; Nuri'yi vurmaktan vazgeçince; Mithat'ı kovalarken).
John Lewis'in 'Jazz Abstractions' 33'lüğündeki (1960) 'Variant 1 - On Criss-Cross' Gece yarısı, ikinci kez, Tekinsiz Ev'e giderken.
David Carroll'un 'Percussion In Hi-Fi' albümündeki (1957) 'Controversy' (Mike Simpson) 2 sahnede (Sonlara doğru, Muhtar Bey "Alçaklar" diye bağırarak adamlarına saldırırken; Nuri, Nejat'ın arabayla geldiğini görünce).
Filmde Nejat ve Şermin'in daha önce tanıştıkları belirtilmiş ama nasıl olduğu belli değil. Bunu romandan öğreniyoruz. Genç kız, Maçka'daki evine giderken aniden önüne bir araba çıkar. Sakınmak isterken boynundaki kıymetli Çin kolyesinin ipi kopuyor. Şoför de, tahmin edileceği gibi kahramanımızdı. Özür dileme, 'fildişi işlemeli mavi mine yuvarlakları yerden toplama' sırasında yakınlaşırlar.' Danslı parti, filmde, Muhtar Bey'in bir daveti; Kitapta, Şermin'in 20. yaş günü toplantısı.
Kaderin, bir hamlede yere serdiği, gene bir hamlede elinden tutarak yükselttiği Nejat Çınar'ın eskiden adı Osman Nejat'tı. 'Paranın kudreti sayesinde kimse mazisiyle alakadar olmaz'. Muazzez Tahsin Berkand, 'hafif bir tebessüm etmek için çabalayacak olsa buna muvaffak olamayacağını' söylüyor. 30 yaşında. Mağlubiyet kelimesi defterinde yazılı değil. Annesini doğumda, babasını da 15 yaşındayken kaybetmiş. Romanda 'Sanayi Mektebi' mezunu. Sonra 'Denizci' firmasının Giresun'daki imalathanesinde çalışmış.
Filmdeki çok zor durumda. Soygundan başka cinayet de üstüne yıkılır. Yıllar sonra bulduğu kardeşi kollarında ölüyor. O gecenin sabahında saçları bembeyazdı.
Kitapta, yazarın çok sevdiği Karadeniz Bölgesi var. Giresun'daki Tekinsiz Ev. Çifte Bakkal Sokağı No. 32'deymiş. Osman, şirketin mutemediyle burada kalıyor. Ev, adından da anlaşılacağı gibi tekin bir yer değil. Herkese uğursuzluk getirmiş. Bahçesindeki ağaca bile yıldırım düşüyor (sf. 223)! Filmde Mithat, Mualla'yı orada kirletir. Mutemedi, bahçeye gömmüşler.
Romanda olmayan kız kardeş senaryoya eklenince bazı tutarsızlıklar meydana gelmiş. Delikanlının, o evde, neden kardeşi ile değil de mutemet ile kaldığı anlaşılmıyor!
Dayısından kalan miras için "Gençlik mutluluğu içinde hayata nasıl bir güven duyardım. Bu güvenle milyoner dayımı terslemiştim. Beni, Beyrut'a, yanına alıp yetiştirmek istiyordu. Ahlaksızca kazanılmış milyonlardı dayımın milyonları. İğreniyordum onlardan. Şimdi o ahlaksızca kazanılmış milyonlarla yaşıyorum. Eskiden kaybetmiş olduklarımı onlarla geri almaya çalışıyorum" diyecektir Şermin'e.
Mualla, talihsiz kişilerinden. Evlilik hazırlığı sırasında (nişanlısı filmde yok) abisi hapse atılır. Mithat, ilaçlı içki ile O'na sahip olur. Doğup büyüdüğü yerlerden uzaklaşırken bir traktör römorkundaydı. 'Kötü yol'a düşer. Başka filmde olsa evleneceği kişi ortalığı birbirine katmıştı. Milyoner dayının zavallı kızla neden ilgilenmediği belli değil. Abisinin 'yıllardır arayıp bulamamasının nedeni' Suriye'de olmasıymış. Ölümünden sonra 'kader arkadaşı' Türkan, gelinliğini, yüzüklerini ve hatıra defterini Osman'a verir. "Ne olursa olsun içimde daima bu gelinliğin temizliğinden bir parça taşıdım" yazılı o defterde kimbilir daha ne acılar saklı.
Nejat, yüzü gülmemiş bir adam, solgun bir yüz. Ağzının iki tarafında 'meyus çizgiler', iri gözlerinde mahzun bir eda. Şermin ise parlak altın ışıkları saçan mayıs güneşi. Soyadı da 'Güneş' (romanda 'Denizci') zaten. Dudakları gülmek için yaratılmış. Amcaoğlu ile nişanlı. Babası, 'servetin bölünmesini istemiyormuş'. Balo sırasında Mithat, 'nişanlısı' ile evlenmek isteyen(!) Nejat'ı kovar. Genç kız özür dilemek için peşinden gidiyor. Hülya Koçyiğit'in kaza yaptığı '34 FD 824' plakalı Chevrolet'yi 'Yumruk Yumruğa'da (1965) Gül-Gülgün Ok; 'Elveda Sevgilim'de (1965) Osman-Ediz Hun kullanıyordu.
Polis Osman'ı, Halil Ağa'nın lokantasından alıp götürür. Yaşlı adam, oğlu gibi sevdiği delikanlının masasını 17 yıl boyunca bir iple bağlamış. Büyük bir zevkle anlattığı omlet tarifini unutamıyoruz. 'En büyük ustası' bu işin. 4 yumurtanın üstü pişmeden pişmiş tarafı yukarıya çevrilir, böylelikle içi sulu kalırmış. İçine beyaz peynirle maydanoz, üstüne de domates salçası. "Yanında, yoğurt ve lüks olsun diye domates salatası. Bir de küçük kadeh rakı oldu mu..." Osman'ı tanıyamadığı bu dakikalarda Muhtar Bey'e verip veriştiriyor. Bir ara kuşkulanıp hemen çark eder. "Yoksa Muhtar Beyler bir yakının falan olmasın! Sen benim dediğime bakma beyim. Muhtar Bey'le Mithat Bey'in birçok iyilikleri de vardır. Hani öyle iyilikleri vardır ki bu anlattıklarım onların yanında devede kulak kalır." Kahramanımız, böyle zayıflıklara aldırış eden biri değil. Üstelik "Bir gün zengin olursam sana 5 bin lira vereceğim" diye söz vermiş. "17 yıl öncesinin 5 bini, al sana 50 bin" diyerek bir çek uzattığında, Halil Ağa'nın bir göbek atmadığı kalır.
Vurulan kız kardeşini araba ile götürürken Beyoğlu, Tel Sokak'taki Türk Devrim Ocakları Genel Merkezi görüntüye geliyor. 12 Nisan 1952'de kurulmuş (Ankara). İstanbul'a nakli 15 gün sonra. 'Partiler üstü bir hususiyetteymiş'. Gayesi 'Atatürk inkılâplarını korumak'. Kurucuları Behçet Kemal Çağlar, Prof. Macit Gökberk, Prof. H. Nimetullah Öztürk, Doç. Derviş Manizade.
Osman/Nejat'ı Abdurrahman Palay; Şermin'i Jeyan Mahfi Ayral; Muhtar Bey'i Avni Dilligil; Nuri'yi Kemal Ergüvenç; Mualla'yı Handan Kadıoğlu; Türkan'ı Sacide Keskin; Halil Ağa'yı Agâh Hün; "Güneş Krom Şirketi, Amerika'ya krom teklifinde bulunmuş" diyen Refik Bey'i Fuat İşhan; Nizami Bey'i, "Güneş ('Şermin' diyecekti) hanım, evlendiği vakit soyadlarını değiştirmeyecek olan mutlu bayanlardandır" diyen davetliyi ve "Ulan kaltak, şimdi mi aklın başına geldi" diyen fedaiyi Zafer Önen; Sakallı'yı Fikri Çöze; Zeki Sezer ve Tevfik Soyurgal'ı Vala Önengüt; Filmin başındaki garsonu Mustafa Dağhan seslendirmiş.
Grevden vazgeçirmek için bir işçi önderine yapılanlar tüyler ürpertici. 1 yumruk, biri ters 3 tokat! Karısı da ağzı bantlanıp bir direğe bağlanmıştı. Daha da keçilik ederse saldırmalarını film gibi seyredermiş! Sonuçta bir kâğıda zorla imza attırılır. "Muhterem Beyefendi! Bu mektubu size, sizinle erkekçe bir anlaşmaya varmak için yazıyorum. Eğer bana ihtiyacım olan 5 bin lirayı verirseniz işçileri greve teşvik etmekten vazgeçeceğimi size şerefimle temin ederim. Ahmet Bozdoğan."
Hülya Koçyiğit, partideki kostümü, Yalancı'da (1965) İzzet Günay ile dans ederken giyiyordu. Aynı elbise, 'Suçsuz Firari'de (1966), 'Bar Kızı' şarkısını söyleyen; 'Posta Güvercini'nde (1965) Rahmi-Engin İnal ile dans eden Nilüfer Koçyiğit'in üzerindeydi. Pierre Cardin'in modelini Faize-Sevim kardeşler dikmiş. Adı 'Çarliston'. Halis Türk ipeği ve siyah krep rodiyle yapılmış. Etekleri üç sıra oturuşlu.
Türkan-Handan Adalı'nın 'posbıyıklı' fedaisi rolündeki Zülfikar Akgün'ün (1928 - 2009) sinema dışında âşıklık/ozanlık yönü, plakları ve kasetleri var. Son yıllarını yaşadığı Tekirdağ, Şarköy ilçesi, Eriklice köyü muhtarı Coşar Gezen'in deyimiyle "Trakya'nın Âşık Veysel'i". 7 kitabı yayınlanmış. "Âdem'in Sırrı-Şeriattan Hakikate" (İstanbul-Batur Matbaası-1963) (48 sayfa); 'Dört Kapı Deyişleri-Sırrı Hakikat' (1965-Kitapta tarih yok ama 'Yaylı Koltuk' isimli şiiri "Sene dokuzyüzaltmış beşe erdi" diye başlıyor) (80 sayfa-56 şiir) (İstanbul-Ertur Matbaası); "Âşık Zülfikar Divani'den Şiir ve Deyişler" (İstanbul-Milli Hareket Yayınevi-1969); 'Sev Dedi Bana' (İstanbul-Tarla Dergisi Matbaası-1971); 'Sen Seni Tanı-Âşık Zülfikar Divanı-Şiirler' (İstanbul-Mayataş-1971); 'Evrenimde bir nokta-Şiirler-Âşık Zülfikar Divanı' (İstanbul-Mayataş-1973); 'Barış Çağrısı'... 'Sırrı Hakikat'ten bir şiir. 'Senden Büyük Allah Vardır: Gafil olma aç gözünü//Senden büyük Allah vardır//Büyüklenme bil sözünü//Senden büyük Allah vardır//**//O sandalye sana kalmaz//Bu günlüktür baki olmaz//Sensiz senin yerin dolmaz//Senden büyük Allah vardır//**//Kulsun yükseklerden uçma//Düşersin deymeden saçma//İnsanlardan uzak kaçma//Senden büyük Allah vardır//**//Tahsil, görgü para etmez//Dünyadaki senle gitmez//Son evinde çimen bitmez//Senden büyük Allah vardır//**//Divani Zülfikar kuldur//Allah demek doğru yoldur//Fakir cahil insan oldur//Senden büyük Allah vardır.'
Nejat/Osman-Cüneyt Arkın; Şermin-Hülya Koçyiğit; Muhtar Bey-Avni Dilligil Mithat-Doğan Bavli; Mualla-Laman Öztürk; 'Filmdeki kötülüğü çocuğunun ameliyat parası için yapan' Nuri-Necdet Çağlar; Türkan-Handan Adalı ve fedaileri Erdoğan Seren, Zülfikar Akgün; Nizami Bey-Selahi İçsel; Meral Kurtuluş; 'Bıyıklı' Hüseyin Zan; Maden İş Sendikası Başkanı-Tevfik Soyurgal; Dükkân sahibi-Memduh Alpar; Davetliler Mehmet Büyükgüngör, Giray Alpan, Silvana Panpani, Sıdıka Duruer, Remziye Fırtına; Savcı-Zeki Sezer; Halil Ağa, lokantası ve müşteri Lütfü Engin; Gazino; Maden ocağı; Gerçekleşmeyecek domuz avı; Nejat'a ait '34 EY 924' plakalı 62 model, kırmızı 'Chevrolet-Impala'; Refik'in 44 39 35 ve Türkan'ın 49 54 72 numaralı telefonları çok güzel.
Mithat-Doğan Bavli, sanat hayatına Şehir Tiyatroları'nda 'Mirasçılar' (Yazan Nihal Karamağaralı) (Kadıköy Sahnesi) (Şubat, 1963) ile başlamış. Diğer bazı çalışmaları; 'Evcilik Oyunu' (Adalet Ağaoğlu) (Kadıköy Sahnesi) (Ocak, 1964); 'Gülnihal' (Namık Kemal) (Şubat, 1964) (Yeni Tiyatro) (Kaptan Paşa rolünde); 'Coriolanus' (William Shakespaere) ('Coriolanus' rolünde) (Lûtfi Ay, oyun üslubunu, güzel sesini, temiz diksiyonunu övüyor-Milliyet-11 Mayıs 1964); 'Dolap Beygiri' (Selçuk Kaskan) (Kadıköy Sahnesi) ('Teoman' rolünde) (Kasım, 1964); 'Oppenheimer Olayı' (Heiner Kipphardt) (Çeviren Sevim Özakman) (Tepebaşı Sahnesi) ('Avukat' rolünde) (Ocak, 1966); 'Jül Sezar' (William Shakespeare) ('Mark Antuvan' rolünde) (Ulunay, Bavli'nin 'diksiyonunu beğenmemiş'-Milliyet-28 Temmuz 1966); 'Çatallı Köy' (Ali Yörük) (Şubat, 1967) ('Remzi' rolünde); 'Köşebaşı' (Ahmet Kudsi Tecer) (Harbiye Sahnesi) ('Yabancı' rolünde) (Ekim, 1968); 'Sarı Naciye' (Recep Bilginer) (Fatih Sahnesi) ('Elçi' rolünde daha kararlı olması gerektiğini yazmış Ali Z. Oraloğlu-Milliyet-14 Mart 1972); 'Bayrak Böyle Yükseldi' (Fuat İşhan) (Rumelihisarı Açık Hava Tiyatrosu) (Temmuz, 1981); "Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru" (Heinrich Böll) (Çeviren Yücel Erten) (Fatih Sahnesi) (Kasım, 1986); '1793' (Victor Hugo) (Çeviren Esin Talu Çelikkan) (Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi) (Nisan, 1989); 'Balon' (Fatih Reşat Nuri Sahnesi) (Yöneten Doğan Bavli) (Kasım, 1989); 'Hüzünlü Bir Komedi' (Şerif Onat) (Fatih Reşat Nuri Sahnesi) (Ocak, 1992); 'Romeo ile Jülyet' (William Shakespeare) (Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi) (Mayıs, 1999); 'Sarı Pınar' (Reşat Nuri Güntekin-Turgut Özakman) (Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu) (Ağustos, 2001); 'Gelin ile Kaynana' (Carlo Goldoni) (Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi) (Eylül, 2002).
Halil Ağa yalın bir gerçeği dile getiriyor; "Ah beyim, rahat yaşayışınız içinde bilmezsiniz sizler biz fakirlerin başına neler gelir!"