“Bu dünyada seni mahpuslara düşürmeyecek işler de var. Ekmeğini niçin doğru yolda aramıyorsun... Yeter artık belalı, kanlı, ölümlü işlerin. Helal süt emmiş bir kız bulayım sana, evlen oğlum.” Emine Teyze bunları Kemal’e söylüyor. Filmin sonuna doğru Bekir de “Sen destur verince abi, hemen bir helal süt emmişini buldum. İşten elimizi çekince, tamam” diyecektir. İçki, sigara, silah kaçakçılığı ve gazinolardan haraç gibi yapmadıkları kanunsuzluk kalmamış.
17 Haziran 2016

"Bu dünyada seni mahpuslara düşürmeyecek işler de var. Ekmeğini niçin doğru yolda aramıyorsun... Yeter artık belalı, kanlı, ölümlü işlerin. Helal süt emmiş bir kız bulayım sana, evlen oğlum." Emine Teyze bunları Kemal'e söylüyor. Filmin sonuna doğru Bekir de "Sen destur verince abi, hemen bir helal süt emmişini buldum. İşten elimizi çekince, tamam" diyecektir. İçki, sigara, silah kaçakçılığı ve gazinolardan haraç gibi yapmadıkları kanunsuzluk kalmamış. 'Bir helal süt emmişini' bulunca 'ak kaşık' oluyorlar! Kimilerinin arınması ise yalnızca 'yıkanmakla'! Fark, suyun miktarında: 'The Gauntlet'teki (1977) fahişe Guss Mally "I want to know what it's like being a whore" diyen Şerif Yardımcısı Bill McKinney'e "When I quit 'work' I take a long hot bath and I'm clean as the day I was born. But a cop, especially a flunkie like you... No amount of water can get you clean again" karşılığını vermişti. Kendisinin, doğduğu günkü kadar temiz olması için sıcak bir banyo yeterken, yolsuzluğa bulaşmış kanun adamı, suyun miktarı ne kadar olursa olsun, temizlenemezmiş! Emine Teyze'nin durumu daha ilginç. 'Helal süt... Doğru yol' falan diyor ama gençliğinde batakhanelerde kaçak sigara satarak para kazanıyordu! Şimdi namazında niyazında, rahat bir yaşamı var. Tüm bunlar, Kemal'in 'eğri yoldan' kazandığı para sayesinde!

 

'Sensiz Yaşanmaz', siyah beyaz 'Zalimler de Sever'in renkli, ikinci çevrimi. 1974, sonbaharında çekilip, 03 Mart 1975, Pazartesi günü (Beyoğlu) 'İdil', (Beyoğlu) 'Özlem', (Kadıköy) 'Hakan', (Kadıköy) 'Atlantik' sinemalarında gösterime girmiş. 75 dakika ve bunun yaklaşık 22 dakikası şarkı. Gönül Akkor'unkiler Evren Plak'tan çıkmış.

Üsküdar Ceza ve Tevkif Evi... Koğuş, bugün çok hareketli. Kemal Tekin (namı diğer 'Topal') tahliye oluyor. Sinekkaydı tıraş. Pabucu, ceketi, paltosu, sakız beyazı kaşkolü. Vedalaşırken, pijamalı Çaycı ve önündeki mavi gömlekli mahkûm, neredeyse kaynayan çaydanlığı devireceklerdi. Bir tespih hediye etmişler, film boyunca elinden bırakmayacaktır. Kendisi de paket paket sigara, kibrit ve bir tomar banknot ile teşekkür ediyor.

Sağ ayağını sürüyerek çıktığında adamları ve Mercedes'i kapıdaydı. İlk lafı "Ver bakalım" şeklinde. Nicedir ayrı kaldığı tabancasını istiyormuş! Üç kez öpüp başına koyar. Sonrasında durum raporu geliyor İhsan Baysal'dan. Haydar, iki yeni kıyıcı adam getirtmiş... Etrafına 1-2 çömez toplayan İlyas, 'su yapmış', payını ödememiş... Düzceli Kamil, 'silah işi' yapmak istiyormuş kahramanımızla. Yanıtlar "Göreceğiz... O'nu da göreceğiz... Düşünürüz" şeklinde. Sonrasında asıl sorusu gelir; "Peki, annem?" Emri 'mucibince', her gün çiçek konulmuş kabrine 'rahmetlinin'. Önce doğru mezarlık. "Epeydir ayrı kaldık anacığım. İşte gene geldim sana. Beni böylesine görmeni isterdim. Nasıl saygı gördüğümü, insanları nasıl ezdiğimi görmeni isterdim. İnsanları ezeceğim ve yalnız seni seveceğim!"

Analığı Emine Teyze'nin elini öpüp hayır duasını aldıktan sonra sıra, Kazım Baba'yı hastanede ziyarette. 'Son çarpışmada' yaralanmıştı. Komadan çıkmış ama galiba yolcu! "Kemal'imi görmeden Allah canımı almasın" deyip duruyor. Bir isteği var. "Oğlum Erol, sana emanet. Mukayyet ol, ille de okusun. Bizim yollara düşmesin. Eti senin kemiği benim. Yolu sapıttı. Aklı fikri kumarda." Anlaşıldığı kadarıyla yaşlı adam çetenin yoluna feda etmiş kendisini. Cenazesi en iyi şekilde düzenlenir. "Hiçbir şeyi eksik olmasın" diyor 'Topal'.   

Hayırsız oğlu ise ya Acem'in ya da Arap'ın bitirimhanesinde! Kaç gündür okul yüzü görmediği gibi 'moruk dediği babasının vefatını da duymamış. Yola gelişi Kemal'in tokadıyla; "Artık bana emanetsin. Okuyacaksın ülen! Ya mektep ya mezar! Başka yol yok sana, anladın mı?" Çok güvenip, mezuniyeti sonrası vekâletname vereceği delikanlının ihanetini tadacaktır aylar sonra.

Çete, gazino haraçları ve viski, sigara, silah kaçakçılığı ile yolunu buluyor. Bizimki içinse varsa yoksa 'mertlik'. Yaptıkları anlaşmaya uymayan Haydar'ın sol kolunu kurşunlayarak 'çolak bırakır'. İlerde başını ağrıtacak bu durum.

Rahatladığı tek yer Yaşar Şener'in saz salonu. Anacığı, eskiden sahneye çıkardı burada. Bir gece, hem de rahmetlinin şarkısını söyleyen Zeynep ile karşılaşır. "Daha bugün düştü! Gönlün çektiyse getireyim sana" diye yaltaklanıyor Yaşar Şener. Yanıt kısa; "Getir!"

Yaka paça evine getirdikleri kızın yatalak babası, ilaç alamadıkları için ölmüş. Bunu duyunca gazinocu ve adamını tokatlıyor Kemal. "Gönülsüz karıyı kim istedi sizden? Rızası yoksa niçin zorladınız? Gücünüzü çulsuz bir karıya mı gösterdiniz?"

Şimdi bir amacı var. 'Çulsuz karıyı' batakhane çamurundan çıkarıp sahnelerde fırtına gibi esen bir yıldız yapacak. Emine Teyze'nin evine getirmiş. 'Mu-Gi'den giysiler; Udi Nubar Terziyan'dan usul dersleri; Reklamlar; Provalar. Durumu "Anneme yapamadıklarımı sana yapacağım" diye açıklayacaktır. Kaderleri benziyormuş. "Sana ilk rastladığım gün anamın şarkısını söylüyordun... O sıralar çocuktum. Babamı gömdüğümüzden iki yıl sonra anam saza düştü. Yalnız, güçsüz, hastaydı. Bir lokma ekmeğe karşılık canını ortaya koymuştu. Sarhoşların laf atmasına mani olamazdı. Ben, Emine Teyze'nin yanında beklerdim. Çok dayak yedim o günlerde. Anamı sazdan, ben değil, hastalığı kurtardı. Yatağına günlerce çakılı kaldı. Ekmek için olsa hırsızlık yapmazdım. Acılarını dindireceğine inanmıştım çaldığım ilaçların. Peşimdeki bekçi bir ana kuzusunu değil, bir katili kovalıyordu sanki. Ayağımdan sakatlanmıştım. Yetişemedim anamın son nefesine. Hırsızlığım hiçbir işe yaramamıştı. Anamın daha soğumamış vücudundan çekip kopardılar beni. İşte o anda artık zavallı olmayacağıma karar verdim."

Güçlü yaşayacak, güçlü ölecek! Sakat bacağı ile anasının mezarında yemin eder. Öcünü alacak bütün insanlardan!

İşte 'Topal'ın hikâyesi; Sevgisiz, dostsuz yaşanmış bir ömür. Korkunun ne olduğunu, şimdi diğer insanlar bilsin istiyor. Hep almış, zorla almış. Bedelini de hapishanelerde ödemiş defalarca. Anasını diriltemez ama Zeynep'i yaşatabilir. Rahmetlinin ruhu şad olacakmış böylece. Aslında âşık ama farkında değil henüz.

Genç kızı, mesleğinin zirvesindeyken kovdurtur. Nedeni de tam Kemal'e göre; "Çünkü senle evlenmeye karar verdim!"

Karısı hamileyken son bir iş çevirip çekilecekti piyasadan. Erol'un ihaneti bu işi 5-10 yıl sonraya bırakacaktır. Afla çıktığında Zeynep'in yakarışı bir cinayete engel olur; "Ateş edersen yalnız O'nu değil beni de oğlumuzu da öldürmüş olacaksın. Sensiz nasıl yaşarız. Seni darağacına astıkları vakit ben sazlarda mı çalışacağım? Anan gibi her gece sarhoşların içki masalarında meze mi olacağım? Söyle, oğlun insanlara düşman mı kesilecek? Herkesten nefret ederek mi büyüyecek? Sonra beline silahı takıp senin gibi mi olacak, söyle!" (Oysa kocasının hapiste olduğu uzun yıllar boyunca, 'sarhoş masalarına meze olmadan' şarkıcılıkla geçimini sağlayabilmişti).

'Sensiz Yaşanmaz'daki melodiler.

'Kowalke Herbsttraum' 45'liğindeki 'Kowalke Herbsttraum' (Roland Kovac) (Das Totenschiff filminden-1959). Jeneriğin ilk 25 saniyesinde.

'Saba Makamında Ney Taksimi' 3 sahnede (Hapisten çıkan Kemal, annesinin mezarı başındayken; Emine Teyze, elinde tespih, Kuran okurken; Kemal, tahliye sonrası eve geldiğinde).

Mandingo'nun 'Sacrifice' albümündeki (1973) 'Kiss Of Death' (Brian Fahey) 14 sahnede (Emine Teyze "Helal süt emmiş bir kız bulayım sana, evlen oğlum" derken; Kemal, Acem Baba'nın kumarhanesine gittiğinde; Haydar'a silah çekerken; Feridun Çölgeçen, zarf içindeki haraç parasını verirken; Gazinocu Ekrem sigara ve viski haracını verirken; Zeynep'i, Kemal'e getirdiklerinde; Emine Teyze, telefon edip genç kızın kaçtığını söylerken; Kemal, Zeynep'i zorla geri getirirken; Çocuk Kemal, annesinin mezarı başında yemin ederken; Rumeli Klübü'nden çıkan kalantorun parasını alırken; Zeynep, polise telefon ederken; Bekir, kaçak malları kontrol ederken; Af sonrası Kemal eve geldiğinde; Filmin sonunda depoya baskın yaptığında). 'Fever Pitch' (Nick Ingman) Erol'un ihanetini öğrendiğinde.

Franck Pourcel'in "L'enfant Roi" uzunçalarındaki (1971) 'Io E Te (Tous Les Deux)' (1970) (Ennio Morricone / Daniele Pace) 3 sahnede (Yaşlı kadın, tapusu için yardım isterken; İşadamları Renan Fosforoğlu ve Ali Demir arasındaki anlaşmazlık çözümlenirken; Hapisten yeni çıkan Muzaffer Cıvan, takside kullanılmak üzere araba parası isterken).

'Aşk Pınarı'nın ilk 25 saniyesi (Orhan Gencebay) 9 sahnede [Kemal, Zeynep'i tokatladıktan sonra; Evlilik teklifinde; Nikâh sırasında; "(Silahını göstererek) Bu olmasaydı yaşatmazlardı beni" derken; Emine Teyze'ye 'bu muhitten çekileceğini' söylerken; Görüş gününde; Mahkeme kararı sonrasında; Zeynep'in bir bebeği olduğunda; Kemal, oğlu ile karşılaştığında]. Orhan Gencebay'ın şarkıları bazen enstrümantal olarak daha güzel.

'Bana Neler Vadettin' (1973) (Muammer Çetinay) (Giriş sazı). Emine Teyze "Kadın, kadını anlar yavrum. Sana bakışlarından belli oluyor sevgisi" derken.

'Les Gants Blancs Du Diable'daki (1973) (Karl Heinz Scháfer) 'Léonie-Couleurs (vokalsiz)' Haydar, adamlarıyla plan yaparken.

Paul Mauriat'nın 'Forever And Ever' 33'lüğündeki (1973) 'Le Peintre Des Etoiles' (1972) (Stelios Vlavianos / Cecile Aubry & Boris Bergman) 2 sahnede (Erol, Zeynep'e "O içerdeyken sürüneceksin, aç kalacaksın" derken; Filmin sonunda).

Filmdeki şarkılar.

'Allahım Duy Sesimi' (1974) (İlkin Dinletir) Gönül Akkor'un sesinden 2 sahnede [Jeneriğin ikinci yarısında (2 dakika 40 saniye); Zeynep, Boğaz Köprüsü'ndeyken (55 saniye)]. "Allahım duy sesimi//Sana yalvarıyorum//Şu kaderden, felekten//Şikâyetim var benim//**//Hangi dala tutunsam//Felek kesip atıyor//Biraz gülüp eğlensem//Kader bana kızıyor//**//Günahım nedir bilmem//Bir türlü dolmaz çilem//Şu kaderden, felekten//Nedir benim çektiğim."

'Bir Gün Görmese Gönlüm Seni Arar Bunalır' (Kürdîli-Hicazkâr) (Tahsin Karakuş / Hüsnü Kayıran) (36 saniye) Ferah Saz'daki Kadınlar Korosu'ndan. "Bir gün görmese gönlüm seni arar bunalır//Ne fena talihim var kimi sevsem el alır//Gider aşkı elimden bana hicranı kalır//Ne fena talihim var kimi sevsem el alır."

'Tanrım Beni Baştan Yarat' (1974) (Hicaz) (Muzaffer Özpınar / Ali Tekintüre) 2 sahnede [(2 dakika 8 saniye) Zeynep'in Gönül Turgut'un sesiyle Ferah Saz'da söylediği ilk şarkı; (20 saniye) Kemal'in annesi Serpil Gül, Şükran Ay'ın sesi ile söylüyor]. "Gülmeyecek bu yüzü//Neden verdin bana ya Rab//Ya birazcık neşe ver//Ya beni baştan yarat//**//Baştan yarat ellerimi//Baştan yarat gözlerimi//Baştan yaz şu kaderimi//Tanrım beni baştan yarat//**//Hep terk etti sevdiklerim//Paramparça dünyam benim//**//Yaktın bağrımda közleri//Dinlettin acı sözleri//Verdin bu ağlar gözleri//Tanrım beni baştan yarat//**//Sabır taşı yaptın beni//Her cefaya kattın beni//Ne yapayım böyle beni//Tanrım beni baştan yarat//**//Sende kaldı dileklerim//Paramparça dünyam benim."

'Zindan Oldu Bu Şehir' (1974) (Muzaffer Özpınar / Arif Yaşar Bağ) (1 dakika 48 saniye) Zeynep'in Ferah Saz'da (Gönül Akkor'un sesiyle) ikinci şarkısı. "Yaşıyorken sevgin bende sımsıcak//Ne vardı bilmem ki benden kaçacak//Mezara girersem o zaman ancak//Dost elini uzatır belki bu şehir//**//Ah mı aldım yoksa günah mı bilmem//Göze diken oldu biraz sevilmem//Hıçkırığa döndü nedense gülmem//Bana zindan oldu artık bu şehir//**//Ömür defterimin yapraklarını//Aşkın parmakları çevirdi bir bir//Yeniden yaşadım geçen günleri//Bana zindan oldu artık bu şehir."

'Zaman Kötü Korkuyorum (Sen Gidersen)' (1974) (Cavit Deringöl) (1 dakika 57 saniye) Ekrem Dümer'in gazinosundaki provada, Gönül Akkor'un sesiyle söylediği şarkı. "Sen gidersen bu ellerde yalnız kalamam//Ellerin diline düşüp kötü olamam//Kapı kapı dolaşıp seni soramam//El dilinden bal aksa yine acıdır//**//Zaman kötü korkuyorum gitme sevgilim//Beni ellerin yanına koma sevgilim//Zaman kötü korkuyorum gitme sevgilim//Beni ellerin yanına itme sevgilim//**//Söyle ayrılıktan daha zalim dert var mı//Beni yalnız bırakmanın âlemi var mı//Sonra bana eller iyi gözle bakar mı//El dilinden bal aksa da yine acıdır."

'Ayyaş (Çekil Git Meyhaneci)' (1974) (Muzaffer Özpınar) (4 dakika) Ekrem Dümer'in gazinosunda, Emel Sayın'ın sesiyle söylediği ilk şarkı. "Çekil git meyhaneci beni halime bırak//Tükenip gideceğim bu gece bardak bardak//Zaten ölmekten farksız böyle yalnız yaşamak//Haydi git meyhaneci başka masalara bak//**//Sarhoşum, ayyaşım, hor görme arkadaşım//Ölsem de dik durmaz, sarhoştur mezar taşım//**//Bana ayyaş diyorlar, derdimi bilmiyorlar//Ben içer ben ağlarım kime ne zararım var//Nasıl olsa bırakmaz beni bu aşk yarası//Kader alnıma yazmış bir gönül maskarası//Adım ayyaşa çıktı, gönlüm buna layıktı//Beni ne içki ne kumar şimdi ayrılık yıktı."

'Bana Neler Vadettin' (1973) (Muammer Çetinyay) (2 dakika 54 saniye) Ekrem Dümer'in gazinosunda (Gönül Akkor'un sesiyle) ikinci şarkı. "Perişan ettin beni//Yaktın bu genç yaşımda//Mahşerde olsa bile//İki elim yakanda//**//Bana neler vaat ettin//Her şeyimi kaybettim//Adım kötüye çıktı//Utan ettiklerinden//**//Nerden çıktın karşıma//Nasıl inandım sana//Allah şaşırtsın seni//Yeter ettiğin bana."

'Ölümden Beter' (1974) (Cavit Deringöl / Tahir Alnar) (4 dakika 17 saniye) Kemal hapisteyken (Gönül Akkor'un sesiyle) ilk şarkı. "Ölümden beter, ölümden beter//Senin yokluğun bana ölümden beter//Örtmeden maziyi kader toprağı//Çözülsün hasretin kördüğüm ağı//**//Ben aşkına değil çileye doydum//Gel artık, gel artık sevgilim//Ah, sevgilim gel, yalvarıyorum//**//Bu karanlık dünyada//İçinde yazım kışım//Koskoca dünyada tek başıma kalmışım//Ümidim tesellim kalmadı artık benim//Çaresizim//**//Güneş gibi doğ, güneş gibi doğ//Bu karanlık bahtıma güneş gibi doğ//Kuru bir dal gibi sensiz hayatım//Ne yazım var benim ne de baharım//**//Hasretin içimde kanayan yara//Bir güneş gibi doğ günsüz dünyama//Ah sevgilim gel, yalvarıyorum."

Filmin çekildiği günlerde ülkemiz 12 Mart'la cebelleşiyordu. Ancak senaryonun, muhtıra nedeni olarak gösterilen 'sosyal uyanış' ve onun gerisinde kalan 'ekonomik gelişme' gibi şeylerle ilgisi yok.

'Silah' kahramanımız için çok önemli. Emine Teyze'ye "O benim ekmeğim, namusum, kolum kanadım", Zeynep'e de "Bu olmasa yaşatmazlardı beni" diyor.

Kendisinden yardım isteyen yaşlı bir kadının tapu işini hallederken 'çalışma yöntemi' şöyle; Ant İnşaat Şirketi'ne gidilecek ve kadıncağızın tapusu alınacak. "Dikleşirlerse?" 1-2 kurşun sıkıp bacakları kırılacak!

Hiçbir şarkıyı sonuna kadar dinlemez. Yarısında çıkar. 'Racon'u böyle. Yalnız 'melodi algılaması' biraz yavaş. Yaşar Şener'in saz salonundan çıkarken, Zeynep, şarkıya başlayınca duralıyor. Annesinin şarkısıymış! Oysa bu eserin 48 saniye süren giriş kısmı var. 'Anacığının şarkısını' bu sözsüz kısımdan tanıyamıyor.

Şarkı seçiminde hata yapıldığı söylenebilir. Annesinin 30 yıl önce ve Zeynep'in o gece söylediği 'Tanrım Beni Baştan Yarat', Kemal'in birkaç yıl sonra genel afla hapisten çıkacağı 1974'te bestelenecektir!

Tespihini sallayış hızı, şekli, duygusal durumunun da bir göstergesi. Herkesi, kendisine ait bir eşya gibi görür. Güzel olana ya sahip olmuştur ya da onu yok etmiştir.

Aylık haraç, "Emanetinizi getirdim" gibi sözlerle verilmeli. Zarfı katiyen kendisi almaz. O işi bir işareti ile Bekir veya İzzet yapıyor. Otururken sakat ayağı hep sehpanın, koltuğun üzerinde. Çalışma odasında Frans Hals'ın 'Buffoon With A Lute' yağlı boya tablosunun (1620/30) kopyası var. '34 LR 991' plakalı Mercedes'ini 'Mahşere Kadar'da (1971) Fatma-Fatma Girik; 'Herşeyim Sensin'de (1971) Feridun-Ayhan Işık, 'Bir Pınar Ki'de (1972) Ferit-Kartal Tibet kullanıyordu.

Benzer bir konuyu işleyen 'Kavgamız'la (1989) kıyasladığımızda 70'ler ve 80'ler arasındaki 'dini fark' ortaya çıkar. Kavgamız'daki çete reisi Kemal Bostancı, iki işadamı arasındaki parasal sorunu çözümlerken Kuran'a el basarak yemin ettirir. 74'teki Kemal Tekin buna gerek görmemişti!

Zeynep'in adını öğrenmek için 24 dakika bekledik. Emine Teyze'nin yanına gelirken bir tek anne ve babasının resmini alır. Annesini tanıyamadık ama babası 'Korkusuz Korkak' (1979) gibi filmlerden anımsadığımız 'Kamer Sadıkyan'.

Kemal'e göre, genç kızın şarkıcılıkta başarılı olacağı kesin. "Çünkü senin bir hiç olarak kalman, benim mağlup olmam demektir!" Böylesine özgüvenli biri 'Topal'.

İktisat mezunu Erol'un Facit Hesap Makinesi ile toplama, çıkarma yapmaktan başka bir şey bildiği yok. Kendisine kol kanat geren velinimetine hıncını "Bende olmayan her şey Kemal'de vardı. Ezdi beni, hor gördü. Şimdi sıra bende" diye belli etmişti. O'nu öldürmek için Çolak Haydar'ın yöntemi 'vurmak'! Erol'un ki ise bambaşka. Vuracak ama 'cahil adam' vuruşu değil 'okumuş adam' vuruşu olacak bu. 'Pire Nuri'deki (1968) Hacıhüsrevli Melahat'ın üçüncü üvey babası "Arkadaşlarından kuvvetli olduğun zaman Onlardan kork, Onlardan bir kötülük bekle" dermiş! Keşke bilseydi bunu Kemal.

Kahramanımızın adı, Haydar'ın dilinde 'Topal'. (İki kurşun yiyince O'nun da adı 'Çolak' olur). Adamlarına, hapisten çıktığını mı anlatacak; "Topal çıktı çocuklar." Evlendiğini mi söyleyecek; "Topal evlendi." Haydar'ın kadınlarla ilgili değişik bir savı var; "Bizim yollarda aklı karıya takılan açık verir."

'Köpeklerin sadakati' konusundaki fikri de çelişkili. 'Topal'ı nasıl temizleyeceklerini konuşurken "Adamlarından birini satın alsak. Bekir'i? İzzet'i?" demişlerdi. "Köpek gibi sadıktırlar" karşılığını verir Haydar. "Ya Kazım Baba'nın oğlu" dediklerinde "Kendisine kemik veren eli ısıracak kadar pis bir köpektir Erol" karşılığını veriyor.

'Sensiz Yaşanmaz'da bir kez görüntüye gelen 'kafes ve kuş' ilk çevrim 'Zalimler de Sever'de (1967) daha ayrıntılı işlenmişti. 'Kafesteki kuş' duygusunu, Zeynep "Daha ne istiyorsun benden? Elimden gururumu aldın. Otur otur, kalk kalk, konuş konuş. Sustalı maymun yaptın daha doymadın mı... Azat et beni. Azat et de insan olduğumu anlayayım" haykırışıyla yansıtıyor.

Kemal Tekin-Kadir İnanır; Zeynep-Perihan Savaş; Emine Teyze-Nezihe Güler; Bekir-İhsan Baysal; Kemal'in annesi-Serpil Gül; Erol-Yaşar Yağmur; Mahmut Bey'in aylık haracını bir zarf içinde 'takdim eden' Feridun Çölgeçen; Gardiyan Mustafa Yavuz; Ağır Ceza Üyesi Turgut Boralı; Düzceli Kamil-Hakkı Kıvanç; Onları tutuklayan Komiser-Muzaffer Yenen; Kaçak sigara işine para yatıran işadamları Ali Demir ve Renan Fosforoğlu; Acem Baba-Atıf Kaptan ve kumarhanesindeki kapıcı Arap Celal; Udi Nubar Terziyan; Kazım Baba-Ali Şen (oğlu Erol'un deyişiyle 'Moruk'); Mahkûmlar-İhsan Bayraktar ve Osman Han; Çocuk Kemal-Bülent Sarı; Cezaevi koğuşu; Kaçakçılıkta kullanılan '14 AC 198' plakalı araba; Siyah '14 AA 713' plakalı polis cipi; Gazino, mahkeme, eczane; 'Af Kesinleşti' başlıklı Milliyet (16 Mayıs 1974) çok güzeldi.

Kemal'i Abdurrahman Palay; Zeynep'i Gülen Kıpçak; Haydar'ı Kamuran Usluer; Renan Fosforoğlu, Mustafa Yavuz ve Feridun Çölgeçen'i Zafer Önen; Bekir'i Timuçin Caymaz; Kazım Baba ve Muzaffer Yenen'i Rıza Tüzün seslendirmiş.

"Güçsüzlere yardım etmektense, Onları hırpalamak insanlara daha çok zevk veriyormuş."

 YORUMLAR  ({{commentsCount}})
{{countDown || 2000}} karakter kaldı
{{comment.username}}
{{moment(comment.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)
{{reply.username}}
{{moment(reply.date).fromNow()}}
Uyarı:  Yorumunuz, yönetici tarafından onaylandıktan sonra tüm ziyaretçilerimiz tarafından görüntülenebilecektir. (Bu mesajı sadece siz görüyorsunuz)