Üye değil misiniz?
Aktivasyonunuzu tamamlamadınız!
Zaten bir hesabınız var mı?
Kimsesi olmadığı için Füsun'u istemeye tek başına gelmiş. Milyoner babanın, 'hiçbir zaman gerçekleşmeyecek evlilik için şartları'; "Benim yanımda çalışacaksın, bu ('i'yi uzatarak) bir; Fakülteyi bitirmeden evlenmek yok, bu iki; O eski muhitinden tamamen kopacaksın, bu üç; Sonra bir de evlendikten sonra benim yanımda kalacaksın, bu dört." Delikanlının yanıtı kısa; "Bunu tek bir maddede hülasa edebilirsiniz Beyefendi. 'Size verilecek kızım yok' dersiniz olur biter." Obama da bir keresinde (2006-senatörlük kampanyası), Filistin-İsrail ilişkileri konusunda 'iki devletli bir çözüm'den söz edince kıyamet kopmuş (Banu Avar-'Dünya Düzeni, Sezon 1, Bölüm 1'). 'Siyonist Yahudilerin tepkilerini yumuşatma görevi' basın sözcüsü James Crown'a düşer: "Obama, böylesi bir çözümün gerçekleşmesi için Filistin'den o denli imkânsız tavizler istiyor ki nasıl olsa, bu, asla gerçekleşmeyecek bir projedir." Sonrasında Obama, "Filistin'i"; Ali de "Füsun'la evliliği" ağzına bile almayacaktır!
67 sonbaharında çekilen 'Zalimler de Sever', 01 Ocak 1968 Pazartesi günü (Beyoğlu) 'İnci', (Aksaray) 'Bulvar', (Çarşıkapı) 'Şık', (Kadıköy) 'Feza', (Beykoz) 'Zafer' sinemalarında gösterime girmiş. 95 dakika ve bunun 7 dakikası şarkı. Deniz'in (yağmur altında uzun süre kaldığı için) zatürree olduğu sahnede duvardaki takvimde '1 Ekim, Salı' yazılı. 60'lı yıllarda sadece 63 ve 68'de Salı gününe denk geliyor. Belki bunlardan biri kullanılmıştır.
Acımasızlığın geçerli yöntem olduğu Beyoğlu. 'Topal' Murat, gazino, bar, pavyon sahibi. Ayrıca her yeri haraca bağlamış. 'Tahsilât' için önce adamları 'Tilki'-Önder Somer, Zafer Önen, Hayri-Necip Tekçe, Vahit Volkan, Mustafa Yavuz geliyor. Beyimizin ortaya çıkışı saniyeler sonra ve yürek hoplatan 'Return Of The Seven-Council' (1966) (Elmer Bernstein) melodisi ile. Purosunu dışarıda yakıp gelse olmaz! İlle, orada, adamlarına yaktıracak! Tilki'nin Sami'ye söylediklerinden 'boy takıntısı' olduğu anlaşılıyor; "Patron kendisinden uzun adamlardan hoşlanmaz. Otur da kısa görün. Yoksa bizim çocuklar budayıverir seni ha!" Gazinosunda, o dönem için çok yeni bir görüntüleme sistemi var. Odasından çıkmadan olanları gözleyebiliyor. Sağ ayağını sürüyerek yürümesinin nedeni senaryoda işlenmemiş.
Filmin başında Mustafa Yavuz, Rasim-Haydar Karaer'e ait gazinoda 'işler tıkır' bilgisini getirmişti. 'Yaka paça getirttiği' zavallı, istediği kadar "İnsaf edin, efendim! İnanmazsanız bu gece teşrif edin, görün" diyerek 'iş yapamadığını, mevsimin geçtiğini, kadrosunun iyi olmadığını, bu parayı verecek durumda olmadığını' anlatmaya çalışsın ilk uyarı; 'Bir ters bir düz tokat'!
Gazinosunun 'teftişi' yine o bildik tantanalı 'seremoni' ile. Fakat burada aşkla karşılaşıyor Murat. Şarkısı 'berbat edilip yarıda kesilen' Deniz "Bir daha böyle züppelerin devam ettiği gazinolarda şarkı söylemektense taşlara gazel okumayı tercih ederim" diyerek işi bırakır. Bu kez Mustafa Yavuz'a 'bir ters bir düz tokat'. Verdiği yanlış haber için değil, kızı işsiz bıraktığı içinmiş! O kısa ziyaret çok kişinin yaşamını değiştiriyor.
Genç kız, gazino dünyasında yeni. Lafını esirgemeyenlerden. Herkesi tir tir titreten Murat'ı tanımadığı gibi 5 dakika içinde 4 kez 'züppe'; 2 kez 'münasebetsiz'; bir kez de 'pis' diye hitap ediyor. (Topal da O'nun güzelliği karşısında öylesine ezik ki 4 kez 'özür dilerim'; 2 kez 'affedersiniz'; 1 kez 'çok affedersiniz' diyecektir). Sobalı evleri, 'Ümit Sokağı'nda (1966) Lalelerindi. Para sıkıntısı çekiyorlar. Annesini yıllar önce kaybetmiş. Kardeşi Metin, sol ayağındaki rahatsızlık nedeniyle tekerlekli iskemleye mahkûm. Babası 'Keskin' Sami, eski 'kulağı kesiklerden'. Kaçakçı arkadaşı Mustafa ile konuşurken "Vaktiyle, seninle, çok işler çevirdik. Sonra tövbekâr olduk. Ufak bir gazinomuz vardı. Gül gibi geçinip gidiyorduk" diyordu. Bugün var, yarın yoklarmış! 'Bir kere, son bir kere bir iş çevirip' çocuklarına 3-5 kuruş bıraksalar fena mı olurmuş! Artık esrar mı silah mı ne kaçakçılığı yapacaklarsa! (Pisliğe bulaşmadan 'alın teri'yle geçinebilmek çok mu zordur). Ama ne o işler ne de (bundan kimseye söz etmemesini tembihlediği) arkadaşı eskisi gibi! Yememiş içmemiş daha o gece (polise değil) Murat'a 'şakımış'! Kendisinden izin alınmadığı için çok kızgındı 'Topal'. Sami'ye haddini bildirmek üzere (yine aynı seremoniyle) 'teşrif ettiğinde' barut gibiyken, Deniz'i görünce 'süt dökmüş kediye döner'. Değil ağzının payını vermek ('son bir kez' olmak koşuluyla 15 bin lira) yardım bile eder Keskin'e kaçakçılık için! Metin'e de 'filozof' bir papağan almış. ("Yaşayan görür!" Film boyunca 8 kez gagasını açtığında söylediği yalnızca bu!). İlerde ayağının ameliyatını yaptırıyor.
Her çete 'Matruşka Bebek' gibidir. Ortasından açıldığında içinden başka bir bebek çıkar. Murat, romantizmin bulutlarında uçarken 'Tilki'-Önder Somer'in de çete reisliğinde gözü varmış. Zafer Önen'e "Polise, el altından ihbar yaptırım. Herif ya yakalanacak ya nalları dikecek. O zaman kız ve hasta kardeşiyle meşgul olmak, bizim 'Topal'a düşecek. Biz de işin başına çörekleneceğiz" diyor.
Gerçekten de su testisi misali, Sami hayatını kaybedince, aileyi köşküne götürüyor kahramanımız. İlk aşkı bu. Bu zevki daha önce hiç tatmamış. O denli 'sevda utangacı' ki anahtarı "Şayet müsaade ederseniz ara sıra buraya kahve içmek, delikanlıyı ziyaret etmek için geleceğim" diyerek veriyor. Annesi öldükten sonra kendisine "İyisiniz" diyen ilk insanmış Deniz. "Kötü adamımdır ben" diyor. Çok katı ve sert geçmiş hayatı. Karanlıklarda yaşayan bir baykuş gibi, gecelerin adamı, hâkimiydi. İlk defa bir ışıktan korkmuyor. Annesi, babasının kahrından ölmüş. Bu tarz bir hayata girmesi de annesinin ölümünden sonra tanıdığı kadınlar nedeniyleymiş. "Bir tek şeye inanıyorlardı; Para. Ben de çok para kazandım ve bu katı hayat şartları içinde her istediğimi elde etmesini öğrendim." Bir de Deniz'in kalbine girebilse!
Genç kız ise Ali'ye âşıktı o günlerde. Delikanlı, üniversite öğrencisi, Mobil benzin istasyonunda çalışıyor ve çok çapkın. Deniz'le beraberken milyoner kızı Füsun'la evlenmek istemiş, olmayınca şarkıcı Aysel'in yatağındaydı hep. Murat, O'na iş verir. Yeter ki Deniz, üzülmesin!
Artık geçmişiyle bir hesaplama içinde. Güveni artmış. 'Topal' bile diyebiliyor kendisi için. Karanlık işlerin, geceleri hâkimi değil, aydınlık bir geleceğin 'iyi adamı' olmak istiyor.
Konuşması şairleşmiş! "Seven insanlara gıpta ederim. Sizinle beraber hayatımda ilk defa bambaşka bir ufuk açılıyor, bambaşka bir dünya ile karşılaşıyorum. (Oysa daha birkaç gün öncesine kadar şantöz Selma ile beraberdi!). Biliyorum ki bu yaşadığım hayat, hayat değildir. Biliyorum ki kalpsiz yaşayan bir insan bir nalbanttan farksızdır (nalbantlara hakaret ettiğinin farkında değil). Biliyorum ki sevgiden uzak olan insanda insaf duyguları kalmaz. Siz bu yeni ufku bana getirebilecek, beni bir nebat gibi yaşamaktan kurtaracak tek insansınız."
Sonrasında 'sen' aşamasına geçiyor! 'Gangsterken' az ve öz konuşurdu, şimdi sustuğu yok! "Sen, çöllerde kötü şartlar içinde didinen insanların billur gibi saf sulara olan hasretini bilir misin? Sen, aşk denen o hasretin ne olduğunu hissettin mi? Benim sevgim hiçbirisine benzemez. Ben, benim olmasını istediklerim üzerinde pazarlık kabul etmem. Ben, bir kadın aradım ömrüm boyunca. Saçından tırnağına kadar benim olacak bir kadın. Gecelerimin, geceler gibi karanlık geçen hayatımın üzerine güneş gibi doğmasını istediğim bir kadın." Denizmiş bu kadın! "Seni benim elimden kimse alamaz. Almaması lazım! Alan olursa öldürürüm anlıyor musun?" Öyle seviyormuş ki hayatını verebilirmiş. Ali'yi öldürmelere kalkar!
Bu sırada Matruşka matruşkalığını, Tilki de tilkiliğini yapıyor. Yeni bir planla başa geçmek üzereydi. Murat bunu son anda; Deniz de Murat'ı sevdiğini film biterken anlıyor. Geç olsun güç olmasın! 'SON' yazarken birbirlerine sarılmışlardı.
'Zalimler de Sever'deki melodiler.
Milton DeLugg ve Orkestrası'nın 'The Man From U.N.C.L.E. And Other Tv Themes' albümündeki (1965) 'Theme From The Man From U.N.C.L.E.' (1964) (Jerry Goldsmith) Jenerikte.
'Murder, Inc.'deki (1960) (Irving Joseph) 'Stool Pigeon' 10 sahnede (Deniz şarkı söylerken Topal Murat'ın çetesi, gazinoya geldiğinde; Tilki-Önder Somer, Sami'ye "Bir gazino açmayı düşünüyormuşsun. Bize haber vermek yok mu" derken; Murat, Sami'nin evine ilk geldiğinde; Tilki'ye "Tabancada yalnız bir kurşun vardı" dedikten sonra; Ali, iş için Murat'a gittiğinde; Murat, Ali'yi yatakta şarkıcı ile yakaladığında; Metin, ablasına "Ben gene eskisi gibi topal kalmaya ama seni gülerken görmeye razıyım" dedikten sonra; Murat, hizmetçiye, koynunda sakladığı mektubu vermesini söylerken; Yaralanınca; Çeteye kurşun yağdırırken). 'April In Brooklyn' Tilki, taksi şoförüne "İki saat sonra Altın Kulüp'ün önünden al arabanı" derken. 'The Big Six' Ali, taksi ile Deniz'i bırakıp yoluna devam ederken (şoför 'Tilki').
'Return Of The Seven'daki (1966) (Elmer Bernstein) 'Council' 7 sahnede (Deniz "Kim bu münasebetsiz adam, patron" dedikten sonra; Murat'ın ilk ev ziyaretinde göz göze geldiklerinde; Soygunculara polis baskını olduğunda; Deniz ve Ali, el ele yürüdükleri sırada Necip Tekçe, Onları takip ederken; Murat, Deniz'e "Sen de öbür kadınlar gibi yalan söylüyorsun. Sen de en az Onlar kadar adileşebiliyorsun" derken; Sonlara doğru, Papağan "Yaşayan görür" dedikten sonra; "Deniz'e "Evleniyorum... Gelecek hafta... Seninle" derken).
Werner Müller Orkestrası'nın 'International Film Festival' uzunçalarındaki (1964) 'Sundays And Cybelle' (1962) (Maurice Jarre) 4 sahnede (Deniz ve Ali'nin ilk buluşmasında; Murat, Ali'yi, zorla, hasta Deniz'i ziyarete getirdiğinde; Ali, Deniz'i almaya taksi ile geldiğinde; Filmin sonunda).
Fausto Papetti'nin '1a Raccolta' 33'lüğündeki (1960) 'Ebb Tide' (1953) (Robert Maxwell / Carl Sigman) Murat ve çetesinin 'ziyareti' sonrası gazino patronu "Oh be! Ödüm koptu" derken. 'Morgen (One More Sunrise)' (1959) (Karl Peter Moesser / Pierro Leonardi Deani / Filippo Bellouono) Murat, Tilki ve şarkıcı Selma ile konuşurken. 'Nessuno Al Mondo (No Arms Can Ever Hold You)' (1955) (Art Crafer / Jimmy Nebb) Ali, gazinoda işe başladıktan sonra.
Los Hermanos Rigual'in 'Chitarra Amore Mio' albümündeki (1965) 'Tenderly' (1946) (Walter Gross / Jack Lawrence) Ali, gazinoda Vedat Bey'e "Kızına satın alacak bir koca buldun galiba" derken.
'Lawrence Of Arabia'daki (1962) (Maurice Jarre) "Sun's Anvil" (1.20 - 2.10 arası) Sami, tabancasını alıp ve oğluna sessiz bir veda bakışıla evden giderken. 'Overture' Murat, Deniz ve Ali'yi köşke getirdiğinde.
'You Only Live Twice'daki (1967) (John Barry) 'James Bond-Astronaut?' 2 sahnede (Soyguncular, parlamasın diye yüzlerine kömür tozu sürerken; Deniz, Ali'ye "Benim de param var. 20 bin lira" derken). 'The Wedding' Murat, köşk çalışanlarına "Sizler, bu evin beyi olarak bana nasıl hürmet ('hörmet') ediyor, çalışıyorsanız, bundan sonra buranın hakiki sahipleri bu hanımla küçük delikanlıdır (çete reislerine dilbilgisi kuralları geçerli değil galiba). Onlara da aynı sevgi ve saygıyı göstereceksiniz" derken. 'Capsule In Space' Garson-Kubilay Hakan'a "Sen hiç âşık oldun mu" derken.
'Charade'deki (1963) (Henry Mancini) 'Bye Bye Charlie' 7 sahnede (Köşke gitmeye karar verdiklerinde; Deniz, köşkün merdivenlerinden inerken; Murat "Annem öldükten sonra ilk defa bir insan 'iyisin' diyor bana" derken; Deniz "İsterseniz evinizden giderim" derken; Murat, Deniz'e telefon ederken; Deniz ve Metin'in konuşmasını dinlerken; Ali, Murat'a "Sen, hep bana ağabeylik ettin" derken).
'Kowalke Herbsttraum' 45'liğindeki 'Namenlos' (Roland Kovac) (Das Totenschiff filminden) 2 sahnede (Ali, Deniz'le ikinci kez buluştuğunda "Babanın öldüğünü işittiğim zaman hemen sana gelemedim. Bir barda kavga etmiştim. Fena dövdüler. Sarhoşluğumdan istifade ettiler, turşumu çıkardılar. İki gün hasta yattım" derken; Deniz, çayevinde, Ali'yi beklerken).
'Original Film Soundtrack-Porgy And Bess'teki (1959) (Conducted By André Previn) 'Overture' 2 sahnede [(0.00 - 0.50) Ali, Murat'ın arabasını köşke kadar takip ederken; (0.50 sonrası) Deniz, içinde babasının ve kardeşinin resimlerinin olduğu madalyona bakarken].
Filmdeki şarkılar.
'Uzat Elini Artık' (Türkçe sözler Fecri Ebcioğlu) ('Comme Les Blés'-1965) (Orijinali İsrail Halk şarkısı-'Erev Shel Shoshnim') Deniz, 2 sahnede Birsen Armağan'ın sesi ile söylüyor [(54 saniye) baştaki gazinoda; (2 dakika 46 saniye) Köşkte piyano çalarak]. "Artık öğrendim ben//Şimdi anladım ben//Her şeyin yalan her şeyin sahte//Geç anladım ben//**//Hikâyemiz eski//Bu ne biçim sevgi//Aldatmak kolay kanmak da öyle//Günahım ne söyle//**//Gülerek gelirdin//Seviyorum derdin//Arkamı döndüğümde hep başka//Kızlara gülerdin." Bu şarkıyı Gönül Turgut (Süheyl Denizci Orkestrası eşliğinde) plak yapmıştı (Eylül, 1967).
The Artwoods'un 'I Take What I Want' 45'liğindeki (1965) (A yüzü) 'I Take What I Want' (Isaac Hayes / David Porter / Mabon Hodges) (1 dakika 30 saniye) Gazinoda, Murat, Ali'ye tokat atarken. "Oh, I take what I want//Oh, I'm a bad go-getter, yeah//Yes, I am//I'm never a loser//And I'm never a quitter, yeah//Oh, no//'Cos I Take What I want//Yeah, baby, I want you//Nobody but you, child."
The Artwoods'un 'I Take What I Want' 45'liğindeki (1965) (B yüzü) "I'm Looking For A Saxophone Doubling French Horn Wearing Size 37 Boots" (Arthur Wood / Jon Lord / Keef Hartley / Malcolm Pool) (1 dakika 8 saniye) Aynı gece, Tilki ve Zafer Önen konuşurken.
'Mirza'nın (1965) (Nino Ferrer) İtalyancası (1 dakika 20 saniye). Şantöz Aysel, Birsen Armağan'ın sesiyle söylüyor.
Sevdiği kıza "Benim aşkım ikimize de yeter. Kararları ben veririm. Çevremdekiler ona uyarlar. (Yoksa) Sevdiğin adamın ölüsüne kavuşursun" diyecek kadar otoriter Murat'ın öyküsü. Purosunu 4 kez 'Tilki'-Önder Somer; 1 kez Zafer Önen yakıyor. Bir kez de Deniz yakmak istemiş, kahramanımız kıyamayıp(!) kendisi yakmıştı. Rasim-Haydar Karaer'e; 'Tilki'-Önder Somer'e; Mustafa Yavuz'a; Ali'ye (bir ters, bir düz) ikişer tokat atıyor! 'Vukuatsız' ziyareti sonrasında bir gazino patronu "Ohh be, ödüm koptu" diyerek rahatlamaya çalışıyordu. Çevresine böylesine korku salmışken Deniz'e o denli korumacı. Sami'nin katilliği için "Fakat O, çocukları için bir şeyler yapmak isteyen bir adamdı. Benim babamsa kendini düşünürdü yalnız" sözleriyle rahatlatır genç kızı.
Hayatı, yalan ve riya içinde geçtiği için yalandan hiç hoşlanmazmış (nasıl oluyorsa)! Öğle yemeklerini, nefret ettiği Eyfel Kulesi'nde yemesini "Çünkü Paris'te Kule'nin görünmediği tek yer orası" diye açıklayan Guy de Maupassant'a benziyor.
Kulüpte, efkârlı olduğu bir gece Garson-Kubilay Hakan'a 'hiç âşık olup olmadığını' sorar. Yanıt "3 çocuğum var benim, efendim" şeklinde. 'Güzel bir şey insanın evinde bekleyeni olması'.
Deniz, köşke gitmeye pek istekli değildi. Murat'ın ikna yöntemi hem sert hem demokratik! "Birçok meselelerde ('meselede' demeliydi) ben kimsenin fikrini almam. Kafama koyduğumu yaparım. Bugün de sizi dinleyecek durumda değilim. Ama babanızın acısı beni nazik olmaya zorluyor... Hatırınız için hayatımda ilk defa reye koyacağım bu meseleyi." Orada papağandan başka hayvanların da olacağını öğrenen Metin'in oyu ile gidilmesi kararı çıkar. Köşkün beş çalışanı var; Uşak, Aşçı-Ali Demir, Bahçıvan Ahmet, Ayşe ve Vesile. Ayrıca özel şoförünü, 5 adamını; Sorumluluklarını yüklendiği iki kardeşi; Metin'in sağaltım giderini sayarsak Murat'ın geliri hatırı sayılır ölçüde. Ancak bu servet 'haraç'tan geldiği için seyirciyi mutlu etmiyor.
'Topal'ın aşk sarhoşluğundan yararlanmak isteyen 'Tilki' çeteyi toparlar; "Hani kadın meselesi bu işlerde zafiyetti. Kadınlara yüz vermek yoktu hani. Şimdi bir kenarın dilberine gönlünü kaptırdı Ağam, işe bile uğramıyor." Yıllar sonra, ikinci çevrim olan 'Sensiz Yaşanmaz'daki (1974) Haydar-Turgut Özatay "Bizim yollarda aklı karıya takılan, açık verir" diyecektir.
Ali'nin, "Kızınız bir oyuncak istemiş olmalı sizden. Ben bir insanım, kendi hayatımı da kendim kazanmak isterim" sözleriyle sonuçlanacak 'kız istemesi'... Füsun'un babası Vedat Bey "Delikanlı seni tahkik ettirdim. Çalıştığın yeri, işini, aile hayatını, 'her şeyi' öğrendim" diyor. Sonraki cümlesi; "Sigara içiyor musun?" Ali "Doğrusu içiyorum. Çok nadir de içki içerim" yanıtını verir. Aslında İlhan Engin'in senaryoda "Her şeyi öğrendiğinizi söylemiştiniz. Bunu bilmiyor musunuz" dedirtmesini beklerdik. ['Dark Angel/I Come in Peace'teki (1990) 'her şeyi bilen' Müfettiş Switzer "I 'know things'... I know things before anyone else" dedikten sonra Dedektif Jack Caine'den beraber çalışmalarını ister. Oysa kahramanımız, biraz önce, müdürü tarafından 'vakadan alınıp' tatile gitmeye zorlanmıştı. Yanıtı çok çarpıcı; "I was just put on vacation. Or didn't you know that?"]. Altın Kulüp'te Füsun ve yeni sevgilisini görünce Vedat Bey'e sataşıyor; "Kızına, satın alacak ('alınacak' olmalıydı) bir koca buldun galiba." Sakinleşmesi, işadamının ve Murat'ın tokatlarını yedikten sonra!
Deniz'i Adalet Cimcoz; 'Topal' Murat'ı-Abdurrahman Palay; 'Tilki'-Önder Somer'i Vala Önengüt; Zafer Önen, kendisini; Sami'yi Süha Doğan; Füsun'u Tijen Par; Mustafa'yı Osman Alyanak seslendirmiş.
Hülya Koçyiğit, köşk konusunu oyladıkları sahnedeki enlemesine çizgili kazağı 'Seni Affedemem'de (1967) Murat-Cüneyt Arkın'ın annesi İclal Genç'in evine gittiğinde; Sondaki boylamasına çizgili gömleği 'Parmaklıklar Arkasında'da (1967) Ali-Kartal Tibet'le ağaçlıklı tepede konuşurlarken giyiyordu.
Deniz-Hülya Koçyiğit; Murat-İzzet Günay ve adamları Mustafa Yavuz, Zafer Önen, Vahit Volkan, Hayri-Necip Tekçe; Tilki-Önder Somer; Rasim-Haydar Karaer; Sami-Reha Yurdakul; Aysel-Sevinç Pekin; Füsun-Figen Han; Metin-Ercan İnangiray; Damat adayına '4 maddelik ültimatom ile harp ilan eden' Vedat Bey-Selahattin Ersoy ve 'bu ilan-ı harbi tek maddelik cevabi notayla kabul eden' Ali-Salih Güney; Can çekişen Sami'yi "Sizi bu işe Topal Murat mı teşvik etti" diye sorguya çeken(!) polis müdürü Muzaffer Yenen; Kaçakçı Yaşar Şener; İlk gazino sahnesinde konuk olan 'Zehirli Hayat'ın (1967) yoğurtçusu Ömer Sağlam; Gazino; Denizlerin mahallesi; Çayevi; İstanbul; Murat'ın '34 HA 670' plakalı, 60 model 'Buick' arabası çok güzel.
"Bu kadar kuvvetle, bu kadar aşkla 'para' isteme Ali. Babam da böyle konuşurdu son zamanlarda." Deniz, "Artık tek bir düşüncem var, tek bir gayem; Ne olursa olsun zengin olacağım" diye yırtınan gence söylüyor bunları. Murat da bir başka sahnede "Çok para getiren işler tehlikelidir" diyecektir. Çok zengin olmadan çok para kazanılmaz!